EKONOMİ - 25 Mayıs 2017 Perşembe 13:57

Başbakan Yardımcısı Canikli: “Katılım Bankacılığı bankaların gölgesinden kurtulmalı”

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Canikli: “Katılım Bankacılığı bankaların gölgesinden kurtulmalı”

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Katılım bankacılığı bankacılık sisteminin gölgesinden kurtulmalıdır.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Katılım bankacılığı bankacılık sisteminin gölgesinden kurtulmalıdır. Buda kendi özgün araçlarını geliştirip tanıtarak olur" dedi. Ayrıca bankaların döviz cinsi ihraca uygun aktiflerinin menkulleştirilebileceğini ve uluslararası gayrimenkul borsası kurulması için çalışmaları tamamladıklarını söyledi.



Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) 16’ncı Olağan Genel Kurul Toplantısına katıldı. Burada yaptığı konuşmada Canikli, katılım bankacılığının bankacılık sisteminin gölgesinden kurtulması gerektiğini ve bununda kendi özgün araçlarını geliştirip tanıtarak olacağını aktardı. Canikli ayrıca bankaların döviz cinsi ihracata uygun aktiflerinin menkulleştirilebileceğini ve uluslararası gayrimenkul borsası kurulması için çalışmaları tamamladıklarını duyurdu.


Katılım bankalarının bekledikleri, hedefledikleri noktada olmadığını dile getiren Canikli, "Biz çok daha hızlı bir şekilde piyasaysa girmesini ve daha büyük oranda pay sahibi olmasını istedik, istiyoruz. Ama gelişmenin hedeflediğimiz doğrultuda, oranda ve hızda olmamasını normal karşılamak gerekiyor. Türkiye açısından dünyaya göre çok daha yeni bir sistem" diye konuştu.


"Döviz kurunda ’tahminleri alt üst eden’ dalgalanmalar geride kaldı"


2016 yılındaki gibi mali piyasalarda, para piyasalarındaki gibi bir dalgalanmaların yaşanmayacağını bildiren Canikli,"O dalgalanmaların büyük oranda piyasaları alt üst eden gelişmeleri geride kaldı. Herkes hesabını kitabını buna göre yapsın, içeride ve dışarıda. Piyasalarda normal seyir halindeki gelişmeler yaşanacaktır. Geçmişte hakikaten hepimizi sıkıntıya sokan o olumsuz tablolar bundan sonraki dönemde görülmeyecektir" ifadelerini kullandı.


Katılım bankacılığı bankacılık sisteminin gölgesinden kurtulması gerektiğini savunan Canikli, "Bankacılık sisteminin arkasından gelmek yerine onunla birlikte yürümek durumundadır. Kendi özgün araçlarıyla kendi özgün yöntemleriyle. Yani bankacılık sisteminin ürettiği araçları bir miktar makyajlayarak dönüştürerek takip ediyor büyük oranda şuanda maalesef faizsiz finans sistemi Türkiye’de . Kolay değil ama başka çaresi yok. Buda kendi özgün araçlarını geliştirip tanıtarak olur. Bugün Türkiye’de baktığınız zaman bu konularda insanların kafası karışık. Orada bağımsız finansman sistemi modeli olduğunu, kendisine özgün kuralları, içerikleri, araçları olduğunu gösterebilmektedir. Bununla ilgili regülasyon konusunda bir sıkıntı yok, varsa eksik biz zaten her türlü çalışmayı yapıyoruz, onuda tamamlarız" şeklinde konuştu.


“Banka senedi döviz cinsinden olabilecek”


Banka senedi döviz cinsinden olabileceğini ve çalışmaları tamamladıklarını belirten Canikli, "Önümüzdeki günlerde döviz cinsinden olmak üzere banka senedi bu katılım bankaları içinde geçerli esas itibariyle bu konvansiyonel bankalar için zannedildi ama katılım bankaları da bunu rahatlıkla yani aktiflerinin bir kısmını menkulleştirerek yeni bir faizsiz finansman ürünü olarak sunabilirler. Konvansiyonel bankalarda bunu yine kendi çerçevelerinde hayata geçirir. Yani aktiflerin tamamını, bir kısmını menkulleştirerek yurt dışında döviz cinsinden satma imkanı tekrar nakde dönüştürme imkanı sunacak olan bir finansal araç, çalışmalarımızı tamamladık. Detayları tamamladık, önümüzdeki günlerde inşallah onu da hayata geçireceğiz. Tekrar söylüyorum menkulleştirilerek döviz cinsinden yurt dışında ihraç edilme potansiyeli olan aktiflerle ilgili esas itibariyle. Talepte var bu teorik bir şey değil. Biz zaten bu talepten yola çıkarak bu ürünü geliştirdik" dedi.


