ASAYİŞ - 17 Ocak 2012 Salı 16:34

İLKER BAŞBUĞ`UN YÜCE DİVAN`DA YARGILANMA TALEBİ REDDEDİLDİ

A
A
A
İLKER BAŞBUĞ`UN YÜCE DİVAN`DA YARGILANMA TALEBİ REDDEDİLDİ

"İnternet Andıcı" soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanma talebi oy birliğiyle reddedildi. Mahkeme, Başbuğ’un tutukluluğuna yapılan itirazı da reddetti.
İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer aracılığıyla yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanma talebi ile tutukluluğa yaptığı itirazı reddetti. Mahkeme iki sayfalık kararında şu ifadelere yer verdi:
"Şüpheliye isnat edilen eylemlerin 5237 sayılı TCK’nın 4. kısım 5. bölümde düzenlenen anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlardan olduğu; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 3. maddesi uyarında atılı eylemlerin terör suçu olarak nitelendirildiği aynı yasanın 9. maddesinin emredici hükmü uyarınca 5271 sayılı CMK’nın 250. maddesiyle görevli ve yetkili mahkemelere ait olduğu, şüphelinin suç tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı olduğu, 1324 sayılı ’Genelkurmay
Başkanı’nın görev ve yetkilerine ait kanunda’ Genelkurmay Başkanı’nın görev ve yetkilerinin açıkça belirlendiği, 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı kanunun 15. maddesiyle değişik 1982 anayasasının 145. maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde ’anayasal düzen ve bu düzene karşı işlenen suçlara ait davalara herhalde adliye mahkemelerinde görülüyor.’ Amir hükmünün atılı eylemlerin kim tarafından işlenirse işlensin adliye mahkemelerinde yargılanacağının açıkça ve kesin bir şekilde düzenlendiği
07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı kanunun 18. maddesiyle değişik 1982 Anayasası’nın 148. maddesine eklenen ek fıkra ile ’Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanırlar’ hükmü ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun hükümleriyle gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde Yüce Divan’da yargılanmasıyla ilgili hususun göreviyle ilgili suçlarla açıkça sınırlandırıldığı, isnat edilen eylemlerin görev
kapsamında değerlendirilmesinin hukuken olanaksız olduğu anlaşılmakla, şüpheli Mehmet İlker Başbuğ’a isnat edilen eylemlerin anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan olduğu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 145. ve 148. maddeleriyle 3713 sayılı yasanın 3. ve 9. maddeleriyle, 5271 sayılı CMK’nın 250. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde göreve ilişkin itirazın reddine karar verildi."
Mahkeme 2 sayfalık kararının, tutukluluk haline ilişkin yapılan itirazın değerlendirilmesi bölümünde ise, "Dosya kapsamı, dosyada bulunan belgeler ve içerikleri dikkate alındığında şüpheli Mehmet İlker Başbuğ’a isnat edilen eylemleri işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu ve halen devam ettiği, atılı eylemlerin 5271 sayılı CMK’nın 100/3. maddesinde sayılan ’anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan olduğu’, şüphelinin soruşturma aşamasındaki tutum
ve davranışları dikkate alındığında delillere etki etme ve karartma şüphesinin bulunduğunun anlaşıldığından nöbetçi hakimin tutukluluğa ilişkin verdiği kararında bir isabetsizlik görülmediğinden İlkay Sezer’in müvekkilinin tutukluluk haline ilişkin itirazının reddi ile şüpheli Mehmet İlker Başbuğ’un tutukluluk halinin devamına kesin olmak üzere karar verildi" ifadelerine yer verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.