SPOR - 18 Kasım 2017 Cumartesi 22:25

Tudor: “Başakşehir 5-1 kazanabilecek oyun oynamadı”

A
A
A
Tudor: “Başakşehir 5-1 kazanabilecek oyun oynamadı”

Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor, Medipol Başakşehir’in 5-1 skorluk bir oyun oynamadığını belirtti.

Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor, Medipol Başakşehir’in 5-1 skorluk bir oyun oynamadığını belirtti. Tudor ayrıca, karşılaşmada Adebayor farkının olduğunu da söyledi.


Galatasaray, Süper Lig’in 12. haftasında deplasmanda karşılaştığı Medipol Başakşehir’e 5-1 yenildi. Karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuşan sarı-kırmızılıların Teknik Direktörü Igor Tudor, “Başakşehir’i kutluyorum. Kazanmayı hak ettiler. Adebayor maça tek başına karar verdi. Kendi takımımda birçok oyuncum gününde değildi. 3 puan kazandılar, tebrik ediyorum” şeklinde konuştu.



“Sahada Adebayor farkı vardı”


Gol beklentisi olduğu için çift forvetten vazgeçmediğini belirten Tudor, “O yüzden değişiklik yapmadım. 2-0 sonra ikinci yarı iyi başladık, golü de bulduk. 3. gol maçın kırılma anıydı” diye konuştu. Başakşehir’e karşı alınan 5-1’lik skorun fazla olduğunu ifade eden Hırvat çalıştırıcı, “Abartılı bir skor. 2 gole baktığınız zaman, 2 atak 2 gol. Diğer taraftan Adebayor farkı vardı” dedi.



“Önemli olan şampiyon olabilmek”


‘Büyük maçlar kazanılmıyor’ söyleminin hatırlatılması üzerine Tudor, “Burada önemli olan yolun sonunda şampiyon olabilmek. Mayıs son 3 hafta şampiyonluğu belirleyecek” değerlendirmesini yaptı.


Sol bekte Iasmin Latovlevici tercihine de açıklık getiren Tudor, “Bunun sebebi o anki en iyi 11’i olması. O yüzden sol bek olarak Latovlevici’den yana kullandım. O an için Latovlevici’nin Linnes’den iyi olduğunu düşündüm” şeklinde konuştu.



“Milli aralardan sonra deplasmanda oynuyoruz”


Milli takım aralarının iyi gelmediğini yineleyen Tudor, “Milli takım aralarındaki talihsizliğimiz deplasmanda oynamamız. Diğer aralardan sonra deplasmanda oynadık. Diğer taraftan 4-5 oyuncu beklediğimiz performansı veremedi” şeklinde konuştu.



“Başakşehir 5-1 kazanabilecek oyun oynamadı”


