EKONOMİ - 18 Ocak 2019 Cuma 13:17

Turkcell yerli otomobilin CEO’sunu ağırladı

A
A
A
Turkcell yerli otomobilin CEO’sunu ağırladı

Turkcell, yerli otomobil ekibinin lideri Gürcan Karakaş’ı konuk etti.

Turkcell, yerli otomobil ekibinin lideri Gürcan Karakaş’ı konuk etti. Her fırsatta ’otomobilden daha fazlasını’ yapmak üzere yola çıktıklarını dile getiren Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu A.Ş. CEO’su Karakaş, projede gelinen aşama ve süreçle ilgili önemli bilgileri Turkcell çalışanlarıyla paylaştı.



Dünyanın ilk dijital operatörü Turkcell, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu A.Ş CEO’su Gürcan Karakaş’ı misafir etti. Yerli ve milli teknoloji denildiğinde ilk akla gelen şirketlerden biri olan ve Türkiye’nin yerli otomobil projesinin paydaşlarından Turkcell, Liderlik Gelişimi Programları kapsamındaki Turkcell Akademi C-Lounge etkinliğinde bu yılın ilk konuğu olarak Karakaş’ı ağırladı. 2011 yılında saygın Alman Ekonomi yayını Handelsblatt tarafından Almanya’nın en tepesindeki 30 şirketi yönetmeye aday 100 kişiden biri olarak gösterilen Gürcan Karakaş, son olarak görev yaptığı küresel tedarik devi Bosch’ta 2’nci kademe yöneticiler arasına yükselen tek yabancı olarak da dikkati çekiyordu.



Başarılı kariyerini 1 Eylül 2018’den itibaren ‘hayallerindeki görev olarak tanımladığı, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu A.Ş CEO’su olarak sürdüren Gürcan Karakaş, Turkcell çalışanlarına kariyer yolculuğunu anlatıp, bu yolculuğun kilometre taşlarından da örnekler verdi. Karakaş konuşmasında, fırsatları kaliteli ve güçlü markalara çevirmenin, doğru ürün portföyü, maliyet yönetimi, güçlü yetkinlikleri olan bir ekip ve müşteri odaklı çevik bir organizasyonla mümkün olacağını anlattı. Gürcan Karakaş TOGG’un, Turkcell’in başta insan kaynağı ve teknoloji olmak üzere hemen her alandaki birikiminden yararlandığını da özellikle vurguladı.



Türkiye’de her kesimden insanın adeta nefesini tutarak beklediği otomobil projesinde de planlara uygun olarak ilerlediklerini anlatan Karakaş, Turkcell çalışanlarından gelen konuya ilişkin soruları da şöyle cevapladı: "Bu projeye sadece bir otomobil projesi olarak bakmıyoruz. Başından beri hep ’otomobilden daha fazlasını yapmak üzere yola çıktık’ dedik çünkü projemizin harekete geçireceği ekosistemin GSMH’ya katkısı 50 milyar euro, cari açığa olumlu katkısı 7 milyar euro ve istihdama katkısı ise doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 20 bin kişi olacaktır. Ayrıca, bu proje teknoloji, yani akıllı araçlar ve buna bağlı ekosistemler üreten sayılı gelişmiş ülkeler arasına katılmamıza liderlik edebilecek bir teknoloji dönüşüm projesi olarak da stratejik bir öneme sahip".



"Pazar potansiyelimiz, yetkinliğimiz var ama daha önemlisi çok kararlıyız"


