- 16 Haziran 2021 Çarşamba 10:10

Esnafın gururu engelli şampiyon

A
A
A
Esnafın gururu engelli şampiyon

16 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası Para Badminton turnuvasında çift erkeklerde 33 ülke 155 sporcunun katıldığı müsabakada şampiyon olan Sedat Tümkaya, Isparta esnafının gururu oldu.

16 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası Para Badminton turnuvasında çift erkeklerde 33 ülke 155 sporcunun katıldığı müsabakada şampiyon olan Sedat Tümkaya, Isparta esnafının gururu oldu.


Kategorisinde 8 yıldır Türkiye şampiyonu olan ve Avrupa 2.’liği ve dünya 5.’liği bulunan Tümkaya, aynı zamanda esnaflık yapıyor. Yöresel lezzetler dükkanı bulunan Milli Badmintoncu, antrenmanlarıyla birlikte ticaretini de sürdürüyor.



Asla pes etmedi, sürekli mücadele etti


Doğuştan sağ bacağı diğerinden kısa olan Milli Badmintonu Tümkaya, 14 yıl boyunca geçirdiği 30 ameliyatın ardından başladığı badminton sporunda kazandığı başarılarıyla göz dolduruyor. Henüz 8 aylıkken ilk ameliyatını olan ve 12 yıl boyunca bacağının uzatılması ve bileğindeki eksikliğin giderilmesi için 30’un üzerinde ameliyat geçiren Sedat Tümkaya’nın iki bacağı arasındaki 16 santimlik fark 6 santime indi. Sedat Tümkaya, 2008 yılında sona eren ameliyatların ardından 2011 yılında badminton sporu ile tanışmış ve o tarihten itibaren dereceleriyle göğsümüzü kabartıyor.



KOSGEB desteğiyle işyerini açtı


Hem ticaretini yapıyor hem de aktif spor hayatını sürdürüyor. Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’in de kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Milli Badmintoncu Tümkaya, “Aldığımız altınlarla bizi cesaretlendirdi bir sonraki müsabakalar için. Daha hırslı bir şekilde çalışacağız. Öncelikle ben bu gururu yaşamama ve yaşatmama vesile olan hocalarıma çok teşekkür etmek istiyorum. Onlar olmasa yapamazdık zaten bu başarının arkasında sadece Sedat Tümkaya yok hocalar var, aile var, il müdürü var, başkan var herkes var. Sesimi duyan herkes bu başarıda emeği vardır muhakkak. Esnaf olarak bu iş zor oluyor biraz yani sponsor arayışı bir zamandır bulamadığım için mecburen bir yol düşünmem gerekiyordu kendi işletmemi açtım KOSGEB desteği ile orada ki kazançla bir şekilde tıngır mıngır da olsa ilerlemeye çalışıyorum. Zor oluyor tabi sabah oradayız akşam buradayız kolay değil ama Türkiye’de zaten çoğu şey zor. Bizde zoru seviyoruz zoru başarmayı seviyoruz. Elimizden geleni yapacağız” dedi.



"Hedefim Olimpiyatlara katılmak"


Hedefinin dünya derecesi ve olimpiyatlar olduğunu söyleyen Milli Badmintoncu Tümkaya, “Hedefim zaten her yerde söylüyorum başkanla da dile getirdim bu gün. Hedefim kesinlikle dünyada ilk 3’e girmek ve olimpiyatlara gitmek. Tabii her sporcunun hedefidir, olimpiyatlara gitmek Bende olimpiyatlara gidip orda bir derece almayı istiyorum çok istiyorum hem de. Başkanda dile getirdi zaten büyük bir gurur. İstiklal marşını orada okutmak, bayrağımızı en tepede dalgalandırmak kadar gurur verici bir şey yoktur. O duyguyu anlatacak kelimede yoktur zaten hedefim kesinlikle olimpiyatlara katılmak dünyada ve Avrupa’da derece elde etmek bununla beraber benimle birlikte aynı engeli taşıyan insanlara da umut olabilmek onları da spora çekebilmek hayata bağlayabilmek onların arasında da dünya şampiyonu çıkabilir olimpiyata gidecek sporcu çıkabilir bunu da sağlamak buna özgürlük sağlamak kesinlikle, benim dünya sıralamam 30 önümde çok rahat 15 belki de 20 sporcu çıkarabilirim çok rahatlıkla yenebileceğim ama şöyle bir durum var sene de 10 turnuva oluyorsa ben bunun 2’sine katılıyorum.



“Engelimiz varken engeli kaldırmaya çalışıyoruz”


10 da 10 yapan sporcular var benden daha kötü performans göstermelerine rağmen puan yani tamamen müsabakaya katılsanız gruptan çıksanız puan alsanız bile sayı alsanız bile puan alıyorsunuz bu da otomatikman sizi ön sıralara atıyor. Bu ön sıralara atmak ne demektir. Avrupa şampiyonasında dünya şampiyonasında sizin seri baş olmanızı sağlıyor seri başı da sizi yarı finallere atıyor. Eklemek istediğim şey şu imkânsızlıktan imkan üretmeye çalışıyoruz. Engelimiz varken engeli kaldırmaya çalışıyoruz. İnsanların bize engelliye de destek olmasını istiyoruz. En büyük isteğimiz arzumuz budur” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.