GENEL - 21 Şubat 2020 Cuma 13:52

Gıda bankacılığıyla israf önlenecek, yoksulluk azaltılacak

A
A
A
Gıda bankacılığıyla israf önlenecek, yoksulluk azaltılacak

TİDER Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk, gıda bankacılığı ile israfın önlenmesi ve yoksulluğun azaltılması için çalışmalar yaptıklarını söyledi.

TİDER Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk, gıda bankacılığı ile israfın önlenmesi ve yoksulluğun azaltılması için çalışmalar yaptıklarını söyledi.


“2. Gıda Bankacılığı Zirvesi”, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirildi. Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) tarafından düzenlenen 2. Gıda Bankacılığı Zirvesi, TBMM Dilekçe Komisyon Başkanı M. Belma Satır’ın açılış konuşmasıyla başladı. Zirvede dünyada ve Türkiye’de gıda bankacılığı modelleri ve sıfır atık kapsamı ile gıda bankacılığının ekonomi üzerindeki etkileri konuşuldu.


İngiltere, Singapur ve Arjantin’de gıda bankacılığı konusunda başarılı faaliyet sürdüren 3 gıda bankası temsilcisi, bulundukları ülkelerden video konferans yöntemiyle zirveye katılarak ülkelerindeki çalışmaları aktardılar. Hande Tibuk, zirveye uluslararası video konferans yöntemiyle katılımın karbon ayak izini azaltma yönünde örnek teşkil edeceğinin altını çizdi.


Hande Tibuk, dünyada üretilen gıdanın üçte birinin çöpe gittiğini, gıda bankacılığı yaparak israfın önlenmesi ve yoksulluğun azaltılması için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Tibuk, “Global Food Banking Network üyesi olarak uluslararası platformlarda da ülkemizi temsil etmekteyiz. Kamu, STK, özel sektör el ele, omuz omuza diyerek çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Gıda sektörünün önemli temsilcileriyle de yakın iş birliği halindeyiz” dedi.


TBMM Dilekçe Komisyon Başkanı M. Belma Satır ise sosyal hayatın gelişmesiyle birlikte israf konularının da arttığını söyledi. Satır, “Kamu, özel sektör, STK’lar ve vakıfların iş birliğiyle hareket edilmesi halinde israf konusunda önemli yol alınabilir. Komisyon olarak her alanda israfın önlenmesi için çalışmalarımızı yapıyoruz. Bu nedenle ikincisi yapılan bu zirveyi çok önemsiyoruz. Mottomuz ‘paylaşmak zenginliktir” dedi.


Paneller sırasında bir konuşma yapan İstanbul Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı İsmet Hakkı Aral, israfla ilgili hazırladıkları kamu spotlarını ilk kez zirvekatılımcılarına gösterdi. Yine panelistlerden Çöpüne Sahip Çık Vakfı Genel Müdürü Emrah Bilge ve Yöntem Araştırma Genel Müdürü Mehmet Aktulga, israfla ilgili yaptıkları akademik araştırmalarla ilgili bilgiler paylaştılar.


AB Sivil Toplum Sektörü Hibe Programı’nca desteklenen “Türkiye’de Gıda Bankacılığı’nın Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında, bugüne kadar TİDER’in yapmış olduğu çalışmalar da katılımcılarla paylaşıldı. Oturumun açılış konuşmasını Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdür Vekili Bülent Özcan yaptı.


