SAĞLIK - 09 Aralık 2019 Pazartesi 10:20

10 soruda obezite

A
A
A
10 soruda obezite

Obezite hakkında merak edilenleri Doç.

Obezite hakkında merak edilenleri Doç. Dr. Uğur Deveci cevapladı. Doç. Dr. Deveci, “Yanlış beslenme ve hareketsizliğin tetiklediği obezite; kanser, kalp, şeker başta olmak üzere pek çok hastalığa da neden oluyor. Hazır gıda, meşrubat ve unlu mamul tüketiminin yanı sıra son yıllarda görülen obezite artışında bilgisayar, telefon ve televizyon ile fazla vakit geçirmek, hareketsizlik en önemli faktörler arasında” dedi.


Obezite, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünya genelinde insan sağlığını giderek daha çok tehdit ediyor. Vücut sağlığını ve fonksiyonlarını bozacak ölçüde kilo alan çocukların sayısı her geçen gün yükseliyor. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Deveci’ye göre Türkiye’de obezite giderek artıyor ve önlem alınmazsa yükseliş devam edecek.


Kimler obezite riski altında?


Doç. Dr. Deveci, hem vücut hem de ruh sağlığına olumsuz etkileri olan obezitenin belirlenmesi için boy ve kilo dengesini gösteren vücut kitle indeksine bakıldığını, vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (metre) karesine bölünerek hesaplanan bu indeksin 18-25 arasından olmasının normal, 25-30 arası kilolu, 30 üzeri olmasının ise obez bireyleri tanımladığını vurguladı. Bu rakamın 40’ın üzerinde olmasının ise cerrahi müdahale adayı morbid obez (yaşam süresini kısaltan obezite) sınıfına girdiğini belirten Deveci, Türkiye’de obezitenin her geçen arttığını söyledi. Deveci, “Yanlış beslenme ve hareketsizliğin tetiklediği obezite; kanser, kalp, şeker başta olmak üzere pek çok hastalığa da neden oluyor. Hazır gıda, meşrubat ve unlu mamul tüketiminin yanı sıra son yıllarda görülen obezite artışında bilgisayar, telefon ve televizyon ile fazla vakit geçirmek, hareketsizlik en önemli faktörler arasında” diye konuştu.


Şişmanlık genetik miras mı?


Deveci, obezitenin gelişmesinde genetik faktörlerin önemli olduğunu, normal kilolu anne ve babanın çocuğunun obez olma oranının yüzde 10, obez anne ve babanın çocuğunda ise bu oranın yüzde 80’lere ulaştığına dikkat çekti. Deveci, obeziteyi belirleyen çevresel etmenlerin ise diyet, yaşam tarzı ve kültürel yapı olduğunu vurguladı.


Teknoloji obezitenin düşmanı mı?


Teknolojik olanakların artması yaşam konforunu iyileştirse de insanların daha az enerji harcamasına yol açtığını vurgulayan Doç. Dr. Deveci, otomobil, asansör, ev içi teknolojileri ve online alışverişin bir yandan zamandan kazanım oluştururken bir yandan da düzensiz veya hiç hareketin olmadığı yaşama neden olduğunu söyledi.


Hızlı ve hazır yiyen tehdit altında mı?


Son yüzyılda gıda üretimi ve sunumundaki değişime de dikkat çeken Doç. Dr. Deveci, “İnsanların metabolik dengesi değişiyor. Hızlı acıkan hızlı yemek yiyen bir bireyin kilo alması kaçınılmaz oluyor. Rafine edilmiş hazır gıda tüketimindeki artış, ev yapımı doğal yiyecek tüketiminde azalma obeziteye katkı sağlıyor” dedi.


Çocuklar neden obez oluyor?


Televizyon, telefon ve bilgisayar ile çok vakit geçiren kişilerin daha az enerji harcadığını, bu durumun özellikle çocuklarda çok etkili olduğunu dile getiren Doç. Dr. Deveci, çocuklarda ve genç erişkinlerdeki obezite artış hızının, erişkinlerdekine paralel olduğunu söyledi. Batı ülkelerinde her dört çocuktan birinin aşırı kilolu olduğunu belirten Deveci, çocukların erişkinlere göre daha hareketli olmasına karşın teknolojik cihazların çocukların hareketlerini kısıtladığına, bu durumun son on yıl içinde çocuklarda obezitenin artışında etkili bir faktör olduğuna dikkat çekti.


Glisemik indeks neden çok önemli?


Doç. Dr. Deveci, obezite için tüm yaş gruplarında etkili bir faktörün de besinlerdeki karbonhidratların kan şekerini yükseltme hızını gösteren glisemik indeksi yüksek gıdaların aşırı tüketimi olduğunu söyledi. Deveci, şöyle dedi:


“Özellikle meşrubat ve unlu mamuller gibi vücutta insülin hormonunun fazla salınmasına neden olan bu tür gıdalar daha kısa sürede daha fazla acıkmaya neden olmaktadır. Obezite ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazladır. Gelişmekte olan ülkelerde bireysel enerji harcaması daha fazladır ve ekonomik sebeplerle ev üretimi gıdaların tüketilmesi daha yüksek orandadır. Gelişmiş ülkelerde ise glisemik indeksi yüksek gıdalar daha çok tüketilmekte ve bireysel enerji harcaması genel popülasyonda daha düşük düzeyde kalmaktadır.”


