YEREL HABERLER - 27 Ekim 2016 Perşembe 11:25

Gribe karşı bitter çikolata

A
A
A
Gribe karşı bitter çikolata

Gribe yakalanmamak için yapılacak en iyi şeyin vücut direncini güçlendirmek olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı gribe karşı etkili olan besinlerden birinin de bitter çikolata olduğunu söyledi.
Grip mevsiminin başladığını dile getiren Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, "Çevremizde hapşıran, öksüren insan sayısında önemli bir artış var. Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın yolu büyük oranda doğru besinleri, doğru miktarda tüketmekten geçiyor" dedi.
Vücut direncini artıracak ve gripten koruyacak besinlere değinen Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, çikolata düşkünlerini memnun edecek bir öneride bulunarak bitter çikolatanın gripten korunmada etkili olduğunu söyledi.
Gripten korunmada rol oynayan besinlerin özelliklerini anlatan Kandıralı, bu besinleri şöyle sıraladı:
"Bitter çikolata yüksek dozda kakao T yardımcı hücreleri destekler, enfeksiyonlara karşı savaşmak için bağışıklık sisteminin yeteneğini arttırır. Sağlıklı diyetlerde bitter çikolataya her zaman yer vardır. Mantar içerdiği selenyum ile beyaz kan hücrelerine hastalığı temizleyen sitokinlerin üretiminde yardım eder. Antimikrobiyal bir lif olan beta glukanı içerir, süper kahraman olarak görev yapan hücreleri aktive edip, enfeksiyonları yok eder. Sarımsak gibi güçlü kokuya sahip besinler içerdikleri antimikrobiyal bir kimyasal olan allisin sayesinde hastalıklarla mücadelede etkilidir. Yapılan bir çalışmada allisin suplemanı alan bireylerde yüzde 46 oranında daha az soğuk algınlığı görülmüş ve iyileşme sürecinin daha hızlı olduğu kaydedilmiştir. Günde 2 diş sarımsak tüketimi önerilir. Yapılan bir çalışmada D vitamini seviyeleri düşük olan bireylerde solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskinin yaklaşık yüzde 40 daha fazla olduğu saptanmıştır. D vitamini seviyelerini somonla arttırın. 100 gramlık bir somon 360IU D vitamini içerir, günlük 800-1000 IU D vitamini alımı tavsiye edilir. Çalışmada günde beş bardak siyah çay tüketimi içerdiği tanin sayesinde 2 hafta sonunda vücudun bağışıklık sistemini 4 katına çıkardığı saptanmıştır. Çay aynı zamanda kateşin, epigallokateşin gibi serbest radikallere karşı savaşan kimyasallar içerir. Günde 1 ila 3 bardak arası siyah, yeşil veya beyaz çay için. Sindirim sistemi en büyük bağışıklık sistemi organlarından biridir. Yoğurt gibi fermente besinlerde bulunan prebiyotik ve probiyotiklerden zengin beslenerek hastalık yapan mikropları uzak tutmak gerekiyor. Günde en az 1 porsiyon tüketimi bağışıklık sistemi fonksiyonlarını arttıracaktır.