Zirvede, gıda bankacılığına en çok bağış yapan firmalara ilk defa ödül verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Sonbahar alerjilerine dikkat Sonbahar ayları ile birlikte alerjik hastalıklarda artış görüldüğünü belirten uzmanlar, ilkbahar ve yaz aylarının bitmesine rağmen, özellikle geçmeyen öksürük, geniz akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi şikayetlerin devam ettiği hatta şiddetlendiğini söyledi. Sonbaharda alerji sebebi olarak, artış gösteren küfler, ev tozları veya yabani ot polenlerinin artması gösterilebileceğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, sonbahar mevsiminin güzellikleri yanında bazı kişiler için sorun olabilecek sürprizleri de beraberinde getirdiğini söyledi. İlkbahar ve yaz mevsimlerinden sonra büyük bir umutla beklenilen sonbahar aylarında da alerjik hastalığı olanları ilgilendiren bazı değişiklikler meydana geldiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, "Havaların serinlemesiyle beraber rüzgâr ve rutubet bu dönemde yaşanan iklim değişikliğinin önemli özelliklerindendir. Polenler, rüzgârlar ile çok uzak bölgelerden taşınabilir. Yaz sonu ve sonbaharda bazı yabani ot polenleri atmosferde yoğundur. Yağmurlarla toprağa düşen polenler kuru yapraklar altında uzun süre kalabilirler. Yürüyüşler ve rüzgârlar ile bu polenler havaya karışıp solunum yolu ile alındığında bazı hastalıklara sebep olabilir" dedi. Rutubetin küf mantarlarının üremesi için de uygun ortam sağlamakta olduğuna dikkat çeken Kaplan, "Yine doğada toprakta, çürümüş bitki artıkları üzerinde büyüyen mantar sporlarına bahçe işleri ile uğraşırken, bu alanlarda yürüyüş yaparken maruz kalabilirsiniz. Bu mantar sporları yine rüzgâr ile uzak bölgelere taşınabilir. Rutubetin artması sadece doğada değil, aynı zamanda iç ortamlarda, yaşam alanlarımızda da akar (mite) ve küf oluşumu için de uygun şartlar oluşturmaktadır. Evimizde, okullarda ya da işyerlerimizde akar ve küf oluşumuna bağlı olarak yaz aylarından sonra bu alerjenlere bağlı olarak sorunlarımız ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bunların sonucunda duyarlı kişiler alerjik rinit ve astım hastalıklarında alevlenme yaşayabilirler" şeklinde konuştu. Polen ya da küf mantarlarına karşı alerjisi olan hastaların dış ortamda yapacakları aktiviteler konusunda iyi planlama yapması gerektiğini belirten Kaplan, "Özellikle sabah saatlerinde, rüzgarlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkmaması, sportif faaliyetler için kapalı alanları tercih etmeleri alerjenlerden korunma için önemlidir. Yaşanılan ortamlarda polen ya da mantar sporlarının içeri girmesini önlemek için pencerelerin kapalı olması ve eve gelindiğinde giysilerin değiştirilerek duş alınması üzerimize yapışan alerjenlerden temizlenmek amacıyla yapılması iyi olabilir. Özellikle ormanlık alanlarda bitkisel artıklarda mantar sporları bulunduğundan buralardaki aktivitelerden kaçınılması gerekir. İç ortam alerjenlerinden olan akarlar (mite) ve mantar sporları (küf), sonbahar aylarında rutubetin artması ile tekrar sorun olmaya başlayacaktır" dedi. Gözlerde kaşınma, kızarma ve batma Ev ortamının akarların yaşayamayacağı şekilde düzenlenerek, banyo ve mutfak gibi alanlarda daha sık görülen küf mantarları özenle yok edilmesi gerektiğini belirten Kaplan, "Bu önlemlerin etkili olması için rutubetin azaltılması da son derece önemlidir. Havalandırma sistemlerinin de bu açıdan büyük risk oluşturduğu unutulmamalı ve bu cihazların bakımları düzenli olarak yapılmalıdır. Bahar alerjisine bağlı yakınmalar kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Birçok kişide burun akıntısı, tıkanıklığı, burun içinde kaşıntı, arka arkaya hapşırıklar, geniz akıntısı, gözlerde kaşınma, kızarma, batma, gözaltlarında torbalanma ve morarma, boğazda ağrı, kaşıntı ve ses kısıklığı, kulaklarda doluluk ve kaşıntı olabilir" dedi.
