GENEL - 12 Eylül 2019 Perşembe 17:30

ISUBÜ Rektörü Diler: “Batı Antalya’yı tarımın Silikon Vadisi yapalım”

A
A
A
ISUBÜ Rektörü Diler: “Batı Antalya’yı tarımın Silikon Vadisi yapalım”

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Rektörü Prof.

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Rektörü Prof. Dr. İbrahim Diler, "Isparta da yeni bir üniversitenin daha hayata geçmesinde rol alan bizler sizlere diyoruz ki gelin beraber, Kumluca, Demre, Finike ve Kaş dinamikleri ile birlikte Tarımın Silikon Vadisini gelin birlikte kuralım" dedi.


Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Rektörü Prof. Dr. İbrahim Diler ve beraberindeki heyet, Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası’nı (KUTSO) ziyaret etti. Rektör Prof. Dr. İbrahim Diler, Rektör Yardımcısı Hüseyin Fakir, Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Selbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Demir, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Çatal, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Kubilay, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adnan Yıldırım, Proje Geliştirme Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Öznur Diler ve ISUBÜ TTO Koordinatörü İsmail Serkan Üncü’den oluşan heyet KUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Hüdavendigar Günay, Meclis Başkanı Fahri Özen, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Uğur Çakır ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı.


Toplantıda ağırlıklı olarak KUTSO’nun hizmet bölgesi olan Kumluca, Finike, Demre ve Kaş ilçelerinde ki tarım ve turizm ile ilgili sorunlar konuşuldu. İSUBÜ ve KUTSO tarafından birlikte yürütülebilecek ortak çalışmalar ve işbirlikleri görüşüldü. Yönetim Kurulu Başkanı makamında gerçekleşen tanışmanın ardından heyet Meclis Toplantı salonuna geçti. Burada Meclis Başkanı Fahri Özen Başkanlığında gerçekleşen toplantıda karşılıklı sunumlar yapıldı ve birlikte yapılabilecek çalışmalar değerlendirildi. ISUBÜ heyetinin ziyaretinden memnuniyet duyduğunu belirten Meclis Başkanı Fahri Özen, bölge kalkınması ve refahı için üniversite desteğinin işadamları için çok önemli olduğunu söyleyerek Rektör Diler’e ve heyetine teşekkür etti.



"En modern yöntemler gerekiyor"


KUTSO’nun öncelikli politikasının eğitim olduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkanı Murat Hüdavendigar Günay ise, dünya ekonomisinin teknoloji ve yapay zekaya yaptırım yaptığı bir dönemde geleneksel yöntemlerle yapılan tarımın ekonomik rekabet gücünün olmadığını belirterek, "Üretimde, zararlılarla mücadelede ve pazarlamada en modern yöntemleri kullanmamız gerekiyor. Üniversitemizin ziyareti bu açıdan çok önemli. Bir çalışma grubu oluşturup çalışmalara başlayabiliriz. Değerli rektör hocamıza ve heyetine teşekkür ediyorum" dedi.



"Sürdürebilir gelişme ve değişim"


ISUBÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Diler de, "Bugün hem bölgesel hem de küresel trendleri göz önünde bulundurduğumuzda bu hedefe ulaşmanın “olmazsa olmazları” olarak karşımıza inovasyon kültürünü benimseme ve ortak akıl ile hareket etme ile yola çıkmaktadır. Bölgemizin ekonomik gelişimi için, sürdürebilir gelişme ve değişim sloganını temel hizmet prensibi haline getiren Kumluca Ticaret ve Sanayi odası Batı Antalya’da yeni işler ve yeni dönüşümlere zemin hazırlamaktadır. Isparta da yeni bir üniversitenin daha hayata geçmesinde rol alan bizler sizlere diyoruz ki gelin beraber, Kumluca, Demre, Finike ve Kaş dinamikleri ile birlikte Tarımın Silikon Vadisini gelin birlikte kuralım; kırsal kalkınma alanlarında, su ürünleri konusunda; kurulacak olan liman ve havalimanı konularında, turizm ve orman sektörlerine yönelik eğitim, kültür dönüşümü, nitelikli insan gücü oluşturma, teknoloji kullanımı ve stratejik alt yapı oluşturmada ortak aklı ve proje kültürünü yaymada birbirimize destek olup, bölgemize, ülkemize yararlı işler ortaya çıkartalım. 2100 yılında savaşlar su ve tarım kaynakları sebebiyle çıkıyor olacak. 30 yıl sonra dünya nüfusu 10 milyarı aşmış olacak. Biz bu geleceğe birlikte hazırlanalım diyoruz. " dedi.