"Çinko bağışıklık sistemi üzerinde hayati rol oynar"
"Çinko soğuk algınlığı ya da gribe neden olan bakteri ve virüslere karşı savaşmak için beyaz kan hücrelerini bir araya getirip, örgütler. Bir orta boy istiridye gün içinde almanız gereken nerdeyse tüm çinko ihtiyacını karşılar. 6 tanesi genel olarak bir porsiyon miktarı günlük ihtiyacın 5 katı kadar çinko içerir. Badem kalp dostu badem bağışıklığı arttırıcı bir antioksidan olan E vitaminini içerir, solunum yolu enfeksiyonları, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı savaşır. Günlük E vitamini alımı için 1 porsiyon bademden daha fazlasına ihtiyaç vardır bu yüzden zenginleştirilmiş tahıllar, ayçiçeği tohumu, buğday tohumu veya şalgamın yeşil yaprakları gibi besinlerde tüketilmelidir. Çalışmalar güçlü bir antioksidan olan C vitamini alımının hastalık oluşumunu engellemediği ancak içerdiği C vitamini ile grip ya da soğuk algınlığının süresini ve şiddetini kısaltabildiği yönündedir. 1 su bardağı çilek günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 160’ını karşılar. 10 tane çilek 1 büyük boy portakaldan daha fazla C vitamini içerir, kalorisi de daha düşüktür. Tatlı patates içerdiği beta karoten vücudun savunma sistemlerini geliştirir. Bağışıklık sistemi hücrelerinin büyüme ve gelişmesinde etkili olup, zararlı toksinleri nötralize eder. Tatlı patates ve havuç, bal kabağı, yumurta sarısı ve kavun diğer sarı/turuncu besinler en iyi beta karoten kaynaklarıdır. Zencefil doğal bir ağrı kesici ve ateş düşürücü olup, hafif bir yatıştırıcı etkiye sahiptir. İçerdiği bir kimyasal ile soğuk algınlığına neden olan yaygın olarak görülen rhinovirüsler ile savaşır. Çaylarda rendelenmiş taze zencefil ya da kök zencefil kullanılabilir. Bal boğaz ağrılarını yumuşatıcı özelliğe sahiptir. Antioksidan ve antimikrobiyal özellikleri sayesinde virüs, bakteri ve mantar gibi enfeksiyonlarla savaşır. Karabuğday balı en yüksek antioksidan seviyelere sahiptir."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Baharda sık görülen 5 cilt hastalığı Dermatoloji Uzmanı Dr. Elif Yiğit, cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınlarının sebep olduğunu ifade etti. Dr. Yiğit, bahar aylarının gelmesi ile birlikte sıcak yüzünü iyiden iyiye gösteren güneşe karşı dikkatli olunup tedbir alınmazsa beraberinde bazı cilt hastalıklarını da getirebildiği söyledi. Yiğit, “Cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınları sebep oluyor” dedi. Özellikle bahar aylarında görülme sıklığı artan cilt hastalıkları hakkında bilgiler veren Dr. Elif Yiğit, bu sorunların en başında ise güneş alerjisi ve kurdeşenin yer aldığını kaydetti. Dr. Yiğit, bahar aylarında sık görülen 5 cilt hastalığını şu şekilde açıkladı: Güneş alerjisi Güneş alerjisi, cildin güneşin zararlı ışınlarına gösterdiği bir reaksiyon. Belirtileri genellikle kaşıntılı kızarıklık, kabarıklık ve isilik şeklinde ortaya çıkıyor. Ancak şiddetli güneş alerjisi; kurdeşen, sulu kabarcıklar, şişlik şeklinde de kendini gösterebiliyor. Polimorf ışık reaksiyonu, iltihaplı ve kaşıntılı cilde neden olan aktinik prurigo, kronik aktinik dermatit ve güneş ürtikeri (solar ürtiker) olarak birçok çeşidi bulunuyor. Bu durumda etkin bir şekilde güneşten korunmak alınacak ilk ve en önemli tedbir oluyor. Kurdeşen (Ürtiker) Araştırmalar, her dört kişiden birinin yaşamı boyunca en az bir kez ürtiker geçirdiğini gösteriyor. Ürtikere en çok baharla birlikte polenlerin artması