SAĞLIK - 17 Eylül 2017 Pazar 12:32

Yüksek ateş ve aşırı terleme lenfoma belirtisi olabilir

A
A
A
Yüksek ateş ve aşırı terleme lenfoma belirtisi olabilir

Lenfomanın en önemli belirtisinin lenf bezelerinde büyüme olduğu, ayrıca 38 dereceyi aşan ateş, son altı ayda yüzde 10’dan fazla kilo kaybı, çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette gece terlemesi yer aldığı belirtildi.

Lenfomanın en önemli belirtisinin lenf bezelerinde büyüme olduğu, ayrıca 38 dereceyi aşan ateş, son altı ayda yüzde 10’dan fazla kilo kaybı, çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette gece terlemesi yer aldığı belirtildi.


Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel, 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü Farkındalık Günü nedeni ile Lenfoma hastalığı hakkında şu bilgileri paylaştı:


“Lenfoma, lenfatik sistemin kötü huylu bir hastalığıdır. Tüm dünyada bir milyondan fazla insan lenfoma ile yaşamaktadır ve her gün ortalama 1.000 kişi lenfoma tanısı almaktadır. Başlıca Hodgkin ve Hodgkin- dışı lenfoma olarak iki gruba ayrılan lenfomaların, 60’dan fazla alt tipi mevcut olup, her alt tipin klinik karakterizasyonu ve tedavisi farklıdır. Lenfoma konusundaki bilgilerin büyük bir hızla geliştiği ve bu gelişmelerin tedaviye yansıması sonucu yeni ajanların hastalık tedavisinde çığır açtığı günümüzde, lenfoma alt tipi konusunda farkındalık önem kazanmaktadır. Bu farkındalığın oluşturulması ile en doğru tedavi, en doğru zamanda, en doğru hasta için uygulanacaktır. Örneğin bazı lenfoma tiplerinde yüksek doz tedaviler uygulanabileceği gibi, bazı tiplerde tanı konulduktan sonra hiç bir tedavi başlanmadan hastalar uzun yıllar sorunsuz olarak izlenmektedir.


Lenfoma klinik olarak lenf bezelerinde büyüme ile kendini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Yüksel şöyle devam etti:,


“Büyüyen lenf bezeleri boyunda, koltuk altında veya kasıkta elinize gelebilir. Hastalıklı lenf bezelerinde genellikle ağrı olmaz iken, zaman içinde büyüme ve çoğalma görülebilir. Lenfomanın diğer belirtileri arasında 38C’yi aşan ateş, son altı ayda yüzde 10’dan fazla kilo kaybı, çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette gece terlemesi yer almaktadır. Bu şikayetleri mevcut olan bireylerin doktorlarına başvurmaları önerilir. Bazı lenfoma çeşitleri çok hızlı ve agresif bir karakter gösterirken, bazıları da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir (indolent) sergilerler. Yavaş seyir gösteren lenfomalar zaman içinde karakter değiştirebilir, daha hızlı bir klinik izleyebilir. Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konur. Kan tetkikleri veya görüntüleme yöntemleri lenfoma tanısını koyduramazlar fakat hastalığın karakteri ve vücutta yayılımı hakkında detaylı bilgi verirler.”


Lenfoma, tedavi edilebilir bir hastalık


Lenfoma tedavisi hastalık evresi ve risk belirlenerek planlandığını söyleyen Doç. Dr. Yüksel, “Tedavi planı yapılırken hastanın yaşı, performansı, ek hastalıklarının varlığı dikkate alınır. Lenfoma modern kemoterapi, radyoterapi teknikleri ve kök hücre nakli sayesinde günümüzde tedavi edilebilir kanserler arasında sayılmaktadır. Yakın zamanda keşfedilen hedefe yönelik akıllı moleküllerin kullanımı ile lenfomalar daha az yan etki profili ile daha başarılı yönetilebilir hastalıklar haline gelmiştir. Lenfomaların bazı tiplerinde tam iyileşme sağlanması artık birincil tedavi hedefi haline gelmiştir” dedi.


Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, Eylül ayının hematolojik hastalıklar açısından ayrı bir öneme sahip olduğunu, 2010 yılında Amerika’da Eylül ayı Kan Kanserleri Farkındalık Ayı olarak seçildiğini ve 15 Eylül Dünya Lenfoma Bilinçlendirme Günü olarak belirlendiğini söyledi.