Başakşehir’in 5-1 kazanabilecek bir oyun oynamadığını vurgulayan Hırvat teknik adam, “Benim için kazanmalarının sebebi Adebayor’du. Çünkü Başakşehir bizden daha iyi oynamadı. Analizim var ama bunu sizle paylaşamayacağım. Soyunma odasında arkadaşlarımla paylaştım. Şu an rakibimizi tebrik etmemiz gerekiyor. Bireysel eleştiri yapmamız gerekiyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Tavuk eti ihracatına sınırlama Ticaret Bakanlığı tarafından, bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılmasına karar verildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, kümes hayvancılığı ve beyaz et sektöründe dünyanın en önemli üretici ve ihracatçı ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de, yıllardır süregelen üretim ve ihracattaki doğru politikalar ile mevcut üretim hacmine ulaşıldığı, sektörün uzun yıllardır iç talep ile yurt dışı talebi bir arada karşılayabilecek kabiliyeti muhafaza ettiği belirtildi. Son yıllarda yaşanan bölgesel ve küresel risklerin, küresel gıda fiyat endeksi üzerinde yukarı yönlü bir eğilim oluşturduğu ve özellikle temel tarım ürünlerinde ülkelerin iç piyasa arzını koruma faaliyetlerini ortaya çıkardığına dikkat çekilerek muhtelif ürünler ile birlikte Türkiye’de tüketim açısından en önemli hayvansal protein aracı olan kümes hayvancılığı ürünlerinin de 2023 yılının Mayıs ayında ’İhracı Kayda Bağlı Mallar Listesi’ne alındığı hatırlatıldı. Açıklamada, "Bununla beraber, 2024 yılının ilk aylarında tavuk eti fiyatlarındaki artış hızının genel enflasyonun, yem ve enerji gibi maliyet kalemleri ile döviz kurundaki aylık fiyat değişimlerinin çok üzerine çıktığı gözlemlenmiştir. Bu durum, söz konusu ürün grubunda olağan piyasa şartlarının dışına çıkıldığını ve olağan fiyatlama davranışlarının bozulduğunu göstermiştir. Fiyat oluşumları izlenirken üretim ve ihracat gelişimleri analiz edilmiş, iç ve dış talepte muhtemel senaryolar titizlikle tetkik edilmiş, ilgili kamu kurumları ve sektörel kuruluşlar ile istişareler gerçekleştirilerek, üretim, tüketim, dış ticaret ve fiyat oluşumları kapsamında detaylı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Tüketim alışkanlıklarındaki ve iç talepte yaşanan değişimlerin, spekülatif fiyat yükselişlerini beraberinde getirdiği görülmüştür. Yapılan analizler iç piyasada tüketici refahının korunabilmesi için arz yönlü sıkıntılara mahal verilmemesini teminen, söz konusu ürün ihracatına yönelik bir takım düzenlemeler yapılması gerekliliğini ispat etmiştir" ifadeleri yer aldı. Açıklamada, sektörde ölçek ekonomisinin sürdürülebilmesi, iç talepte yaşanabilecek dalgalanmaların üretim kaybına sebebiyet vermemesi ve yoğun çabalar ile kazanılan ihracat pazarlarının korunabilmesinin de Türkiye’nin ekonomik menfaatleri açısından önemli olduğunun değerlendirildiğine dikkati çekilerek, "Ticaret Bakanlığımız tarafından, başta Tarım ve Orman Bakanlığı, ilgili resmi ve sektörel kuruluşlar ile yapılan istişareler ve çalışmalar sonucunda, bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılmasına karar verilmiştir" dendi. Denetlenen firmaların yarısına idari para cezası verildi Öte yandan, tavuk eti ürünleri satışlarındaki fiyat artışlarına ilişkin 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında inceleme yapıldığı belirtilerek şöyle denildi: "1.10.2022-31.10.2023 tarihleri dönemini kapsayacak şekilde 16 üretici firmaya Ticaret Bakanlığımız müfettişlerince denetimler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu denetimler sonucunda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından aykırılık yaptığı tespit edilen 8 firma hakkında idari para cezaları verilmiştir. Ancak, son dönemde tavukçuluk sektöründe fahiş fiyat artışı yapıldığına ilişkin şikayet başvuruları sebebiyle, tavukçuluk sektöründe faaliyet gösteren 16 firma hakkında Ticaret Bakanlığımız müfettişlerince denetimlere geçtiğimiz günlerde yeniden