SAĞLIK - 25 Mayıs 2018 Cuma 10:17

"Otizm teşhisi koymada doğru gözlem çok önemli"

A
A
A
"Otizm teşhisi koymada doğru gözlem çok önemli"

Doç.

Doç. Dr. Murat Coşkun, otizm hastalığına ilişkin açıklama yaptı.



İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dâhili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Coşkun, otizm hastalığına ilişkin bilinmesi gerekenleri ile açıkladı. Otizm nörogelişimsel bozukluk denilen nöropsikiyatrik bir rahatsızlık olduğunu belirten Doç. Dr. Murat Coşkun, "Çocuğun veya bireyin daha bebeklikten ya da erkin çocukluk çağından başlayarak önemli bir takım gelişim alanlarında yaşıtları gibi normal gelişim gösterememesini ifade eder. Otizm teşhisi konan çocukların hem göz teması, ortak dikkat gibi en temel becerilerde hem de insan ilişkileri gibi sosyal ilişkiler kurmakta zorlandıklarını görürüz" şeklinde konuştu.



"Her otizmli çocuk birbirinden farklıdır"


Her otizmli çocuğun birbirinden farklı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Coşkun, "Otizmli çocuklarımıza hastalıklarını ‘otizm spektrum bozukluğu’ olarak söylüyoruz. Bunun sebebi otizmi olan çocukların tamamının birbirinden farklı olmasıdır, çünkü otizmde standart ya da hepsi aynı olan durumlardan bahsetmek mümkün değildir" dedi.


Otizm kelimesi ve tanısı birçok ebeveynde duygusal olarak şok etkisi yapabildiği için, bu durumun aileyle paylaşılma şeklinin de önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Coşkun, "Yerine göre durumu bir takım gelişimsel zorlukları var diye ailelere aktarma yolunu tercih ediyoruz ve çiçek örneğini kullanıyoruz. Diyoruz ki bizim çiçeğimiz var ancak tam sağlıklı gelişemiyor. Çiçeğimiz gelişemiyorsa suyuyla, toprağıyla daha çok ilgilenmemiz lazım. Bu çiçeğimiz diğer çiçekler gibi değil, bakımsız kalmaya devam ederse büyümesinde zorluk çekiyor” ifadelerini kullandı.



"Otizm tanısı koymanın nihai yolu uzman muayenesi ve gözlemi"


"Otizmin ortaya çıkış sebebinin büyük ölçüde genetik olduğunu biliyoruz" diyen Doç. Dr. Coşkun, "Olayı genetik olarak açıkladığımızda çoğu aile ‘bizim anne babamızda otizm yoktu ki çocuğumuz niye otizm oldu’ gibi diye düşünülebiliyor. Bu ifade toplumda yanlış anlaşılabiliyor. Otizm genlerle ilişkili, ama bu mutlaka anne babada otizm olacak anlamına gelmiyor. Durum anne karnından başlıyor. Gebelikte bir takım ilaç ya da maddelere, virüslere, enfeksiyona ya da radyasyona maruz kalmak, ileri anne baba yaşının ya da bunun gibi diğer bir takım çevresel faktörlerin hastalığın ortaya çıkışında etkili olabilir.


Doç. Dr. Coşkun, hastalığın tanısıyla ilgili olarak ise "Otizmin tanısını koymanın tek ve nihai yolu uzman muayenesi, görüşü ve gözlemidir. Yani çocuğun yaşına göre dil becerisi, insan ilişkisi kurma gibi sosyal becerileri ve tüm bu alanlarda çocuğumuzun ne düzeyde olduğunu hem klinik muayene ile hem de aile ile yaptığımız görüşme ile yerine göre de çocukların evdeki, kreşteki video kayıtlarını seyrederek, gözlemleyerek teşhis ediyoruz. Bu gözlemlerde çocuğumuzun yaş aralığına göre neleri yapıp neleri yapamadığı, hangi becerilere ne kadar sahip olduğu gözlemleniyor ve çeşitli gelişim testleri yapılıyor. Sonuçlar ise mutlaka bir çocuk psikiyatrisi klinik hekimi tarafından değerlendiriliyor ve durum tespiti yapılıyor" şeklinde konuştu.