Türkiye’nin Otomobili Girişimi’nin 3 temel faktörden ötürü başarılı olacağına inandıklarını söyleyen TOGG CEO’su Karakaş, bu faktörleri şöyle sıraladı: "Pazar potansiyeli açısından baktığımızda Türkiye’de 1000 kişiye düşen 144 adet otomobil sayısı, 624 adet olan Yunanistan, 380 adet olan Hırvatistan ya da 380 adet olan Doğu Avrupa ülkeleri ortalamalarının oldukça altındadır. Ama bu rakam aynı zamanda pazar potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor. Yetkinliğe geldiğimizde, nitelikli insan gücü, geleneksel otomotiv üretiminde 50 yılın üzerinde tecrübe önemli bir baz teşkil ediyor. Buradaki gücümüz ağırlıklı olarak dünyaya entegre olmuş tedarik sanayimizden geliyor. Özellikle dönüşüm ve değişim fırsatlarında da uzun soluklu kararlılık gerekmektedir ki, gerek devletimizin gerek ortaklarımızın bu konudaki tavrı çok net. Hedefimiz kuracağımız ekosistem ile yeni teknolojilerin gelişmesine, iş modellerinin oluşturulmasına aktif ve önemli bir katkıda bulunmak ve aynı zamanda ülkemizin en önemli ihracat kalemini oluşturan otomotivin geleceğe hazırlanmasına yardımcı olmaktır".



Turkcell çalışanları adına Gürcan Karakaş’a katılımından dolayı teşekkür ederek, günün anısına plaket takdim eden Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Gürcan Karakaş’ın Türkiye’nin en önemli projelerinden birinin liderliğini üstlendiğini ve bunu da layıkıyla yaptığını belirterek, görevinde başarılar diledi.



