ASAYİŞ - 12 Şubat 2020 Çarşamba 16:18

Dorock XL’ın sahibinden çalışanlarına suç duyurusu

A
A
A
Dorock XL’ın sahibinden çalışanlarına suç duyurusu

Beşiktaş’taki Dorock XL’ın mülk sahibi olan ve 4’ü çalışanı 5 kişiyi darp ettiği iddia edilen Şahin Şeker ve oğlu Doğan Şeker, kendilerine şantaj yapıldığını ileri sürerek suç duyurusunda bulundu.

Beşiktaş’taki Dorock XL’ın mülk sahibi olan ve 4’ü çalışanı 5 kişiyi darp ettiği iddia edilen Şahin Şeker ve oğlu Doğan Şeker, kendilerine şantaj yapıldığını ileri sürerek suç duyurusunda bulundu. Şeker, çalışanlarının şantaj yaparak kendisinden 3 milyon 500 bin lira istediğini iddia etti.


İstanbul Beşiktaş’ta faaliyet gösteren Dorock XL’ın mülk sahibi Şahin Şeker hakkında 4’ü çalışanı 5 kişiyi darp ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuş ve olaydan 50 gün sonra gözaltına alınan Şeker, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında Şeker’in ‘basit yaralama’, ‘tehdit’ ve ‘hakaret’ suçlarından 3 yıl 1 aydan 15 yıla kadar hapsi istenmişti. İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 Haziran günü hakim karşısına çıkacak olan Şahin Şeker, avukatı Ali Cem Alıcı aracılığıyla eski çalışanları Gaye Akıl, Münir Atamer ve Özcan Çiftçi hakkında kendisine şantaj yaptıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.



Beşiktaş’ın sevilen iş insanlarından olduğu kaydedildi


Savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde, müştekiler Şahin Şeker ve Doğan Şeker’in mensubu olduğu Şeker ailesinin beş nesildir Beşiktaş’ta ikamet ettiği, son üç nesildir de aynı yerde faaliyet gösterdikleri, Şahin Şeker’in uzun yıllardan beri Beşiktaş’ın sevilen ve sayılan iş insanlarından olduğu, diğer müşteki Doğan Şeker’in ise yurt dışı eğitiminin sona ermesinin ardından iş hayatına atılmak üzere Türkiye’ye dönerek, babası Şahin Şeker’e ait Beşiktaş’taki iş yerlerinin kiraya verilebileceğini öğrendikten sonra işi bilen ve sermaye ortaya koyabilecekken şüpheli Münir Atamer ile tanıştığı kaydedildi.



Doğan Şeker’i kandırdığı iddia edildi


Şüphelilerden Münir Atamer’in Dorock XL’ın marka ve işletmesinin sahibi, Gaye Akıl’ın ise şirketin çalışanı ve Atamer’in sağ kolu olduğunun belirtildiği dilekçede, şüpheli Atamer’in müşteki Doğan Şeker’i yüksek miktarda gelir taahhüt ederek kandırarak ikna ettiği ve yarı yarıya ortak olarak 27 Haziran 2018 tarihinde Şöhretler Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketini kurdukları ve müşterek sorumlu müdür olarak faaliyette bulunmaya başladığı belirtildi. Kurulacak şirketin sermayesi kapsamında eşit olarak ödemede bulunacaklarının iddia edildiğinin belirtildiği dilekçede, müşteki Doğan Şeker’in 20 milyon, şüpheli Atamer’in ise 3 milyon yatırdığı ve ‘başka param yok’ dediği belirtildi.



Dorock XL’ın kirasının 7 ay ödenmediği iddia edildi


Müşteki Şahin Şeker’in Dorock XL Beşiktaş’ın faaliyet göstereceği taşınmazı oğlu Doğan Şeker ve şüpheli Münir Atamer’e ederinden düşük bir fiyat olan 45 bin lira ve KDV bedel karşılığı kiraladığının belirtildiği dilekçede, işletmenin faaliyette olduğu 7 ay boyunca tek bir kira alacağının dahi tahsil edilemediği, bunun karşılığında şüphelilerin 30 Mayıs 2019’da bir internet sitesine verdikleri röportajda Şeker’e ayda 250 bin dolar verdiklerini iddia etmelerine karşın, borçlarını ödeyemedikleri için İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla tahliye edildikleri ifade edildi.