başlanmıştır. Ayrıca, Rekabet Kurumu tarafından da 04.01.2024 tarihinde beyaz et sektöründe faaliyet gösteren bazı firmalar hakkında açılan soruşturmanın gerekli idari para cezaları ile sonuçlandırıldığı ve ilgili firmalara 26.4.2024 tarihinde tebliğ edildiği öğrenilmiştir. Bu çerçevede, Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili resmi kuruluşlar ve sektörel kuruluşlar ile koordinasyon halinde çalışarak, ülkemizin tarım ürünleri politikaları ve muhtelif gıda ürünlerinin iç ve dış ticaretinde yapılan düzenlemelerin temel amaçları; dünyada ortaya çıkan yeni eğilimler de dikkate alınarak, yurt içi üretim ve tüketim dengesinin korunması; önceliğimiz olarak yurt içi tüketimin vatandaşlarımız için makul fiyatlarla karşılanması, gıda arz güvenliğinin önündeki tehditlerin bertaraf edilerek ülkemizde sürdürülebilir gıda arzının sağlanmasıdır." Açıklamada, "Önümüzdeki dönemde de, Ticaret Bakanlığımızca, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere, ilgili devlet kuruluşları ve ilgili özel sektör kuruluşları ile güçlü bir işbirliği yapılarak, gıda arzının ve güvenliğinin korunması, halkımızın gıdaya makul fiyatlarla ulaşımının kolaylaştırılması ve gıda piyasalarında oluşabilecek spekülasyonların önlenmesine yönelik olarak görev ve yetki alanımızda bulunan bütün politika ve denetim araçlarına kararlılıkla başvurulacaktır" ifadeleri yer aldı.
İstanbul Doç. Dr. Gülçin Taşkıran: “Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor” Her yıl olduğu gibi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın gelmesiyle birlikte, Türkiye’deki işçi sınıfının hakları ve emek mücadelesi gündemin en önemli konularından biri haline geliyor. Ancak bu yıl, özellikle de "Emeğin Kadın Suretleri" adlı derleme kitabının yayınlanmasıyla, sadece işçilerin değil, özellikle kadın işçilerin yaşadığı eşitsizliği ve hak ihlallerini gözler önüne serdi. Altınbaş Üniversitesi Yayınları tarafından 2024 yılında basılan ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Gülçin Taşkıran editörlüğünde hazırlanan "Emeğin Kadın Suretleri", Türkiye’de kadın emeğinin durumunu çok yönlü bir şekilde ele alıyor. Kitap, 9 kadın akademisyenin kaleme aldığı 8 makaleden oluşuyor ve kadın emeğinin toplumsal cinsiyet rolleri, işgücü piyasasındaki ayrımcılık, yoksulluk, güvencesizlik ve daha pek çok konuyu içeriyor. Kitaptan elde edilen verilere göre, Türkiye’de işgücüne katılım oranı her ne kadar artsa da, kadınların işgücündeki payı AB ve OECD ülkelerinin ortalamasının çok altında. Kadınlar, genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Üstelik ev içi bakım hizmetlerinin kadının asli görevi olarak görülmesi, kadınların işe girişlerini engelliyor ve ekonomik bağımsızlıklarını sınırlıyor. Kitapta ele alınan diğer önemli konular arasında eğitimde ve sağlık alanında cinsiyet eşitsizliği ve kadın yoksulluğu konusu. Özellikle, kadınların eğitim seviyesinin yüksek olmasına rağmen, işgücüne katılımdaki eşitsizlik ve ücret farklılıkları dikkat çekiyor. Ancak "Emeğin Kadın Suretleri" sadece sorunları dile getirmekle kalmıyor, aynı zamanda çözüm önerileri de sunuyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetlerinin kamusal hizmet olarak sunulması, kadınlar için güvencesiz ve yarı zamanlı işler değil, tam zamanlı ve güvenceli işler sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politika değişikliklerinin gerekliliği vurgulanıyor. Kadın emeğinde yaşanan eşitsizlikler kitaptan alınan veriler ışığında şu şekilde ele alınıyor: -Türkiye’de işgücüne katılım oranı yüzde 54,3 iken, bu oranın sadece yüzde 34,5’ini kadınlar oluşturuyor -Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizliği yüzde 11,3 olarak açıklansa da, işe ihtiyacı olduğu halde iş aramaktan vazgeçmiş, iş bulma ümidini yitirmiş ve zamana bağlı eksik istihdam edilmiş kadınların da dahil edildiği geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 