EKONOMİ - 27 Eylül 2012 Perşembe 13:15

`EKONOMİYE KADIN GÜCÜ` İLE KADIN KALKINACAK, TÜRKİYE KAZANACAK

A
A
A
`EKONOMİYE KADIN GÜCÜ` İLE KADIN KALKINACAK, TÜRKİYE KAZANACAK

Turkcell, ekonomik üretime başlamak isteyen dar gelirli kadınlar için Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile işbirliğine giderek cepten kalkınma seferberliği başlattı.
Ekonomiye Kadın Gücü` adlı seferberlik sayesinde dünyada ilk defa bir mobil operatör, bir mikrofinans kuruluşuyla ortak ``˜sosyal borçlanma` modelini hayata geçiriyor. Turkcell`in teknolojisiyle güçlendirilen sosyal borçlanma modeli sayesinde dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek. Ekonomiye Kadın Gücü seferberliğinin hedefi 4 yılda 100 bin kadını ekonomiye kazandırmak.
Türkiye`nin lider teknoloji ve iletişim şirketi Turkcell, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) ve Türkiye Grameen Mikrofinans Programı ile dünyaya örnek olacak bir işbirliğine giderek dar gelirli kadınları ekonomiye kazandıracak büyük bir projeyi hayata geçirdi.
İstanbul SwissOtel`de düzenlenen basın toplantısıyla tanıtılan ``Ekonomiye Kadın Gücü`` adlı proje ile dünyada ilk defa bir mobil operatör ve mikrofinans kuruluşu ortak bir sosyal borçlanma modelini hayata geçiriyor. Cepten kalkınma seferberliği hedefi üzerine inşaa edilen sosyal borçlanma modeli sayesinde artık dileyen herkes ister cepten ister webden dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların iş hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek.
Ekonomiye Kadın Gücü programı sayesinde ilk etapta 55 bin kadın girişimci Turkcell`in teknoloji ve iletişim gücüyle buluşacak. 4 yıl içinde hedef 100 bin kadına ulaşılması olarak belirlendi. İlk bağış ise Van`daki kadınların ekonomiye kazandırılması için 400 bin TL ile Turkcell`den geldi. TİSVA, Turkcell`in sağladığı bu fon ile henüz şubesi bulunmayan Van`da şube açarak buradaki dar gelirli kadınları ekonomiye kazandıracak çalışmalarda bulunacak.
Türkiye`nin dört bir yanından gelmiş girişimci kadınlarca kurulan kermesin de yer aldığı basın toplantısında konuşan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, ``Türkiye`de kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı sadece yüzde 28. Bu tablo, ekonomiye dahil olamamış, hiç şans tanınmamış gizli bir potansiyele işaret ediyor. Turkcell olarak bizim en büyük hedefimiz inovatif çözümlerle toplumsal kalkınmaya destek olmak. Bunun için dünyanın en iyi mobil iletişim altyapılarından birini kurduk, teknolojiyle fark yaratmaya odaklandık. Bugüne kadar gerek eğitim gerek istihdam olsun, tüm sosyal sorumluluk işlerimizde çıkış noktamız, fırsat eşitliği sağlayarak insanımız için fark yaratma isteği oldu. Bugün başlattığımız Ekonomiye Kadın Gücü ile teknoloji ve iletişim gücümüzü ve inovatif çözümlerimizi kadınlarımız ile buluşturuyoruz. Kadınlarımıza fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini hepimiz biliyoruz. Küçücük desteklerle kadınların hayallerinin gerçek olması, hayatların değişmesi mümkün. Şimdi diyoruz ki, gelin ``˜Ekonomiye Kadın Gücü seferberliğimizin bir parçası olun, kadınlarımıza karınca kararınca da olsa destek verin, kadınlarımız işini kursun, kalkınsın, Türkiye kazansın. Türkiye`nin geleceğine hep beraber yatırım yapalım`` dedi.