Otizm teşhisi ile ilgili olarak anne ve babalara uyarılarda bulunan Doç. Dr. Coşkun, "Ailelerin yapması gereken en önemli şeylerden biri çocuklarının gelişimini hakkında bilgi sahibi olmak, yakından takip etmeleri ve çocuğun zorlandığı alanların farkında olmaları. Çocuklarını tıbbı kontrollere düzenli götürmeleri. Bu da tabi gerçekten merakla, ilgiyle, eğitimle olabilecek bir şey. Ebeveynler anne babalık sezgilerine ve içgüdülerine güvenmeli, çevreye aldırmadan çocuklarıyla ilgili endişelerini alanlarında uzman hekimlere danışmalıdır" dedi.



"Otizm ile beslenme arasında doğrudan bir ilişki yok"


Medyada yer alan haberlerin aksine otizm ile beslenme arasında doğrudan hiçbir ilişkinin olmadığını, ancak otizm teşhisi konulan çocuklarda bir takım sindirim sitemi rahatsızlıklarının sık görülebildiğini söyleyen Doç. Dr. Coşkun, "Bu sadece otizmli değil, diğer çocuklarda da olabilecek bir durum. Sağlıklı beslenme, sadece otizm teşhisi konulan çocuklarda değil, her yaşta insan için önemli. Otizm teşhisi konan aileler, panik ve şok etkisiyle piyasada kötü niyetli insanlar tarafından kandırılmaya ve istismara açık oluyorlar. Bu nedenle kendilerine tavsiye edilen yöntemlere karar vermeden önce mutlaka uzman hekimlerden destek almaları gerekiyor" şeklinde konuştu.



"Otizm konusunda tüm toplum bilinçlendirilmeli"


Doç. Dr. Coşkun, otizm farkındalığı ile daha çok çalışma gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydederek, "Otizm farkındalığı aslında sadece ailelerin farkındalığı anlamında değil, kamu kurumları, üniversiteler ve sağlık kurumlarının da farkındalığı olması gereken bir durum. Bu anlamda toplumun farkındalığını arttırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmek şüphesiz çok önemli. Burada kamu kuruluşlarımızın, kurumlarımızın, kreşlerimizin, ana okullarımızın, aile hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın bilinçlendirilmesi çok önemli. Bu anlamda anne babaların bilmesinin dışında çocuklarla etkileşimi olan hekimlerden eğitimcilere kadar farklı meslek gruplarının da bu konu hakkındaki farkındalığının yararlı olacağını düşünüyorum" yorumunda bulundu.



Son yıllarda otizmin artış göstermesinin sebeplerine değinen Doç. Dr. Coşkun, "Günümüzde bir takım çevre şartlarının otizm sıklığını arttırdığı ile ilgili bir kanaatimiz var. Aslında otizmin büyük ölçüde genetik faktörlerden kaynaklı olduğunu söylüyoruz ama bu genetik yatkınlık üzerine bir takım çevresel risk faktörleri eklendiğinde otizm riski artmış oluyor. Yine bir takım kromozonal hastalıklarda ya da tanımlanmış genetik sendromlarda ya da bir takım nörolojik sendromlarda otizm riski artmış olabiliyor. Bunun dışında ileri yaşta anne baba olmak da çocuklarda otizm için bilinen önemli risk faktörlerinden birisi. Anne-babaların 30’lu yaşlarından sonra anne-baba olmayı tercih etmesi doğacak çocuklarda otizmin görülme sıklığını artırıyor" dedi.



