GENEL - 12 Nisan 2012 Perşembe 11:37

TÜRKİYE BİSİKLET ULAŞIMINDA SINIFTA KALDI

A
A
A
TÜRKİYE BİSİKLET ULAŞIMINDA SINIFTA KALDI

Fosil Kentlerden Düşük Karbon Ulaşım ve Sürdürülebilir Kentlere Doğru konulu seminere konuşmacı olarak katılan Batı İngiltere Üniversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Graham Parkhurst, ``Türkiye`de çok bisiklet kullanan çok az insan gördüm`` dedi.
Marmara Belediyeler Birliği`nin eğitim seminerleri kapsamında düzenlediği ``Fosil Kentlerden Düşük Karbon Ulaşım ve Sürdürülebilir Kentlere Doğru`` başlıklı seminerde ülkelerin trafikte çevre bilinci ve küresel boyutlarda çevre sorunları uzmanlar tarafından tartışıldı.
Marmara Belediyeler Birliği Çevre Yönetimi Merkezi Direktörü Aynur Acar, ``Bizim ulaşımda en büyük sorunlarımızdan biri, hele ki İstanbul gibi bir yerde en büyük sorunlarımızdan biri, ben otobüs duraklarında hissediyorum. Otobüs duraklarında otobüsler sürekli durur vaziyette iken bile çalışıyor. Onların saldığı gazı düşünün. Onları biz burada soluyoruz. Durakta bekleyen insanlar soluyor. Doğal olarak havaya katıyoruz`` diye konuştu.
Carbon Clear Türkiye Direktörü Kumru Adanalı, ``İklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma gibi konular çok fazla gündeme gelmeye başladı. Biz çevrecilerin korkusu iklim değişikliği ile mücadele. Özellikle gelişmiş ülkelerden başlayarak çok çeşitli çalışmalar var. Çok fazla paydaş var. Geçen sene çalışmalarımızın sonucunda toplantılar düzenleyerek görüş alışverişini, acaba Türkiye için önemli konular nelerdir? Nereden başlanmalı? Onların çalışmasını yaptık. Orada ulaştırma sektörünün, iklim değişikliği konusunda sinyal veren bir sektör olduğunu gördük. Tabi sanayiden, enerji üretiminden kaynaklı karbon emilsiyonlar kaynaklanıyor. Hızlı gelişen bir ülkeyiz. Bu yüzden ulaştırma sektörü ciddi sinyaller veriyor. Burada bir çalışmanın yapılması gerekiyor`` dedi.
Batı İngiltere Üniversitesi Çevre ve Teknoloji Fakültesi, Planlama ve Mimarlık Bölümü, Ulaştırma ve Toplum Merkezi Direktörü Prof. Graham Parkhurst, ``Doğal bir iklim değişikliği var. Ancak insanların davranışlarından doğan bir iklim değişikliği de var. Biz ne kadar hızlı hareket edersek, işimiz o kadar kolay olacak. Tabi politikacılar ve vatandaşlar teknolojinin daha da ilerleyip, sorunun çözülebileceğine inanıyor. Ben teknolojiye güvenmiyorum`` dedi.
Parkhurst, ``Yürüme ve bisiklet ulaşım açısından fazla ciddiye alınmıyor. Türkiye`de bisiklet kullanan çok az insan gördüm. Avrupa`nın en zengin ülkelerinde bisiklet kullananların sayısı çok fazla. Yeni zenginleşen ülkelerin aynı hataları yapmaması için çabalamak lazım`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.