EKONOMİ - 21 Ekim 2016 Cuma 20:02

Başbakan Yıldırım’dan bankacılara uyarı: "Tefeciliği bırakın"

A
A
A
Başbakan Yıldırım’dan bankacılara uyarı: "Tefeciliği bırakın"

Başbakan Binali Yıldırım Afyonkarahisar’da Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada bankacıları uyararak "Lütfen reel sektörün sesine kulak verin. Tefeciliği bırakın. Gerçek ekonomiye dönün" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım Afyonkarahisar’da Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada "FETÖ’cüler için Gerekli hükümler verilecek, cezasını çekecekler. Mağdur söylemlerinin temeli yoktur. Bu da FETÖ’nün ayrı bir algı operasyonudur" dedi.
Ekonomik gelişmeler ile ilgili Başbakan, "Bu sene yaşadığımız olaylar nedeniyle büyüme istediğimiz şekilde olmadı. Üç, üç buçuk arasında kapanmasını bekliyoruz yılın. 2017’de 4.4, 2018’de 5, 2019’de 5 şeklinde büyüme tahmin ediyoruz. Büyüme olmayınca ülke kalkınmaz, istihdam olmaz, yeni iş alanları olmaz. Finans çevrelerine söyleyeceğim bir şey var. Türkiye’de sanayide sıkıntı yok. Tecrübe birikimi haddinden fazla. Her türü teknolojiye sahibiz. Ama finansman olarak dış bankalarımızın, dış partnerlerinden kaynaklı bir tereddüt var. Bu haksız bir tereddüt. Aşırı ihtiyatlı hareket ediyorlar, bu da bizim ekonomimize zarar veriyor" ifadelerini kullandı.
Bankacıları uyaran Yıldırım, "Bankacıları uyarıyorum. Lütfen reel sektörün sesine kulak verin. Tefeciliği bırakın. Gerçek ekonomiye dönün. Yarın bir gün ekonomiye kaynak aktarmaya çalışacaksınız, ama geç olacak. Bu akıllı insan işi değil. Yok etmeyi değil, yaşatmayı hedef alın. Ya bunu kendiliğinizden yaparsınız, ya da bunu size yaptırırız. Dedikodularla hareket etmeyin, yeniden yapılandırmalarda fırsatçılık yapmayın. Ekonomi ile ilgili zerre sıkıntımız yok. Bütün göstergelerimiz en güçlü ülkelerinkinden daha yukarıdadır. Hangi ülkeyi alırsanız alın başka ülkelerin borç oranlarına bakın. Milli gelirinin 2 katından fazla borcu var. Risk primleri bizimkinden düşük. Cari açığı, bütçe açığı bütün göstergelerde meşhur AB’nin kriterleri diye bir şey kalmadı. Hepsi darma duman oldu. Sizin kazanmanız tek başına bir şey ifade etmez. Ülkenin kazanması için siz az kazanacaksınız bütün alanlara kaynak aktaracaksınız. İşin kolayına kaçıyor. 3 kat, 5 kat teminat istiyorlar. Olmadı tekrar krediyi geri çağırıyor. Kardeşim yapılandırma getirdik. 1 lira borcunu 3 liraya çıkartıp yapılandırıyorsunuz. Bu fırsatçılıktır. Bundan vazgeçmeleri lazım. Türkiye ekonomisinin görünümü ile bankaların durumu örtüşmüyor. Bu da Türkiye’ya yakışmıyor" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.