Turkcell’in deneyim havuzu C-Lounge


Turkcell Akademi C-Lounge oturumlarında, şirket içi ve dışından örnek liderlerin başarı hikayeleri ve liderlik yolculukları aktarılıyor. Turkcell çalışanlarının farklı liderlik yolculuklarından, başarı hikayelerinden ilham alması ve iş hayatlarında bu farklı bakış açılarından faydalanması hedefleniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Baharda sık görülen 5 cilt hastalığı Dermatoloji Uzmanı Dr. Elif Yiğit, cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınlarının sebep olduğunu ifade etti. Dr. Yiğit, bahar aylarının gelmesi ile birlikte sıcak yüzünü iyiden iyiye gösteren güneşe karşı dikkatli olunup tedbir alınmazsa beraberinde bazı cilt hastalıklarını da getirebildiği söyledi. Yiğit, “Cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınları sebep oluyor” dedi. Özellikle bahar aylarında görülme sıklığı artan cilt hastalıkları hakkında bilgiler veren Dr. Elif Yiğit, bu sorunların en başında ise güneş alerjisi ve kurdeşenin yer aldığını kaydetti. Dr. Yiğit, bahar aylarında sık görülen 5 cilt hastalığını şu şekilde açıkladı: Güneş alerjisi Güneş alerjisi, cildin güneşin zararlı ışınlarına gösterdiği bir reaksiyon. Belirtileri genellikle kaşıntılı kızarıklık, kabarıklık ve isilik şeklinde ortaya çıkıyor. Ancak şiddetli güneş alerjisi; kurdeşen, sulu kabarcıklar, şişlik şeklinde de kendini gösterebiliyor. Polimorf ışık reaksiyonu, iltihaplı ve kaşıntılı cilde neden olan aktinik prurigo, kronik aktinik dermatit ve güneş ürtikeri (solar ürtiker) olarak birçok çeşidi bulunuyor. Bu durumda etkin bir şekilde güneşten korunmak alınacak ilk ve en önemli tedbir oluyor. Kurdeşen (Ürtiker) Araştırmalar, her dört kişiden birinin yaşamı boyunca en az bir kez ürtiker geçirdiğini gösteriyor. Ürtikere en çok baharla birlikte polenlerin artması sebep oluyor. Deriden kabarık, basmakla solan, etrafı kızarık, sınırları belirgin ve kaşıntılı döküntüler ürtikerin belirtileri olarak öne çıkıyor. Bu döküntüler 24 saat içinde kayboluyor ve vücudun başka yerlerinde tekrar çıkıyor. Ancak belirtiler hastaları özellikle geceleri daha çok rahatsız ediyor ve yaşam kalitelerini olumsuz etkiliyor. Şiddetli kaşıntılar kimi zaman dayanılmaz boyutlara ulaşabiliyor. İleri durumlarda göz kapağı ve dudaklarda şişlikler meydana gelebiliyor, bunun sonucunda da acil müdahale edilmesi zorunlu bir hal alıyor. Mantar enfeksiyonları Bulaşıcı bir deri enfeksiyonu olan ve yaygın olarak görülen mantar, vücuda giren organizmaların yerleştiği bölgelerde sulu veya kuru deri, kaşıntı ve kızarıklık şeklinde kendini belli ediyor. Özellikle şeker hastalarının ayaklarında ortaya çıkan mantar hastalığının ihmal edilmemesi gerekiyor. Mantarlara bağlı deri hastalıkları sıcak ve nemli ortamlarda daha fazla görüldüklerinden kişisel temizliğe özen göstermek, hasta kişilerle temastan kaçınmak, sentetik olmayan ayakkabılar giyinmek ve kıyafet seçiminde pamuklu giysileri tercih etmek önem taşıyor. Alerjik deri hastalıkları Bahar aylarında atopik egzama, alerjik rinit (saman nezlesi) ve astım hastalığı olan kişilerde alerjik cilt hastalıklarının gelişme ihtimali de fazlasıyla artıyor. Bu dönemde özellikle polenlerden, alerjiyi tetikleyen gıdalardan, ev tozu ve stresten mümkün olduğunca kaçınılmasının yanı sıra uzman bir hekimden de yardım alınması gerekiyor. Güneş lekeleri Baharın gelişiyle birlikte artan güneş ışınlarına maruz kalan bölgelerde deri döküntüleri, koyu lekeler ve güneş yanıkları görülebiliyor ayrıca ciltte kırışıklık oluşumunun bir sonucu olarak erken cilt yaşlanması meydana gelebiliyor. Bunların yanı sıra ileriki yıllarda deride kötü huylu tümörler (kanser) dahi gelişebiliyor. Bu nedenle bahar aylarında zararlı güneş ışınlarına maruz kalmamak için güneşin cilde ulaşmasını engelleyecek kıyafetler giymek ve gerekirse çok faktörlü güneş kremi kullanmak önem kazanıyor.
