GENEL - 24 Mart 2020 Salı 14:46

Virüslere karşı gıda hijyenine dikkat etmeli

A
A
A
Virüslere karşı gıda hijyenine dikkat etmeli

Sabri Ülker Vakfı, bilimsel veriler ışığında gıda güvenliği konusunda alınması gereken önlemlere dikkat çekti.

Sabri Ülker Vakfı, bilimsel veriler ışığında gıda güvenliği konusunda alınması gereken önlemlere dikkat çekti.


Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten (COVID-19) korunmak için kişisel hijyen ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi kadar, tüketilen gıdaların güvenilirliği de büyük önem taşıyor. Uzmanlar, gıda güvenliği konusunda yapılan hataların önemli sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiği konusunda hemfikir.


Sabri Ülker Vakfı, bilimsel veriler ışığında gıda güvenliği konusunda alınması gereken önlemlere dikkat çekti. Buna göre alınması geren önlemler şöyle sıralandı:


Yumurtayı kullanmadan önce yıkayın


Tüketilecek taze meyve ve sebzelerin bol suyla yıkanması, yemeklerin uygun sıcaklıklarda yeterince pişirilmesi enfeksiyonların önüne geçmeye yardımcı olabilir. Yiyecekler hazırlarken, pişirilirken ve servis edilirken ellerin temiz olması çok önemli. Besine ve besin hazırlarken kullanılacak gereçlere dokunmadan önce ellerinizi akan ve tercihen el dayanır sıcaklıktaki su altında, sabunla en az 20 saniye süreyle yıkayın. Çiğ et, tavuk, yumurta ve balığa dokunduktan sonra ellerinizi mutlaka yıkayın. Buzdolabından alınan yumurtanın kullanılmadan önce yıkanması gibi temel yaklaşımlar önemlidir.


Meyve ve sebzeler için akan suyu kullanın


Meyve ve sebzeleri akan su altında iyice yıkayın. Gerekirse yıkama fırçası kullanın. Sebze ve meyve yıkamak için deterjan veya sabun kullanmayın. Tercihen sirke kullanılabilir.


Çiğ etler için kullanılan malzemeleri iyice temizleyin


Çiğ kırmızı et, tavuk veya balık, yumurta gibi bulaşma riski yüksek potansiyel riskli besinler için kullanılan bıçak, kesme tahtası, tabak gibi gereçleri iyice yıkamadan başka yiyecekler için kullanmamalısınız. Çünkü bu besinlerde bulunan besin kaynaklı bakteri ve/veya hastalık yapabilecek patojenler, diğer yiyeceklere kolayca bulaşabilir ve hastalıklara yol açabilir.


Açıkta satılan gıdaları tercih etmeyin


Besin güvenliğinin sağlanması konusunda bir diğer önemli konu besinlerin tedarik aşamasıdır. Açıkta satılan besinlerin satın alınmaması, ambalajlı besinlerin tercih edilmesi, ambalajın bozulmamış, yırtılmamış olmasına dikkat edilmeli. Hijyenin en etkili önlem olarak ortaya çıktığı bu dönemde, tüketime sunulan gıdaları her türlü çevresel riskten uzak tutan, koruyan ambalajlı gıdaların tüketiminin önemi unutulmamalıdır. Sağlığımızı tehdit eden her türlü virüs, bakteri, küf ve mayanın üreme, bulaşma ve yayılma riski açıkta satılan gıdalarda yaygınlıkla görülmektedir.


