GENEL - 21 Mayıs 2022 Cumartesi 18:57

Prof. Dr. Şogen Ümit Dinçer: “Soykırımın tanınmasını ve Çerkeslerin anavatanına dönüşlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz”

A
A
A
Prof. Dr. Şogen Ümit Dinçer: “Soykırımın tanınmasını ve Çerkeslerin anavatanına dönüşlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz”

Kafkas Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen, Çerkeslerin Çarlık Rusya’sı tarafından uğradığı soykırım “Çerkes Soykırımı ve Sürgünü 158’inci Yılı Anma Programı” Yenikapı’da yapıldı.

Kafkas Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen, Çerkeslerin Çarlık Rusya’sı tarafından uğradığı soykırım “Çerkes Soykırımı ve Sürgünü 158’inci Yılı Anma Programı” Yenikapı’da yapıldı. Federasyon Başkanı Prof. Dr. Şogen Ümit Dinçer, “Soykırımın tanınmasını ve Çerkeslerin anavatanına dönüşlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz” dedi.



Çarlık Rusya’sının Çerkesler üzerinde yaptığı soykırımın 158’inci yılı Yenikapı Etkinlik Alanı’nda yapılan sergi ve anma programı ile gerçekleştirildi. Programa İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, davetliler ve Çerkes vatandaşlar katıldı.



“Soykırımın tanınmasını ve Çerkeslerin anavatanına dönüşlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz”


Soykırımın tanınmasını isteyen Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Şogen Ümit Dinçer, “Çerkesler 101 yıl süren büyük bir savaştan sonra dünyanın pek çok ülkesine başta Anadolu’ya sürüldüler. Anavatanlarında yaşayan halkın yüzde 90’ı anavatanlarını bir şekilde terk etmek zorunda kaldılar. Dolayısıyla biz bugün her bir yandan acımızı yaşamak hem de bir yandan bu acının bu halka getirdiği hakkı haykırmak üzere buradayız. Rusya Federasyonu’nun sürgün ve soykırım nedeniyle Çerkeslere maruz gördüğü bu davranışın etkilerinin ortadan kaldırılmasını bekliyoruz. Soykırımın tanınmasını ve Çerkeslerin anavatanına dönüşlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz” dedi.



“Soykırım ve sürgün, hukuki ve siyasi bir durumdur”


Soykırımın hukuki bir durum olduğunu söyleyen Dinçer, “Soykırım ve sürgün, hukuki ve siyasi bir durumdur. Gerekse Türkiye’deki gerekse dünyadaki hukukçular, devlet adamları Çerkeslerin başına gelen bu büyük olayın aslında bir soykırım ve hukuki bir süreç olduğunun farkında olmalı ve bununla ilgili adım atmalılar. Atılacak en önemli adım bu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden de beklentimizdir Çerkes Soykırım ve Sürgününün tanınmasıdır. En önemli talebimiz şu an budur” şeklinde konuştu.



“Bir an önce derhal Ukrayna’daki savaş durdurulmalıdır”


Rusya’nın Ukrayna’ya karşı olan tutumunu eleştiren Dinçer, “Dünyada küçük halkları, emperyal devletlerin birbirleri ile olan mücadeleleri her zaman acılara sürüklemişlerdir. Bugünde Ukrayna Halkını özgürlük ve bağımsızlığını elinden almak anlamında sürekli bir kıyıma sürükleyen, bir savaşı başlatan yine emperyal devletler. Bu manada hiçbir savaşın bir tarafın bir tarafı tutmadan şunu söylüyoruz. Bir an önce derhal Ukrayna’daki savaş durdurulmalıdır” ifadelerini kullandı.