“Gayrimenkul Borsası çalışmalarını teknik olarak tamamladık”


Gayrimenkul Borsası çalışmalarını teknik olarak tamamladıklarını da aktaran Canikli şunları söyledi:


"Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın daha önce verdiği talimat çerçevesinde İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) bünyesinde uluslararası Gayrimenkul Borsası kuruluşu ile ilgili teknik çalışmaları da tamamladık. Önümüzdeki günlerde bunun yasalaştırılması ve İSEDAK üyesi ülkelerle görüşme ve realize edilme çalışmalarına başlayacağız. Menkul kıymetlerin el değiştirdiği gibi gayrimenkuller başka hiçbir işleme gerek olmaksızın tamamen borsa ortamında gayrimenkullerin uluslararası alıcı ve satıcıların nerede olduğuna bakılmaksızın el değiştirmesine imkan sağlayacak olan bir sistem".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Okuma yazmayı öğrendi, ilk mektubunu Ağrı İl Emniyet Müdürüne yazdı Nevşehir Necip Fazıl Kısakürek İlkokulu’nda 1. sınıfta öğrenim gören Sevde Oğul, ilk mektubunu Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar’a yolladı. Nevşehir Necip Fazıl Kısakürek İlkokulu 1. sınıf öğrencisi olan ve okuma-yazmayı öğrenen Sevde Oğul; ilk mektubunu Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar’a yazarak, 10 Nisan Polis Haftasını kutladı. Nevşehir’den kendisine gelen mektubu okuyan Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar da, Sevde Oğul’un mektubuna kayıtsız kalmadı. Emniyet Müdürü İpar, aynı şekilde Sevde Oğul’a mektupla karşılık verdi. Nevşehir Emniyet Müdürlüğü personelince okulunda ziyaret edilen minik öğrenci Sevde’ye Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar tarafından gönderilen mektup ve hediyeler takdim edildi. Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, 1. sınıf öğrencisi Sevde Oğul’a gönderdiği mektubunda, "Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü olarak, şehrimizin huzurunu ve güvenliğini sağlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Suçlularla mücadele ediyor, kazaları önlüyor ve ihtiyaç duyan herkese yardımcı olmaya çalışıyoruz. Görevimizi yerine getirirken, minik kalplerden gelen sevgi ve destek bizim için çok büyük bir güç kaynağıdır" ifadelerine yer verdi. Kendisini "Kapadokya’nın başkenti" Nevşehir’e davet eden minik öğrenci Sevde Oğul da, İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar’dan gelen mektubu sınıfında açarak heyecanla okudu. Minik öğrence Sevde Oğul yaptığı açıklamada, “Okuma-yazmayı yeni öğrendim. Öğretmenimin tavsiyesi ile ilk mektubumu yazdım. Yazarken çok heyecanlandım. Mektubumda tüm polislerin polis bayramını ve Ramazan bayramlarını kutladım” dedi.
İstanbul Aslan: "‘Bütüncül Eğitim’ yaklaşımının esas alınması önemli" Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat değişiklikleri hakkında değerlendirme yapan Bahçeşehir Koleji Genel Müdür Yardımcısı Özge Aslan, “Bütüncül Eğitim Yaklaşımı”, okuryazarlık becerilerinin kazandırılması, sadeleşmiş eğitim programı uygulamaları, farklılaştırılmış eğitim, huzurlu aile ve toplum hedeflerinin önemli olduğunu söyledi. Millî Eğitim Bakanlığı 2024-2025 Eğitim - Öğretim Dönemi’nde okul öncesi, ilkokul birinci, ortaokul beşinci ve lise dokuzuncu sınıflardan itibaren kademeli şekilde uygulanacak yeni öğretim programını kamuoyuyla paylaşılmak üzere askıya çıkardı. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni öğretim programlarını değerlendiren, Bahçeşehir Koleji Genel Müdür Yardımcısı Özge Aslan, yeni programın öğrencilerin zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlaki açıdan çok yönlü gelişimini esas alan “Bütüncül Eğitim” Yaklaşımı” esas alınmasının önemine dikkat çekti. Sadeleşmiş öğretim programı Öğrencilerin bireysel ihtiyaçları karşılandığında en iyi şekilde öğrendiklerini kabul eden bu yaklaşımla konu içeriklerinin, değerlerin, eğilimlerin ve okuryazarlık becerilerinin kazandırılmasının bağlam olarak kabul edildiğini belirten Aslan, şunları söyledi: “Bu anlamda öğretim programlarının içerik alanında konu alanları ile ilgili genellemelere, ilkelere ve anahtar kavramlara yer verilmektedir. Bu yaklaşım, öğrencilerin merak duygusunun beslenmesi ve disiplinler arası bir anlayışla derinlemesine öğrenmeleri