Çocukları taze meyve ve sebze yemeye teşvik edin


Meyveler ve sebzeler, yeterli ve dengeli beslenmenin olmazsa olmazıdır. Vücut için gerekli besin öğeleri zamanında ve yeterli miktarda alınmadığında hastalıklara karşı direnç azalır, hastalığın tedavisi uzun sürer. Taze meyve ve sebze tüketiminin bağışıklık sistemini desteklediği, böylelikle hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Çocukları taze meyve ve sebze yemeye teşvik edin. Yetişkinler de gün içinde ara öğünlerde taze sebze ve meyveleri tüketmelidir. Ayrıca sağlık için hareketli bir yaşam temel alınmalıdır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Urla ekonomisine Enginar Festivali dopingi Her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen Uluslararası Urla Enginar Festivali, üç günlük bir lezzet şöleni ve karnaval havasıyla son buldu. Urla ilçesi, farklı illerden yüzbinlerce kişiyi ağırladı, esnaf ve üreticinin yüzü festivalle güldü. 10. Uluslararası Urla Enginar Festivaline ev sahipliği yapan Urla ilçesi, Türkiye’nin farklı illerinden yüzbinlerce kişinin akınına uğradı. Enginarın ham halinin yanı sıra, çeşit çeşit yemeklerinin yer aldığı 450 stantta ayrıca; takı, hediyelik eşya, giyim gibi ürünler de satışa sunuldu. Enginarın pilavından dolmasına, suşisinden dönerine, cheesecakeinden reçeline, midyesinden kokorecine, cipsinden böreğine, boyozundan kısırına birçok çeşidi ziyaretçilerin damaklarını tatlandırdı. Urla Enginar Festivali, üç günlük bir lezzet şöleni ve karnaval havasıyla son buldu . Urla’nın ekonomisine can suyu sağlamak ve tarım alanlarını artırmak amacıyla düzenlenen festival, üreticisinden esnafına herkesin yüzünü güldürdü. "Sadece bir festival yapmadık" Festivalle ilgili değerlendirme yapan Urla Belediye Başkanı Yüksek Mimar Selçuk Balkan, festival boyunca herhangi bir olumsuzluğun yaşanmadığını belirtti. Başkan Balkan, festivalde üreticinin, esnafın ve vatandaşların mutlu olduğunu dile getirerek, önümüzdeki senelerde festivalin kalitesini ve kapsamını arttırarak ilerleme kaydedeceklerinin altını çizdi. Selçuk Balkan, “Üç günlük festivalimizin sonuna geldik. Üreticinin ürünlerini doğrudan tüketici ile buluşturduğu, yoğun katılımda esnafımızın ve vatandaşımızın mutlu olduğu bir festivali geride bıraktık. İlçemiz, gastronomi turizminde marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Gelişen ve büyüyen ilçemizde üreticimizi ve esnafımızı korumak zorundayız. Hem kültür zenginliğimizi uluslararası boyuta taşıyacak hem üreticimizi ve esnafımızı koruyacağız. Sadece bir festival yapmadık. Tarihiyle, sanatıyla ve kültürüyle ilçemizi tanıttık. Bunu yaparken de üreticimizi ve esnafımızı kalkındırdık. Tarım arazilerimizi korumak, sürdürülebilir kırsal kalkınma politikaları geliştirip, pazar payımızı büyütmek en büyük hedeflerimizden biri" diye konuştu.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tüm ürünleri ihtiva edecek şekilde durdurduk" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tüm ürünleri ihtiva edecek şekilde durdurduk" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde "Vakıf Haftası 100. Yıla Özel 201 Eser Toplu Açılış Töreni"ne katıldı. Erdoğan, bu yılki Vakıf Haftası’nı yurt içinde ve yurt dışında restorasyonu tamamlanan 201 vakıf eserinin toplu açılışını yaparak idrak ettiğini, hem haftanın hem de açılışını yaptıkları vakıf kültür varlıklarının Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını diledi. 