Gelecekte tarımda daha az kaynakla, daha fazla üretimi öğrenebilen ülkelerin en güçlü ülkeler arasında olacağına dikkat çeken Diler şöyle devam etti: " Tarım teknolojilerini gündelik hayata taşımak ve bitki hastalıkları ile mücadele etmek en sıcak konuların başında gelmektedir. Traktörden bu yana çok ciddi inovasyonların olmadığı tarım alanında bulut teknolojileri, uzaktan eğitim, yapay zeka, 5G, nesnelerin interneti gibi teknolojiler, birçok konuda imkansızı, imkanlı hale getirme potansiyeline sahibiz. Sizlerle burada Likya Tarım Bilimleri Ve Teknolojileri Merkezi fikrini tartışmaya, düşünceye açmaya geldik. Deneysel tarla ve seralardan oluşacak Pilot Park oluşturma, ortak çalışmalar ile teknoloji transferi gerçekleştirmek temel beklentilerimizdir. Tarım Vadisi hedefi ile yoğunlaştırılmış koşullarda tohum, fidan üretimi, biyolojik zararlılara karşı mücadele, hasat robotu geliştirme, tarım sensörleri yapma, modern sera örnekleri oluşturma, ürün izleme yöntemleri geliştirme, katma değerli ürün geliştirme, kurutma, depolama, raf ömrü uzatma, sulama ve kontrol de otomasyon sistemlerine geçme ve insansız tarım gibi konularda ortak çalışabiliriz. Sözlerime son verirken Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu başkanına ve yönetim kuruluna en kalbi duygularımla teşekkür eder, Dilerim ki buradaki temaslarımızla, hep birlikte dertlere deva olur, ülkemize ve bütün insanlığa faydalı işler ortaya koyarız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ’Göğüs büyüklüğü bazı sağlık problemlerine yol açabilir’ Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerinden bahseden Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Kağan Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz” dedi. Liv Hospital Samsun Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği’nden Opr. Dr. Kağan Bekircan, meme estetiği hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Meme estetiği öncesi her hastada tarama yapıyoruz” Kadında vücut estetik görseli oluşturan yapılardan birinin göğüslerinin olduğunu dile getiren Opr. Dr. Bekircan, “Özellikle kadınlarda özgüven yokluğuna neden olmaktadır ve bu durum sosyal hayatlarına yansımaktadır. Göğüslerin çeşitli estetik bozuklukları mevcuttur ve bunlar estetik ameliyatlar ile çözülebilmektedir. Göğüs yapısının büyüklüğü, küçüklüğü veya sarkmasına yönelik estetik cerrahiler günümüzde sıkça yapılmaktadır. Göğüs ameliyatlarından önce her hastalarımıza meme taraması yapıyoruz. Estetik ameliyatından önce memede herhangi bir kitle olup olmadığını yaptığımız görüntüleme yöntemleri ile tarıyoruz. Kitle olması durumunda ilgili bölüme yönlendiriyoruz” diye konuştu. “Göğüs büyüklüğünü problemlere neden olabilir” Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerine dikkat çeken Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyattan önce hastamıza detaylı çizimler ile ameliyat planı yapmaktayız ve fazla olan cilt ve meme dokusunu çıkarmaktayız. Ameliyattan sonra göğsün altından başlayıp yukarı uzanan ters T şeklinde bir ameliyat izi kalabilmektedir. Bu iz başta kırmızı renkte olur ve ameliyattan sonra altıncı aya doğru solarak ince çizgi haline dönmektedir. Bu izin azalması için çeşitli iz giderici tedavileri hastalarımıza öneriyoruz” dedi. “Göğsün küçük ya da büyük olması genetik olabilir” Göğüslerde küçüklük olması veya göğüslerin hiç büyümemesinin, genetik ve çeşitli hormonal dengesizlik durumlarına bağlı gelişebildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, şu bilgileri paylaştı: “Bu hastalarımızın göğüs hacmini kazandırmak için göğüs protezi önermekteyiz. Çeşitli şekillerde, hacimlerde ve yüksekliklerde protezle bulunmaktadır. Hastanın göğüs yapısına ve isteğine göre bu protezlerden en uygun olanını seçiyoruz. Bu ameliyatta göğüs altında yapılan kısa bir kesi yardımıyla girilerek uygun olan göğüs protezini yerleştiriyoruz. Bu ameliyatta yaptığımız iz kısa ve göğüs altındaki katlantıda gizleneceğinden dolayı belirgin bir iz kalmamaktadır. Bu iz ilk altı ay kırmızı renkte olup sonrasında solarak normal cilt rengine dönmektedir. Protezler ömür boyu kullanılabilmektedir ve değişmesi gerekmemektedir. Göğüs büyütme ameliyatından sonra gebelik durumunda hasta emzirebilmektedir. Bu ameliyatla süt gelmesinde azalma görülmemektedir.” “Gebelik sonrasında göğüs sarkması olabilir” Göğüslerde sarkmanın genellikle kilo verme ve gebelik sonrasında oluşabildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ucunun göğüs katlantı hattından aşağıda olması olarak tariflenebilir. Bu durumdan şikâyeti olan hastalarımıza yeterli dokusu olması durumunda meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Meme dokusu yetersiz olan hastalarımızda