ÇEVRE - 06 Ocak 2021 Çarşamba 14:01

Eğirdir Gölü ve Gölcük Krater Gölü kesin korunacak alan ilan edildi

A
A
A
Eğirdir Gölü ve Gölcük Krater Gölü kesin korunacak alan ilan edildi

Isparta’da bulunan Eğirdir Gölü ve Gölcük Krater Gölü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararlara göre doğal sit alanı ‘kesin korunacak hassas alan’ ilan edildi.

Isparta’da bulunan Eğirdir Gölü ve Gölcük Krater Gölü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararlara göre doğal sit alanı ‘kesin korunacak hassas alan’ ilan edildi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, kararın çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, “Eğirdir Gölü ve Gölcük Gölü’nün, kesin korunacak hassas alanlar ilkesi doğrultusunda kullanımına izin verilmelidir. Kararlar esnetilmemelidir” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan kararlara göre Isparta’da bulunan Eğirdir, Gelendost, Senirkent ve Yalvaç ilçeleri sınırları içerisinde bulunan Eğirdir Gölü ile Gölcük Krater Gölü doğal sit alanı ilan edildi. Bu karara göre özellikle son yıllarda kirlilik ve önemli derecede su kaybı yaşayan Eğirdir Gölü ile Gölcük Gölü, ‘kesin korunacak hassas alan’ olarak tescil edildi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, her iki göl için de alınan kararın önemli olduğunu ancak kesin korunacak hassas alan ilkesinden taviz verilmemesi gerektiğini belirtti.



“İçerisinde yoğun şekilde siyano bakteriler bulunmaktadır”


Eğirdir Gölü’nün öncelikli kullanım amacının içme ve kullanma suyu kaynağı olduğuna değinen Dr. Erol Kesici, “Eğirdir Gölü’nden aşırı su alımları, çevresindeki yapılaşmalar, tarım alanlarının işgali halen geleneksel tarımın yapılması gölde çok ciddi sorunlara neden olmuştur. Gelinen noktada göl bütçesinin neredeyse yüzde 70’ini kaybetmesinin yanı sıra aşırı kirlilikle karşı karşıyadır. Bu da çok tehlikeli bir durum arz etmektedir. Son 35 yıl içerisinde Eğirdir Gölü’yle ilgili içme ve kullanma suyu çevre kanunları, su kirliliği yönetmelikleri ve en son olarak da 8 yıl önce hazırlanan özel hükümler olması rağmen Eğirdir Gölü korunamamıştır. Gölün bugün geldiği durum çok ciddidir. Eğer gerçekten önlemler alınmazsa gölün ileriye gitmesi çok zordur. Çünkü kuruma periyoduna girmiş, kıyıları tamamen bataklıklaşmış ve kirlilik hat safhaya gelmiştir. Bu suların kullanılması dördüncü sınıf kalitede özelliğine sahiptir. Çünkü içerisinde yoğun şekilde siyano bakteriler bulunmaktadır” dedi.



“Bilimsel çalışmalar hariç tüm kullanımlar sınırlandırılmalıdır”


Eğirdir Gölü ve Gölcük Gölü’nün kesin korunacak alan ilan edilmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu ifade eden Kesici, bu gelişmenin daha da anlam kazanabilmesi için ana ilkelerinden taviz verilmemesi gerektiğine değindi. Dr. Erol Kesici, “Bu göllerimizin kıyılarında yapıya izin verilmemeli, bilimsel çalışmalar hariç tüm kullanımlar sınırlandırılmalıdır. Çünkü buranın bitki ve hayvan topluluklarına ait ortamları, bu ortamın topografyası bozulmamalı ve engellerle karşılaşmaması gerekir. Ancak bu alanlarda tabiat varlıkları koruma kurulunun izni ile turizm ve buna benzer küçük yapılaşmalara izin verilebilmektedir. Fakat bu yapılar entegre yapılaşmaya dönüşmemeli. Yapılaşmada esnekliklere kesinlikle izin verilmemelidir. Öncelikle amaçları isimde de belirtildiği gibi kesin korunacak hassas alanlar olarak kalmalıdır” diye konuştu.



“Aşırı şekilde turizme ve yapılaşmaya açılırsa korunamaz”


Kesici, Eğirdir ve Gölcük göllerinin dünya harikası yerler olduğunu belirterek, “Gerçekten buraların kesin korunacak alanlar haline dönüştürülmesi gerekir. Taviz verilerek entegre yapılar yapılırsa, turizm ve yapıya aşırı yoğunluk şekilde açılırsa bu alanların korunması söz konusu değildir. Eğirdir Gölü ve Gölcük Gölü’nün, kesin korunacak hassas alanlar ilkesi doğrultusunda kullanımına izin verilmelidir. Elbette insanlar gölden yararlanacak. Ama bizim bugüne kadar çıkardığımız önemli bir ders vardır, maalesef biz bu kıyıları 35 yıl yasalara çıkarmamıza rağmen koruyamamıştır. İnşallah yeni yasa göllerimizi koruyarak gelecek nesillere taşır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.