ÇEVRE - 16 Ekim 2020 Cuma 16:31

Metruk bina yıkım rekoru Kartal’ın

A
A
A
Metruk bina yıkım rekoru Kartal’ın

Kentsel dönüşüm, riskli yapı raporu veya ilgisizlik nedeniyle kaderine terk edilmiş yapılar için 2019 yılından beri gerçekleştirilen hummalı çalışmalar, Başkan Gökhan Yüksel’in öncülüğündeki Kartal Belediyesi’ne İstanbul’da rekor getirdi.

Kentsel dönüşüm, riskli yapı raporu veya ilgisizlik nedeniyle kaderine terk edilmiş yapılar için 2019 yılından beri gerçekleştirilen hummalı çalışmalar, Başkan Gökhan Yüksel’in öncülüğündeki Kartal Belediyesi’ne İstanbul’da rekor getirdi. Kayıtlara göre İstanbul genelinde en çok metruk bina yıkan ilçe belediyesi olan Kartal Belediyesi’nin söz konusu çalışmaları, diğer belediyelere de örnek oldu.


İlçe genelinde hem vatandaşlar hem de çevre için tehlike oluşturan metruk yapılar ile ilgili sürekli bir çalışma modeli geliştiren Kartal Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü, 1 yıl içerisinde hatırı sayılır sayıda metruk binanın yıkımını gerçekleştirdi. Bürokratik yazışmalar, teknik zorlukların yanı sıra öngörülemeyen pek çok problemle karşılan personelin özverili çalışması sonucu 2019 yılı Mart ayından bu yana ilçede toplam 107 metruk bina yıkıldı.


Süreç nasıl işliyor?


Kartal Belediyesi; hakkında riskli yapı raporu olduğu ve boşaltıldığı halde yıkımı gerçekleştirilmeyen binalar ilgili gerekli yazışmaların tamamlanmasının ardından yıkımlarını gerçekleştiriyor. 6306 sayılı yasa gereği önce sahipleri tarafından yıkılması beklenen; ancak yasal süre içinde sahipleri tarafından yıkılmayan metruk binalar, Kartal Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından yıkılıyor. Binaların yüksek ve büyük olması durumunda ise yıkımlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerinden destek istenerek yapılıyor. Sahipleri tarafından ilgisizlik sonucu metruk hale gelmiş yapılar için de uzun bir yazışma süreci gerçekleştiren ekipler, gerekli yasal süreyi bekleyerek mal sahiplerine ya da yasal temsilcilerine yapılan resmi tebligatların ardından yıkım sürecini başlatıyor. Çevre halkının şikâyetçi olduğu ve başta uyuşturucu madde kullananlar olmak üzere yasadışı işlerin mekânı haline gelen metruk binaların yıkımlarının tamamlanmasının ardından, yıkım ücreti için yapıların tapularına şerh konuluyor.