1996-2002 yılları arasında yalnızca 56 tarihi eserin onarıldığı dikkate alındığında, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün nasıl bir başarıya imza attığının görüleceğini belirten Erdoğan, "Sadece Türkiye içinde, sadece Anadolu ve Trakya’da değil dünya üzerinde nerede bizlere ait, atalarımıza ait kültürel miras varsa oraya ulaşıyor ve gün yüzüne çıkarıyoruz. Son 21 yılda ülkemiz içinde ve gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki 5 bin 500 ecdat yadigarı eseri yeniden ayağa kaldırdık. Burada tek tek sayamayacağımız pek çok eserin restorasyonunu, imarını ve ihyasını hamdolsun başarıyla gerçekleştirdik. Biraz evvel yaptıkları konuşmalarda hem Vakıflar Genel Müdürlüğümüz, hem de Kültür Bakanımız yürütülen çalışmalarla özellikle kapsamlı bilgileri bizimle paylaştılar. Ecdadın emanetlerine en güzel biçimde sahip çıkan Vakıflar Genel Müdürlüğümüzü şahsım, milletim adına tebrik ediyorum" diye konuştu. "Bizim kültürümüzde marifet iltifata tabidir" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle vakıf kültürümüzün yaşatılmasına öncülük edenleri taltif etmek, onlara emekleri için teşekkür etmek çok önemlidir. Vakıf Haftamız münasebetiyle bugün aynı zamanda vakıf insanı olarak Bayram Kızılaslan kardeşimize de ödülünü takdim ediyoruz. İş adamı kimliğinin yanı sıra hayırseverliği ile de maruf olan Bayram Kızılaslan kardeşimiz 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Malatya Yeni Camii’nin tüm yapım masraflarını üstlendi. Bayram kardeşimizin maddi desteği ile şehrimizin simgelerinden olan bu tarihi eseri inşallah süratle ayağa kaldıracağız. Allah kendisinden razı olsun diyorum. Depremde yıkılan ve hasar gören vakıf eserlerimizin ihyası için gösterilen her türlü çabayı takdirle karşıladığımızı burada ifade etmek istiyorum. Bu hafta dolayısıyla bir kez daha vakıf medeniyetimizin oluşumunda, sürdürülmesinde, muhafazasında emeği geçen herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Ebediyete intihal eden vakıf insanlarımızı ve hayırseverlerimizi rahmetle yad ediyorum" dedi. Erdoğan, sadece vakıf eserlerinin korunması ve ihyasında değil kültürel hizmetlerden burslara, muhtaçlara yardımdan cemaat vakıflarına kadar geniş bir alanda genel müdürlüğün iftihar kaynağı olan çalışmalara imza attığına dikkat çekti. Erdoğan, ilk-orta-lise ve yükseköğrenim seviyesinde toplam 50 bin ihtiyaç sahibi öğrencinin vakıflardan burs veya eğitim yardımı aldığını bildirdi. "İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına da müdahil olmayı kararlaştırdık" Genel müdürlüğün 7 Ekim’den beri soykırıma uğrayan Gazzelilere el uzattığını görmekten ayrıca memnuniyet duyduğunun altını çizen Erdoğan, "Mart ayının sonunda toplam 3 bin tonluk 125 bin gıda kolisi taşıyan 8’inci iyilik gemimizi Gazze’ye uğurladık. Daha sonra bu yardımlarımızı artırarak devam ettirdik, devam ettiriyoruz. Bugüne kadar toplam 50 bin tona yaklaşan insani yardım miktarıyla Türkiye dünyada Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülke konumuna ulaştı. İyice canileşen İsrail yönetimini ateşkese zorlamak maksadıyla diplomasi ve ticaret boyutunda baskının dozunu sürekli yükseltiyoruz. İlk etapta 54 ürün grubuna ihracat kısıtlaması getirmiştik. Geçen haftadan itibaren İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tüm ürünleri ihtiva edecek şekilde durdurduk. İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına da müdahil olmayı kararlaştırdık" şeklinde konuştu. "15 bini çocuk, 35 bin kardeşimizin hayatına kastedenlerin hukuk önünde hesap vermesi için tüm imkanlarımızı kullanacağız" 15 bini çocuk, 35 bin kişinin hayatına kastedenlerin