sebep oluyor. Deriden kabarık, basmakla solan, etrafı kızarık, sınırları belirgin ve kaşıntılı döküntüler ürtikerin belirtileri olarak öne çıkıyor. Bu döküntüler 24 saat içinde kayboluyor ve vücudun başka yerlerinde tekrar çıkıyor. Ancak belirtiler hastaları özellikle geceleri daha çok rahatsız ediyor ve yaşam kalitelerini olumsuz etkiliyor. Şiddetli kaşıntılar kimi zaman dayanılmaz boyutlara ulaşabiliyor. İleri durumlarda göz kapağı ve dudaklarda şişlikler meydana gelebiliyor, bunun sonucunda da acil müdahale edilmesi zorunlu bir hal alıyor. Mantar enfeksiyonları Bulaşıcı bir deri enfeksiyonu olan ve yaygın olarak görülen mantar, vücuda giren organizmaların yerleştiği bölgelerde sulu veya kuru deri, kaşıntı ve kızarıklık şeklinde kendini belli ediyor. Özellikle şeker hastalarının ayaklarında ortaya çıkan mantar hastalığının ihmal edilmemesi gerekiyor. Mantarlara bağlı deri hastalıkları sıcak ve nemli ortamlarda daha fazla görüldüklerinden kişisel temizliğe özen göstermek, hasta kişilerle temastan kaçınmak, sentetik olmayan ayakkabılar giyinmek ve kıyafet seçiminde pamuklu giysileri tercih etmek önem taşıyor. Alerjik deri hastalıkları Bahar aylarında atopik egzama, alerjik rinit (saman nezlesi) ve astım hastalığı olan kişilerde alerjik cilt hastalıklarının gelişme ihtimali de fazlasıyla artıyor. Bu dönemde özellikle polenlerden, alerjiyi tetikleyen gıdalardan, ev tozu ve stresten mümkün olduğunca kaçınılmasının yanı sıra uzman bir hekimden de yardım alınması gerekiyor. Güneş lekeleri Baharın gelişiyle birlikte artan güneş ışınlarına maruz kalan bölgelerde deri döküntüleri, koyu lekeler ve güneş yanıkları görülebiliyor ayrıca ciltte kırışıklık oluşumunun bir sonucu olarak erken cilt yaşlanması meydana gelebiliyor. Bunların yanı sıra ileriki yıllarda deride kötü huylu tümörler (kanser) dahi gelişebiliyor. Bu nedenle bahar aylarında zararlı güneş ışınlarına maruz kalmamak için güneşin cilde ulaşmasını engelleyecek kıyafetler giymek ve gerekirse çok faktörlü güneş kremi kullanmak önem kazanıyor.
İstanbul Birevim Genel Müdürü Orak: “KKM’den ayrılan paranın yastık altına geri dönmesi önlenmeli” Merkez Bankası’nın 2023 yılında 818 milyar liranın üzerinde zarar etmesinin ana nedeni olarak Kur Korumalı Mevduat (KKM) gösterildi. Bilanço verilerini değerlendiren Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak, “KKM sürecine yönelik eleştirileri bir kenara bırakıp toparlanmaya yönelik hamle yapmalıyız. Bu noktada yapılması gereken ilk iş ise KKM çıkışlarının yastık altına geri dönmesini önlemektir” dedi. Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlanan Merkez Bankası bilançosu, Kur Korumalı Mevduatın (KKM) ülke ekonomisine etkisini net bir şekilde ortaya koydu. Açıklanan bilgiye göre; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2023 yılındaki dönem zararı 818 milyar 182,9 milyon lira olarak kayıtlara geçti. Merkez Bankası’nın zarar etmesine yol açan KKM sürecini değerlendiren Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak, “Finansman modelinin iç kaynaklara dayandırılmadığı sistemlerde bu tür ciddi kayıplar muhtemel görünüyor. Fakat şu an KKM sürecine yönelik eleştirileri bir kenara bırakıp toparlanmaya yönelik hamle yapmamız gerekiyor. Zararın azaltılıp karlılığın artırılması açısından KKM’den çıkan paranın yastık altına değil, sisteme geri dönmesi gerekiyor. Tasarruf Finansman sektörü olarak bu süreci tersine çevirecek ve