SAĞLIK - 09 Ekim 2017 Pazartesi 13:37

Gece uykudan uyandıran ağrılar alarm veriyor

A
A
A
Gece uykudan uyandıran ağrılar alarm veriyor

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Serhat Mutlu, "Gece uykunuzdan uyandıracak kadar eklemlerinizde ağrı hissediyorsanız vücudunuz size romatizmanın sinyalini veriyor olabilir dedi.



Sonbahar mevsimine girdiğimiz bu günlerde ani hava değişikliğiyle birlikte düşen sıcaklıklar; diz, kalça gibi eklem ağrılarından şikâyet edenlerin sayısının artacağının habercisi. Soğuk hava ve nemin etkisiyle eklem ağrıları olan kişilerin şikâyetlerinin daha da artacağını söyleyen Avrupa Ortopedi Cerrahisi doktorlarından Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Serhat Mutlu, "Gece uykunuzdan uyandıracak kadar eklemlerinizde ağrı hissediyorsanız vücudunuz size romatizmanın sinyalini veriyor olabilir. Soğuk havalarda eklem ağrıları hisseden kişilerin mutlaka kontrolden geçmesi gerekir" dedi.



Gün içinde hızlı yaşam tarzı ve ağır çalışma şartlarından kaynaklı vurmalar, çarpmalar, ters hareket yapma gibi bazı küçük sakatlanmalar; ardından yıllarca oturarak çalışmanın getirdiği en büyük sorunlardan olan kilo alımı ve hareketsiz yaşamın eklemlerde hasara neden olduğunu söyleyen Doç. Dr. Serhat Mutlu; "Eklem kıkırdağının yıpranması kireçlenme ile sonuçlanır. Soğuk havalarda iyice yıpranan kireçlenmiş eklemler, geceleri ağrıyla uyanmaya neden olur" dedi.



"Kireçlenmeden korunmak için düzenli egzersiz şart"


Dizin vücudun en fazla ağırlık taşıyan ve dolayısıyla kireçlenmeden en fazla etkilenen eklemlerinden biri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Serhat Mutlu; "Kireçlenme daha çok dizin iç kısmındaki eklemlerden başlar ve diğer eklemleri etkiler. Genç yaşta da ortaya çıkabilen bu rahatsızlık genellikle 50 yaşın üzerinde kadınlarda görülür. Daha önce geçirilen eklem operasyonları, travmalar, spor yaralanmaları, iltihaplı romatizmalar, doğuştan gelen bazı bozukluklar hastalığın en önemli sebepleridir" açıklamasında bulundu.



Kireçlenmeden korunmak için düzenli ve bilinçli egzersiz yapmanın önemini belirten Dr. Mutlu; "Spor aktiviteleri eklemleri kaygan tutar ve ağrının azalmasına yol açar. Ayrıca egzersiz, kasların kuvvetlenmesini ve fazla kilolardan kurtulmayı da beraberinde getirecektir. Tabii ki egzersizlerin spor hocası eşliğinde hastaya en uygun hareketlerin seçilerek yapılması gerekir. Hastaların evde kendi başlarına egzersiz yapmaları uygun değildir. Aksi takdirde başka sakatlanmalar da ortaya çıkabilir" şeklinde konuştu.



"İnce ve yüksek topuklu ayakkabıların kurbanı olmayın"


Son dönemde hareketsiz yaşamdan kaynaklı artan diz kireçlenme vakaları günlük hayatımızı da olumsuz etkilemekte. Diz kireçlenmesinin bilinen en önemli belirtilerini sıralayan Doç. Dr. Serhat Mutlu; "Şiddetli diz ağrısı ile gelen, zaman içinde kalça ve ayak bileğine yansıyan ağrılar, dizde zaman zaman oluşan şişmeler ve özelikle üçüncü evrede görülen hareket açıklığının kısıtlanması kireçlenme vakalarında en sık rastlanan belirtilerdir. Çok daha ileri evrelerde diz bükülmesinde azalmalar da ortaya çıkabilir" dedi.



Ayrıca, ince ve yüksek topuklu ayakkabıların, dizin varus kuvvetini artırdığının altını çizen Mutlu; "Bu tür ayakkabı kullanımı ile dizde ağrı şikâyetlerinde artma görülmektedir. Bu nedenle, orta yaş ve üzerindeki kadınlara ince ve yüksek topuklu ayakkabı kullanımından kaçınmalarını öneririm. Yine dizdeki açılanmaya bağlı binen yükü azaltacak şekilde kişiye özel yapılmış "kamalı" tabanlıkların hastalığın seyrini yavaşlattığı bilinmektedir. Özelikle kadınların kurtarıcısı olan babet ayakkabılarda sandığınız kadar masum değil. Ayakkabı seçiminde yumuşak tabanlı, ayağın ortopedik kavisini bozmayan ayakkabılar giyilmeli, çok yüksek topuklu ve babet ayakkabılardan kaçınılmalı" diyerek alınabilecek önlemler konusunda uyarıda bulundu.



