ASAYİŞ - 11 Ocak 2021 Pazartesi 15:55

Hrant Dink davasında sanıklar savunma yapıyor

A
A
A
Hrant Dink davasında sanıklar savunma yapıyor

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Hrant Dink’in öldürülmesinin öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polis memuru Muhittin Zenit, “Olmaması için elimden geleni yapmışım. Ne olursa olsun öldürülecek diye rapor yazmışım” dedi.


Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı firari sanık Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 4’ü tutuklu 76 sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya bazı tutuksuz sanıklar, avukatları ve Hrant Dink ailesinin avukatları katıldı.



“Hrant Dink’in uzak veya yakın tehlikede bulunduğunu bilen kişi İstanbul kadrosudur”


Olay tarihinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan tutuksuz sanık Faruk Sarı savunmasında, “Trabzon’a gitme sebebim ilde boş kadro olması idi. Daha önce çalıştığım Reşat Altay’ın teklifi ile gittim. Hrant Dink’in uzak veya yakın tehlikede bulunduğunu bilen kişi İstanbul kadrosudur. Ben Trabzon’da iken bunu değerlendirme imkanım yoktur. Hrant Dink ile alakalı olarak hiçbir bilgi gelmemiştir, gelmiş olsa zaten paylaşırdım. Ben Trabzon’da 4 aylık iken, kendi kadromu bile daha tanımazken nasıl bir örgüt organizasyon içinde olabilirim ki. 37 yıl önce kesinlikle FETÖ evinde kalmadım. Bu iddiayı kesinlikle reddediyorum. Ne evde kaldım, ne irtibatım oldu ne de sohbet ve toplantılarına katıldım. İsnat edilen suçlamalardan beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.



“Bu adam öldürülürse devlet zarar görür diye yazmışım”


Hrant Dink’in öldürülmesinin öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polis memuru Muhittin Zenit ise cinayet tasarısına ilişkin bilgileri amirlerine aktardığını belirterek, “Olmaması için elimden geleni yapmışım. Yasin Hayal ile ilgili üç tane çalışma yapmışım. Ne olursa olsun öldürülecek diye rapor yazmışım. Öldürüleceğine ilişkin raporları yazan benim. Ben raporları yazmışım, sonra niye gereğini yapmamışsın diye sorgulamayın. Ben raporumu yazmışım efendim. Bu adam öldürülürse devlet zarar görür diye yazmışım. Daha ne yapabilirim. Tüm bunlara rağmen Dink’in öldürülmesi suç ise, ben bu suçun ortaya çıkmasına çalışmışım. Ben bu insanın hayatını korumak için canımı ortaya koymuşum. Dışarıda hedefim. Lütfen beni günah keçisinden çıkarın. Beraatimi istiyorum” şeklinde konuştu.


Duruşmada, bazı sanıklar da esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yaparak beraatlerini talep etti.


Mahkeme heyeti duruşmayı sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için Cuma gününe erteledi.



Mütalaadan


FETÖ elebaşının da aralarında bulunduğu 13 sanığın dosyasının ayrılması talep edildi


Duruşma savcısı, davaya ilişkin mütalaasını geçtiğimiz Pazartesi günü sunmuştu. Salı günü görülen duruşmada ise 10 sanık ile avukatına mütalaaya karşı savunma yapmak için bugüne süre verilmişti. Savcılık mütalaasında, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve firari savcı Zekeriya Öz’ün de aralarında bulunduğu 13 sanığın hakkında yakalama kararının bulunduğunu kaydederek, dosyalarının ayrılmasını talep etmişti. Sanıklardan 11’inin üzerilerine atılı suçlardan beraatini talep eden savcılık, 36 sanığın çeşitli oranlarda hapse mahkum edilmesini istemişti.



Yılmazer’e ağırlaştırılmış müebbet istemi


Savcılıkça hazırlanan 68 sayfalık mütalaada, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in, ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’ ve ‘görevi kötüye kullanmak’ suçlarından 18 yıl 3 aydan 31 yıla kadar hapse mahkum edilmesini ve tutukluluk halinin devamını talep edilmişti.



