GENEL - 07 Temmuz 2019 Pazar 18:30

Lavanta kokulu köyde lavanta günleri başladı

A
A
A
Lavanta kokulu köyde lavanta günleri başladı

‘Lavantanın başkenti’ olarak anılan Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyünde bu yıl ilki düzenlenen “Lavanta Günleri” başladı.

‘Lavantanın başkenti’ olarak anılan Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyünde bu yıl ilki düzenlenen “Lavanta Günleri” başladı.


Son yıllarda sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla ün kazanan ve “lavanta kokulu” köy olarak anılan Kuyucak’ta bu yıl ilk kez Isparta Valiliği koordinesindeki kurumlarla birlikte “Lavanta Günleri” etkinliği düzenlendi.


Etkinliklere Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu, AK Parti Isparta Milletvekilleri Recep Özel ve Mehmet Uğur Gökgöz, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Rektörü Prof. Dr. İbrahim Diler, Keçiborlu Kaymakamı Okan Leblebiciler, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Özdurhan, Keçiborlu Belediye Başkanı Yusuf Murat Parlak ile protokol mensupları ile öğrenci, sporcu ve vatandaşlar katıldı.


Kuyucak’taki lavanta tarlalarındaki mehteran gösterileri ve kortej yürüyüşü ile başlayan etkinlikler kapsamında, katılımcılar köyde oluşturulan etkinlik alanına kadar yürüdü. Protokol mensuplarının bölgeye gelen turistler ile yerli halkı selamlayarak devam ettiği etkinlikte, halk oyunları gösterileri, spor etkinlikleri ve lavanta bahçesi gezisi yer aldı. Vali Seymenoğlu ve beraberindekiler, köyde lavanta ürünleri üretilen vatandaşların kurduğu eski usül tesislerde de incelemelerde bulundu.



“Süreklilik arz etsin diye adına festival demedik”


Türkiye’de son yıllarda “lavantanın başkenti” olarak tabir edilen bölgede bu yıl ilk defa düzenlenen “Lavanta Günleri” ile ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu, “Bu yıl Lavanta Günleri düzenlendik, adına festival demedik çünkü festivallerimiz yeterince var. Dedik ki süreklilik arz etsin, bir günle - iki günle - üç günle - beş günle sınırlı kalmasın. Lavanta çiçekteyken, gezilip görülebilirken, insanlar doğal ortamda mutlu oluyorlarsa, bunu zamana yayalım dedik. Hava şartlarına göre, lavantanın sezonda 35- 40 günlük bir çiçeklenme sezonu var. Ne mutlu ki bize, başarılı bir şekilde devam ediyor” dedi.



“Burada yıllardır lavanta tarımı vardı, bunun turizme kazandırılabileceğini keşfettik”


Kuyucak’ta uzun yıllardan bu yana lavanta tarımının yapılarak yağ üretimi gerçekleştiğini anımsatarak, yapılan çalışmalar ile kırsal turizmin desteklendiğini kaydeden Vali Seymenoğlu, “Bu tabii ki önceki sezonlardan başlamış bir şey, bir anda ortaya çıkan bir şey değil. İçinde bulunduğumuz lavanta bahçesi, şu anki sahibinin dedesinden kalma bir bahçe. Dolayısıyla, geçmişte burada zaten bir lavanta tarımı vardı. Lavanta, çiçeği için değil yağı için ekilmişti. Ancak son yıllarda biz, bunun turizme kazandırılabileceğini keşfettik. Binlerce ve on binlerce insanın buraya akın gelebildiğini fark ettik. Bizler de köy muhtarıyla, kadın kooperatifiyle, ilçe belediye başkanıyla, kaymakamla, Kültür ve Turizm Müdürü olmak üzere bütün paydaşlarıyla bunun tanıtımını biraz daha yaparsak daha anlamlı olacağını, biraz daha fazla misafir ağırlayabileceğimizi ve kırsalda, yerelde yaşayan insanlarımıza ek gelir elde edebileceğimizin farkına vardık. Şu anda bunu yapıyoruz.


Burada hep beraber, gördüğünüz gibi bahçeler içerisinde dolaşıyoruz, gelen misafirlerimizle sohbet ediyoruz, sıkıntıları var mı, yok mu onları soruyoruz. İşyeri sahiplerimize ve burada köyde yaşayan vatandaşlarımızın da dertlerini mahallinde dinlemiş oluyoruz. Bu şekilde, kırsaldaki insanımıza da destek vermeye çalışıyoruz” diye konuştu.