TİSVA Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül de yaptığı konuşmada şunları söyledi:
``Türkiye`de her 5 kadından 1`i dar gelirli (yaklaşık 7 milyon). Bugüne kadar TİSVA olarak Nobel Ödüllü Muhammed Yunus`un öncülüğünü yaptığı Grameen Trust ile birlikte binlerce kadının hayalini gerçekleştirmesine yardımcı olduk. 2003 yılında Diyarbakır`da 6 kişi ile başlayan mikrokredi programımız bugün 65 ilde yaklaşık 55 bin kadına ulaştı. Dar gelirli kadınlarımıza sağladığımız kredi miktarı 174 milyon TL`yi buldu. Ancak binlerce kadınımız daha işini kurabilmek için maddi kaynak bekliyor. Bugün Turkcell`le başlattığımız bu seferberlik ile dünyada ilk defa bir mobil operatör, bir mikrofinans kuruluşuyla ortak sosyal borçlanma modelini hayata geçiriyor. Bu model bizim için hayati önem taşıyan bireysel desteklerin artmasında ve binlerce kadınımızın daha hayallerine kavuşmasında kilit rol oynayacak. Turkcell`in teknolojisiyle güçlendirilen sosyal borçlanma modeli toplumsal bir dayanışmaya dönüşecek, kadınlarımız arkasında milyonların desteğini hissedecek, geleceğe umutla bakacak. Bu proje ile Türkiye`de ilk defa mikrokredi verme ve tahsilat süreci mobil ortama geçiriliyor. Bu hem bizim Vakıf operasyonlarımız hem de kadınların para yönetiminde kolaylık sağlayacak, hem de bu operasyonel verimlilik, kadınlara daha fazla kaynak olarak yansıyacak`` dedi.
Pek çok ilki içeren yenilikçi bir kalkınma modeli olan Ekonomiye Kadın Gücü`nün kapsamı şöyle:
Sosyal Borçlanma ile Daha Fazla Fon: Türkiye`de bir ilk olan sosyal borçlanma modeli sayesinde artık dileyen herkes ister cepten (m.ekonomiyekadingucu.com), ister webden (www.ekonomiyekadingucu.com) dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek. Dileyenler site üzerinden seçtiği girişimci kadına borç verebileceği gibi dileyenler de proje havuzuna bağış şeklinde katkıda bulunabilecek. Kadınlara destek vermek için mobil ödemeden kredi kartına kadar, farklı ödeme alternatifleri tercih edilebiliyor. Borç vermeyi tercih eden destekçiler paralarını 52 haftanın sonunda geri alabiliyorlar.
Mobil İlan Platformu: Turkcell`in mobil ilan altyapısı kullanılarak kadınlara ürünlerini çok daha fazla kişiye pazarlama imkânı sağlanacak. Bu sayede girişimci kadınlar sadece bulundukları yerle kısıtlı kalmayarak tüm Türkiye`ye satış yapabilecek, pazar dinamiklerini takip edip işini geliştirebilecek. Yaptıkları bağışlarla yetinmek istemeyenler bu platform üzerinden kadın girişimcilerin ürünleri satın alarak da destek olabilecek.
Cepten Kişisel Gelişim Eğitimi: Mikrokredi alarak kendi işini kuran kadınlara Turkcell`in Mobil Eğitim altyapısı kullanılarak kendilerini daha fazla geliştirmeleri için cepten eğitim verilecek. Temel satış-pazarlama, temel iletişim ve finansal okur yazarlık gibi konularda verilecek eğitimlerle kadınların işlerini büyütmeleri hedefleniyor.
Temel Cep Telefonu Eğitimi: Proje kapsamında cep telefonu olmayan dar gelirli kadınlara uygun koşullarda cep telefonu sahibi olmaları için destek verilecek. Cep telefonu desteğinin yanı sıra, kadınlara temel cep telefonu eğitimi verilerek hem vakıfla, hem de alışveriş yaptığı kişilerle aralarındaki iletişim engellerinin kaldırılması sağlanacak.
