YEREL HABERLER - 03 Ağustos 2017 Perşembe 08:57

Iğdır Ovasının bal hasadı

A
A
A
Iğdır Ovasının bal hasadı

Iğdır’ın Asma Köyünde kendine has tadı olan bal hasadına başlandı.

Iğdır’ın Asma Köyünde kendine has tadı olan bal hasadına başlandı.


Iğdır Valisi Enver Ünlü, Iğdır merkeze bağlı Asma Köyde tarım günleri kapsamında üretilen balı yerinde inceledi.


Konu ile ilgili açıklama yapan Iğdır Valisi Enver Ünlü, “tarla günü kapsamında hasat yapalım dedik. Çünkü bugün arıcılarımızın en mutlu günü. Bu dağ başında bir yıl boyunca uğraştılar, çalıştılar ve çabaladılar. Keşke bütün dağ başları böyle güzel olsa. Burada emek sarf edip alın teriyle bal üreten kardeş ve çiftçilerimiz ile birlikte olmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyuyorum. Tuzluca ziyaretimiz esnasında kovanları gördüğümde baktım çiftçilerimiz bunu hobi olarak yapıyordu. Ama burada ki çiftçimiz, başkanımız ve diğer üyelerimiz biz bu işi profesyonel olarak yapıyoruz hobi olarak yapmıyoruz dediler. Tabi emekli ve diğer çiftçilerimizde bunu yan gelir kaynağı olarak yapsın. Tarımda riski düşürmek için birkaç sektörde yatırım yapmak üretim yapmak iyidir. Bir yıl hayvancılık öbür yıl başka bir faaliyet olan balda kazanırsınız. Çünkü çiftçinin karnında kırk tane yıl vardır derler. Bu yıl olmazsa gelecek yıl, gelecek yıl olmazsa öbür yıl kırk tane öbür yıl vardır derler. Bu yüzden çiftçimizin bu şekilde ürün çeşitlendirmesi çok önemli ve arıcılığın bölgemiz için önemli bir sektör olduğunu düşünüyorum. 150 ile 800 ton hasılat rekolte bizim beklentimizi karşılamadığı için bunu daha da artırmamız lazım. Devletimiz güzel teşvikler veriyor. Doğu Anadolu Projesiyle (DAP) birlikte arıcılığa desteklerimizi artırmamız ve bu anlamda üniversitemiz ile birlikte bilimsel çalışmalarla burada kendimize, yöremize özgü melez ırkların geliştirilmesi yetiştirilmesi ve dışarıya bağımlığının bu manada azaltılması gerekmekte. Değerli çiftçimizin bahsettiği gibi damızlık ithalinde çok zorluk yaşanıyormuş. Bunun ithalinde ve çiftçimize dağıtımında destekleme kapsamına alınması, Tarım Bakanlığımızla görüşülerek bu konuda ki zorlukların giderilmesi ve bu sorunun aşılması noktasında da biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.


Iğdır Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür Yardımcısı Aziz Durak ise, Iğdır Ovası ve çevresinin kendine özgü bir iklim özelliği taşıdığına belirtti. Durak, “ilkbaharda arının çiçekle buluşacağı yer Iğdır Ovasıdır. Bu yüzden şubat ayının ortalarından itibaren çevre illerdeki arıcılar yeşil Iğdır’a akın ederler. Ağrı’ya doğru uzanan yaylalar ve dağlarda 50’nin üzerinde endemik çiçek bulunmaktadır. Bal kalitesini yükselten bu özelliklere şunu da ilave edebiliriz. Bu dağ köylerimizde yok denecek kadar az tarım yapılmaktadır. Zirai ilaçlar dağ köylerimiz ve yaylalarımızı kirletmemiş ilimizde kır çiçeği balı üretilmektedir” şeklinde konuştu.


Iğdır Valisi Enver Ünlü, arı kovanlarının bulunduğu alana geçip incelemelerde bulunduktan sora program son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.