Gaziantep Kadın bakır ustası erkeklere taş çıkartıyor Gaziantep’te ev hanımı iken katıldığı kursta unutulmaya yüz tutmuş bakır işlemeciliği mesleğini öğrenen 54 yaşındaki Emine Sibel Bakırcı, maharetleriyle adeta erkeklere taş çıkartıyor. Soyadlarını yaptıkları meslekten alan eşinin ailesinin uzun yıllar yürüttüğü bakır işlemeciliğinde usta olmak için 10 yıl önce Gaziantep Bakırlar ve Sedefçiler Odası’nın kadınlara yönelik açtığı kursa katılan ve kursta bakır işlemeciliğinin tüm inceliklerini öğrenen Emine Sibel Bakırcı, ortaya çıkardığı eserlerle ve ustalığıyla adeta erkeklere meydan okuyor. 10 yıldır ilmek ilmek bakıra şekil veriyor Yaklaşık 1 yıl gördüğü kursun ardından adımını attığı bakır işleme mesleğinde ustalığa kadar yükselen ve 10 yıldır ilmek ilmek bakıra şekil veren Bakırcı, eşinin ata mesleği olan geleneksel el sanatlarından bakırcılığı öğrenerek ailesinin geleneksel mesleğine sahip çıkıyor. Asırlardır hassas ve ince işçiliği nedeniyle genellikle erkekler tarafından yapılan bakır işlemeciliğinde usta olan Bakırcı, ilgi duyduğu ve sevdiği işi yapmanın en güzel örneğini ortaya koyuyor. Ortaya çıkardığı eserlerle erkek ustalara taş çıkarıyor Bakır işlemeciliğinin patentini elinde bulunduran Gaziantep’te bakıra şekil vermeyi öğrenerek usta olan Bakırcı, ortaya çıkardığı eserlerle erkek ustalara taş çıkarıyor. Bakır işleme ustalığı belgesi alan ve bakır işlemeciliğinde büyük azimle başarı sağlayan Bakırcı, 10 yılı geride bıraktığı mesleğinde usta olmanın gurunu yaşıyor. Kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgelerini alarak bakır ustası olarak çalışmaya devam eden Bakırcı, meslek sahibi olmanın yanı sıra aile ekonomisine katkı sağlamanın sevincini yaşıyor. "Kadınların bu mesleğe çok yakıştığını düşünüyorum" Daha önceki yıllarda bakırcılık için "erkek mesleği" denildiğini ancak bu görüşü yıktıklarını ifade eden Bakırcı, "Bu mesleğe 10 yıl önce komşularımızın tavsiyesi üzerine başladım. Ev hanımıydım. Şu an ev hanımlığından çalışma hayatına döndüm. İlk başta kursiyer olarak mesleğe başladım ve daha sonra da istihdam edildim. İstihdamdan sonra kalfalık ve usta öğreticilik belgesi aldım. Daha sonra üniversite okudum. Hala mesleğe devam ediyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Bu mesleğin bir erkek mesleği olduğunu söylüyorlar. Görenler ilk önce çok şaşırıyor. Ama ben kadınların bu mesleğe çok yakıştığını düşünüyorum. Çünkü bu bir el sanatı olduğu için kadınların bu işi çok iyi yaptığına inanıyorum" dedi. "Bakır işlemeciliğinin okullarda öğretilmesini istiyoruz" Gaziantep’in ilk kadın bakır ustalarından olduğunu belirten Bakırcı, "Bakıra şekil verdiğimizi görenler, ‘siz bu işi nasıl yapıyorsunuz, yorulmuyor musunuz?’ diye soruyorlar. Ama mesleğimizi sevdiğimiz için bize hiç yorucu gelmiyor. Bu meslekte daha da ilerlemek istiyorum. Ayrıca üniversiteyi de okudum. Bakır işlemeciliğinin okullarda öğretilmesini istiyoruz. Okullarda çocuklarımıza bu mesleği tanıtmak, şehrimize daha iyi nasıl katkıda bulunuruz diye bir çaba içerisindeyiz. İnşallah bu konuda da faydalı oluruz" şeklinde konuştu. "Mesleğimi yaparak evime de katkıda bulunuyorum" Kursiyer olarak başladığı bakır işlemeciliğinde ustalaşarak artık kendi ayakları üzerinde durduğunu belirten Bakırcı, "Evime de katkıda bulunuyorum. Bana çok katkısı oluyor, özgüvenimiz bakımından da çalışmak bana özgüven veriyor. Üretmenin mutluluğunu da tattığımız için hem üretip hem de maddi olarak kazanç sağlayınca bu bana ayrıca bir haz veriyor. Mesleğimi çok severek yapıyorum. Kadınların çalışmasını ve evlerine de katkıda bulunmasını tavsiye ediyorum. Oğlumun çocukluktan bir meslek edinme isteği vardı. Ben bu mesleğe oğlumu düşünüyordum. Fakat daha sonra ben kendimi burada buldum. Bu mesleği öğrendiğim için de çok mutluyum. Burada bulunmaktan çok gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı. "Aklınıza gelen ve desen islemesi yapılacak olan her ürünü yapıyoruz" Ortaya çıkardığı eserlerin büyük ilgi gördüğünü ifade eden Bakırcı, "Çaydanlık yapıyoruz. Su matarası, tepsi ve daha birçok ürün yapıyoruz. Biz genelde nakış üzerine çalışıyoruz. Çünkü bakır işlemeciliğinin birçok aşaması var. Biz sadece nakış bölümündeyiz. Aklınıza gelen ve desen islemesi yapılacak olan her ürünü yapıyoruz. Takı da yapıyoruz. Ben kuyumculuk takı tasarım bölümünü okudum ve bakıra nakış atılabilecek her şeyi de yapıyorum. Daha çok erkek mesleği olan bakır işlemeciliği hiç hayalimin köşesinden bile geçmezdi. Ama ben el sanatlarını çok sevdiğim için ve bu meslekte de olduğum için çok mutluyum" diye konuştu.