“Eminim ki, bir - iki yıla kadar devlet buradan elini çekecek ve köylü kendi faaliyetlerini yürütecek”


Köyde kurulan stantların yüzde 90’ında, köy halkının çalıştığını ifade eden Vali Seymenoğlu, “Zaten köyümüzde yaşayanların asli işleri, gül sezonunda gül toplamak, lavanta sezonunda lavanta toplayıp, lavanta yağıyla uğraşmak. Bunun yanında hayvancılık ve hububat üretimi de var. Bunu biz, bir ek gelir olarak düşünüyoruz, planlıyoruz. Sağ olsun, vatandaşımız bunu fark etti, kabul etti, az da olsa para kazanmaya başlayınca moralle ve zevkle bu işe sarıldı. Eminim ki bir - iki yıl sonra devlet buradan çekilecektir, bu köyde sadece burada yaşayan insanlarımız faaliyetlerini yürütecektir. Bize de ihtiyaçları olacaktır, emniyet ve asayiş haricinde ama ülkemizde bu tür köy örneklerini görüyoruz, onları da örnek alıyoruz” şeklinde konuştu.



“Pansiyonculuk çalışmasını geliştirerek köyden kente göçü önleyeceğiz”


“Biz diyoruz ki, bu lavanta sadece ülke sınırları içinde kalmasın, bu güzellik ile aynı zamanda diğer ülkelere da açılabilelim” şeklinde açıklamalarını sürdüren Vali Seymenoğlu şöyle devam etti:


“Bugünlerde artık yabancı misafirlerimiz de yavaş yavaş gelmeye başladı. Sadece az da olsa bir konaklama sıkıntımız var. Gerçi, Isparta merkezde turistik otellerimiz var ve şu anda yüzde 85 - 90 oranında bir doluluk oranı var ama köyümüzde şu an konaklamaya uygun yerler yok, yavaş yavaş yapılıyor. Bu da biz, buradaki vatandaşlarımızla konuşarak, boş evleri en azından biraz daha elden geçirerek, pansiyonculuğu öne çıkartabilirsek daha güzel olabilir. Zaten, misafirlerimiz de bunu arzuluyor. Köy ortamında bir gece de olsa, köy evinde kalabilmek, bir ahırın yanında, tavuk kümesinin yanında, tozun - toprağın içerisinde bir gün de olsa bir köy hayatı yaşayabilmek istiyorlar. Bizim de bundan sonraki dönemde ve aylardaki desteğimiz en çok konaklamaya yönelik olacak. Bunu da çözdüğümüz zaman emin olun ki bu köyden dışarıya göçü engellemiş olacağız. Zaten temel amacımız da bu, kırsaldan şehir merkezlerine göçü engellemek. Yoksa, suyumuz, yolumuz ve sağlık hizmetlerimiz var. Tüm hizmetlerimiz köylerimize geliyor, ancak köyde yaşayan vatandaşımıza bu şekilde ek gelir temin edebilirsek bunun başarılabileceğine inanıyorum. Özelikle Isparta bu yönden çok şanslı”.



“Eğitim ve sağlıktan sonra doğa ve kültür - turizm Isparta’nın kurtarılışı olacaktır”


Isparta’da eğitim ve sağlıktan sonra üçüncü sırada doğa ve kültür - turizm çalışmalarının yer aldığına vurgu yapan Vali Seymenoğlu, “Isparta Valisi olarak göreve başladığım ilk günden itibaren eğitim ve sağlıkta epeyce yol almışız. Elbette onları da destek veriyoruz, takip ediyoruz, aksaklıklarına müdahale ediyoruz ancak üçüncü sırada da doğa ve kültür - turizmi Isparta’nın kurtarışı olacaktır. Gül sanayisi ağırlıklı olmak üzere Isparta’nın az da olsa sanayisi de var. Ama Isparta yöremizde göllerimiz meşhur, milli parklarımız ve tabiat parklarımız var, doğal güzelliklerimiz var. Bizler bunları da bu tür etkinliklere gündeme getirdiğimiz, kamuoyu, sosyal medya ve televizyonlar vasıtasıyla paylaşabilirsek, bir alternatif gelir kaynağı oluşturmuş oluruz. Bu da hem köylüyü hem de bizleri mutlu eder” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.