Darp olayının üstünün kapatılmaya çalışıldığı belirtildi


2018 yılında faaliyete geçen işletmenin ilk talihsiz olayını Şubat 2019’da yaşadığının belirtildiği dilekçede, şüpheli Münir Atamer’in işe aldığı güvenlik görevlileri tarafından iki genç kızın darp edildiği, olayın basına yansıması sonrasında konserlerin iptal edildiği ve şüpheli Atamer ve ekibinin ‘Acil Eylem Planı’ isminde bir whatsapp grubu kurduğu ve olayın etkilerinin giderilmesi için yazışmalar yapıldığı, yazışmalarda ve yapılması istenen eylemlerde hiçbir etik değere itibar edilmediği gibi ne darp edilenlerin ne de toplumun hassasiyetlerine duyarlı davranılmadığı, sadece olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığı kaydedildi.


Şüpheli Münir Atamer’in işletmeyi kötü yönetimi ile ilgili usulsüz ve suça konu faaliyetlerden ötürü ortaklığın zarara uğramasından dolayı müşteki Doğan Şeker’in işletmede yapılan harcamaların miktarını öğrenebilmek için bağımsız bir denetim şirketine başvurduğunun belirtildiği dilekçede, denetim sonucu yaklaşık 7 milyon zarar ettiğinin tespit edildiği, ayrıca ücreti ödenen sanatçılardan bazılarının şüpheli Atamer’in kendi işletmesi olan Dorock XL Kadıköy’de sahneye çıktıkları ve iptal edilen konser ücretlerinin geri tahsil edilmediği hususunda evrak eksikliği sebebiyle gerekli tespitinin yapılamadığı belirtildi.



Sanatçıların savcılıkça dinlenmesi istendi


Şüphelilerden Gaye Akıl’ın şüpheli Münir Atamer tarafından işletmeye getirildiğinin ve kasada çalışmasına izin verildiğinin belirtildiği dilekçede, Akıl’ın yapılan iç denetim sonucunda elden sanatçılara verileceği iddiasıyla ıslak imzalı makbuz karşılığı 1 milyon 780 bin lira almasına karşın, bunları konser veren sanatçılara ya da ses, dans gibi masraflara harcandığına dair şirkete herhangi bir fatura, makbuz, dekont getirmediği ifade edildi. Gaye Akıl’ın savcılığa verdiği ifadesinde şirket hesabından para aldığını kabul ettiğinin belirtildiği dilekçede, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından işletmede sahne alan sanatçılar Gökhan Özoğuz (Athena), Emre Aydın, Edis İlhan (Gece Yolcuları) ve Süreyya Birol Namoğlu (Gripin) hakkında yapılan araştırmaya ilişkin Şöhretler Turizm Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti’den bilgi ve belge talep edildiği ifade edilerek sanatçıların savcılıkça sanatçıların dinlenmesi talep edildi.



Şeker’in öfke patlaması yaşadığı kaydedildi


Müşteki Şahin Şeker’in çalışanlarına yönelik darp uyguladığına ilişkin görüntülere yönelik ifadelere yer verilen dilekçede, olay günü müşteki Şahin Şeker’in şüpheli Gaye Akıl’ı ve yanındaki şahsı işletmede kasanın başında lakayt bir şekilde otururken görünce müşterilere saygılı olması ve müşteki Şeker içeri girdiğinde ayağa kalkmaları konusunda uyardığı ve işletmenin üst katına giderken küfür ettiklerini duyduğu ve tekrar yanlarına dönerek ne dediklerini sorduğu, şüpheli Akıl’ın inkar ettiği, tansiyon ve şeker hastası olan Şeker’in öfke patlaması yaşadığı belirtildi.


3 milyon 500 bin talep iddiası


Şüpheli Münir Atamer’in güvenlik kamerası görüntülerini basına sızdırmama konusunda şantaj ile para istediğinin belirtildiği dilekçede, olaydan 40 gün sonra müşteki Doğan Şeker, şüpheli Münir Atamer, anık Nihat Yıldız, avukat Çağdaş Çelik ve avukat Ali Cem Alıcı’nın bir toplantıya katıldığı ve toplantıda görüntülerin iade edilmesi için 3 milyon 500 bin lira ödenmesi talebinde bulundukları kaydedildi.