karlılığı artıracak potansiyele sahibiz” dedi. Tasarruf Finansman sisteminin Merkez Bankası bilançosuna etkisi “Tasarruf Finansman sistemi, yastık altında bekleyen küçük birikimlerin sisteme katılmasını sağlayarak hem vatandaşın ev, araç hayaline ulaşmasını sağlıyor hem de durağan halde bekleyen birikimleri harekete geçirerek milli ekonomiye katkı sağlıyor” diyen Av. Mahir Orak, Tasarruf Finansman sisteminin Merkez Bankası bilançosuna etkisini şu sözlerle açıkladı: “Hizmet sunduğumuz Tasarruf Finansman sektörünün temel amacı, herkesin kendi ev ve aracına sahip olmasını sağlamaktır. Faiz ve peşinatın olmadığı bu sistem sayesinde vatandaşımızın yaşam standardını yükseltmeyi hedefliyoruz. Nüfusun büyük çoğunluğu ev, araç, evlilik, seyahat, iş kurma gibi nedenlerle birikim yapıyor ve bu küçük tasarrufları yastık altında bekletiyor. Bireysel olarak gösterilen bu çabanın sonunda hayalleri gerçekleştirmek için gereken finansmana erişmek ise uzun yıllar alabiliyor. Biz bu küçük birikimleri bir araya getiren bir sistem inşa ettik. Tasarruf Finansmanı sistemi adını verdiğimiz bu sistem sayesinde insanlar, tasarruflarını bir araya getirerek daha kısa sürede borçlanmadan kendi evine ve aracına sahip olabiliyor. Bu sistemin en önemli avantajlarından biri de bu küçük birikimlerin sisteme katılmasıdır. Ekonomik açıdan güçlü bir ülkeye dönüşebilmek için içerdeki kaynaklara ihtiyacımız var. Dış borçlanma ve dışa bağımlılık konularını gündemimizden çıkarmaya ihtiyacımız var. Merkez Bankası bilançosunda meydana gelen zararın ana nedeni olarak gösterilen KKM ve Taşınan Açık Döviz Pozisyonları, temelde borçlanma ile ilgili durumlardır. Borçlanma durumunu minimize etmenin en akılcı yolu ise bireysel tasarruf yerine kollektif tasarrufa yönelmek, iç kaynakları artırmaktır. Kredi bir borçlanma biçimidir, tasarruf finansmanı ise kendi kaynağını kullanmanı sağlayan finansman sistemidir.” KKM’nin gelecek dönemde vatandaşa etkisi Ülkedeki para politikalarından sorumlu olan Merkez Bankası tarafından uygulamaya konulan KKM’nin gelecek dönemde vatandaşa etkisini değerlendiren Av. Mahir Orak, “Bir ülkede para ile ilgili tüm süreçleri yürüten resmi bir yapının zarar etmesi ve bu zararın ciddi boyutlara ulaşması, o ülkenin idarecilerinin olduğu kadar vatandaşlarının da sorunu ve sorumluluğudur. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın zararı, hepimizin zararıdır. Bu noktada her birimizin bu zorlu dönemeci geçebilmek için çaba sarfetmesi gerekmektedir. İlk adım olarak KKM çıkışlarının yastık altına dönmesi önlenmeli, sistem içerisinde kalması sağlanmalıdır. Bu noktada idarecilerle vatandaşın uyum içerisinde hareket etmesi elzemdir. Özellikle vatandaş nezdinde, sistem içerisindeki paranın yatırıma dönüşmesini sağlayan ve tamamen iç kaynaklarla faizsiz, peşinatsız finansman sağlayan Tasarruf Finansmanı seçeneği değerlendirilmelidir. Ülkenin idarecileri tarafından KKM’nin Merkez Bankası üzerindeki baskısını azaltacak ve zararın karlılığa dönmesini sağlayacak Tasarruf Finansmanı gibi finansal sistemler desteklenmelidir. Toparlanmanın yolu, dış borçlanmayı artıran kısa süreli iktisadi çözümler değildir. Tasarruf seçeneği, elimizdeki en kuvvetli seçenektir. Kültürel kodlarında tasarruf olan bir ülkenin borçlanma ya da zarar etme lüksü yoktur, olmamalıdır. İç varlıklarımızı büyütebileceğimiz alternatif sistemleri desteklemeli, ülke ekonomisini güçlendirmeliyiz” diye konuştu.