Önce can güvenliği


Metruk binaların yıkımından önce zabıta memurları ve ekipler binaların içini, en ince ayrıntısına kadar kontrol ederek yıkım sırasında içeride her hangi bir canlının kalmamasını sağlıyor. Başta kedi, köpek olmak üzere kuşlar için de binalar köşe bucak kontrol ediliyor. Çocuklar için de büyük risk oluşturan binalar birkaç kez yapılan bu kontrollerin ardından dakikalar içinde yerle bir ediliyor ve bulunduğu alan risksiz hale getiriliyor. Yıkımlar sırasında gerekirse yaya veya araç trafiği durdurulurken çıkan tozun asgari düzeyde kalması için yıkım alanına özel bir araçla sürekli olarak tazyikli su sıkılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ahmet Kaplan: “Hiç olmadığımız kadar güçlü bir senedeyiz” Paralimpik milli tenisçi Ahmet Kaplan, takım olarak çok güçlü durumda olduklarını ve Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’ndan madalyayla döneceklerine inandığını söyleyerek, “Açıkçası hiç olmadığı kadar güçlü bir senedeyiz. Takım arkadaşlarım ve ben dünya sıralamasında güzel bir sıralamaya sahibiz. Elimizden geldiğince her şeyi yapıp turnuvayı madalyayla tamamlamak istiyoruz” dedi. Uluslararası Tenis Federasyonu’nun (ITF) düzenlediği tekerlekli sandalye kategorisindeki tenis organizasyonu olan BNP Paribas Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası, 7-12 Mayıs tarihleri arasında Antalya’da yapılıyor. Megasaray Tenis Akademisi’nde gerçekleştirilen turnuvada Türkiye de Quad ve Erkekler kategorisinde yarışıyor. Quad kategorisinde takımın önemli oyuncularından ve dünya 11 numarası olan paralimpik milli tenisçi Ahmet Kaplan, basın mensuplarına turnuvaya ve hedeflerine dair açıklamalarda bulundu. Öncelikle ev sahibi olmanın kendileri için avantaj olduğunun altını çizen Kaplan, “Kendi evimizde bu turnuvayı oynuyor olmak bizim için çok büyük bir avantaj. Bu kadar güzel bir şehirde, bu kadar güzel bir havada ve kortlarda oynuyor olmak bizim için büyük bir motivasyon. Federasyonumuza ve Megasaray ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bizim için adeta bir tenis şenliği” şeklinde konuştu. “Madalyayla dönüp bayrağımızı dalgalandıracağımıza inanıyorum” Takım olarak güçlü olduklarını belirten ve 2 buçuk ay sonra paralimpik oyunlarındaki hedeflerinden bahseden milli sporcu, “Açıkçası hiç olmadığı kadar güçlü bir senedeyiz. Takım arkadaşlarım ve ben dünya sıralamasında güzel bir sıralamaya sahibiz. Elimizden geldiğince her şeyi yapıp turnuvayı madalyayla tamamlamak istiyoruz. Kendi adıma konuşmak gerekirse ben şu an güncel olarak dünya 11 numarasıyım. İlk 12’de bitirdiğim takdirde yaklaşık 2 buçuk ay sonra paralimpik oyunlarına katılmaya hak kazanacağım. Bizim için tenis tarihinde bir ilk olacak. Quad klasmanı açısından ilk sporcu olarak gideceğim. Orada da güzel bir başarı elde edip, madalyayla dönüp bayrağımızı güzel bir şekilde dalgalandıracağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı. “Son 3-4 aylık süreçte inanılmaz turnuvalar geçirdim” Son olarak kendi performansından mutlu olduğunu ve bunu sürdürmek istediğini sözlerine ekleyen Kaplan, “Son 2 yılda yükselen bir kariyerim vardı. Geçen sene dünya 12 numaraya kadar yükselmiştim. Açıkçası son 3-4 aylık süreçte inanılmaz turnuvalar geçirdim. Son 2 turnuvayı şampiyonlukla tamamladım. Şu anki performansımdan mutluyum. İnanıyorum ki Dünya Şampiyonası’nda da bu performansı sürdürüp güzel bir şekilde turnuvayı tamamlarız” cümlelerine yer verdi.
İzmir E-ticaretle küçük küçük başladı, kahve patronu oldu Bilgisayar başında küçük bir odada e-ticaret yaparak geçimini sağlayan İzmirli Bülent Kanat, hayalini kurduğu işini gerçeğe dönüştürdü. Kanat’ın kurduğu kahve markası, Türkiye ve yurt dışında 2 bine aşkın iş yerine kahve ve bitki çayı satışı yaparken, e-ticaretten kahve patronluğuna giden başarı hikayesi örnek oldu. İzmirli Bülent Kanat’ın hikayesi, kendi işini kurmak isteyen kişiler için örnek teşkil ediyor. Bir bilgisayar başında dropshipping (e-ticaret) yaparak iş hayatına atılan Kanat, bir süre kafelere kahve, bitki çayı gibi malzemeler tedarik etmeye başladı ve aynı zamanda cafeavm adlı platformu kurarak online olarak cafe tedarik hizmetini de gerçekleştirmeye başladı. 2 bine aşkın işyeri ile anlaşma yaptı Kanat, kurduğu platform bünyesinde farklı markalardan aldığı bayiliklerin yanı sıra kendi ürünlerini de üretmeye ve son noktaya kadar ulaştırmaya başladı. Kanat’ın kurduğu Monero Kahve, kısa sürede tanınır hale geldi. Bülent Kanat, şu sıralarda 2 bine aşkın iş yerine; kahve ve yine bitki çayı, kahve şurupları ve toz içecek grubu ürünlerinin satışı yapıyor. Bir site üzerinden 2011 yılında e ticaret için satışlara başladığını ifade eden Bülent Kanat, “Bir süre e ticarete devam ettikten sonra İzmir içerisindeki kafelere ziyaretlerde bulunup tedarik sağlamaya başladım. Yağmur çamur demeden Gıda Çarşısından kredi kartı ile aldığım malları, kafelere satışını yapıyordum. Daha sonra kafelerin tedarik işlerini online üzerinden de yapmaya karar verdim. Google haritalardan Türkiye’deki tüm kafeleri inceledim. Bu sırada fiziki olarak kafelerin ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürdüm” dedi. “Türkiye, Amerika ve Kanada’daki 2 bini aşkın kafeye ürün tedarik etmeye başladı” Bülent Kanat, örnek hikayesini şöyle anlattı: “2017 yılında Montenegro olarak da bilinen Karadağ’a gittim. 1 ay boyunca Karadağ’daki yatırım fırsatlarını inceledim; ancak Türkiye’de kahve sektörüne girmeye karar verdim. Kolombiya’da kahve tarlasının sahibinin oğlu Monero’nun mücadelesi çok ilgimi çekmişti. Markanın ismini orada şekillendirdim. Türkiye’ye döndüğünde Gıda Çarşısı’nda 40 metrekarelik bir dükkanda üretime başlayan Monera Kahve, kısa zamanda Türkiye, Amerika ve Kanada’daki 2 bini aşkın kafeye ürün tedarik etmeye başladı. Pandemi döneminde ekonomik olarak etkilensek de Gıda Çarşısı’ndaki 3 katlı bir yeri Kafe AVM’ye çevirdik. Türkiye’nin dört bir yanındaki kafenin; üretimini yaptığımız kahve, bitki çayı, şurup, toz grupları gibi tüm tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Kafelere ulaşılabilirliğimiz kolaylaşmaya başladığı anda kahve markamız Monero’yu piyasaya çıkarmanın vakti gelmişti. Özenle hazırladığımız reçetelere göre ürettiğimiz ürünlerimizi özel ambalajlarımızla satışa sunduk." "Şimdi birçok noktada ürünlerimizi son tüketiciye kadar ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz" diyen Bülent Kanat, son olarak Avrupa Birliği tescilini yaptırdığı Uno Monero markasına Uno Monero Coffee Tea ismi ile kafe franchise teklifleri geldiğini, üretimden şubeye sıfır tedarik problemi ile profesyonel franchise ekibi ve mimari hizmetiyle markanın Türkiye’de kısa süre içinde yayılmasını beklediklerini söyledi.