GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 10:07

Darülaceze’ye gönülleri ısıtan ziyaret

A
A
A
Darülaceze’ye gönülleri ısıtan ziyaret

1895 yılında 2.

1895 yılında 2. Abdülhamid Han tarafından Okmeydanı’nda 27 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulan ve tam 124 yıldır hizmet veren şefkat yuvası Darülaceze’nin yüzünü Türkiye Hastanesi güldürdü. Bir kazak, bir atkı bile kalplerin ısınmasına yetiyor. ‘Merhametin canlı örneği Darülaceze’ sakinleri her biri el emeği, göz nuru örülen örgüler ile ısınacak.


Havaların soğumasıyla birlikte Türkiye Hastanesi çalışanları harekete geçti. Her biri kendi el emeği, göz nuru olan hırka, atkı ve kazakları Darülaceze sakinleri için ördüler. Ziyaretlerinden önce Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci’nin makamında ağırlanan Türkiye Hastanesi ekibi daha sonra ördükleri kazakları teker teker sakinlere kendi elleri ile verip sohbet ettiler.


“Saygı ve hürmet kurum kültürümüzün içerisinde yer alıyor”


Ekip arkadaşlarının farkındalık çalışması sonucu burada olduklarını söyleyen Türkiye Hastanesi Hasta Hizmetleri Müdürü Halil Öztürk, “ Büyüklerimize saygı ve hürmet kurum kültürümüzün içerisinde yer alıyor. Onları hissetmek için buradayız. Arkadaşlarımız çok güzel bir çalışma yaptı ve bu çalışmaya katkıda bulunmak isteyen hastalarımız ve hasta yakınlarımız da örgüleri ile büyüklerimize hediye yapmak istediler. Anadolu’nun her köşesinde ve yurt dışından büyüklerimiz için, bu havalarda üşümesinler diye atkı, bere, dizlik, kazak aklınıza ne geliyorsa el emekleri ile yaptılar. Bugünde o hediyeleri vermek için buradayız. Ellerini öpeceğiz, hâl hatır soracağız ve onların sevgisiniz kazanacağız” dedi. Darülaceze’ye elinden geldiği kadar herkesin yardım etmesi gerektiğine de vurgu yapan Öztürk, “Biz İhlas Holding bünyesinde olan Türkiye Hastanesi olarak büyüklerimize hizmette her zaman onların yanındayız. Böyle bir farkındalık fikri ile burada olduğumuz için arkadaşlarım ile bir kez daha gurur duyuyor ve onlara çok teşekkür ediyorum” dedi.


“Büyüklerimize hediyelerini verip sohbet edeceğiz”


Cümlelerine çok mutlu olduklarını ifade ederek başlayan Türkiye Hastanesi Kurumsal Pazarlama Müdürü Beril Baki, “ 2. Abdülhamid Han’ın yaptırdığı modern bir hayır kurumu olan Darülaceze Başkanlığı’nda olmak bizi hem çok duygulandırdı hem de çok mutlu etti. Yapılan restorasyon çalışmalarının güzel bir şekilde ilerlediğini öğrendik. Farklı faaliyetler ve projeler olduğunu gördük” dedi. Türkiye Hastanesi çalışanlarına teşekkürlerini sunan Baki, “Çalışanlarımız farkındalık göstermek istedi. ‘Kış ayları geldi, bu havalarda büyüklerimiz üşümesin diye onlara kendi el emeğimiz göz nurumuz ile örgü örmek ve Darülaceze’de ki büyüklerimize hediye etmek istiyoruz’ dediler. O noktadan hareket ile bizde buraya geldik büyüklerimize bu hediyeleri verip sohbet edeceğiz. Bu denli kıymetli bir anıya sahip olacağımız için de çok mutluyum” diyerek cümlelerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.