GENEL - 24 Nisan 2018 Salı 16:10

3. Biyoteknoloji Sempozyumu’nda kanserden korunmanın yolları anlatıldı

A
A
A
3. Biyoteknoloji Sempozyumu’nda kanserden korunmanın yolları anlatıldı

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Biyoteknoloji Kulübü tarafından düzenlenen ve bu yıl 3’üncüsü yapılan Biyoteknoloji Sempozyumu’nda uzmanlar kansere neden olan etkenlerle korunmanın yollarını anlattı.

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Biyoteknoloji Kulübü tarafından düzenlenen ve bu yıl 3’üncüsü yapılan Biyoteknoloji Sempozyumu’nda uzmanlar kansere neden olan etkenlerle korunmanın yollarını anlattı.


İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, kanser konusunda önemli bir etkinliğe imza attı. Üniversitenin Biyoteknoloji Kulübü tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen sempozyumda İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin yanı sıra çeşitli üniversitelerden gelen uzmanlar; kanserden korunmanın bilimsel yolları, terapisine ilişkin güncel yaklaşımlar ve kanser tedavisinde son gelişmeleri anlattılar. Üniversitenin konferans salonunda düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, kanserle ilgili günümüzde çok önemli gelişmelerin yaşandığına dikkat çekerek, Özellikle Türk bilim insanları kanser alanında çok önemli çalışmalara imza atıyorlar. Multidisipliner birçok çalışmayla alınan mesafeler var” dedi. Sempozyuma katılımla ilgili memnuniyetini dile getiren Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Bir üniversite öğrencisinin kalibresini yansıtan şey soru sorma kabiliyetidir.Zira, sempozyuma 53 farklı üniversiteden 46 farklı akademik alanda öğrenci katılıyor. Bu, oldukça memnuniyet verici bir tablo. Katılımcı öğrencileri ve sempozyumu hazırlayan Biyoteknoloji Kulübü üyeleri ile ilgili bölümlerin öğretim üyelerini kutluyorum. Sempozyumun sonunda kanser hastalığı ile ilgili birçok sorunun cevabını alacağınıza eminim” diye konuştu.



“Çok sayıda kimyasala maruz kalıyoruz”


Sempozyumda Pamukkale Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alaattin Şen, “Sitokrom P450: Kimyasal Karsinogenezin Önlenmesi ve Tedavisinde Besinlerin Rolü” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Günümüzde insanoğlunun kimyasallardan kaçınmasının artık mümkün olmadığının altını çizen Prof. Dr. Şen, sadece kirleticilerin değil, aynı zamanda petrokimyasal atıkların, hazır gıdaların, ilaçların ve kullandığımız diğer besinlerin önemli kimyasal içerikler taşıdığını kaydetti. Üreticilerin hazır gıdalara bilerek veya bilmeyerek yaklaşık 2 bin’den fazla kimyasal eklediklerini ileri süren Prof. Dr. Alaattin Şen, şunları söyledi:


“Bu eklemelerin bazıları koruyucu amaçlı olmakla birlikte, çoğunluğu ise tatlandırmak, renklendirmek ve raf ömrünü uzatmak gibi amaçlar taşımaktadır. Ama sonuçta bunlar doğal besinlerin içine katılan kimyasal maddelerdir. Her türlü kirleticilerden uzak durmaya çalışsak bile tükettiğimiz hazır gıdalarla kimyasallara oldukça yüksek oranda maruz kalıyoruz. Bunların yanında hasta olduğumuzda kullandığımız ilaçlar var ki; ilaçların da bir takım yan etkiler içeren eklentiler içerdiğini biliyoruz.”



“Kimyasallar vücudumuzda reaksiyona yol açıyor”


Konuşmasında insanların kimyasallara daha çok ağız yoluyla (oral yolla) maruz kaldıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Şen, şöyle devam etti:


“Bu kimyasallar sindirim sistemi yoluyla emiliyor ve büyük bir kısmı da bu sistem aracılığıyla atılıyor. Ama çoğu kısmı da karaciğere geliyor. Bu yüzden karaciğer vücudumuza giren kimyasalların ana metabolizma organıdır. Büyük bir miktarı burada değişime uğruyor ve ardından kan yoluyla hedef dokulara yayılımı gerçekleşiyor. Bu kimyasallar karaciğer, akciğer ve böbreklerde dönüştürülüyorve vücuttan atılmaya çalışılıyor. Vücudumuz bu maddelerin zararlı etkilerini bertaraf etmeye çalışsa da bu süreç içinde istemediğimiz reaksiyonlar da ortaya çıkıyor. Buna Biotransformasyon reaksiyonları deniliyor.”



Uzmanlar kanser konusunu masaya yatırdı


Sempozyumda İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mine AnğKüçüker “Bakterilerin Genotoksinleri”, Necmettin Erbakan Üniversitesi Biyoteknoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Egemen Foto “Akılcı İlaç Tasarımı”, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Tıp FakültesiÖğr. Üyesi Doç. Dr. Cenk Kığ “Kanserin Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar”, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Tıp FakültesiÖğr. Üyesi Doç. Dr. Zeynep DoğusanYamalıoğlu “Kanser ve İmmünoterapi”, Acıbadem Üniversitesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Özlem Er, “Onkolojide Gelişmeler-2018”, Arda Deniz Dokuzoğlu da “Sentetik Viroloji ve Onkolitik Virüsler” konularında sunum yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.