Mikrokredi Nakit Akışının Mobil Ortama Taşınması: Mikrokredinin verilme ve tahsil edilmesi süreçlerinde elden ele nakit akışının azaltılarak mobil teknolojilerin yardımıyla elektronik ortama taşınması hedefleniyor. Türkiye`de ilk olan bu model kapsamında Turkcell`in finans alanında geliştirdiği mobil teknoloji çözümleriyle; mikrogirişimci kadının cep telefonu ile basit finansal hizmetlere erişiminin güvenilir kılınması, cep telefonu sahipliğinin pekiştirilerek kadında para yönetimi bilincinin geliştirilmesi
TİSVA`nın saha operasyonlarında kredi verme ve tahsilat süreçlerinde nakit akışının azaltılarak elektronik paraya geçmesi; operasyon verimliliğinin artırılmasına katkı sağlanması hedefleniyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yunus Akgün: "Kazanıp dönmek istiyoruz" Galatasaraylı futbolcu Yunus Akgün, Monaco maçıyla ilgili, "Buradan kazanıp dönmek istiyoruz. Önümüzde 2 maç kalıyor, o maçları da kazanıp Şampiyonlar Ligi’nde hedefimiz doğrultusunda devam etmek istiyoruz" dedi. Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 6. haftasında TSİ 23.00’te Monaco ile karşılaşacak. Müsabakanın hazırlıklarını tamamlayan sarı-kırmızılılarda futbolculardan Yunus Akgün, Teknik Direktör Okan Buruk ile birlikte katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Çok önemli bir maça çıkacaklarını belirten Yunus, "İyi bir rakibe karşı oynayacağız. Tabii biz kendi oyunumuzu oynadığımızda neler yapabileceğimizi biliyoruz. İyi çalıştık, analizlerimizi yaptık. Yarın da burada inşallah kazanıp hem camiamızı hem de taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz" diye konuştu. "Daha iyi olacağım" Yaşadığı sakatlık ve son durumuyla ilgili bilgi veren 25 yaşındaki futbolcu, "Bir operasyon geçirdim. Tabii ki ağrılarım zaman zaman oluyor ama bu süreçte Yener İnce ve ekibine teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten çok yardımcı oldular. Fiziksel olarak ve ağrı durumu olarak gün geçtikçe daha iyiye gidiyorum. Oynadıkça daha iyi olacaktır. Fiziksel olarak dediğim gibi daha yüzde 100’ümde değilim ama çalışmalarımı yapıyorum. Daha iyi olacak zamanla" ifadelerini kullandı. "Kazanıp dönmek istiyoruz" Sarı-kırmızılı taraftarların her zaman kendilerine destek olduğunu ifade eden Yunus Akgün, şunları söyledi: "Taraftarlarımız zaten bize her zaman, her ülkede, gittiğimizde deplasmanda destek oluyorlar. Bu bizim için çok önemli. Yarın maçta da bunu göreceğimizi biliyoruz. Şampiyonlar Ligi bizim için çok önemli. Oyuncular olarak bunu konuştuğumuzda da çok önemli olduğunu biliyoruz. Taraftarlarımızın, camiamızın beklentisini de biliyoruz. Biz de onları mutlu etmek için, sevindirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Aynı şekilde bize destek olmaya devam etsinler. Biz de Allah’ın izniyle yarın buradan kazanıp dönmek istiyoruz. Önümüzde 2 maç kalıyor, o maçları da kazanıp Şampiyonlar Ligi’nde hedefimiz doğrultusunda devam etmek istiyoruz."
