GENEL - 19 Nisan 2012 Perşembe 11:29

İTİCÜ`DEN EMEKTARLARINA TEŞEKKÜR GECESİ

A
A
A
İTİCÜ`DEN EMEKTARLARINA TEŞEKKÜR GECESİ

14 Nisan 2001`de İstanbul Ticaret Odası Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından kurulan İstanbul Ticaret Üniversitesi`nin (İTİCÜ) kuruluşundan bugüne kadarki süreçte emeği geçen akademik ve idari personel, Eminönü Kampüsü`nde bir araya geldi.
İTİCÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Erhan Erken ve İTİCÜ Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren`in ev sahipliğini üstlendiği gecede; İTO Yönetim Kurulu Başkanı ve İTİCÜ Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Murat Yalçıntaş, İTİCÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Erhan Erken, eski Mütevelli Heyeti Başkanı Sönmez Köksal ile üniversitenin kuruluşundan bugüne rektör olarak görev alan Prof. Dr. Sait Sevgener, Prof. Dr. Ateş Vuran ve Prof. Dr. Sabri Orman birer konuşma yaptı. Konuşmalarda sık sık üniversitenin kuruluşunda büyük emeği geçen
ilk genel sekreter rahmetli Prof. Dr. İsmail Özaslan da anıldı. Kürsüye çıkan isimler duygularını dile getirirken, 11 yılda 73 öğrenciden 5 bin 835 öğrenciye ulaşan İTİCÜ`nün dört kat büyüyen fiziki yapısına dikkat çekti. İTO`nun prestij projesi olarak kurulan üniversitenin bundan sonraki hedeflerinde de aynı şevk ve heyecanın devam etmesi temennisinde bulunuldu.
"HEP BİRLİKTE ÇALIŞACAОIZ"
Törende ilk konuşmayı yapan İTİCÜ Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, üniversitenin kuruluşundan bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. "Kaliteli, itibarlı, reytingi yüksek üniversite, öğrencilerin ve toplumun beklentilerini en iyi karşılayan üniversitedir" diyen Ekren, "Bunun en önemli belirleyicisi ise akademik ve idari personelin yapısı ve özellikleriyle, karşılıklı diyalog ve birlikte üniversiteyi en üst sıralara çıkarma duyarlılığıdır" ifadelerini kullandı.
İTİCÜ`nün bu özelliğini ön plana çıkarmak istediklerini belirten Ekren, "Sürdürülebilir performans için yapmamız gereken; kendimize güvenmek, birbirimize güvenmek, bilgi birikimini ve tecrübelerimizi paylaşmak, öğrencilerimize ve toplumumuza maksimum fayda sağlamak için örnek ekip çalışması sergilemek, karşılıklı sevgi ve saygı ortamını oluşturmak ve bunu özenle korumaya çalışmaktır. İstanbul Ticaret Üniversiteli olmanın onurunu ve gururunu hep birlikte oluşturacağız" diye konuştu.