Akyürek’e ağırlaştırılmış müebbet ve 40 yıl


Sanık Ramazan Akyürek’in ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsini isteyen savcılık, ‘silahlı terör örgütü kurma ve yönetme’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından 21 yıl 6 aydan 40 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istenmişti.


Sanık Ercan Gün’ün, ‘anayasayı ihlal’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar cezalandırılmasını isteyen savcılık, sanık Ali Öz’ün ‘kasten öldürme’ ve ‘anayasayı ihlal’ suçlarından ayrı ayrı müebbet ve ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘görevi kötüye kullanma’ ile ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından 10 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını isteyerek tutuklanmasını talep etmişti.


Savcılık mütalaasında, 11 sanığın üzerlerine atılı tüm suçlardan beraatini, yargılama aşamasında hayatını kaybeden sanık Şeref Ateş’in ise davasının düşürülmesini istemişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ’den Filistin için haykıran Amerikalı öğrencilere destek İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı saldırılara tepki gösteren ABD’li öğrenci ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) yönetimi, öğrenci ve akademisyenlere destek vermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Manisa CBÜ yönetimi, İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı saldırılara ve ABD’li akademisyen ve öğrencilerin İsrail’in saldırılarına karşı gösteri düzenlerken gözaltına alınmalarına tepki göstermek amacıyla basın açıklaması yaptı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğünce Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesi-Rekreasyon Alanında gerçekleştirilen basın açıklaması saygı duruşunda bulunulması ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunduğu basın açıklamasına ellerinde Türk Bayrağı ve Filistin Bayrağı taşıyan bir çok öğrenci ve akademisyen katılarak destek verdi. “Bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemiyorlar” Basın açıklamasında konuşan Manisa CBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Maalesef ki içinde yaşadığımız 21. Yüzyılında, inşa edilen ortak insani değerlere, ilkelere ve normlara rağmen tüm dünyanın gözü önünde yine bir insanlık dramının yaşandığına tanıklık ediyoruz. Ekim ayında başlayan ve 7 aydır devam eden İsrail saldırılarında 15 bini çocuk, 10 bini kadın olmak üzere 35 binden fazla sivil vatandaşın katledilmesi karşısında vicdan sahibi her insan gibi kahroluyoruz ve ah ediyoruz. Dünya devletlerinin İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalmaları, dahası katliamları destekleyen politikalar benimsemeleri birer akıl tutulmasına dönüşmüştür. Şüphesiz batının bu iki yüzlü tutumu bizler için yeni değildir. Akan kan Müslüman kanı olduğunda Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Hocalı’da, Bosna’da, Kıbrıs’ta sözde medeni batının bu iki yüzlülüğünü biz hep gördük hep yaşadık. Ancak İsrail’in saldırılarının sergilediği vahşet ve ortaya çıkan soykırım tablosu öyle ağır olmuştur ki; batı toplumlarında farklı din / dil / ırk a sahip olsa da benzer vicdana sahip her kesimden vatandaşın tepkisini çekmiştir. Kendi yönetimlerinden umudunu kesen batılılar, insan olmanın ve vicdan taşımanın gereğini yaparak hem İsrail’e hem kendi ülkelerine tepkilerini bireysel eylemlerle dile getirmeye başlamıştır. Yıllarca bize medeniyet nutukları atan batı ülkelerinin çıkarları için bir soykırım karşısında sessiz kalmaları yetmezmiş gibi bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemedikleri de görülmüştür. Siyonizm odaklı vahşet karşısında tepki gösteren Amerikalı öğrencilere yönelik baskı ve şiddet de bu durumun tüm dünya halkları tarafından görülmesini sağlamıştır” dedi. Filistin’e destek gösterileri düzenleyen öğrencilere karşı ABD polisin üniversiteleri