İstanbul Okan Buruk: "Şampiyonlar Ligi’nde hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Monaco maçına ilişkin, "Oyuncularıma çok güveniyorum ve onlarla birlikte Şampiyonlar Ligi hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" dedi. Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 6. haftasında TSİ 23.00’te Monaco ile karşılaşacak. Müsabakanın hazırlıklarını tamamlayarak Fransa’ya giden sarı-kırmızılılarda Teknik Direktör Okan Buruk, mücadelenin oynanacağı II. Louis Stadyumu’nda düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. İki takım için de çok önemli bir maç olduğunu belirterek sözlerine başlayan Buruk, "Bundan sonraki hedefleri belirleyecek çok önemli bir maça çıkıyoruz. Rakibimizin de ligde ve Avrupa’da değişken performanslarını görüyoruz. Tabii ki çok iyi bir kadroya sahipler, iyi oyunculara sahipler. Özellikle son iç saha maçlarında Paris Saint-Germain’e karşı aldıkları galibiyet tabii ki çok önemliydi. Ama biz de buraya her zamanki gibi kazanmak için geldik. Kazanmak için buradayız. Eksiklerimiz var. Zor bir dönemden geçiyoruz. Hem kadro yapısı olarak hem de maç sertliği olarak üst üste maçlar oynuyoruz. Aşağı yukarı da aynı oyuncularla oynuyoruz. Çok fazla seçeneğimizin kalmadığı bir durumdayız. O yüzden bizim için tabii ki zorlu bir fikstür ama her şey iyi gidiyor. Ligde lideriz, 3 puan öndeyiz. Trabzonspor’dan da 2 puan öndeyiz. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde nereye gideceğimizi bu maç çok net bir şekilde belirleyecek. O yüzden çok önemli bir maça çıkacağız. Her zaman olduğu gibi hep söylüyorum, oyuncularıma çok güveniyorum ve onlarla birlikte Şampiyonlar Ligi hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" ifadelerini kullandı. "Galatasaray tarihi için çok önemli bir stat" Sarı-kırmızılıların 2000 yılında bu statta kazandığı UEFA Süper Kupa’nın hatırlatılması üzerine Okan Buruk, "Evet, bu stat Galatasaray tarihi için çok önemli, çok değerli bir stat. 2000 yılında Süper Kupa finalini burada oynadık. Bu statta bir kupa kaldırdık. Bu tabii ki hem benim futbolcu olarak hatıramda hem de bütün Türk halkının hatıralarında kalmış çok önemli bir başarı. Galatasaraylıların hatıralarında kalmış çok önemli bir başarı. İnşallah yarın akşam tekrar burada çok önemli bir gece daha yaşarız.Bunun için en iyi şekilde hazırlandık" diye konuştu. "Kazanmaktan başka düşüncemiz olmayacak" Son oynadıkları Union Saint-Gilloise maçındaki eksiklere dikkat çeken Buruk, "Maç maç gidiyoruz. Her maçın ayrı bir hikayesi var tabii ki. Kötü başladık. Sonra 3 maç kazandık.Hiç beklemediğimiz bir anda çok önemli oyuncularımız, çok değerli oyuncularımız eksildi. Çok eksik bir şekilde Union Saint-Gilloise maçına çıktık. İyi bir 11’e sahibiz. Maçı kazanabilecek 11’e sahibiz ama maalesef o maçı kazanamadık. Burada da yine galibiyet için sahaya çıkacağız. Tabii ki aldığınız her puan Şampiyonlar Ligi’nde özellikle deplasmanda çok değerli, çok önemli. Ama her takım kazanmaya oynar, yani kazanmaktan başka bir düşüncemiz olmayacak" şeklinde konuştu. "Rakibimizi en iyi şekilde analiz ettik" Fransız ekibinin taktiği üzerine konuşan Buruk, sözlerine şöyle devam etti: "Monaco takımı, yeni teknik direktörü takıma katıldıktan sonra hep 3’lü oynadı ancak son Pafos maçıyla birlikte başlayarak Paris Saint-Germain maçı ve Brest maçında 4’lü savunmaya geçti. Yine