SPOR - 13 Ağustos 2019 Salı 16:30

Cüneyt Çakır: “Ev sahibi olmaktan dolayı mutluyum”

A
A
A
Cüneyt Çakır: “Ev sahibi olmaktan dolayı mutluyum”

Liverpool ile Chelsea arasında yarın İstanbul’da oynanacak olan UEFA Süper Kupa maçı öncesi mücadelenin hakemleri ve UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti basın toplantısı düzenledi.

Liverpool ile Chelsea arasında yarın İstanbul’da oynanacak olan UEFA Süper Kupa maçı öncesi mücadelenin hakemleri ve UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti basın toplantısı düzenledi. Mücadelede dördüncü hakem olarak görev yapacak olan Cüneyt Çakır, ev sahibi olmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.


Beşiktaş Park’ta yarın oynanacak olan Liverpool - Chelsea Süper Kupa mücadelesi öncesi UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti ile maçın hakemleri Stephanie Frappart, Manuela Nicolosi, Michelle O’Neal ve Cüneyt Çakır basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Öncelikle UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti hakemleri tanıtmaktan dolayı mutlu olduğunu söyleyerek sözlerine başladı ve kendileri için çok önemli bir an olduğunu ifade etti. İletişimin futbolun çok önemli bir boyutu olduğunu dile getiren Rosetti, “Sizlere ilk olarak yarınki hakemleri büyük bir mutlulukla tanıtacağım. Avrupa’nın hatta dünyanın en önemli hakemlerinden birisi Cüneyt Çakır, yarınki karşılaşmada dördüncü hakem olarak görev yapacak. İrlanda’dan Michelle O’Neal ve İtalya’dan Manuela Nicolosi, yardımcı hakemlik yapacak. Maçın orta hakemi de Fransa’dan Stephanie Frappart. Görevlendirme bilgisi yapılan ilk hakem Cüneyt Çakır oldu” açıklamasını yaptı.



“Umuyorum ki binlerce genç kadına ilham vereceklerdir”


Maçın hakem triosunun kadın olmasıyla ilgili olarak kararın nasıl verildiği sorusunu yanıtlayan Rosetti, “Böyle bir fikrimiz vardı ve hakem kurulundaki meslektaşlarımla konuştuk, bu şekilde bir karar aldık. Son derece işlerinde iyi, fiziksel olarak son derece güçlü olan hakemlerde karar kıldık. Stephanie dün, erkeklerin geçtiği fiziksel bir testten geçti. Umuyorum ki kendisi binlerce genç kadına tüm dünyada ilham verebilir. UEFA için bu durum çok önemli bir boyut” ifadelerini kullandı.



Frappart: “Korkumuz yok”


Karşılaşmanın orta hakemi Stephanie Frappart, maça hazır olduklarını belirterek, “Her zaman hazırlık yapıyoruz ve herhangi bir korkumuz yok. Biz bütün maçlar için hazırız. Tabii ki hayatım değişti. Tüm dünyada çok popülerim. Fransa’da da ligde görev yapıyorum. Duygularımı yönetmeyi biliyorum. Bu durum benim için ilk görevlendirme değil” dedi.


Erkeklerin maçını yönetmenin zorluğu olup olmadığı sorulan Frappart, “Aslında çok fazla zorluk ve fark yok. Futbol aynı futbol. Sadece erkekler ve kadınlar biraz farklı oynuyor ama kadınlarla erkekler arasında bir maç olmuyor. Fiziksel, teknik ve taktiksel olarak erkeklerle aynı olduğumuzu kanıtlamış bulunuyoruz. Benim için yarın herhangi bir şey değişmeyecek” cevabını verdi.



Manuela Nicolosi: “Şu anda daha popüleriz”


Karşılaşmanın yardımcı hakemlerinden Manuela Nicolosi, yarınki maçı büyük bir heyecan içinde beklediklerini söylerken, “Şu anda daha popüleriz ve insanlar bizleri sokakta tanıyor. Duygulara gelirsek, iyi hazırlandığınız ve odaklandığınız zaman kendinizi maça bırakıyorsunuz” diyerek maça hazır olduğunu ifade etti.


Bir diğer yardımcı hakem Michelle O’Neal ise sürekli antrenman yaptıklarını ve hazır olduklarını vurgulayarak, “Büyük bir sahnede ilk kez görev almıyoruz. Farklı duygulara nasıl tepki vermem gerektiğini biliyorum. Nasıl odaklanacağımı da biliyorum. Zaten günlük işimiz bu. Kişisel hayat açısından da genç kızlara, genç çocuklara ilham verebilmek çok önemli. Belki onlar için yolu açıyoruz. Belki arkamızdan gelecek kişiler var” diye konuştu.



Çakır: “Ev sahibi olduğum için mutluyum”


Karşılaşmanın görevlendirme bilgisinin ilk yapıldığı hakem olan Cüneyt Çakır, basın mensuplarına ‘Hoşgeldiniz’ diyerek başladı. İstanbul’un dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olduğunu söyleyen Cüneyt Çakır, “Burada sizlere ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyum. İlk olarak görevlendirme yazısı bana geldi. Bana bu fırsat verildiği için çok teşekkür ediyorum. Çok üst düzey bir hazırlık seviyesindeyiz. Yarın elimizden gelenin en iyisini yapacağız ve hakem arkadaşlarıma gerekli yardımda bulunacağım” dedi.


Maçın hakemlerinin kadın olmasıyla ilgili konuşan Çakır, “Bizim için kadın hakem ve erkek hakem arasında fark yoktur. Hakemler hakemdir. Sahaya çıktığımızda adımız kadın hakem ya da erkek hakem değildir, hakemdir. 2 hafta önce Zagreb’de hazırlık kampımızı yaptık. Aynı hazırlığı yapıp aynı testlerden, aynı antrenmandan geçtik. Sahaya çıktığımızda cinsiyet yoktur. 3 yıl önce Stephanie ile birlikteydik. Bütün antrenmanlarımızı birlikte yaptık, beraber maç yönettik, Dürüstçe söylüyorum, çok cesurlar ve asla tereddüt etmiyorlar karar verirken. Yarın da göreceksiniz” ifadelerini kullandı.


Açıklamaların ardından Roberto Rosetti, basın mensuplarına VAR sisteminin önemini anlatırken, bu sistemle birçok maçta hatalardan dönüldüğünü de görüntüleriyle birlikte aktardı.


Yarın Liverpool ile Chelsea arasında Vodafone Park’ta oynanacak Süper Kupa karşılaşmasının hakemleri şu şekilde:



Orta hakem: Stephanie Frappart (Fransa)



1. Yardımcı Hakem: Manuela Nicolosi (Fransa)



2. Yardımcı Hakem: Michelle O’Neill (İrlanda)



4. Hakem: Cüneyt Çakır (Türkiye)



Video Yardımcı Hakemi: Clement Turpin (FRA)



1. VAR Yardımcı Hakem: Francois Letexier (FRA)



2. VAR Yardımcı Hakem: Mark Borsh (Almanya)



3. VAR Yardımcı Hakem: Massimiliano Irrati (İtalya)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.