işgal ettiğini dile getiren Rektör Kibar, “ABD’de çok sayıda kampüs polisler tarafından işgal edilmeye başlamıştır. Son 3 haftadır yaşanan süreçte 2 binden fazla akademisyen ve öğrenci orantısız güç kullanılarak şiddete maruz kalmış ve ağır ceza suçluları gibi ters kelepçe ile göz altına alınmıştır. Manisa CBÜ ailesi olarak yaşanan bu süreci kabul edemiyor, tüm inancımızla reddediyor ve ABD ile İsrail yönetimlerine sesleniyoruz; “Sadece Gazze’deki masum sivilleri değil, aynı zamanda insanlık vicdanını, onurunu, evrensel hukuku, insan haklarını, medeniyet değerlerini ve normlarını da katlettiğinizi görün ve bu zulmü durdurun artık! ‘Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytan’dır’ şiarını benimseyerek tüm gücümüz ve kararlılığımızla ABD ve İsrail Yönetimleri tarafından sürdürülen bu zulmün karşısında olduğumuzu çok net bir şekilde bir kez daha haykırıyoruz” diye konuştu. Manisa Valisi Enver Ünlü ise yaptığı açıklamada, “Filistin yarım asırdan fazla bir süredir vahşetin en şiddetlisini yaşandığı bir yer haline geldi. Biz bu coğrafyadan çekildikten sonra bu başladı. O tarihten beri de gözyaşı dinmedi. Siyonist İsrail ve gözü dönmüş eli kanlı cani Netanyahu Refah kentine de saldırıların da çok yakında başlayacağını açıkladı. Dünyanın gözü önünde çok büyük bir katliam çok büyük bir acı yaşanıyor. Bütün dünya buna sessiz. Ancak başta Amerikalı öğrenciler Avrupa’da sivil toplum kuruluşları çok büyük bir mücadele veriyorlar. 2 bin 500 Amerikalı öğrenicinin gözaltına alındığını baskıya ve zulme uğratıldığını, çok sayıda akademisyenin görevden el çektirildiğini üzüntüyle öğrendik. İnsanoğlunun hayal gücünü zorlayan, merhamet duvarlarını tarumar eden bu vahşet karşısında, maalesef, dünya kamuoyu görmez, duymaz, konuşmaz olmuştur. Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere, bu insanlık dramına gerek yurtiçinde gerek yurtdışında en şiddetli tepkiyi veren yine aziz milletimiz ve devletimiz olmuştur. Dini farklılıklar sebebiyle zulme maruz kalan ve en çok da savunmasız kadınların ve çocukların hayatını kaybettiği bu vahim hadiseler, insan olma şuuruna erişmiş her vicdanı derinden yaralamıştır” dedi. Basın açıklamasına Manisa Valisi Enver Ünlü ve eşi Sema Ünlü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa Vali Yardımcısı Erhan Günay, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, protokol üyeleri, akademisyenler, öğrenciler katıldı.
Gaziantep Hareket halindeki polis otosundan atlayan şahıs hayatını kaybetti Gaziantep’te şüpheli hareketleri nedeniyle gözaltına alınan ve psikolojik sorunları olduğu öğrenilen genç, seyir halindeki polis otosundan atladı. Olayda ağır yaralanan genç tedavi gördüğü hastanedeki 12 günlük yaşam savaşını kaybederken, acılı aile ihmal iddiasında bulundu. Olay, 24 Nisan günü Şahinbey ilçesi Yeditepe Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, psikolojik sorunları bulunan 27 yaşındaki Onur Toy, çevredeki vatandaşlar tarafından şüpheli hareketlerde bulunduğu gerekçesiyle ihbar edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, Onur Toy’u kelepçeleyerek ekip otosuna bindirdi. Toy, hareket halindeki ekip otosunun kapısını tekmeleyerek açtıktan sonra kendisini dışarı attı. Kafasını yere çarpan Toy, ağır yaralandı. Toy, bölgeye gelen sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede 12 gündür tedavi gören Onur Toy, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Cenazeyi teslim alan aileden ihmal iddiası Hayatını kaybeden şahsın cenazesi, Gaziantep Adli Tıp Kurumu’nda tamamlanan işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edildi. Cenazeyi teslim alan acılı aile, çocuklarının hiçbir suç kaydının bulunmadığını ve olayla ilgili ihmal olduğu iddiasında bulunarak, sorumlular hakkında gerekli yasal işlemleri başlatacaklarını söyledi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.