Prof. Dr. Demir, Türk Hematoloji Derneği’nin amacının hematoloji ve hematoloji ile işbirliği yapan bilim dallarında bilgi akışını ve bilimsel güncel verilere ulaşılmasını sağlamak olduğunu belirterek, “Türk Hematoloji Derneği bu amaçla hematolojik hastalıkların tanı, tedavi ve önlenmesi için hematoloji eğitimi kalitesini arttırır ve standart oluşturur, araştırıcı ve araştırmaları destekler, Türk hematolojisinin ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlar. Türkiye’de hematoloji alanında çalışan uzmanları çatısı altında toplar ve etik değerlere sadık kalarak hastaların en iyi şekilde tanı alması ve tedavi edilebilmesine yönelik bilgi, tecrübe ve teknolojinin paylaşılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesine aracılık eder. Türk Hematoloji Derneği bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan, ülkemizin en eski dernekleri arasında yer alan bir sivil toplum örgütüdür" diye belirtti.


Türk Hematoloji Derneği olarak, 2016 yılında mezuniyet sonrası hematoloji eğitimine yönelik çok önemli katkısı olan Türk Kan Bilim (Hematoloji) Akademisi’ni başlattıklarını belirten Prof. Dr. Demir, “Akademi, hematolojinin belirli konularında, iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, geleceğin ulusal ve uluslararası önemli fikir öncülerini yetiştirmek amacıyla yapılandırıldı. Hematoloji Uzmanlığını yeni tamamlamış genç hekimleri hedef alan bu ileri eğitim modülü ile Mart ayında 15 yeni uzman Lenfoma konusunda altı aylık eğitimlerini tamamlayarak mezun oldu. Bu ay heyecan ile beklenen iki yeni sınıf Multipl Myelom ve Transfüzyon Tıbbı-Kan Bankacılığı ve Hemaferez başladı” dedi.


Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güner Hayri Özsan da Eylül ayının önemini şu sözlerle aktardı:


“Eylül ayı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kan hastalıkları tanıtım ayıdır. Birçok kişi Lösemi, Lenfoma gibi kan hastalıklarının adını bilmektedir. Ama önemli olan bu hastalıkların erken tanısı için belirtilerini, nedenlerini bilmek ve zamanında doktora başvurmaktır. 50 yıldır hematoloji alanında verdiğimiz eğitim ve bilinçlendirmeye yönelik hizmetler arasında yer alan halkın farkındalığını arttırmaya yönelik bu bilgiler, bu özel günlerde önemle vurgulanmaktadır”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Özel bireyler için önemli çalıştay Kastamonu’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler” çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Milletvekili Ekmekci, "Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim" dedi. Kastamonu Valiliği tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nda düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler Çalıştayı” başladı. 2 gün sürecek çalıştayın açılış programı AK Parti Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Belediye Başkan Vekili Hasan Fehmi Taş, KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, İl Sağlık Müdürü Çağdaş Derdiyok, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Daire Başkanı Fatih Paça ve Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Milletvekili Serap Ekmekci, “Milletvekili olarak mecliste yürüttüğümüz rutin görevlerimiz ve yer aldığımız komisyonlarımız var. Mazbatamı almamla birlikte öncelikli çalışma alanı olarak sosyal gelişme konularına yöneldim. Darda kalanı feraha erdirmek, eksik kalanı tamamlamak, çaresiz olana çare bulmak için yola çıktım. Geride kalan bir yıllık sürede bu güzergahta çalıştım ve çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğim. Kadın ve anne olmam, avukatlık mesleğimde yaşadıklarım, belediye meclis üyelikleri ve kadın kolları başkanlığındaki edindiğim bilgiler beni bu seçeneğe sürükledi diyebilirim. Milletvekili olmamla birlikte okullarımızı ziyarete başladım. Eğitim en önemli konularımızdan biri. Çocuklar geleceğimizin emekçileri. Her okul ziyaretimde çantamı eksikler, düzeltilmesi gerekenler, tamamlanacaklarla doldurdum. İdarecilerimizle, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle sohbetlerimiz neticesinde “ortak akıl” diyoruz ya, işte bu çalıştay fikri ortaya çıktı” dedi. Özel eğitimin önemine değinen Ekmekci, "Özel eğitim alanı, üzerinde hassasiyetle durmamız ve dünyada ki mevcut sistemleri dikkatle izlememiz gereken bir çalışma alanı. Bilimin çeşitli dalları ile ilişkili olup, eğitim biçim ve içeriğinin değişme kapasitesi olan özel eğitim için çeşitli paydaşların işbirliği olmazsa olmaz. Akademi ile veli görüşü, sağlıkçı ile sosyal hizmetçi görüşü, eğitimci ile sporcu görüşleri aynı potada harman edilmeli ki ortaya en doğru ve güncel yöntem çıksın” diye konuştu. “Bu ekip birlikte başaracak” Desteklerini daima sürdüreceğini belirten Ekmekci, “Siz değerli çalıştay katılımcıları, her biriniz çalıştığınız alanların uzmanlarısınız. Hazırlık toplantılarımızda her birinizin bu kutsal emeklerini gördük. O kadar dolu bir çalıştay programı hazırladınız ki maça bir sıfır galip başladık diyebiliriz. 2 gün sürecek çalıştayımızın son derece verimli geçeceğinden de şüphemiz yok. Bu ekiple birlikte başaracak. Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim. Çalıştay bildirimizi bakanlıklarımıza ulaştıracağım ve takipçisi olacağım. Verdiğiniz emeğin karşılık bulması için elimden geleni sizlerin desteği ile ortaya koyacağım. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye Yüzyıl’ında ülkemizin her alanda lider ülkelerden biri yapmanın gayretindeyiz. Çağ ne gerektiriyorsa, ortak akıl ve bilim neyi işaret ediyorsa, imece ile ne kadar yol yürüyebiliyorsak, yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Açılışın ardından konusunda uzman ekiplerle birlikte çalıştay için oluşturulan komisyonlarda istişareler yapmaya başladı.
Ankara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” dedi. "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" başlıklı 13. Çalışma Meclisi Toplantısı Ankara’da düzenlendi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve diğer sendikaların başkanları ile temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Işıkhan, "1 Mayıs’ın, günün anlam ve önemine uygun olarak, barış içinde ve bayram havasında geçmesini; emekçilerimizin esenliğine de vesile olmasını temenni ediyorum. Meclisimiz, bugün ve yarın; çalışma hayatında insana yakışır iş, yeşil ve dijital dönüşümün iş gücü piyasalarına etkileri ve adil çözüm; c) sendikal örgütlenmede yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri; d) Toplu sözleşme sürecinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri olarak dört oturum şeklinde toplanacaktır. Bu toplantılarda bulunmamız, çalışma hayatımızın sadece mevcut durumunu değil, geleceğe dair vizyonumuzu tartışmak ve belirlemek için hepimize bir fırsat sunmaktadır" şeklinde konuştu. Dünyada, bölgede, jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yaşandığını belirten Işıkhan, pandemi gibi salgın hastalıklar, doğal afetler, göç hareketleri, savaşlar, su, gıda ve enerji krizlerinin beraberinde yeni riskler ve belirsizlikler getirdiğini vurguladı. Türkiye olarak belirsizliklerin getireceği her türlü riske karşı alınacak tedbirlere yönelik dikkatli bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu ile daha güçlü, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak politikaları uygulamaya devam edeceklerini ifade etti. “Kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak özel politikalar geliştiriyoruz” Nihai hedeflerinin Türkiye Yüzyılını, emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmak olduğunu söyleyen Işıkhan, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak 12. Kalkınma Planı ile Orta Vadeli Programı da dikkate alarak, genel istihdamın yanı sıra özellikle kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak, özel politikalar geliştiriyoruz. Bildiğiniz gibi, günümüzde çalışma hayatı, hızla değişen ekonomik, teknolojik ve sosyal dinamiklerle karşı karşıyadır. Dijitalleşme, yapay zeka, otomasyon gibi faktörler, çalışma hayatındaki rolleri ve beceri gereksinimlerini yeniden tanımlıyor. Bu anlamda günümüz itibarıyla gerçek bir dönüşümün içindeyiz. Bu dönüşümün, çalışanları nasıl etkilediğini, iş gücü piyasasında hangi alanlarda yeni fırsatlar ve hangi alanlarda tehditler oluşturduğunu anlamak, geleceğe dair stratejiler belirlemede kritik öneme sahiptir” ifadelerini kullandı. Konuşmasında dönüşümün merkezinde her zaman insanın ve emeğin olması gerektiğini dile getiren Işıkhan, insan onurunu koruyarak, adil çalışma şartlarını sağlayarak ve çalışan haklarını güvence altına alarak bu dönüşümü yönlendirmeleri gerektiğinin altını çizdi. “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma hayatındaki sosyal diyaloğun; kurumsal, kapsayıcı ve şeffaf biçimde işlemesinde önemli bir rol üstlenen sendikaları desteklediklerini hatırlatan Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin de güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir. Değişen işgücü piyasalarının ve yeni iş modellerinin; sendikal örgütlenmeye etkilerinin tartışılması ve yeni modellerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Diğer yandan, istihdamın geleceği konusunda ise sadece işsizlik rakamlarına odaklanmak yeterli değildir. İstihdamın niteliği, güvencesi ve insana uygunluğu da göz önünde bulundurulmalıdır. İstihdam oluşturma politikaları, sadece iş ve işçi sayısını artırmakla kalmamalı, aynı zamanda kaliteli ve sürdürülebilir işlerin oluşturulmasını da hedeflemelidir” diye konuştu.