Dilekçede, şüpheli Özcan Çiftçi’nin işletmenin alkollü içecek ve tütün mahsulü satabilmesine ilişkin ruhsatların alınması için şüpheli Münir Atamer tarafından getirildiği ve müştekilerden 100 bin lira alarak kayıplara karıştığı ifade edildi.


Dilekçede şüpheliler Münir Atamer ve Gaye Akıl’ın ‘şantaj’ suçundan cezalandırılması ve yurt dışına kaçma ihtimallerine karşın haklarında adli kontrol hükümlerinin uygulanması talep edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Şekip Mosturoğlu: "Bu kurulun gücünü camiamızın yararına kullanacak bilgi ve manevi sertifikalara sahibiz" Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Şekip Mosturoğlu, "Ben ve arkadaşlarım, yıllardır Fenerbahçe ve Türk sporunun çeşitli kademelerinde edindiğimiz tecrübeler ve Fenerbahçelilik tecrübesiyle, tüzüğümüze mutlak bağlılıkla, bu kurulun gücünü camiamızın yararına kullanacak bilgi ve manevi sertifikalara sahibiz. Görev süremizde bunu gerçekleştirmek için var gücümüz ile çalışacağız" dedi. Fenerbahçe Seçimli Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yapılıyor. Toplantıda konuşma yapan Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Şekip Mosturoğlu, heyecanlı olduğunu belirterek sözlerine başladı. Hayatı ve Fenerbahçe’de aldığı görevlerle ilgili bilgiler aktaran Mosturoğlu, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Türkiye’nin en geniş katılımlı sivil toplum örgütü olduğunu söyledi. Kulüpçülük anlayışının yıllar içinde zayıfladığını vurgulayan Şekip Mosturoğlu, "Özünde hepimiz taraftarız. Fenerbahçe’nin başarısız olduğu anlarda kahroluyor, başarılarında ise dünyanın en mutlu insanları oluyoruz. Taraftarlık ötesinde, üye olarak, Fenerbahçe Spor Kulübüne hizmet etmek için her daim enerjimiz var, hevesimiz var. Şimdi karşınızda, Fenerbahçe’nin en akil ve en tecrübeli neferlerinin bulunduğu, Fenerbahçe’nin yüksek istişare kurulu olan divan üyelerimizin karşısında, onların oluşturduğu kurula liderlik edebilme arzusuyla bulunuyorum. Üye numaram 7884. Kulübümüzün üye sayısı şimdilerde 70 binlere dayandı. Bizlerin üyeliğe kabul edildiğimiz yıllar ile bugünün Kulüp üye yapısı çok farklı. Fenerbahçe Spor Kulübü geçen uzun yıllar sonrasında bugün her anlamda çok büyüdü. Bugün geldiğimiz noktada Fenerbahçe Spor Kulübü, ülkemizin en büyük spor kulübü ve aynı zamanda ülkemizin en geniş katılımlı sivil toplum örgütüdür. Üye sayımızdaki gelişme ile doğru orantılı ve fakat olumsuz bir şekilde sahip olduğumuz geleneksel kulüpçülük anlayışımız yıllar içinde zayıfladı. Oysa geçmişte çok kuvvetli bir kulüpçülük anlayışımız vardı. Hatırlatmak isterim ki kulüpçülük fedakarlık, adanmışlık demektir. Toplanarak ortak kararlar almak demektir. Ortak amaçlar doğrultusunda karşılıksız çalışmak demektir. Buluşulan ortak değerlerle ilgili sevinçte ve tasada bir olmak demektir. Kulüp üyelerimizin fedakarlıkları, adanmışlıkları, ortak amaçlar doğrultusunda sevinçte ve tasada birlik olmaları eşi benzeri olmayan bir noktadır. Bunun en açık kanıtı en güçlü oldukları bir dönemde FETÖ’ye karşı kazanılan mücadele sırasında kulüp üyelerimizin, camiamız ve taraftarlarımızla birlikte ördükleri sarı-lacivert duvardır. Sarı-lacivert duvar olgumuz, nesiller boyunca anlatılacak destansı bir hikayedir. Artan sayılar