Otizm farkındalığının da son yıllarda artmış olmasının otizmin görülme sıklığının artmasına sebep olan nedenlerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Coşkun, "Burada gerçek bir artıştan ziyade, toplumun ve insanların otizmi fark etmesi ile ilgili bir artış var. Bu hastalık geçmiş dönemlerde de hiç şüphesiz vardı ama adı konulmuyordu. Günümüzde ise farkındalığın giderek artmış olması, hastalığın görülme sıklığını artıran bir etmen olarak karşımıza çıkıyor" açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Böbrek kanserinden robotik cerrahi ile kurtuldu Aydın’ın Kuşadası ilçesinde yaşayan ve böbrek kanseri teşhisi konulan Döne Açıkgöz, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesinde robotik cerrahi teknolojisiyle ameliyat edilip sağlığına kavuştu. Ameliyatı gerçekleştiren İEÜ Medical Point Hastanesi Üroloji Bölümünden Prof. Dr. Gökhan Koç, “Robotik cerrahi teknolojisini böbrek kanseri cerrahisinde de kullanabiliyoruz. Özellikle böbreğin tamamını almayıp sadece tümörlü bölgeyi çıkarma konusunda robot oldukça kullanışlı” dedi. 74 yaşındaki Döne Açıkgöz’ün yaptırdığı tetkiklerin ardından böbreğinde tümör tespit edildi. Açıkgöz, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesinde robotik cerrahi teknolojisiyle ameliyat edilen ilk hasta olan tanıdığı Halit Akkurt’tan aldığı tavsiyeler ışığında, İEÜ Medical Point Hastanesinde tedavi olmaya karar verdi. Açıkgöz, robotik cerrahi teknolojisiyle başarılı bir ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. Ameliyatı gerçekleştiren İEÜ Medical Point Hastanesi Üroloji Bölümünden Prof. Dr. Gökhan Koç, robotik cerrahi teknolojisiyle ilk kez böbrek kanseri ameliyatı yaptıklarını söyledi. Koç, “Da Vinci Robotik Cerrahi teknolojisini ilk olarak prostat kanseri ameliyatında kullanmıştık ve yoğunlukla bu ameliyatları yapmıştık; ancak robotik cerrahi teknolojisi bununla sınırlı değil. Robotik cerrahi teknolojisini böbrek kanseri cerrahisinde de kullanabiliyoruz. Özellikle böbreğin tamamını almayıp sadece tümörlü bölgeyi çıkarma konusunda robot gerçekten oldukça kullanışlı. Hastamızın da sağ böbreğinde 5 cm’lik bir tümör tespit ettik. Robotla sadece o bölgeyi çıkardık ve böbreğin geri kalanını korumayı başardık. Başarılı bir ameliyat oldu. Hastamız, robotik cerrahi teknolojisini bilerek ve isteyerek geldi. Biz de yine bilgilendirmelerde bulunduk ve sonucunda ameliyatı robotla yaptık” derken, hastanın kısa süre içinde taburcu edileceğini de belirtti. Robotik cerrahi teknolojisinin hastaya sağladığı avantajlarında altını çizen Koç, “Robotik cerrahi teknolojisiyle ürolojide açık cerrahiyle yaptığımız tüm ameliyatları robotla yapabiliyoruz. Prostat kanseri, böbrek kanseri, mesane kanserleri gibi kanser cerrahilerinde kullanabiliyoruz. Böbrek çıkım darlıkları gibi karın içi bazı kitlelerin çıkarılması gibi ameliyatlarda da robotu kullanabiliyoruz. Hastamızın karnında çok küçük kesiler var. Bu yüzden ağrısı daha az oldu. Yara izi çok kalmayacak. Daha rahat bir süreç geçirdi. Hekimlere de özellikle dikiş atma noktasında robotun çok fazla yararı oluyor. Tümörü çıkarırken böbreği bir süre kansız bırakıyoruz. Robot sayesinde bu süreyi minimuma indiriyoruz. Böylelikle böbrek de sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarına devam ediyor” ifadelerini kullandı. Sağlığının iyi olduğunu söyleyen Döne Açıkgöz ise “Göğsümde ve sırtımda ağrı vardı. Ağrı bir türlü geçmeyince hastaneye gittim ve böbreğimde tümör olduğu söylendi. Ardından tavsiye üzerine Medical Point Hastanesine geldim ve ameliyat oldum. Çok şükür iyiyim. Sağlığım iyi, daha da iyi olacağım” diye konuştu.