hukuk önünde hesap vermesi için tüm imkanları kullanacaklarını bildiren Erdoğan, "Bu kararlarımızın bölgede akan kanın durmasını isteyen diğer ülkelere de cesaret aşılayacağına inanıyorum. Filistin halkının en zor günlerinde imdadına koşan aziz milletimiz kardeşlik vazifesini ifa etme yanında insanlığın da vicdanı olmuştur. İçimizdeki kimi işgüzarlar bunu görmese veya gördükleri halde çarpıtsalar da devletiyle, vatandaşıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla Türkiye, Gazze sınavını en başarılı veren ülkelerden biridir. Bunda AFAD’ımızın, Türk Kızılay’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün ve diğer gönüllü kuruluşlarımızın gerçekten büyük payı vardır. Sizlerin şahsında dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara ve mağdurlara destek olan herkesi, tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum" açıklamalarında bulundu. "Eski Türkiye manzaralarını milletimize tekrar yaşatmamakta kararlıyız" Sevgi ve merhamet medeniyetinin temsilcileri olduklarını belirten Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Nefes alırken havayı, su içerken ırmağı, hasat toplarken toprağı, meyve koparırken ağacı özellikle incitmemeye, zarar vermemeye çalışan yüce gönüllü bir kültür ikliminde yetişerek hamdolsun bugünlere geldik. Cenk meydanlarında hasımlarımızla göğüs göğüse muharebe ederken bile gayri meşru, gayri insani yollara tevessül etmedik. Sefere çıktığında dalından kopardığı bir meyvenin ücretini bile ödeyen ecdadımız bizlere gerçekten hem örnek olacak hem de iftihar edeceğimiz eşsiz bir miras bırakmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in şu tavsiyesi yıllarca milletimize rehberlik etmiştir. ‘Hüner bir şehir bünyâd etmektir. Reâyâ kalbin âbâd etmektir.’ Önemli olan sadece toprak kazanmak değildir. Bir şehri imar etmek gönülleri de fethetmektir. Bu anlayışla hem nice şehirler, yollar, köprüler imar ettik hem de kalpleri kazandık. Vakıflarımız şehirlerimizin imarı yanı sıra fethettiğimiz yerlerin, halkın gönlünü kazanmamıza vesile olan en önemli kurumlarımızdır. Balkanlar’dan Afrika’ya, Asya’dan Orta Doğu’ya kadar gönül coğrafyamızın her bir köşesinde ecdat tarafından inşa edilen camilerin, imaretlerin, köprülerin ve kervansarayların çoğunluğu vakıf eseridir." "İnsana hizmet İslam medeniyetinin temelini oluşturur" "Selçukluyu, Osmanlıyı gezen batılı seyyahlar bu devlet için ‘Vakıf Cenneti’ tabirini kullanmışlardır" sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "’Hayırda yarışınız’ emri mucibince atalarımız vakıf kurmak suretiyle özellikle birbiriyle yarışmış kimseyi çaresiz ve sahipsiz bırakmamıştır. Fakir fukarayı, garip gurebayı, yolda kalanı, yetimi, öksüzü, düşkünü, biçareleri gözeten, ihtiyaç sahiplerine yardımı esirgemeyen vakıflarımız aynı zamanda milletimizin huzur ve güvenliğinin de teminatı olmuştur. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkemizin ete kemiğe büründüğü kurum tartışmasız bir şekilde vakıflarımızdır. İslam’a göre insan zübde-i alem yani alemin özüdür. İnsana hizmet İslam medeniyetinin temelini oluşturur. Vakıflarımız yalnızca insana hizmetle kendilerini sınırlandırmamıştır. Şanlı tarihimizde özellikle aç kuşlar için göç eden leylekler için hatta ağaçlar için köprüler için kurulan nice vakıflar görüyoruz. Hayata ve hayatın akışına dair ne varsa oraya hitap eden, elini uzatan ve kol kanat geren bir hayır kurumuna, yapıya veya vakfa mutlaka rastlıyoruz" dedi. Sadece vakıf kurmakta değil, ecdat vakıflarının korunması ve vakıf malına el sürülmemesi