sebebiyle, ortak kararlar almak, ortak amaçlar doğrultusunda çalışmak konusu eskisi kadar mümkün olamıyor. Bu açılardan bakıldığında kulüpçülük anlayışımızı sürdürmek konusunda sıkıntılı zamanlardan geçiyoruz. Çünkü üye sayımız artarken üyelerimiz arasındaki iletişim azaldı. Aslında üye sayısının artmasının, ortak karar alma ve ortak amaçlar doğrultusunda çalışma konusunda ’Karar ve çalışma kalitesini’ arttırması ve bu şekilde kulübümüzü pozitif yönde etkilemesi gerekiyordu. Dediğim gibi üyelik ilişkilerindeki ve üyeler arasındaki iletişimde üye sayısının artışına bağlı zayıflama bu pozitif etkinin ortaya çıkmasının önünde bir engel olarak gözüküyor" diye konuştu. "Sarı lacivert duvarın yükselişine vesile olan bir kurul olmalıdır" Üyeler arasındaki ilişkinin ve iletişimin arttırılmasına dikkat çeken Mosturoğlu, "Tüzüğümüze göre yüksek divan kurulu Fenerbahçe Spor Kulübünün denge ve danışma organı. Yüksek divan kurulu yine tüzüğümüze göre kulübümüzün gelişimini ve geleceğini ilgilendiren idari, mali, hukuki, sportif ve sosyal konularda mevzuat, bütçe ve Tüzük hükümleri çerçevesinde yönetim kuruluna tavsiyelerde bulunma görev ve yetkisine haizdir. Sadece bu düzenleme çerçevesinde bakıldığında bile yüksek divan kurulunun nedenli önemli bir fonksiyona sahip olduğu görülüyor. Ancak son yıllarda yüksek divan kurulunun bu fonksiyonlarını yitirdiğini görüyoruz. Oysaki yüksek divan kurulu üyelerimiz sahip oldukları tecrübe ve birikimleri ile yönetim kurulumuza çok değerli tavsiyelerde bulunabilir, kulübümüze bilgelikleri ile yön verebilirler. Sayıların artması sebebiyle, divan kurulu toplantılarında konuşma hakkının süre ve kişi sayısı ile kısıtlanması, çok değerli fikirlerinin açıklanamamasına ya da yön verici tavsiyelerin verilememesine sebebiyet veriyor. Bunu gidermenin tek yolu var. Üyeler arasındaki ilişkinin ve iletişimin arttırılması. Bunun sağlanabilmesi kolaylıkla mümkün. Nitekim bugüne kadar konuştuğumuz yüksek divan kurulu üyelerimiz bu çözüm önerilerini bizlere ilettiler. Bunların büyük bir kısmı kolaylıkla sağlanabilir. Bu şekilde yüksek divan kurulu üyelerimiz periyodik divan kurulu toplantıları dışında da geliştirilmiş ilişki modeli ve iletişim kanalları ile değerli düşüncelerini ve yön verici tavsiyelerini yönetim kuruluna iletebilirler. Bu şekilde tüzüğümüz ile denge ve danışma organı olarak düzenlenen yüksek divan kurulu organik işlevini Tüzüğümüze uygun bir şekilde yerine getirebilir. Tüzüğümüze sıkıya sıkıya bağlıyız. Görev süremizde tüzük düzenlemeleri ile kurulumuza verilmiş görevleri eksiksiz yerine getireceğiz. Tüzüğümüzle ilgili, bizlere aktarılan ihtiyaçlara cevap verebilmek adına çalışmalarımızı sürdürecek ve gerekirse Tüzük değişikliklerine ön ayak olacağız. Özellikle, kulübümüzün en kıdemli üyelerinin oluşturduğu, hayatının en az 25 yılını Fenerbahçe ile iç içe geçirmiş üyelerimizin temsiliyet noktasında daha geniş yer almasını sağlamak ve var olan aksaklıkların giderilmesi için çalışmalarımıza başladık. Yüksek Divan Kurulumuz, Türk Sporu içerisinde en nitelikli, en çağdaş, aidiyeti en yüksek insanlardan oluşan nadide topluluklardan birisi. Ancak üzülerek görüyoruz ki, 3 aydan 3 aya toplanan kurulumuz sadece televizyonlarda yayınlanan toplantılar ile hatırlanıyor. Camiamız bu toplantılarda konuşulan ve güncel konulardan uzak tartışmalar sonrasında divan kurulumuzun tüzükteki fonksiyonlarından uzaklaştığını düşünüyor. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu, Fenerbahçe’nin gerçek sorunlarından azade, etkisiz tartışmaların gündemi meşgul ettiği bir formalite değil, Fenerbahçe’ye gerçek anlamda katkı sunan, Fenerbahçe’nin reel sorunlarına odaklanarak sarı lacivert duvarın yükselişine vesile olan bir kurul olmalıdır ve olacaktır da" dedi. "Fenerbahçe’nin rekabetçi bir üstünlüğe sahip olacak potansiyelinin farkındayız" Projeler ve ekip arkadaşlarıyla ilgili bilgiler veren Şekip Mosturoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Yüksek Divan Kurulu üyelerimizden yoğunlukla, kulüp tesislerimizde ve kulüp ekosistemi içerisinde yeterince sosyalleşemedikleri yönünde şikayetler aldık. Kısa vadede bunun çözümü için uğraşacağız. Yüksek Divan Kurulu üyelerimizin sorunlarını, 3 ayda bir yapılan toplantılarda konuşmak yerine, bir telefonla ya da yarım saatlik görüşmelerle, bu toplantılara gündem etmeden çözeceğiz ve Yüksek Divan toplantılarımızda bu sorunları tartışmak yerine, zamanımızı bu sorunları nasıl çözdüğümüzü anlatmakla harcayacağız. Komitelerimizi çalıştıracağız ve genişleteceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine yapacağımız çalışmalar, kadın üyelerimizin daha fazla ön plana çıkmasını sağlayacak ve göreceksiniz, kurulumuzun çehresi değişecek. Bununla birlikte en çok önemsediğim 2. konu ise, yeni liderler ve yöneticiler yetiştirmeyi hedeflediğimiz, gençlik komitemiz olacak. Burada, camiamızın önde gelen liderleriyle gençlerimizi bir araya getirecek, projeler üretecek ve geleceğin Fenerbahçe’si için potansiyel yönetici gençlerimizi yetiştireceğiz. Kişilerin değil, fikirlerin ön plana çıktığı bir kurul olacak burası. Üstelik bunu, kulüpçülük duygusu yüksek yol arkadaşlarıyla yapacağız. Avukat Hakkı Kurtuluş, İş İnsanı, eski basketbolcu ve eski milli kürekçimiz Elizabet Uğurlu, İş İnsanı Levent Hataylı ve İş İnsanı, eski milli kürekçimiz Çağlar Özdemir, talip olduğumuz bu kıymetli sorumluluğu paylaşacağımız çok değerli yol arkadaşlarımız olacaklar." "Bu kurulun gücünü camiamızın yararına kullanacak bilgi ve manevi sertifikalara sahibiz" Adil bir yarış olmasını dileyen Mosturoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Özgür olan, her istediğini yapan değil, ne istediğini bilendir. Bizler ne istediğimizi ve ne istemediğimizi çok iyi biliyoruz. Fenerbahçe’nin rekabetçi bir üstünlüğe sahip olacak potansiyelinin son derece farkındayız. Bu potansiyeli harekete geçirmek bize, size, hepimize düşüyor. Bu sebeple, değerli oylarınızın her birine ayrı ayrı talibim. Bu süreçte sunulan değerli projeler ve fikirlerle kazananın mutlaka ve mutlaka Fenerbahçe olmasını dilediğimiz adil bir yarış olmasını temenni ediyoruz. Ben ve arkadaşlarım, yıllardır Fenerbahçe ve Türk sporunun çeşitli kademelerinde edindiğimiz tecrübeler ve Fenerbahçelilik tecrübesiyle, tüzüğümüze mutlak bağlılıkla, bu kurulun gücünü camiamızın yararına kullanacak bilgi ve manevi sertifikalara sahibiz. Görev süremizde bunu gerçekleştirmek için var gücümüz ile çalışacağız. Son olarak, bu akşam Beşiktaş karşısında futbol takımımıza sonsuz başarılar diliyorum."