"Kireçlenmelerde ve eklem ağrılarında ameliyatsız tedavi mümkün"


Merdiven inip çıkmakta ve oturup-kalkmakta, kısacası günlük aktivitelerini yapmakta zorlanan hastalarda rahatlıkla uygulanan PRP tedavisinin, ağrıları tamamen ortadan kaldırdığını söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Serhat Mutlu, "PRP tamamen kişinin kendi kanından hazırlanır ve bir başkasına uygulanamaz. Etkisi ilaçların aksine uygulandığı bölge ile sınırlıdır. Böbrek, karaciğer ve midede yan etkilere yol açmaz. Kortizon içermemektedir. Nihai bir sonuç elde etmek için diz kireçlenmesinde ikişer hafta ara ile 3-5 seans yapılan PRP uygulamalarının kıkırdak onarımına katkısı vardır. PRP işleminin normal iğne vurulması gibi çok az ağrılı bir işlem olup, sonrasında hemen yürüyebilirsiniz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Şekerbank ve EBRD’den kadın KOBİ’lere ve genç girişimcilere finansman desteği Şekerbank, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development-EBRD) ile kapsayıcı büyümeyi desteklemek amacıyla 60 milyon euro tutarında kredi anlaşması imzaladığını duyurdu. Şekerbank ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development - EBRD), 60 milyon euro tutarında yeni bir kredi anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında sağlanan 4 yıl vadeli kaynak, Türkiye İş Hayatında Kadın (Türkiye Women in Business -TurWiB-II) programı kapsamında kadın liderliğindeki KOBİ’lere 30 milyon euro ve Türkiye İş Hayatında Gençler (Türkiye Youth in Business -TurYiB) programı kapsamında genç girişimcilere 30 milyon euro olacak şekilde sunulacak. Banka, sağlanan bu kaynakla istihdam sağlayan yatırımların desteklenmesine ve özellikle Anadolu’daki kadın liderliğindeki KOBİ’lerin ve genç girişimcilerin sürdürülebilir büyümelerine katkı sunacak. "KOBİ’lerin ve genç girişimcilerin üretim ve istihdam potansiyellerini artırmalarına destek olacağız" Şekerbank Hazine ve Finansal Kurumlar Genel Müdür Yardımcısı Fatma Nur Çetinel, EBRD ile uzun yıllara dayanan iş birliklerini TurWiB-II ve TurYiB programlarıyla yeni bir aşamaya taşımaktan memnuniyet duyduğunu belirterek şunları söyledi: "Bu önemli kaynak, kadın liderliğindeki KOBİ’lerin ve genç girişimcilerin yatırımlarını güçlendirmelerine, üretim ve istihdam potansiyellerini artırmalarına destek sağlayacak. KOBİ’lerin Türkiye ekonomisindeki belirleyici rolü düşünüldüğünde, özellikle Anadolu’da faaliyet gösteren işletmelere ulaşacak bu finansmanın bölgesel kalkınmaya da önemli katkısı olacağına inanıyoruz. Sürdürülebilir ve kapsayıcı bankacılıkta sahip olduğumuz öncü rol ile kalkınma odaklı uluslararası finans kuruluşlarından edindiğimiz kaynaklarla finansa erişimi yaygınlaştırmaya devam edeceğiz." "Şekerbank ile iş birliğimiz, kapsayıcı ekonomileri teşvik etme konusundaki süregelen kararlılığımızı göstermektedir" EBRD Türkiye Başkan Yardımcısı Oksana Yavorskaya, ise; "Banka ile olan bu iş birliğimiz, kapsayıcı ve rekabetçi ekonomileri teşvik etme konusundaki süregelen kararlılığımızı göstermektedir. Kadınları ve genç girişimcileri güçlendirerek, Türkiye’nin tam ekonomik potansiyelini ortaya çıkarmaya ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaya yardımcı oluyoruz" dedi.
Tekirdağ Tekirdağ’da dev yatırım: Yüzlerce araç alındı Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, hizmet kalitesini artırmak ve kent genelinde daha hızlı, etkin ve nitelikli hizmet sunmak amacıyla tamamı öz kaynaklarla temin edilen 423 yeni aracı bünyesine kattı. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, ulaşım, altyapı, fen işleri, itfaiye, zabıta, sosyal hizmetler ve birçok farklı birimde kullanılmak üzere araç ve iş makinesi filosunu önemli ölçüde yeniledi. Belediye, daha önce kiralama yöntemiyle kullanılan araçları, yaklaşık iki yıllık kira bedeline denk gelen maliyetle satın alarak daimi envanterine dahil etti. Bu uygulama ile uzun vadeli kira giderlerinin önüne geçilirken, kamu kaynaklarının daha verimli kullanılması sağlanacak. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Candan Yüceer’in göreve başladığı 2024 yılı Nisan ayından bu yana, Büyükşehir Belediyesi ve TESKİ bünyesine toplam 1 milyar 980 milyon 903 bin TL’lik yatırımla 423 araç kazandırıldı. Araçların satın alma yoluyla temin edilmesi sayesinde, yalnızca 2026 yılı için öngörülen 649 milyon 500 bin TL’lik kira gideri ortadan kaldırıldı ve araçlar Tekirdağ’ın mülkiyetine geçti. Süleymanpaşa Sahil Dolgu Alanı’nda düzenlenen lansmanda, satın alınan 423 araçtan 180’i vatandaşların beğenisine sunuldu. Lansmanda itfaiye ve acil yardım araçları, yol çizgi ve bakım ekipmanları, kanal temizleme ve görüntüleme sistemleri, su tankerleri, vidanjörler, toplu taşıma otobüsleri, elektrikli araçlar ve çevre dostu temizlik araçları sergilendi. Sergilenen araçlar drone ile havadan görüntülendi. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Candan Yüceer, "Yaklaşık iki yıllık kiralama bedeline denk gelen bir maliyetle filomuza kazandırdığımız 423 araç, yalnızca bir araç alımı değil; afetlere hazırlıktan altyapıya, ulaşımdan çevre temizliğine kadar birçok alanda hizmet gücümüzü artıran stratejik bir yatırımdır. Bu araçlar, belediyemizin kendi mülkiyetinde uzun yıllar boyunca Tekirdağlı hemşehrilerimize hizmet edecek" ifadelerini kullandı. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Arzu Çebi Topçu da açıklamasında, "Tekirdağ halkına daha iyi daha kaliteli hizmet sunmak adına bu araçlar çok kıymetli. Hizmet anlamında şehrimize değer katacağına inanıyoruz. Belediye başkanımızın talimatları geldiği günden beri böyle. Kiralama yöntemini bırakacağız kendi kaynaklarımız ve kendi öz varlığımız ile yapacağız" dedi. Yeni araçların hizmete alınmasıyla birlikte Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin müdahale hızı ve hizmet kapasitesinin artması, altyapı ve üstyapı çalışmalarında daha sürdürülebilir ve ekonomik çözümler sunulması hedefleniyor. (HLD-
Mersin Ocakoğlu: "Su, ortak geleceğimiz için daha verimli kullanılmalı" Tarsus Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kasım Ocakoğlu, Türkiye’nin son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşadığına dikkat çekerek, özellikle sanayideki kontrolsüz su tüketiminin büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Ocakoğlu, tek bir endüstriyel soğutma kulesinin günde yaklaşık 3 bin 300 kişinin bir aylık su ihtiyacına denk suyu tükettiğini açıkladı. Türkiye’nin 2025 yılına ciddi bir kuraklıkla girdiğini belirten Prof. Dr. Ocakoğlu, İstanbul’da baraj doluluk oranlarının yüzde 30’un altına düştüğünü, İzmir’de bazı barajlarda bu oranın yüzde 5’e kadar gerilediğini, Konya Ovası’nda ise obruk tehlikesinin arttığını hatırlattı. Çukurova Bölgesi için de benzer risklerin söz konusu olduğunu ifade etti. Ocakoğlu, su krizinin yalnızca yağış azlığından değil, yanlış ve plansız su yönetiminden kaynaklandığını vurguladı. Kuraklık tartışmalarında genellikle tarımsal sulamanın gündeme geldiğini belirten Ocakoğlu, sanayideki yüksek su tüketiminin ise çoğu zaman göz ardı edildiğini söyledi. Ocakoğlu, "Tek bir endüstriyel soğutma kulesi, günde yaklaşık 500 ton suyu buharlaşma ve atık suyla kaybediyor. Bu miktar, yaklaşık 830 ailenin yani 3 bin 300 kişinin bir aylık temel su ihtiyacına eşit" dedi. Adana, Mersin ve Tarsus hattında sanayinin büyük ölçüde yer altı sularını kullandığını belirten Ocakoğlu, bu durumun uzun vadede ciddi riskler doğurduğunu ifade etti. Ocakoğlu, "Kısa vadede ekonomik görünen kuyu suyu kullanımı, yer altı su seviyelerini hızla düşürüyor, tuzlanmayı artırıyor ve toprak yapısını bozuyor. Konya Ovası’nda 600’den fazla obruk oluştu. Benzer bir tehlike Çukurova için de söz konusu" diye konuştu. Sanayinin durdurulmasının değil, dönüştürülmesinin gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ocakoğlu, çözüm önerilerini ise şu başlıklar altında topladı: "Daha verimli ve kapalı devre soğutma sistemlerine geçilmesi, arıtılmış atık suların yeniden kullanılması ve sanayide yer altı suyu kullanımının sıkı şekilde denetlenmesi." Bazı firmaların modern sistemlerle yüzde 50’ye varan su tasarrufu sağladığını belirten Ocakoğlu, bu dönüşümün artık bir tercih değil zorunluluk olduğunu dile getirdi. Açıklamalarını ünlü astronom Carl Sagan’ın ’soluk mavi nokta’ benzetmesiyle tamamlayan Ocakoğlu, "Dünya, yedeği olmayan tek yuvamız. Gelecek nesillere susuz bir dünya değil, yaşanabilir bir mavi nokta bırakmak için şimdi harekete geçmeliyiz" diyerek kamuoyunu sorumluluk almaya çağırdı.