Obezite kanser riskini artırıyor mu?


Doç. Dr. Deveci, kalp hastalıkları, metabolik sendrom, şeker hastalığı, solunum problemleri, uyku apne sendromu, hiperlipidemi, kalça ve diz eklem sorunları gibi pek çok hastalıkla ilişkisi kanıtlanan obezitenin koroner kalp hastalığında da kilit rol oynadığının ispatlandığını söyledi. Deveci, şu bilgileri verdi:


“Özellikle karın ve bel çevresinde yoğun yağlanmanın olduğu ‘santral obezite’ ile hipertansiyon ilişkisi kanıtladı. Obezitenin kansere yol açtığı da biliniyor. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre ülkemizde obeziteye atfedilen kanser sayısı 2014 yılı için altı bine yakındı. Obeziteye bağlı gelişen kanserlerin daha çok kadınları etkilediği, meme ve rahim kanserlerinin, kalın bağırsak tümörlerinin ve prostat kanserinin obez insanlarda daha fazla görüldüğü kanıtlandı. Kilo verme ile bu riskin azaldığı da görülüyor. Obezite probleminin çözümü kanser oranlarını ciddi oranda düşürür.”


Obezite tedavisi nasıl olmalı?


Doç. Dr. Deveci, obezite şikayetiyle başvuran hastada öncelikle kilo alımına neden olabilecek organik ve hormonal bir neden olup olmadığının araştırması gerektiğini çünkü hipotiroidi, böbrek üstü bezinde hormon üretim bozukluğu ve insülin direncinin fazla yemek yemeye yol açarak kilo alımına neden olabileceğini söyledi. Deveci, “Bu durumlar tespit edilerek tedavi edilmeli, buna göre kişinin günlük diyeti ve yaşam tarzı düzenlenmeli. Yapılan araştırmalarda organik bir durumun saptanmadığı hastalarda diyet düzenlenmesi ve yaşam tarzının değiştirilmesi ilk aşamayı oluşturuyor. İlaç tedavisi genellikle daha ağır, vücut kitle indeksinin 27’den çok veya tek başına yaşam şekli değişikliklerinin işe yaramadığı hastalarda kullanılan ikinci basamak tedavidir. Ancak ilaçlar, davranış, diyet ve aktiviteyi içeren ayrıntılı bir programın çerçevesinde kullanılmalı.”


Obezite ameliyatı riskli mi?


Doç. Dr. Deveci, obezite tedavisinde uygulanan laparoskopik yöntemle cerrahi başarının sağlandığını söyledi. Vücut kitle indeksi 40 veya yandaş hastalıklar söz konusu olduğunda 35 olan kişilerin obezite cerrahisi adayı olduğunu belirten Deveci, ameliyat kararı alınmasına neden olan temel belirleyicinin hastayla ilgili riskler olduğunu söyledi. Deveci, ameliyat kararının bir kurul tarafından verildiğini belirterek, “Obezite cerrahisinde şu yöntem en iyidir demek yanlıştır. Hasta özelliklerine göre belirlenen müdahale türü o hasta için en iyi yöntemdir” dedi.


Obezite cerrahisinin estetik amaçla yapılan bir cerrahi olmadığına da dikkat çeken Doç. Dr. Deveci, temel amacın obezitenin oluşturduğu hastalıkları düzeltmek ve obeziteye bağlı yaşam süresi kısalmasının önüne geçmek olduğunu belirtti. Deveci, ancak hastanın kabul edilebilir görüntüsel değişiminin, ruhsal ve fiziksel olarak pozitif kazanım sağladığını da söyledi.


Cerrahi sonrası neler yaşanıyor?


Obezite cerrahisinin bir sıradışı durum olarak algılanmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Deveci, ameliyat sonrası elde edilen kazanımların sürdürülebilir olması için hastanın yaşam biçimini ve yeme alışkanlığını değiştirmede kararlı olması gerektiğini vurguladı.


Hareketli bir yaşam ile birlikte ameliyat sonrası erken dönemde kazanılan yeme disiplininin sürdürülmesinin zorunlu olduğunu belirten Deveci, hastanın yeni sisteme uyum güçlüğü ve yeterli fiziksel aktiviteye sahip olmamasının başarı oranlarının düşmesine yol açtığını, bu nedenle hastanın uzman diyetisyen, obezite cerrahı ve metabolizma uzmanı tarafından oluşturulmuş ekip tarafından düzenli takip edilmesi gerektiğini dikkat çekti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.