ve ayrıca öğretmenlerin yoğun müfredatı yetiştirme kaygısı taşımadan sadeleşmiş bir öğretim programını uygulamaları açısından çok değerlidir” dedi. Yeni öğretim programlarında dijital yetkinliğe ve hayat boyu öğrenme kültürüne sahip fertler yetiştirmeyi hedeflendiğini belirten Aslan, öğrencilerin disiplinler üstü ve disiplinler ötesi deneyimler ile ilgi alanlarını keşfetmeleri, yeteneklerini geliştirmeleri, toplum bilincine sahip aktif vatandaşlar olmaları için okul dışı öğrenme deneyimleri sunan etkinliklere yer verildiğini belirtti. Uluslararası değerlendirmeler için olumlu bir adım Okul öncesinden lise sonuna kadar okuryazarlık becerilerinin kazandırılmasının hedeflendiğini vurgulayan Özge Aslan, şöyle konuştu: “Bu beceriler, bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı ve veri okuryazarlığı becerileridir. Okuryazarlık becerilerinin öğretim programlarında yer alması, öğrencilere 21’inci yüzyıl yaşam becerilerini kazandırmak ve ayrıca PISA, TIMSS gibi uluslararası değerlendirmelerde ön plana çıkan okuryazarlık becerilerinde öğrencilerimizin daha iyi noktalara gelebilmeleri açısından çok olumlu bir adımdır.” Erdem, adalet, sorumluluk, saygı Öğretim programlarında değerler eğitimine temel oluşturacak “Erdem-Değer-Eylem” modeline dikkat çeken Aslan, burada hedefin “Huzurlu Aile ve Toplum” ile “Yaşanabilir Çevrede Huzurlu İnsan” yetiştirmek olduğunu söyledi. Aslan, “Modelin merkezinde erdemler bulunmakta; erdemden sonraki halkayı adalet, sorumluluk ve saygı değerleri oluşturmaktadır. Bu üç ortak değerden sonra alanlara göre sınıflandırılmış değerler gelmektedir. Modelin son halkasında erdem temelli değerler eğitiminin ana hedefleri olan ‘Huzurlu İnsan’, ‘Huzurlu Aile ve Toplum’ ile ‘Yaşanabilir Çevre’ bulunmaktadır” şeklinde konuştu. Öğrencilerin bireysel farklılıkları dikkate alınıyor Programların uygulanmasında temel alınan öğrenme yaklaşımlarının yaşantısal öğrenme, proje temelli öğrenme, bağlamsal öğrenme, sorgulamaya dayalı öğrenme ve iş birlikli öğrenme olarak belirlendiğini belirten Aslan, öğretim programlarında farklı öğrenme yaklaşımlarına yer verilmesi ile öğrencilerin bireysel farklılıklarına duyarlı bir öğretme-öğrenme sürecinin sağlanması yönünde önemli bir adım atıldığı düşünüldüğünü söyledi. Aslan, “Farklılaştırılmış öğretim, yeni öğretim programlarının ön plana çıkan bir diğer özelliğidir. Öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alan bu yaklaşım, yeni öğretim programlarının en güçlü yanlarından biri olup Bahçeşehir Koleji olarak uyguladığımız ve her öğrencinin kendi öğrenme hızı, ilgisi ve öğrenme profili doğrultusunda öğrenmesine olanak sağlamayı amaçlayan “Kişiye Özgü Öğretim Modeli” ile örtüşmektedir” dedi. Sürekli değerlendirme anlayışı Aslan, eğitim programında ölçme ve değerlendirme faaliyetlerinin öğrencilerin, bilgi, beceri, eğilim ve değerlerdeki düzeylerini belirlemenin yanı sıra öğrenme eksiklerinin ve bunların nedenlerinin tespit edilmesi amacıyla yapıldığının belirtildiğini, beceri tabanlı olacak şekilde planlandığının vurgulandığını söyledi. Bütüncül programda, öğrencilerin öğrenmesini iyileştirmek için sürekli değerlendirme anlayışı üzerinde durulduğunu belirten Aslan, “Programda, öğrencilerin kazandırılması hedeflenen bilgi, beceri, eğilim ve değerler konusunda ne durumda olduklarını ve öğrenmelerini geliştirmeye yönelik yapılabilecekleri belirlemek için kullanılacak farklı ölçme ve değerlendirme araçlarından elde edilen sonuçlar için “Öğrenme Kanıtları” kavramı kullanılmıştır. Bu kapsamda portfolyolar, ödevler, projeler, performans görevleri, sunumlar, kontrol listeleri, sınavlar, gözlem ve görüşme formları, öz/akran/grup değerlendirmeleri, sınıf içi tartışmalar, yansıtma yazıları gibi kanıtların öğrenci performansını ölçmek ve geliştirmek amacıyla kullanılabileceğinden bahsedilmiştir. Ayrıca ön değerlendirme / hazırbulunuşluk uygulamalarına vurgu yapılmış; öğrencilerin hangi konularda bilgi sahibi olduklarının ve neleri öğrenmek istediklerinin belirlenerek değerlendirme sonuçlarının eğitimin içeriğinin farklılaştırılması, zenginleştirilmesi ve öğrenci gereksinimlerine uygun hale getirilmesi için kullanılmasına değinilmiştir” şeklinde konuştu.