bu dörtlü savunmayı bekliyorum. Paris maçına baktığımızda 10 kişiyle bile pozisyon vermeyen bir Monaco var. Çok iyi oyunculara sahipler gerçekten. Analiz etmesi tabii ki çok zor değil. Son maçlarda özellikle aynı oyuncularla oynadılar. Bir tek savunma hattında, savunma merkezinde ve orta saha merkezinde değişiklikler var. Zakaria’nın cezalı oluşu son maçta değişikliğe yol açtı. Yarın Balogun oynarsa tam kadro gibi olacak. Balogun’un olmadığı gün tabiiki biraz daha fazla değişiyor. O yüzden rakibimizi biz de en iyi şekilde analiz ettik. Artık saha içi performans, maçın gidişatı ve o maçın aksiyonları çok önem kazanıyor. Kazanmak için rakibimizin de ne kadar iyi bir takım olduğunu biliyoruz. Biz de burada taraftarımızla birlikte, çok sayıda taraftarımızın olacağına inanıyorum, elimizden geleni yapacağız." "Sakatlıklar 90 dakikalık performansımızı etkiliyor" Cok iyi oyunculara sahip olduklarını söyleyen sarı-kırmızılıların teknik patronu her zaman iyi bir 11 ile sahaya çıkmaya çalıştıklarını söyledi. Buruk, "Bazen oyuncu değişikliklerinde zorlanabiliyoruz. Son maçta da bunu yaşadık. Fenerbahçe maçında yaşadık. Çaresiz kaldığım yerler oluyor. Lemina’nın ve Arda’nın olmadığı bir durumda özellikle savunma hattında tamamen çaresizim. Galatasaray’daki bu 4. yılım, bu en zorlandığım dönemler aslında. Bazı mevkilerde değişiklik yapacak oyuncumuz yok. O yüzden bu maçın ikinci yarılarını etkiliyor. Devamlı aynı oyuncularla 4 günde bir maç oynuyoruz. Bazen dinlendirmemiz gereken oyuncuları dinlendiremiyoruz. Sakat sakat oynatıyoruz. Bu durum birçok oyuncunun performansını etkiliyor. Şimdi IsmailJakobs’u antrenmanda bugün denedik ama yüzde yüz hazır olmadığını biliyoruz. Birçok oyuncu için sakatlığının tekrarlanma riskini de göze alarak bu dönemde oynamak zorundayız. Oyuncularımızı korumam gerekiyor çünkü bazen biz onları oynatmak zorunda kalıyoruz. Tabii ki sağlıklarını çok kötü bir şekilde etkilemeyecek şekilde oynatıyoruz ama bu riskleri alıyoruz. Böylesine mecbur kaldığımız bir dönem. Geçen hafta Lemina için bunu söyledim, Yunus da aynı şekilde. Ayağında ağrılarla oyuna girdi. Jakobs bugün antrenmana çıktı. Berkan tam iyileşmemişti ama kadroya aldık. Kısa bir süre oynattık. Yine hep ağrılarla oynuyor. Bu dönemde mecburen bunu yapmak zorundayız. Bu tabii ki 90 dakikalık performansımızı etkiliyor. Her oyuncu bizim için önemli. Her oyuncunun eksikliğini hissediyoruz. Yunus’un da gerçekten eksikliğini çok hissettik. Tabii ki bir plan hazırladık. Elimizdeki mevcut oyuncularla ne yapabileceğimizi düşündük. Bugün de bununla ilgili çalışmamızı yaptık. Yarın da bunun karşılığını göreceğiz" dedi. "Yunus ve Jakobs için kararı yarın vereceğiz" Yunus Akgün’ün son durumuyla ilgili bilgi de veren Buruk, şöyle konuştu: "Son maçta Yunus 25-30 dakika oynadı. Bir sonraki maça hazırlık oldu onun için.Takımı için, takımın başarısı için, arkadaşları için gerçekten kendini zorluyor. Ağrıları olmasına rağmen yarın karar vereceğiz. Burada Ismail Jakobs’un durumu önemli. Yarın onunla ilgili de karar vereceğiz. Orta sahada da çok fazla alternatifimiz yok. Rakibimizin özellikle öndeki santrafor dışındaki 3 oyuncusu çok gezerek oynuyorlar, çok hareketliler. Orta saha oyuncuları ve savunma oyuncuları da tabii ki fiziksel olarak çok büyük bir üstünlük kuruyorlar. Özellikle bunu değerlendirip buna göre planlar yapıyoruz."