hususunda da çok büyük itina gösterildiğinin altını çizen Erdoğan, "Vakfa çivi çakan abat bir çivi söken berbat olur sözü hem vakıf hizmetlerinin değerini hem de riskini ortaya koyuyor. Vakıf faaliyeti öyle hassas öyle titizlikle yürütülmesi gereken bir iştir ki kişiye cennetin kapılarını da açabilir. Allah korusun cehenneme de sürükleyebilir. Çünkü bir vakfiyede tüm insanların, tabiatın, hayvan ve bitkilerin, gelecek kuşakların hukuku vardır. Kerim devlet geleneğimizde bir vakıf içinden geçerken üzerine vakıf malının tozu bile bulaşmasın hassasiyetiyle faaliyetler yürütülmüştür. Aynı inceliğe başka alanlarda da şahit oluyoruz. Vakıf malına gösterilen bu ihtimamın kamuya dair tüm işlerde hepimize örnek olması gerektiğine inanıyorum. Burada şu hususun altını çizerek ifade etmek istiyorum vakıf eserleri nasıl bize ecdadın ve vakıf sahibinin emanetiyse kamu malı ve kamu görevi de milletin emanetidir. Tüy bitmemiş yetimin hakkının olduğu kamu malı ve kamu görevi ancak böyle yüksek bir şuurla yerine getirilirse verimli olur, bereketli olur, faydalı olur, sorumluluğun hakkı tam manasıyla verilmiş olur" ifadelerine yer verdi. "Millete büyüklenmek, yukarıdan bakmak, efendilik taslamak, sorunlarını görmezden gelmek kesinlikle kabul edilemez, hele hele kamu malına el uzatmak bizim nazarımızda ihanete eş değerdir" Kamu görevlisinin, kendi mesuliyeti veya mesuliyet sahasıyla ilgili işlerde vatandaşlara hizmet etmeye memur, mesul ve mecbur olduğunu aktaran Erdoğan, "Millete hizmet yolunda üşengeçliğe, rehavete, kaprislere ’bugün git, yarın gel’ sorumsuzluğuna asla ve asla yer yoktur. Her zaman söylüyorum, bugün bir kez daha ifade ediyorum. Bulunduğumuz tüm makamları, aziz milletimize borçluyuz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz milletimize karşı sorumluyuz. Millete büyüklenmek, yukarıdan bakmak, efendilik taslamak, sorunlarını görmezden gelmek kesinlikle kabul edilemez hele hele kamu malına el uzatmak bizim nazarımızda ihanete eş değerdir" şeklinde konuştu. "Milletin derdiyle dertlenmedikten, sorunlarına çözüm bulup hayır duasını almadıktan sonra hangi vazife olursa olsun insan için yüktür" Siyasetçilerin, kamu görevlilerinin, yönetim mevkiindekilerin ülkeye ve millete karşı vazifelerini yerine getirme noktasında hiçbir bahanesi olamayacağına dikkat çeken Erdoğan, "Milletin derdiyle dertlenmedikten sorunlarına çözüm bulup hayır duasını almadıktan sonra hangi vazife olursa olsun insan için yüktür. Eski Türkiye manzaralarını milletimize tekrar yaşatmamakta kararlıyız. Bu konuda özellikle son dönemde artan serzenişlerin farkındayız. Tespit ettiğimiz tüm eksiklerin, hataların, varsa ihanetlerin üzerine inşallah bundan sonra çok daha kararlı bir şekilde gideceğiz. Kamu hizmetlerinin sorunsuz ve kusursuz sunulması için her türlü tedbiri alacak bürokratik atalete hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz" açıklamalarında bulundu. Erdoğan, son iki yılda tamamlanan 201 vakıf eserin toplu açılışını yaptı Cumhurbaşkanı Erdoğan programda, Vakıf İnsan Ödülü’nü 6 Şubat depremlerinde hasar gören camilerin restorasyonuna sponsor olarak katkıda bulunan iş adamı Bayram Kızılaslan’a verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu ise Süleymaniye Camii’nin kıble cephesindeki İznik çinileriyle yapılmış mihrapla bezeli ve mihrabın her iki tarafına yazılmış Fatiha Suresi’ni içeren eseri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim ettiler. Erdoğan programda, son iki yılda tamamlanan 201 vakıf eserin toplu açılışını da yaptı.