protez ile birlikte meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyatta meme küçültme ameliyatından daha kısa olan ters T şeklinde bir iz kalabilmektedir. Bu iz ameliyattan sonraki altıncı aya doğru solarak normal cilt rengine yaklaşmaktadır. Bu ameliyattan sonra gebelik durumunda hasta emzirmesi durumunda süt gelmesinde azalma olabilmektedir” diye konuştu. “Ameliyat sonrası 2 gün misafir ediyoruz” Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenlere değinen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ameliyatlarından sonra hastalarımızı ortalama olarak 2 gün kadar hastanemizde misafir etmekteyiz. Hastalarımıza taburculuk sonrasında 2 aya kadar korse dediğimiz ayarlanabilir sütyen kullanmasını öneriyoruz. Bu süre zarfında hastamızın ağır işlerden kaçınmasını öneriyoruz. Hastalarımız gündelik hayatlarına bir hafta içerisinde dönebilmektedirler. Bu ameliyatlar ile hastalarımıza daha estetik ve doğal bir görünüm kazandırmaktayız. Bununla birlikte hastalarımızın özgüvenleri artmaktadır ve bu durumda hastalarımızın sosyal hayatına yansımaktadır” ifadelerini kullandı.
Antalya ’Plastik ajanlar’ sağlığı tehdit ediyor TEMD Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, insan hayatının her aşamasında olan plastik ürünlerin, çeşitli hastalıklara yol açtığına dikkat çekti. Ertörer, "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor" dedi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, Antalya’da katıldığı 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde, "Endokrin Bozucular ve Sağlığımız" başlıklı sunumunda, plastik ajanların sağlığı tehdit ettiğine dair açıklamalarda bulundu. "Birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, endokrin bozucuları, üreme ve gelişimsel süreçlerin dengesi için gerekli hormonların; sentezi, salgısı, dolaşımı, metabolizması, duyarga bağlanma fonksiyonu ve yıkımı ile etkileşime geçen dış maddeler olarak ifade etti. Ertörer, "Plastik ajanlar, günlük hayatımızın her alanına girmiş, endüstrileşmenin getirdiği bir takım dış maddeler. Bu ajanların içinde, ftalat gibi endokrin bozucu olarak adlandırılan, endokrin sistemin üzerinde üreme ve gelişimsel süreçleri olumsuz etkileyen maddeler var. Bu ajanlar, kısırlık, mükerrer düşüşler, meme ve rahim kanseri, erkekte prostat kanseri, diyabet, obezite, astım gibi olumsuzlara sebep olabiliyor, çocuklarda ise dikkat eksikliği sendromuna neden olabiliyor. Çevreye karıştığı takdirde, bu ajanların etkileri 10 yıllarca besin zincirine girerek, nesilden nesile aktarılıyor ve nefes yolunda birikiyor. Ağız, cilt ve solunum yoluyla alınabiliyor. Biz aynı anda birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" diye konuştu. Güzel kokulu deterjanlar endokrin bozucu Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, plastik ajanların insanları birçok alanda etkileyebileceğine vurgu yaparak, sık maruz kalınan yerleri açıkladı. Ertörer şöyle konuştu: "Bu ajanlar, plastik şişenin içinde plastiği sertleşmek için kullanılan, iki plastiği birbirine yapıştırmada kullanılan ajanlar. Güneş kremleri ve kozmetiklerin içinde varlar, özellikle koku molekülleri içine entegre olmuş olanlar var. Bu ajanlara nasıl maruz kalınabiliyor? Örneğin; bir plastik içeriği, mikrodalga fırında ısıttığınızda, içeriğine geçiyor. Bir plastik şişede bulunan su, güneşte beklediği zaman, sıvı içeceğine geçebiliyor. Bir oda kokusu sıktınız ya da banyoyu çok iyi bir deterjanla yıkadınız, bu deterjanların içindeki kokularda var. Eğer çok iyi havalandırmazsanız, o ortama maruz kalabilirsiniz. Bu ajanlar, pestisit denilen tarımda verimliliği artırmak için kullanılan ajanlar, endokrin bozucu olarak geçmekte." "Bu konuya kaynak aktarılması gerekiyor" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, son olarak plastik ajanlarla nasıl mücadele edileceğine dair bilgiler de verdi. Hastalıkların önlenmesi için, öncelikle yasa koyucuların harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ertörer, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Bebeği soya bazlı mamalarla değil, anne sütüyle beslemek de bir diğer korunma yöntemi. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor. Çok fazla derin su balığı tüketmememiz lazım, çünkü ağır metaller de endokrin bozucu ajanlar olarak sayılmakta. Alınabilecek önlemler basit önlemler ama maliyetli, plastik ucuz ama cam pahalı. Yasa koyucuların bu konuda çok akıllıca davranması, dünyada bu konuya çok mesai harcayan bağımsız uluslararası kuruluşlarla beraber çalışılması gerekiyor. Bu konuya, kaynak aktarılması gerekiyor. Endüstriyel atıkların, çevreye karışma sürecinde evrensel olarak uygulanan kuralların, hayata geçmesinin sağlanması gerekiyor."