Program sergi ve dans oyunları gösterisi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Güleç; “1 Mayıs emek ve dayanışma günümüz kutlu olsun” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç, 1 Mayıs gündemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında “1 Mayıs emeğin, emekçinin bayramını en içten dileklerimizle kutlarken alın terinin karşılığını alamayan emekçimizin sesini bu anlamlı günde bir kez daha haykırmak istiyoruz” dedi. Emeklinin, işçinin, memurun toplumun tüm kesimlerinin yaşanan ekonomik kriz ortamında, yüksek enflasyon ve artan geçim sıkıntısı karşısında olumsuz yönde etkilenmeye devam ettiği belirten Güleç, açılmasını şöyle sürdürdü; “Emekli maaşının yetersizliği emeklilerin birçoğunun çocuklarından destek almasına veya onların yanına sığınmalarına, çocuklarının ise artan geçim sıkıntısı ve giderek düşen alım gücü karşısında daha da zorlanmalarına sebep olduğu görülmektedir. Bu duruma büyükşehirlerde artan fahiş kira bedellerini de ekleyince durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Her sektör ve alanda yaşandığı gibi eğitim çalışanları üzerinde de ekonomik sorunların getirdiği yük gün geçtikçe daha da artmaktadır. Eğitim camiasının yığınla çözülmeyi bekleyen meseleleri sorunun bir boyutu iken artan ekonomik darboğazla birlikte yaşanan sıkıntılarda sorunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan ekonomik buhran karşısında ne emekli öğretmenin aldığı emekli ikramiyesinin değeri kalmıştır ne de emekli öğretmen maaşıyla çocuk okutmak ve evlendirmek mümkün olabilmektedir. Şartların iyileştirilmesi gerekmekle birlikte hâlihazırda görev yapmakta olan ve bilhassa mesleğinde 10 hizmet yılını doldurmamış öğretmenlerimizin maaşlarının düşük oluşu eğitim camiamızın kıymetli emekçileri olan öğretmenlerimizin alın terinin ne kadar ödendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Asla emeğin karşılığı olmayan ek ders ücretlerine de gerekli zammın yapılması ve büyükşehirlerde görev yapan memura kira desteği verilmesi elzemdir. Öğretmenin mali ve sosyal hakları yok denecek ölçüde emeğinin karşılığını almaktan uzaktır. Alelacele çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yetersiz ve birçok soruna davetiye çıkarıcı nitelikte olduğunu ifade etmiştik. Bu gün gelinen noktada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sorunlarla dolu olduğu ortadadır. Öğretmenler Odası’nda gelir dengesizliği oluşmuş ve hatta uçurumlar oluştuğu görülmüştür. Emekçilerimiz emeklerinin karşılığını alabilmeyi beklemekte, sosyal ve ekonomik hakları tanımlanmış, daha adil ve şartları iyileştirilmiş bir meslek kanunu beklemektedir. Çalışan memurlarımızın tamamı bayram ikramiyesinden faydalanmayı beklerken diğer yandan atanmayı bekleyen binlerce meslektaşımızı da hatırlatmayı emeğe saygının bir gereği olarak gördüğümüzü beyan etmek isteriz. Zira o kadar yıl okuyup, puanlarını alıp atanmayı bekleyen meslektaşlarımızın da biran evvel okullarına, öğrencilerine kavuşmalarını temenni ediyoruz. 9 aydır bekletilen ve mülakatın kaldırılacağına ilişkin söz verilen öğretmenlerimizin kontenjanlarının biran evvel gönülleri rahatlatacak bir sayıyla ilan edilmesini arzuluyoruz. Üniversitelerde görev yapmakta olan üniversite idari personelinin (GİH, THS, YHS, SHS, 4/B Sözleşmeli) en temel haklardan biri olan tayin/nakil hakları olmaksızın çalıştırılması 21. Yüzyılda kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerde görev yapan tüm personelin tayin hakkı için Üniversiteler Arası Atama ve Yer Değişikliği Yönetmeliği’nin hazırlanarak yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bu yönetmelikte yer değişikliğinin şartları, mazeret tayinleri, eğitim hakkı tayini, becayiş vb. düzenlemelerin net bir şekilde ifade edilmesi ve bu düzenlemelerin rektörlerin keyfi kararına bırakılmaksızın, torpil vb. durum söz konusu olmaksızın gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Bu çalışanlarımızla ilgili sürgün maddesi diye bilinen 13-b/4 geçici görevlendirme maddesinin tamamen kaldırılması, eğitim ve öğretim hizmet kolunda verilen zam, tazminat, üniversite ödeneği, teşvik vb. haklardan da faydalanmalarını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Tüm bu sorunların çözümü için TBMM Milli Eğitim Komisyonunu oluşturan vekillerimizi göreve davet ediyoruz. Bizlerde 1 Mayıs günü tüm teşkilatlarımızla birlikte Ankara’da meydanda olacağız. Her alanda emek sarf eden tüm emekçilerimizin bu emeklerinin karşılığını alabilmelerini temenni ediyor, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum. Emekçilerimizin hakları için mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.”