"NETWORK GELİŞİYOR"
Sözlerine, üniversitenin kurucularını şükranla anarak başlayan İTİCÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Erhan Erken de üniversitenin 130 yıllık geçmişi olan dünyanın sayılı odalarından İTO`nun prestij projesi olduğunu hatırlatarak, "Bu nedenle hedeflerimiz her yönüyle sınırlarımızı aşmalı" mesajı verdi. Erken, konuşmasının devamında mekan, öğrenci ve akademisyen kalitesine değinerek, "Bunlar yükselmemizde önemli yer tutuyor. Kumaş ne kadar güzel olursa ondan üretilen elbise de o derece güzel olur. 10 yıllık
gelişmede edindiğimiz alanı ikiye katladık. Mekansal belli büyümelere kavuştuk. Burslarla yüksek puanlı öğrencileri kazanma gayretlerimiz sürüyor. Üniversitemiz, İTO ile birlikte bir anlamda üniversite sanayi iş birliği örneğini ortaya koyabilme potansiyeline sahip. Kurucumuz olan İTO ile bu alandaki networkümüzü geliştirmeye çalışıyoruz. 11. yıla herkesin gayretiyle geldik. Bu süreç içinde emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Akademisyenlerle idari kadromuzun bir araya geldiği bu toplantıdan
alacağımız şevkin üniversitemizi daha iyi noktalara götürmesine vesile olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
"GURUR DUYUYORUM"
Geceye katılan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş, üniversitenin bugünlere gelmesinde emeği geçenlerle aynı salonda bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Yalçıntaş, konuşmasının devamında, "En uzun yolculuk küçük bir adımla başlar. İTİCÜ, geldiğimiz bu noktada ciddi anlamda kendisinden söz ettiren bir üniversite oldu. Bugüne kadar emeği geçenlere İTİCÜ Mütevelli Heyeti Üyesi olarak teşekkürlerimi, İTO Yönetim Kurulu Başkanı olarak minnetlerimi ve işadamı olarak şükranlarımı sunmak
istiyorum. İTİCÜ, bundan sonra da gerçek anlamda öncü bir şehir üniversitesi olmaya devam edecektir" dedi.
Törende söz alan üniversitenin eski Mütevelli Heyeti Başkanı Sönmez Köksal da İTİCÜ`nün de diğer benzeri kurumlar gibi tarihte uzun bir yolculuğa çıktığını ve her geçen gün daha da kurumsallaşacağını dile getirdi.
Törene katılan eski rektörler de yaptıkları konuşmalarda duygularını dile getirdi. Prof. Dr. Sait Sevgener, duygu yüklü konuşmasında, 1995 yılında başlayan sürecin Nisan 2001`de ilk açılışla önemli bir noktaya geldiğini hatırlattı. Sevgener, üniversitenin kuruluşunda büyük emeği geçen ilk genel sekreter rahmetli Prof. Dr. İsmail Özaslan ve diğer emektarları da bir bir andı.
Prof. Dr. Ateş Vuran da kurumsallaşmanın getirdiği güç ve prestijle İTİCÜ`nün kamuoyu nezdinde farklı bir yere oturduğunu belirtti. Vuran, "Bugün gördüğüm ahde vefanın benim için ayrı bir değeri var. 10. yıl hizmet plaketi bugüne kadar aldığım en onurlu ödüldür" diye konuştu.
Bir dönem önce rektör olarak görev alan Prof. Dr. Sabri Orman da, "Yüksek bir potansiyele sahip olan bu üniversitenin, bu potansiyeli tam olarak kullanma yolunda ilerlemesi beni sevindiriyor" dedi.
İTO Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Büyükdede ile Mütevelli Heyeti Üyesi M. Zeki Sayın`ın da katıldığı gecede, üniversiteye 10 yıl aralıksız hizmet veren 22 akademik personel ile 33 idari personele teşekkür plaketleri ve hediyeleri takdim edildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Doç. Dr. İlyas Sarıbaş: "Deprem yönetmeliğimiz iyi, maalesef bu sahaya yansımıyor" ATÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Sarıbaş, Türkiye’nin yapı stoğunun ciddi manada güvensiz olduğunu belirterek, "Deprem yönetmeliğimiz çok ciddi manada iyi. Maalesef bu sahaya yansımıyor. Bundan dolayı bizim kayıplarımız çok daha fazla" dedi. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ), Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerinin ardından İtalya’daki Camerino Üniversitesi ile iş birliği yaptı. 2 üniversitedeki deprem uzmanları, İtalya ve Türkiye’deki deprem bölgelerini inceleyip sismik süreçler, fay dinamikleri ve sismik tehlikeler hakkında araştırmalar yapacak.Bugün de iş birliği çerçevesinde Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde ’2023 Türkiye depreminin ardından’ çalıştayı düzenledi. Çalıştayda, uzmanlar alanlarında sunumlar gerçekleştirdi. Açılış öncesi gazetecilere konuşan İtalya grubunun koordinatörü, Camerino Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emanuele Tondi, 2016 yılında İtalya’da büyük bir deprem yaşadıklarını ve çok kayıp verdiklerini hatırlatarak, "Bu büyük afetler sonrasında toplanmanın ve iş birliğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Özel bilimsel konular var. Deprem sonrası bölgenin kalkınması için lazım olan şeylerin birlikte incelenmeye ihtiyacı var. Çalıştayda hem İtalya’da hem Türkiye’deki depremler arasında kıyaslama yaparak jeolojik olarak sosyoekonomik olarak çalışmalar yaptık" diye konuştu. "Hem çalıştay hem de saha gezileri düzenledik" Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen ise, "İtalya da bizim gibi deprem bölgesi. Camerino Üniversitesi ile ortaklığımız var. Depremden hemen sonrada kendileri burada incelemelerde bulundular. Şimdi de aradan geçen süreçte depreme karşı ülkemizin gösterdiği başarıyı görecekler ben buna eminim. 450 bin konuta ulaştı şu an Tükiye’nin yaptığı planlamalar çerçevesinde. Burada hem çalıştay hem de saha gezileri düzenledik. Ekiplerimizle inceleme yapacaklar. Bu çalıştayın sonucu son derece önemli" dedi. "Yapı stoğumuz ciddi manada güvensiz" Geçtiğimiz günlerde Japonya’da meydana gelen 7,5 büyüklüğündeki depremin, Kahramanmaraş merkezli depremler ile yaklaşık aynı büyüklükte olduğuna dikkat çeken Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Sarıbaş, şunları söyledi: "2021 yılında Alaska’da meydana gelen deprem 8.2 büyüklüğünde. Bizim Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerle eş değer. O depremde can kaybı neredeyse yok. Ama maalesef ki bizim ülkemizde iki tane art arda büyük deprem meydana geldi. Burada hem yapı stoğu bakımından hem de depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız bakımından çok ciddi manada büyük kayıplarımız var. Ortaya çıkan farkın temel sebebini dört ana başlıkta sınıflandırıyoruz. Birincisi lokasyon, ikincisi zaman, üçüncüsü depremin derinliği, dördüncüsü zemin parametreleri. Dolayısıyla Alaska’da 8.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmesi durumunda bile zemin parametreleri, zamanlaması, lokasyonu bizim ülkemizden farklı olduğu için orada yıkım bizimki kadar olmadı. Can kaybı bizimki kadar olmadı ama maalesef ki bizim burada Hatay’da özellikle zemin çok ciddi manada kötü diyebileceğimiz bir zemin. Bir de deprem sabaha karşı meydana geldi. Dolayısıyla bu da ciddi manada can kaybını arttırmış oldu. Bir de yapı stoğumuz ciddi manada güvensiz. Neden güvensiz? Bizim bir deprem yönetmeliğimiz yok mu? Deprem yönetmeliğimiz çok ciddi manada iyi. Hatta şunu iddia edebiliriz. Avrupa, Amerika yönetmeliklerine eş değer, daha da iyi yönetmelikler var. Maalesef ki bu sahaya yansımıyor. Bundan dolayı bizim kayıplarımız çok daha fazla. Bunu Japonya’yla özdeşleştirirsek aynı durum aslında. Yani orada meydana gelen deprem derin dediğimiz depremler. Dolayısıyla bizim depremlerimiz sığ depremler. Yani depremin etkisi, yapı stoğu ve benzeri parametreler orada daha az etki ediyor. Can kaybına ve yapıların yıkılmasına. Bizde tam tersi bir durum söz konusu. Bu çalıştayla beraber umarım ciddi manada iyi sonuçlar ortaya çıkar."