İstanbul Birevim Genel Müdürü Orak: “KKM’den ayrılan paranın yastık altına geri dönmesi önlenmeli” Merkez Bankası’nın 2023 yılında 818 milyar liranın üzerinde zarar etmesinin ana nedeni olarak Kur Korumalı Mevduat (KKM) gösterildi. Bilanço verilerini değerlendiren Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak, “KKM sürecine yönelik eleştirileri bir kenara bırakıp toparlanmaya yönelik hamle yapmalıyız. Bu noktada yapılması gereken ilk iş ise KKM çıkışlarının yastık altına geri dönmesini önlemektir” dedi. Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlanan Merkez Bankası bilançosu, Kur Korumalı Mevduatın (KKM) ülke ekonomisine etkisini net bir şekilde ortaya koydu. Açıklanan bilgiye göre; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2023 yılındaki dönem zararı 818 milyar 182,9 milyon lira olarak kayıtlara geçti. Merkez Bankası’nın zarar etmesine yol açan KKM sürecini değerlendiren Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak, “Finansman modelinin iç kaynaklara dayandırılmadığı sistemlerde bu tür ciddi kayıplar muhtemel görünüyor. Fakat şu an KKM sürecine yönelik eleştirileri bir kenara bırakıp toparlanmaya yönelik hamle yapmamız gerekiyor. Zararın azaltılıp karlılığın artırılması açısından KKM’den çıkan paranın yastık altına değil, sisteme geri dönmesi gerekiyor. Tasarruf Finansman sektörü olarak bu süreci tersine çevirecek ve karlılığı artıracak potansiyele sahibiz” dedi. Tasarruf Finansman sisteminin Merkez Bankası bilançosuna etkisi “Tasarruf Finansman sistemi, yastık altında bekleyen küçük birikimlerin sisteme katılmasını sağlayarak hem vatandaşın ev, araç hayaline ulaşmasını sağlıyor hem de durağan halde bekleyen birikimleri harekete geçirerek milli ekonomiye katkı sağlıyor” diyen Av. Mahir Orak, Tasarruf Finansman sisteminin Merkez Bankası bilançosuna etkisini şu sözlerle açıkladı: “Hizmet sunduğumuz Tasarruf Finansman sektörünün temel amacı, herkesin kendi ev ve aracına sahip olmasını sağlamaktır. Faiz ve peşinatın olmadığı bu sistem sayesinde vatandaşımızın yaşam standardını yükseltmeyi hedefliyoruz. Nüfusun büyük çoğunluğu ev, araç, evlilik, seyahat, iş kurma gibi nedenlerle birikim yapıyor ve bu küçük tasarrufları yastık altında bekletiyor. Bireysel olarak gösterilen bu çabanın sonunda hayalleri gerçekleştirmek için gereken finansmana erişmek ise uzun yıllar alabiliyor. Biz bu küçük birikimleri bir araya getiren bir sistem inşa ettik. Tasarruf Finansmanı sistemi adını verdiğimiz bu sistem sayesinde insanlar, tasarruflarını bir araya getirerek daha kısa sürede borçlanmadan kendi evine ve aracına sahip olabiliyor. Bu sistemin en önemli avantajlarından biri de bu küçük birikimlerin sisteme katılmasıdır. Ekonomik açıdan güçlü bir ülkeye dönüşebilmek için içerdeki kaynaklara ihtiyacımız var. Dış borçlanma ve dışa bağımlılık konularını gündemimizden çıkarmaya ihtiyacımız var. Merkez Bankası bilançosunda meydana gelen zararın ana nedeni olarak gösterilen KKM ve Taşınan Açık Döviz Pozisyonları, temelde borçlanma ile ilgili durumlardır. Borçlanma durumunu minimize etmenin en akılcı yolu ise bireysel tasarruf yerine kollektif tasarrufa yönelmek, iç kaynakları artırmaktır. Kredi bir borçlanma biçimidir, tasarruf finansmanı ise kendi kaynağını kullanmanı sağlayan finansman sistemidir.” KKM’nin gelecek dönemde vatandaşa etkisi Ülkedeki para politikalarından sorumlu olan Merkez Bankası tarafından uygulamaya konulan KKM’nin gelecek dönemde vatandaşa etkisini değerlendiren Av. Mahir Orak, “Bir ülkede para ile ilgili tüm süreçleri yürüten resmi bir yapının zarar etmesi ve bu zararın ciddi boyutlara ulaşması, o ülkenin idarecilerinin olduğu kadar vatandaşlarının da sorunu ve sorumluluğudur. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın zararı, hepimizin zararıdır. Bu noktada her birimizin bu zorlu dönemeci geçebilmek için çaba sarfetmesi gerekmektedir. İlk adım olarak KKM çıkışlarının yastık altına dönmesi önlenmeli, sistem içerisinde kalması sağlanmalıdır. Bu noktada idarecilerle vatandaşın uyum içerisinde hareket etmesi elzemdir. Özellikle vatandaş nezdinde, sistem içerisindeki paranın yatırıma dönüşmesini sağlayan ve tamamen iç kaynaklarla faizsiz, peşinatsız finansman sağlayan Tasarruf Finansmanı seçeneği değerlendirilmelidir. Ülkenin idarecileri tarafından KKM’nin Merkez Bankası üzerindeki baskısını azaltacak ve zararın karlılığa dönmesini sağlayacak Tasarruf Finansmanı gibi finansal sistemler desteklenmelidir. Toparlanmanın yolu, dış borçlanmayı artıran kısa süreli iktisadi çözümler değildir. Tasarruf seçeneği, elimizdeki en kuvvetli seçenektir. Kültürel kodlarında tasarruf olan bir ülkenin borçlanma ya da zarar etme lüksü yoktur, olmamalıdır. İç varlıklarımızı büyütebileceğimiz alternatif sistemleri desteklemeli, ülke ekonomisini güçlendirmeliyiz” diye konuştu.