İstanbul Taksim Meydanı’nda geçtiğimiz yaz meydana gelen olayın görüntüleri ortaya çıktı: Kadınlar polis otosuna saldırdı, karakolu birbirine kattı Taksim Meydanı’na giren polis ekibinin önlerinden çekilmeleri için korna çaldığı iki genç kadın, hem çekilmeyip hem de küfürler savurunca ortalık karıştı. Polis otosuna da vuran iki kadın direnip hakaretler etmeyi sürdürünce polis tarafından güçlükle gözaltına alındı. Kelepçelenen iki kadın önce hastaneyi sonra da karakolu da adeta birbirine kattı. Yaşananlar kameralara yansırken, saldırgan iki kadın adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Beyoğlu Taksim Meydanı’nda geçtiğimiz yaz yaşanan olayda gece saatlerinde devriye gezen polis ekibi, cadde üzerinden meydana giriş yaptı. Burada ilerleyen ekip, önünde yürüyen iki kıza yoldan çekilmeleri için kornaya bastı. Ancak dansçılık yaptığı ve öğrenci olduğu öğrenilen Zeynep Beren B. (22) ekibe bağırarak, “Burası yaya yolu, siz kendinizi ne zannediyorsunuz, defolun başka yerden geçin" dedi. Polisin tekrardan yoldan çekilmeleri yönünde uyarıda bulunması üzerine kadın şahıs, ekibin geçişine engel olarak “üzerinizde ki üniformaya mi güveniyorsunuz” diyerek bu kez de küfürler savurmaya başladı. Polis otosunu yumruklayıp küfürler savurdu Çevredeki vatandaşların duyacağı şekilde hakaretler de savuran kadın, polis otosunun da kaputunu yumruklamaya başladı. Bunun üzerine araçtan inen polis ekibi, kadını uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak uyarıları dikkate almayan kadın, bağırarak küfür etmeye devam etti. Bu sebeple polis kadını gözaltına almak istedi. Kadınlar ise polise direnerek tekme ve yumrukları savurdu. Kadın polis otosuna bindirilmek istenildiği esnada yanındaki arkadaşı Elif Aleyna Ö. (26), aracın kapısını açarak polis memuruna eliyle vurmaya başladı. Polis ekiplerinin müdahalesi sonucu iki kadın da güçlükle polis otosuna bindirildi. Yaşananlar güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Küfür ve hakarete uğrayan doktor “beyaz kod” verdi Sağlık kontrolünden geçirilmesi için hastaneye götürülen iki kadın, polis otosu içerisinde polis memurunu darbederek direnmeye devam etti. Hastanede de aynı şekilde küfür ederek bağırmayı sürdüren iki kadını güvenlik görevlileri sakin olmaları yönünde uyardı ancak başarılı olamadı. Hastanedeki doktora da küfür ve hakaret ettiği öğrenilen iki kadın hakkında doktor, şikayetçi olacağını söyleyerek “beyaz kod” uyarısı verdi. Güçlükle alınan sağlık raporu sonrasında iki kadın, emniyete götürülmek üzere polis otosuna bindirilmek istendi. Ancak iki kadın, kendini yere atarak polis direndikten sonra tekme ve yumruklar salladı. Zorlukla araca bindirilen kadınlardan biri, "İnşallah anan, bacında bu duruma düşer” diye küfürler etti. Karakolu da birbirine kattılar Daha sonra polis otosuyla emniyete görürülen iki kadın, burada da rahat durmadı. Küfür ve hakaretler eden iki kadın, oturduğu yerden kalkarak polise saldırdı. Polis memuru yaşananları cep telefonuyla kayıt altına alırken, karakolu adeta birbirine katan iki kadının ifadesi alındı. Geceyi nezarethanede geçiren iki kadına, “tehdit-hakaret”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kamu aracına zarar verme” suçlarından ve “beyaz kod” verilmesinden dolayı adli işlem yapıldı. Ortalığı birbirine katan iki kadın serbest İşlemlerinin tamamlanması sonrasında adllyeye sevk edilen saldırgan 2 kadın, çıkartıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili mahkeme sürecinin halen devam ettiği ortaya çıktı.