GENEL - 29 Mayıs 2015 Cuma 14:58

Astronotların Beslendiği Kinoa Bitkisi Boy Verdi

A
A
A
Astronotların Beslendiği Kinoa Bitkisi Boy Verdi

Atatürk ve Iğdır üniversiteleri ziraat fakültelerine ait deneme sahalarına ekilen astronotların beslenmesinde kullanılan yoksul yiyeceği olarak bilinen ‘kinoa’ bitkisi, boy vererek ilk hasada hazır duruma getirildi.
Güney Amerika kökenli NASA tarafından astronotların beslenmesinde kullanılan ‘kinoa’ bitkisi, Atatürk ve Iğdır üniversiteleri ziraat fakültelerine ait deneme sahalarına ekildi. Iğdır Üniversitesi Tarla Bitkileri Deneme sahasında ekilen 25 çeşitten bazı türlerin yetiştirilmesinde verim elde edildi. Özellikle tuzlu toprağı seven bitki Iğdır’da ilk ekiminden iki aya yakın süreçte bu güne kadar boyu 1 metreyi aşarak hasada neredeyse hazır duruma geldi.
“KİNOA ASTRONOTLARIN VE DAR GELİRLİLERİN YİYECEĞİ ”
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Mustafa Tan, Güney Amerika kökenli olan ‘kinoa’ bitkisinin ülkemizde yabancı bir bitki olduğunu, Atatürk ve Iğdır Üniversitesi olarak, burada yetiştirilmesi için ortak proje geliştirdiklerini söyledi. Astronotların yiyeceği olarak kullanılan ‘kinoa’ dünyada daha çok dar gelirlilerin bitkisi olarak bilindiğini belirten Prof.Dr. Tan, “İki üniversite olarak ortaklaşa yürüttüğümüz proje ile yurt dışından temin ettiğimiz 25 farklı çeşidi Doğu Anadolu Bölgesinin farklı ekolojilerinde denemeye aldık. Biz bu çalışma ile ülkemizin ve bölgemizin yapısına uygun olan ‘kinoa’ çeşitlerini belirlemeyi hedefliyoruz” dedi.
“KİNOA İNSAN BESLENMESİNDE BÜYÜK ÖZELLİKLER OLAN BİR BİTKİDİR”
Kinoa insan beslenmesinde büyük özellikler olan bir bitki olduğunu, aynı zamanda hayvansal yemlemesinde de kullanıldığını işaret eden Tan, şunları söyledi: “Bu bitkinin tohumları insan beslenmesinde; pirinç gibi, bulgur gibi tüketilebiliniyor. İnsan beslenmesinde önemli. Çünkü çok yüksek derece protein var. Proteini buğdayın iki katı, mısırın ve pirincin de 3 katı olduğu tespit edildi. Bu yüzden buna dar gelirli kesimin gıdası deniliyor. Ama bitkinin popüler olması 2013 yılında Birleşmiş Milletler Gıda Teşkilatı 2013 yılını ‘kinoa’ yılı ilan etmesi ile ortaya çıktı. Ondan sonra bu bitkiye ilgi arttı. Birde NASA bu bitkiyi astronotların beslenmesinde kullanmaya başladı ve çalışmalar devam ediyor. Bu bitkide insan vücudun için gerekli tüm gerekli besinler bulunuyor. Et yemeyen için çok önemli bir protein kaynağıdır. Bu bitkide guluten bulunmuyor. Protein şekli guluten şeklinde değil, bununda ayrı bir önemi var. Guluten alerjisi olan insanlar için ‘çölyak’ hastaları için bu bitki son derece sağlıklı bir besindir. Vejetaryenler için çok önemli protein kaynağıdır.”
“BUNA ÖZELLİKLE IĞDIR’IN BİTKİSİ DİYEBİLİRİZ”
Kinoa bitkisinin Iğdır toprak yapısı benzeri tuzlu toprağı sevdiğine vurgu yapan Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bitki, kurak iklime dayanıklı bir bitki, sıcağı seven bir bitkidir. Buna özellikle Iğdır’ın bitkisi diyebiliriz. Iğdır’ın tuzlu topraklarında çok iyi performans gösterebiliyor. Biz bu projenin hazırlığına girdiğimizde TÜBİTAK’a sunduk, onlarda bunu hazırlamaya değer buldu. Bu yıl çalışmalara başladık, bu proje 3 yıl devam edecek. Birinci yağında gördüğünüz gibi Iğdır lokasyonda 25 farklı çeşidi ektik. Bunlardan ot ve tohum tipi uygun kinoalar almayı hedefledi. Yine Erzurum’da bu çalışmanın bir ayağı var.”
Ülkemizde sık sık duyulan bir bitki olduğunu, yavaş yavaş çiftçilerimiz tarafından yetiştirilmeye başlandığını ifade eden Tan, şunları söyledi: “Ancak, yeni bir tür olduğu için bu bitki ile ilgili yeterli bilgi olmadığından bu projeyi başlattık. Çünkü hangi bölgede hangi lokasyonda nasıl yetiştirilmesi ve tohumlanması gerektiği konusunda yeterli bilgi yok. Bizde yapacağımız bu çalışma ile temel bilgiler elde ederek üreticilerimize daha sağlam bilgi vermeyi hedefliyoruz. Sonra bölgemize daha uygun yerli çeşitlerin ekilmesi için öncülük edeceğiz."
TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin ekibinde olduğunu söyleyen Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yardımcı Doç.Dr. Süleyman Temel, “29 Mart da ilk ekimi yaptık. Bitkilerimiz yetiştirmelerinde bir kıraç bir de sulu sistemi uyguladık. Gerçekten de hocamın da dediği gibi Iğdır’ın bitkisi bu bitki, iyi verim aldık, boyları neredeyse 1 metreyi aştı. Havaların iyice ısınması ile birlikte hasada hazır bir durma gelecektir” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.