GENEL - 14 Ocak 2012 Cumartesi 16:11

DOĞA KOLEJİ, DÜNYANIN EN BÜYÜK EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ FUARINA KATILDI

A
A
A
DOĞA KOLEJİ, DÜNYANIN EN BÜYÜK EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ FUARINA KATILDI

Doğa Koleji, dünyanın en büyük eğitim teknolojileri fuarı BETT Show’a (British Educational Training and Technology Show) katıldı.
Türkiye’den katılan tek K-12 eğitim kurumu olarak bir ilki gerçekleştiren Doğa Koleji, yeni nesil eğitim modeli t-MBA ve ’ideal sınıf’ konseptini tanıttı. Binlerce kişinin ziyaret ettiği Doğa Koleji standına kurulan demo sınıf uygulamasında, Doğa Koleji’ne özgü bu eğitim konsepti, okulun öğrencileri tarafından bizzat tanıtıldı. Ziyaretçiler, kendilerine verilen iPad’ler ile akıllı tahta arasında kurulan sistemi deneyimleme imkanı da buldu.
Her yıl 600’den fazla üretici ile 30 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapan BETT Show, İngiltere’nin efsanevi salonu Olympia’da, eğitim materyalleri ve eğitim teknolojileri konusunda lider kurumları ağırladı. 11-14 Ocak 2012 tarihleri arasında gerçekleşen fuarda yer alan tek Türk kurumu olan Doğa Koleji ise K-12 eğitim kurumlarının tek temsilcisi olarak Apple, Promethean, Pearson ve VS gibi dünya markalarının ortaklığında, ’İdeal Sınıf’ konsepti ve t-MBA Eğitim Modeli’ni tanıttı. Doğa Koleji
standını, fuar boyunca binlerce kişi ziyaret etti.
ZİYARETÇİLER AKILLI SINIF DENEYİMİNİ BİREBİR YAŞADI
Apple, akıllı tahtaların dünyadaki en önemli üreticisi Promethean, içerik konusunda bir dünya devi Pearson ve eğitim mobilyası alanında dünya lideri VS bir araya gelerek, Doğa Koleji’nin öncülüğünü yaptığı t-MBA eğitim felsefesini tanıttı. Bu felsefenin eseri olan akıllı sınıfların bir örneği, gerçeğine uygun olarak, fuar alanında kuruldu ve ziyaretçilerin, akıllı tahta ile kendilerine verilen İPad’ler arasındaki entegrasyonu bizzat deneyimlemeleri sağlandı.
Yeni nesil bir eğitim modelinin anlatıldığı Doğa Koleji standı, dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerin beklenenin üzerinde ilgisiyle karşılaştı. Eğitim yöneticileri, teknoloji şirketi girişimcileri, dünya devi kurumların CEO’ları, Doğa Koleji standını ziyaret ederek, t-MBA (teenager MBA) eğitim modelini, öğrencilerin son teknolojileri öğretmenlere öğrettiği niş bir eğitim projesi olan t-Mentor sistemini ve İdeal Sınıf konseptini bizzat öğrenci meclisi üyelerinden dinledi.
Aynı şekilde, 9-11 Ocak tarihleri arasında gerçekleşen Dünya Eğitim Forumu’na gelen üst düzey eğitim yöneticileri, t-MBA eğitim modelini kendi ülkelerinde de uygulamak istediklerini dile getirdiler.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.