32,9 -Kadınlar, erkeklere göre yüzde 15 daha düşük ücretlerde çalışıyor -Kadınlar yoğun işgücü gerektiren ve vasıfsız işlerde daha fazla yer alıyorlar -Ev işleri ve evde bakım hizmetleri, kadınların işgücüne katılımlarını ve iş yaşamındaki ilerleyişlerini olumsuz etkiliyor -Eğitim seviyeleri erkeklere göre daha yüksek olmasına rağmen, bu durum her zaman iş bulmalarını ve daha yüksek ücret almalarını garantilemiyor Kadın emeği görünmez ve değersiz kılınıyor Kitapta ayrıca kadınların emeğinin genellikle görünmez ve değersiz kılındığı, kadınların hem ücretli hem de ücretsiz emek sömürüsüne maruz kaldığı, işgücüne katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması için politikalar geliştirilmesi gerektiği ve toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele edilmesi gibi önemli konuların da altı çiziliyor. Kayıt dışı kadın istihdam oranı yüzde 30,8 Kayıt dışı istihdamın hala daha kanayan bir yara olduğu Türkiye’de kadınların daha fazla kayıt dışı istihdamda yer aldığı gerçeği de kitapla birlikte okuyucuya sunuluyor. Paylaşılan kayıt dışı istihdam verileri şu şekilde: “Türkiye’de 2023 verilerine göre kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor. Kayıt dışı istihdam edilme emeğin çok önemli hak kayıplarına uğramasına neden olmaktadır. Kayıt dışılık sebebiyle sigortasız, doğal olarak da iş güvencesiz, düşük ücretli, örgütlenme şansı çok düşük, iş güvenliği önlemleri alınmayan işlerde çalıştırılan kadınlar, kadın olarak yaşadıkları dezavantajı ve yoksulluk riskini, emekli gelirinden mahrum kalarak yaşlılıkta da dezavantaj olarak derinden hissetmek durumunda kalmaktadır.” İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı Kadınların erkeklerden daha düşük ücretle çalıştırılması eğilimi kapitalizmin ilk dönemlerinde kendini göstermesine rağmen günümüzde hala devam etmektedir. Kitapta da OECD verilerine göre 2021 yılında OECD ülkelerinde ücrete dayalı cinsiyet açığı yüzde 12, Türkiye’de ise yüzde 15,6 düzeyinde olduğu bilgisine yer verilerek şöyle devam edildi: “İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı, erkek ve kadın çalışanlar arasındaki ücret farkını ve genellikle kadınların erkeklere göre daha düşük ücret almalarını ifade etmek için kullanılır. Bu ücret açığının birçok sebebi vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın emeğinin ikincil görülmesi en temel sebeplerdir. Kadını özel alana/evine uygun gören bakış açısıyla kadının evlenme, işten ayrılma, analık ve çocuk bakımı gibi sebeplerle yasal izin kullanma ihtimalinin yüksek görülmesi de işverenlerin düşük ücret politikasını açıklamak için öne sürdükleri gerekçeler arasında yer almaktadır. Bunlara ek olarak kadınların ev ve hane üzerinden cinsiyet rollerinin tanımlanması sebebiyle eğitimden uzak tutulması ya da erken koparılması, kadınların genel itibariyle vasıfsız ya da düşük vasıflı işlere yönelmesine neden olmaktadır. Ancak kadının eğitim düzeyi erkek emeğinin eğitim düzeyiyle eşit hatta daha yüksek olduğu durumlarda da kadının işgücü piyasasında erkeğin ücret gücünü elinde bulundurduğu görülmektedir.” “Birlikte hareket edilmeli” Doç. Dr. Gülçin Taşkıran kitapla ilgili yaptığı değerlendirmede ise sorunların üstesinden gelmek için birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Bu sorunların üstesinden gelmek ve kadınların işgücüne katılımını artırmak için politika yapıcıların ve toplumun birlikte hareket etmesi gerekiyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetleri kamusal hizmet olarak sunulmalıdır. Ayrıca kadınlara güvenceli, kayıtlı ve tam zamanlı iş imkanları sağlanmalı, ücret adaletsizliği ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için cinsiyet ayrımcılığının her seviyede reddedilmesi gerekmektedir. Bu adımların atılması, kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesine ve toplumun genel refahına katkı sağlayacaktır.”