Muğla ‘Bir Başka Yolculuk Gerek Bize’ grafik tasarım sergisi kapılarını açtı Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan ‘Bir Başka Yolculuk Gerek Bize-Grafik Tasarım Sergisi’, Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen törenle sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Grafik tasarım sanatçısı Yasemin Sayıbaş Akyüz tarafından hazırlanan sergi, doğa, çevresel farkındalık ve sanatın kesişiminde oluşturduğu güçlü görsel anlatımıyla dikkat çekiyor. ‘Bir Başka Yolculuk Gerek Bize-Grafik Tasarım Sergisi’ ile sanatseverler, doğanın, çevresel farkındalığın ve sanatın bir araya geldiği özel bir yolculuğa tanıklık ediyor. Yapılan konuşmalarda, serginin hem toplumsal hem çevresel duyarlılığa katkı sunmayı amaçladığı vurgulandı. Sergide yer alan eserler; endüstriyel kirlilik, sürdürülebilir yaşam, insan-doğa ilişkisi gibi konuları grafik tasarımın etkileyici diliyle yorumluyor. Ziyaretçilere hem düşündüren hem de duygusal bir deneyim sunan çalışmalar, sanatın çevre bilincini güçlendirme potansiyelini gözler önüne seriyor. Kıyı Ege Belediyeler Birliği, MUPA ve Muğla Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen sergi, Muğla’da sanat ve çevre duyarlılığının buluştuğu önemli etkinliklerden biri olarak öne çıkıyor. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, serginin açılışı dolayısıyla yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: "Sanat, toplumun vicdanıdır. Özellikle çevresel sorunların her geçen gün daha görünür hâle geldiği bir dönemde, sanatçıların bu konulara dikkat çeken üretimleri son derece değerlidir. Yasemin Sayıbaş Akyüz’ün bu sergisi, hem doğaya bakışımızı yeniden düşünmemize hem de geleceğe dair sorumluluğumuzu hatırlamamıza vesile oluyor. Muğla olarak doğayı koruma mücadelesinin yanında kültür ve sanatı destekleyen projelere her zaman önem verdik, vermeye de devam edeceğiz. Tüm vatandaşlarımızı bu anlamlı sergiyi ziyaret etmeye davet ediyorum" dedi.
Diyarbakır DTSO’dan toplumsal destek hareketi: Bağlar Semt Polikliniği’ne modern emzirme odası katkısı Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, Bağlar Semt Polikliniği bünyesinde, annelerin ve bebeklerin hijyenik ve özel bir alanda ihtiyaçlarını giderebilmeleri amacıyla modern emzirme odasının açılmasına destek sağladı. DTSO Genel Sekreteri Ferdani Gökdere, özellikle Bağlar gibi sosyo-ekonomik açıdan desteğe ihtiyacı olan bölgelerde yaşayan vatandaşların temel kamu hizmetlerine erişim kalitesini artırmanın öncelikleri arasında olduğu söyledi. Açılışı gerçekleştirilen emzirme odası, bebekli annelerin mahremiyet ve konfor içinde çocuklarını emzirmelerine ve bakımlarını yapmalarına imkan tanıdığını belirten Gökdere, poliklinik hizmetlerinin daha iyi koşullarda sunulmasına katkı sağlayacağını ifade etti. Gökdere, odaya ait kaynakların yalnızca ekonomik gelişime değil, aynı zamanda şehrin sosyal kalkınmasına da yönlendirilmesi gerektiğine inandıklarını ifade ederek, "Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak, kentimizin sadece ticaret ve sanayide değil, aynı zamanda sosyal alanda da güçlenmesini amaçlıyoruz. Bağlar Semt Polikliniği’ne sağladığımız bu katkı, sadece bir başlangıçtır. Halkımızın yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bu tür kamu destek projelerimize yerel yönetimler ve kamu kurumlarıyla işbirliği içerisinde kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumun her kesiminin ihtiyaçlarına duyarlı olmayı ve üyelerimizle birlikte şehrimize değer katmayı sürdüreceğiz" dedi. Gökdere, DTSO’nun yerel yönetimler ve kamu kurumlarıyla işbirliği içerisinde, Diyarbakır’ın refah seviyesini yükseltecek ve sosyal eşitsizlikleri azaltmaya yönelik projeleri desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.