İstanbul Taksim Meydanı’nda geçtiğimiz yaz meydana gelen olayın görüntüleri ortaya çıktı: Kadınlar polis otosuna saldırdı, karakolu birbirine kattı Taksim Meydanı’na giren polis ekibinin önlerinden çekilmeleri için korna çaldığı iki genç kadın, hem çekilmeyip hem de küfürler savurunca ortalık karıştı. Polis otosuna da vuran iki kadın direnip hakaretler etmeyi sürdürünce polis tarafından güçlükle gözaltına alındı. Kelepçelenen iki kadın önce hastaneyi sonra da karakolu da adeta birbirine kattı. Yaşananlar kameralara yansırken, saldırgan iki kadın adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Beyoğlu Taksim Meydanı’nda geçtiğimiz yaz yaşanan olayda gece saatlerinde devriye gezen polis ekibi, cadde üzerinden meydana giriş yaptı. Burada ilerleyen ekip, önünde yürüyen iki kıza yoldan çekilmeleri için kornaya bastı. Ancak dansçılık yaptığı ve öğrenci olduğu öğrenilen Zeynep Beren B. (22) ekibe bağırarak, “Burası yaya yolu, siz kendinizi ne zannediyorsunuz, defolun başka yerden geçin" dedi. Polisin tekrardan yoldan çekilmeleri yönünde uyarıda bulunması üzerine kadın şahıs, ekibin geçişine engel olarak “üzerinizde ki üniformaya mi güveniyorsunuz” diyerek bu kez de küfürler savurmaya başladı. Polis otosunu yumruklayıp küfürler savurdu Çevredeki vatandaşların duyacağı şekilde hakaretler de savuran kadın, polis otosunun da kaputunu yumruklamaya başladı. Bunun üzerine araçtan inen polis ekibi, kadını uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak uyarıları dikkate almayan kadın, bağırarak küfür etmeye devam etti. Bu sebeple polis kadını gözaltına almak istedi. Kadınlar ise polise direnerek tekme ve yumrukları savurdu. Kadın polis otosuna bindirilmek istenildiği esnada yanındaki arkadaşı Elif Aleyna Ö. (26), aracın kapısını açarak polis memuruna eliyle vurmaya başladı. Polis ekiplerinin müdahalesi sonucu iki kadın da güçlükle polis otosuna bindirildi. Yaşananlar güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Küfür ve hakarete uğrayan doktor “beyaz kod” verdi Sağlık kontrolünden geçirilmesi için hastaneye götürülen iki kadın, polis otosu içerisinde polis memurunu darbederek direnmeye devam etti. Hastanede de aynı şekilde küfür ederek bağırmayı sürdüren iki kadını güvenlik görevlileri sakin olmaları yönünde uyardı ancak başarılı olamadı. Hastanedeki doktora da küfür ve hakaret ettiği öğrenilen iki kadın hakkında doktor, şikayetçi olacağını söyleyerek “beyaz kod” uyarısı verdi. Güçlükle alınan sağlık raporu sonrasında iki kadın, emniyete götürülmek üzere polis otosuna bindirilmek istendi. Ancak iki kadın, kendini yere atarak polis direndikten sonra tekme ve yumruklar salladı. Zorlukla araca bindirilen kadınlardan biri, "İnşallah anan, bacında bu duruma düşer” diye küfürler etti. Karakolu da birbirine kattılar Daha sonra polis otosuyla emniyete görürülen iki kadın, burada da rahat durmadı. Küfür ve hakaretler eden iki kadın, oturduğu yerden kalkarak polise saldırdı. Polis memuru yaşananları cep telefonuyla kayıt altına alırken, karakolu adeta birbirine katan iki kadının ifadesi alındı. Geceyi nezarethanede geçiren iki kadına, “tehdit-hakaret”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kamu aracına zarar verme” suçlarından ve “beyaz kod” verilmesinden dolayı adli işlem yapıldı. Ortalığı birbirine katan iki kadın serbest İşlemlerinin tamamlanması sonrasında adllyeye sevk edilen saldırgan 2 kadın, çıkartıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili mahkeme sürecinin halen devam ettiği ortaya çıktı.