GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 15:46

Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, "Kandil’e atılan bombanın büyüklüğü ile Özel Harekat Şube Müdürlüğüne atılan bombanın büyüklüğü aynı"

A
A
A
Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, "Kandil’e atılan bombanın büyüklüğü ile Özel Harekat Şube Müdürlüğüne atılan bombanın büyüklüğü aynı"

15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen panele katılan Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar "Yer, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı.

15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen panele katılan Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar "Yer, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı. En fazla şehit orada verildi. Hainler, Kandil’de mağara içlerine atılan bombanın aynısını Özel Harekat Polislerimizin üzerine attılar. Şehitlerimizin parçaları bulunamadı. Oluşan ısıdan metal tabanlar eridi" dedi.


İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi tarafından Gazeteci-Yazar Ardan Zentürk’ün moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Karanlıktan Aydınlığa 15 Temmuz Direnci” paneline konuşmacı olarak Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar ve Gazeteci-Yazar Ferhat Ünlü katıldı.



"15 Temmuz Çanakkale’dir, İstiklal mücadelesidir"


15 Temmuz’un İstiklal mücadelesi olduğunu dile getiren İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, 15 Temmuz’un bir karanlık bir de aydınlık yönü olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: "Karanlıktır çünkü; kurum ayırmaksızın her kimliği kullanıp, çeşitli maskelere bürünerek ihanet şebekesinin vardığı pervasızlık noktasıdır. Türkiye’yi iç kargaşaya, yeni Suriye yaratmaya dayalı girişimin adıdır. Aydınlıktır; Türkiye’nin hiçbir şekilde boyunduruk altına girmeyen, ülkesi için işgalcileri gördükleri anda ayağa kalkan ve canını ortaya koyup şer odaklarına boyun eğmeyen bir ülke olduğunu herkes gördü."


FETÖ ile mücadelede 5 ayrı sıfatlamayla gruplandırılabilecek kadroların varlığından söz eden Hacısalihoğlu kadrolara yönelik şu açıklamalarda bulundu:


"FETÖ mücadelesinde ’Hiç kimse mücadele etmese de ben yeterim, ben varım ve canım pahasına bu mücadelenin neferim’ diyenler birinci sırada yer alan Yılmaz savaşçılardır. Bunlar, bulunduğu yer ve sahip olduğu konumu FETÖ mücadelesinde örgütün tüm kılcal damarlarını ve köklerini kazıyacağı noktayı mücadelenin nirengi noktası olarak kabul edenler ve mücadelesini inançla, yılmadan sürdürenlerdir. 15 Temmuz gerçeğini yeterince kavrayamayan ve bu mücadelenin küresel sömürü baronlarına ve maşalarına karşı verilen yeniden bir milli mücadele olduğunu yeterince anlamayanlar ve kısmen de olsa geçmişte FETÖ ile zaman zaman yolları kesişenler de ikinci sırada yer alan duyarsız kadrolardır. Ürkek, korkak kadrolar üçüncü sırada yer alan yeterince mücadele azmi olmayanlar, kişisel kaygılarını mücadelenin önüne koyanlar. Bu kadrolar ’Ne olur, ne olmaz, yaprak döner’ kaygısıyla, örgütün arkasındaki küresel gücün, Türkiye’nin milli gücünü bugün değilse yarın kırabileceği korkusuyla şahsi konumunu kaybetme kaygısı taşıyanlardan oluşur. Örgütün geçmişte şahsi çıkarları adına yararını gören ve iç içe geçen ilişki düzeyinin etkisinden sıyrılamayanlar dördüncü sırada yer alarak gri kadroları oluştururlar. Bu kişilerin hakkında örgütün elinde geçmişe ait çok sayıda verisi bulunan ve bu nedenle özgür davranma yeteneğini yitirenlerdir.


Son olarak beşinci sırada örgütün en mahrem kadrolarından olan kripto kadroları var. Kendilerini çok iyi gizleyerek, sinsice mücadeleye zarar vermenin yollarını üreten ve uygulayanlar. FETÖ mensubu olduğunu itiraf etmek zorunda kalan Yüzbaşı Burak Akın buna bir örnektir. Şimdiye kadar FETÖ ile hiçbir bağlantısı bulunamayan Akın, kendi içinde kıskaç altında kaldığı için örgütle bağlantısını itiraf etti. Buna benzer kendini gizleyen pek çok isim var. Mücadele devam ediyor."


"Bundan 23 yıl önce 8 bin 374 beden soykırıma uğratıldı" diyen Hacısalihoğlu, "Srebrenitsa, insanlığın tarihine utanç sayfası olarak işlendi. Rahmetli İzzet Begoviç, ‘Unutulan soykırım tekrarlanır’ demişti. Ben de, ‘Unutulan ihanet tekrarlanır’ diyorum. Vatan sevdalılarına olan güvenimiz tamdır. Mücadele sürüyor, terör örgütünün davranışı, yaklaşımı, tarif edilebilir teknikleri çok iyi anlamazsanız tekrar aynı tuzağa düşmek mümkündür" ifadelerini kullandı.



"Doğuda, Güneydoğu’da PKK’nın DAEŞ’in önünü açan örgüt"


Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, "15 Temmuz gecesi hainler emellerine ulaşsaydı şu an Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı ve asker ile polislerin içerisine yerleştirilmiş hainler yüzünden Türkiye birçok zarara uğradı" diyerek kan donduran gerçekleri şöyle ifade etti:


"Yer, Nusaybin. Burası en fazla şehit verdiğimiz yerlerden. Toplam 60 şehidimiz var Nusaybin’den. Orada bir mahalle var ne zaman operasyon yapılacak olsa, ya roket atılıyor ya da mayına denk geliniyor. 15 Temmuz sonrası komutanın, FETÖ terör örgütü mensubu olduğu anlaşılıyor. Yeni gelen öncesinde Balyoz davası nedeniyle hapse atılan general, sektör komutanı olarak bu bölgeye geldi ve 1 hafta içerisinde mahalle şehit verilmeden ele geçirildi.


Yer, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı. En fazla şehit orada verildi. Hainler, Kandil’de mağara içlerine atılan bombanın aynısını özel harekat polislerimizin üzerine attılar. Şehitlerimizin parçaları bulunamadı. Oluşan ısıdan metal tabanlar eridi.


Telsiz konuşması: Kalkmak üzere olan bir helikoptere atış yaptık.


Cevap: Elinize sağlık


Bunu anlamayanlara daha da bir şey demiyorum. Geçmişe dönsünler baksınlar. O geceye baksınlar. Bu hainler 7 yaşında alınıyorlar sen yargıç olacaksın, sen asker, sen polis. Bu şekilde yetiştiriliyorlar. Bu örgüt cemaat değil din kisvesi altına gizlenen istihbarat örgütüdür."



O gece 7 saat 34 dakika canlı yayın yaptı


15 Temmuz’u Kanal 24’ den 7 saat 34 dakika boyunca canlı yayından anlatan ve "meslek hayatımın en büyük gururu" diye bahseden Gazeteci Yazar Ardan Zentürk, dün 44 kişinin beraat etmesinin umarım tatmin edici bir yorumu vardır. Orada bu kadar yaşanan olaylara rağmen şehit ve gazi yakınlarını kışkırtacak derecede marş okuyarak saldıran, ihanette kararlılık gösteren beyinlerle karşılaştık" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.