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "(Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım. Gelin hep birlikte bu ülkenin geleceğine dair çok daha güçlü bir çerçeve oluşturalım. Biz AK Parti olarak bu konuları çalışıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi zaten yeni tasarısını hazırladı. Bu sistemi iyileştirmek, geliştirmek için partilerin, grupların bir araya gelip ortak akılla böyle ön yargılarla baştan sıkılmış yumruklarla değil açık fikirlilikle alternatifleri ortaya koyarak her birinin artısını, eksisini, analizini yaparak tartışmamız lazım" dedi. Yılmaz, 2026 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve hükümet adına konuşma yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Yılmaz, bütçenin önemine işaret ederek, "Bütçeler vesilesiyle aslında bir ülkenin bütün politikaları tartışılıyor, dünya değerlendiriliyor, Türkiye değerlendiriliyor. Dolayısıyla bu görüşmeleri çok kıymetli bulduğumuzu ve bunlardan yürütme olarak da mutlaka istifade etmeye çalışacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ancak şunun da altını çizmek isterim: Bütçeler, elbette bütçe hakkı nihai olarak Meclisimizindir. Nitekim, nihai olarak burada Meclisimiz kabul edecektir veya reddedecektir veya değiştirecektir ancak bütçelerin özel bir durumunun olduğunu da görmemiz lazım. Bütçeler aynı zamanda yürütmenin halka söz verdiği hususlarda icraat yapabilmelerinde temel araç niteliğindedir" ifadelerini kullandı. Yılmaz, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye için özellikle içinden geçtiğimiz dönemde son derece kıymetlidir. Tabii ki bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilemeyeceği geliştirilemeyeceği anlamına da kesinlikle gelmemektedir. Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de iyileştirmeye, geliştirmeye açık bir sistemdir. Yapısında, tabiatında bu var. Çünkü birçok hususu kanun olmadan da düzenleme hakkı getirmektedir. Niye böyle bir hak vermiş Anayasa? İdare daha hızlı hareket edip kendisini yeni şartlara uyarlasın diye. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yaşanan tecrübeler ışığında, birikimler ışığında geliştirilmesi, iyileştirilmesi her zaman mümkündür. Bu noktada da müsaadenizle muhalefete bir eleştiride bulunmak istiyorum. Bir taraftan bu sistemin iyileştirilmesini siz de talep ediyorsunuz. Ama bir taraftan da bu sistemi iyileştirecek anayasal çalışmalarda biz yokuz diyorsunuz. Ben bunu bir tutarsızlık olarak görüyorum. Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım. Gelin hep birlikte bu ülkenin geleceğine dair çok daha güçlü bir çerçeve oluşturalım. Biz AK Parti olarak bu konuları çalışıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi zaten yeni tasarısını hazırladı. Bu sistemi iyileştirmek, geliştirmek için partilerin, grupların bir araya gelip ortak akılla böyle ön yargılarla baştan sıkılmış yumruklarla değil açık fikirlilikle alternatifleri ortaya koyarak her birinin artısını, eksisini, analizini yaparak tartışmamız lazım. Demokrasi dediğimiz bu. Tartışmadan doğruyu bulamayız. Konuşmadan doğruyu bulamayız. Dolayısıyla dışlayıcı yaklaşımların ben hiçbir şekilde ülkemize fayda getirmediğini vurgulamak istiyorum. Bu sistem doğru bir sistem ve iyileştirilmeye açık bir sistem." Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı bütçesine ilişkin bilgi vererek, "Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yarıya yakını barışa hizmet anlamında yurt dışındaki askerlerimize gönderdiğimiz ödeneklerden başka kurumlara transfer ettiğimiz ödeneklerden oluşuyor. Bir taraftan da dünyanın üçüncü kütüphanesi olan millet kütüphanemize yaptığımız harcamalarda bu bütçenin içinde yer alıyor. Dolayısıyla çok masraflı bir sistem oluştu. Cumhurbaşkanlığı sistemi çok daha fazla para tüketiyor yaklaşımı da rakamlarla teyit edilmeyen doğru bir yaklaşım değil. Örtülü ödenekle ilgili de yine bir takım fikirler ortaya koyuldu. Orada da değerli arkadaşlar limit limitler kanunlarla açıkça belirlenmiştir. Binde onu gibi hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim. O limitin çok çok altında bir oranda örtülü ödenek harcanıyor. Hiçbir şekilde o limitler aşılmıyor. Türkiye dediğim gibi bir hukuk devleti, kuralların olduğu bir devlet ve bu kuralların içinde harcamalarımızı gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu. Yılmaz vergilerle ilgili olarak, "Asıl geride olduğumuz doğrudan vergiler, doğrudan vergilerde biz Avrupa Birliği OECD oranlarına göre çok daha düşük oranda vergileri topluyoruz, bunu da değiştirmek bizim de bir politikamız, bunu Orta Vadeli Program’a da yazmış durumdayız. Doğrudan vergilerin payını artırmak istiyoruz, bu anlamda çok sayıda adım attık, kurumlar vergisi oranını 5 puan artırdık, yap-işlet-devret ve kamu-özel iş birliği için projelerde yüzde 10 artırdık kurumlar vergisini, banka ve diğer finansal kuruluşların finansal faaliyet harçlarını yüzde 50 yükselttik, çok uluslu şirketlerde minimum kurumlar vergisi yüzde 15 olacak dedik, yerli şirketlerde yüzde 10 olacak dedik, şirketlerin taşınmaz satışlarında uygulanan yüzde 50 kazanç istisnasını kaldırdık, kâr paylarındaki gelir vergisi stopajını yüzde 15’e yükselttik, daha çok sayıda eylem var ve bütün bunlarla 2024 yılında yüzde 65,8 olan dolaylı vergilerin payını 2026 yılında yüzde 61,8’e indirmeyi hedefliyoruz, daha da aşağıya elbette çekelim ama şunun da altını çizmek isterim: Bizim dolaylı vergilerimizde de sosyal adaleti gözetiyoruz, düşük gelirli grupların daha fazla tükettiği ürünlerde KDV’yi, ÖTV’yi düşük tutuyoruz veya hiç almıyoruz, yüksek gelirli grupların tüketimlerinden daha fazla ÖTV ve KDV alıyoruz, dolaylı vergilerimizde de sosyal adaleti gözeten bir yapı kuruyoruz. Türkiye’nin toplam vergi yükü yani dolaylı, dolaysız pirimler millî gelire oranla 23,5. Bu oran OECD’de yüzde 33,9; AB ülkelerinde yüzde 39,9. Hani "Herkesten vergi alıyorsunuz, çok vergi alıyorsunuz." diye bir iddia var, bu rakamlar onu desteklemiyor. Bizim millî gelire oranla topladığımız tüm vergiler -doğrudan, dolaylı, sosyal güvenlik primleri, hepsini dâhil ederek- millî gelire oranla yüzde 23,5; OECD’de bu oran yüzde 33,9; Avrupa Birliğinde yüzde 39,9. Bu oranları da görmemiz lazım" ifadelerini kullandı.