GENEL - 25 Mayıs 2023 Perşembe 09:31

Uzmanından genç çiftlere öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun

A
A
A
Uzmanından genç çiftlere öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun

Romantik aşklarda yüksek seyreden stres hormonlarının 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirten Prof.

Romantik aşklarda yüksek seyreden stres hormonlarının 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirten Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, çocuk yapmak isteyenler için ise en doğru zamanın bu dönem olduğunu söyleyerek, “Aşık çiftlerde 2 yıl boyunca stres hormonları çok yüksektir. Onların gözü birbirinden başkasını görmez gerçekten. O nedenle çocuk yetiştirmek için 2 yıl sonrayı öneriyoruz. Stres hormonları biraz düşsün ki gözleri çocuklarını görebilesin, bebeklerini yetiştirebilsinler” dedi.


Aşkın insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilinen bir gerçek. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın nörobiyolojik altyapısının araştırılmasının ise yeni olduğunu belirtti. Teknolojinin gelişmesiyle ancak 2000’lerde araştırılmaya başlandığını kaydetti. İngiliz bilim insanı Semir Zeki ve ekibinin aşkı, bilimsel olarak anlamaya yönelik yaptıkları araştırmalarda romantik aşkta da anne sevgisinde de beyinde ortak bölgelerin harekete geçtiğinin tespit edildiğini anlattı.


Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını ise İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen yaptı. Prof. Dr. Özen, pandeminin yakın ilişkilerimizi zorlaştırdığını, insanları birbirinden uzaklaştırdığın belirtti. Çoğumuzun pandemiden sonra bir araya gelemeyeceğini düşündüğünü ancak çok büyük bir problem yaşamadan insanların tekrar sarılmaya başlamasının mutluluk verici olduğunu söyledi.


“Romantik aşk da anne sevgisi de birbirine benzer”


Sempozyumda aşkın nöral temelleri hakkında konuşan Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın insanlar için en kuvvetli, en coşkulu ve subjektif duygudurumlarından biri olduğunu belirtti. Bu anlarda beyinde neler olduğunun araştırılmasının ancak, Fonksiyonel Emar ve ped gibi cihazların kullanılmaya başlanmasıyla olabildiğini ifade etti. Bilim insanı Semir Zeki’nin İngiltere’de yaptığı bir araştırmanın bulgularına değindi. Prof. Dr. Tanör, “Buna göre birbirlerine deli gibi aşık çiftlere sevdikleri kişilerin resimleri gösteriliyor ve beyin fonksiyonları takip ediliyor. Bir de çok sevdikleri bir arkadaşlarının resmi gösteriliyor ve aradaki farklar inceleniyor. Aynı ekip, bir de anneler için bu çalışmayı yapıyor. Annelere kendi çocuklarının resmi ve sonrasında da yine çok sevimli başka bir bebek resmi gösteriliyor. Görüldü ki aşkın zirvesinde olan çiftler ile annelerin beyinlerinde aktif olan ortak alanlar mevcut. Emisyonel denilen bu beyin bölgeleri aktif hale geçtiğinde, ödül sistemi harekete geçiyor ve insanda ödül kazanmış gibi bir his oluşuyor. Tarif edilmez bir mutluluk duygusu eşlik ediyor insana. Aynı bölgelerin uyuşturucu madde kullanımlarında da aktifleştiğini ve bugün artık bunların bağımlılık oluşturan bölgeler olduğunu biliyoruz” açıklamalarını yaptı.


Bununla birlikte seratoninin de vücutta obsesyon nörozlarındaki kadar azaldığına dikkat çeken


Prof. Dr. Tanör, “Bunun aşık kişideki etkisi boyuna sevdiğini düşünmesi, bütün günlük rutinlerini, kılık kıyafetini de ona göre ayarlamak istemesi olarak kendini gösteriyor. Tıpkı Cahit Külebi’nin bir şirinde söylediği gibi “Kamyonlar kavun taşır, ben boyuna onu düşünürdüm.” Aynen öyle, seratoninin azalması insanda, bir cins obsesyona neden olur” diye konuştu.


“Aşk, doğum sancısı gibi”


Aşık kişilerde Oksitosin ve Vazopressin hormanlarında da müthiş bir artış gözlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanör, bunların bağlılık hormonları olarak da bilindiğini kaydetti. “Oksitosin, düz kasların kasılmasını sağlar. Doğum bile bu kasların kasılmasıyla oluyor. Bu horman aşıklarda yüksek, doğuma benzer kaslarda kasılma hissediliyor.” İfadelerini kullandı. Vazopressinin de aşıklarda yüksek seviyelere çıktığını bunun da sarılma hissi verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanör, “Aşık çiftlerin el ele, kol kola gezmelerinin, annelerde de çocuğunu kucaklama hissinin kaynağı burası. Anne sevgisindeki fark ise dopamin salgısının olmaması ve hipotalamusun uyarılmaması. Bu da çiftlerin birbirine karşı duydukları cinsel çekimi ifade eder. Anne - çocuk ilişkisinde bu yok elbette. Annelerde farklı olarak aktif olan bir diğer bölge yüzleri değerlendiren bölüm. Bu bölüm, bebek henüz konuşamadığı için annede müthiş aktif. Çünkü anne, bebeğin yüzüne bakıp ihtiyaçlarını anlamak durumunda” dedi.


“Aşkın gözü kördür” deyimi bilimsel olarak da bir gerçek


Prof. Dr. Tanör, ilginç bir bulgu olarak, her iki durumda da sevdiğini görenlerde ya da bebeğini gören annelerde çalışmayı durduran beyin bölgeleri olduğuna dikkat çekerek, “İnsanların iç yüzünü görme işlevi olarak ifade edebileceğimiz ‘Zihin teorisi’, bu noktada işlevsiz kalıyor. Aşkın gözü kör gerçekten. Bir insanın, negatif özellikleri açık olan birine deli gibi âşık olduğunu gördüğünüzde aklını kaybetmiş dersiniz. Evet gerçekten de aşık kişi, aklının zihin teorisi kısmını kaybetmiştir. Kusurları, gerçekleri görmez ve sevdiği kişi yüceltilir.” şeklinde değerlendirme yaptı.


“Kimlere aşık oluruz?”


Bu konuda farklı görüşler olduğunu dile getiren Tanör, bir kısım bilim insanının eğer mutlu çocukluk geçirmişlerse kadınların babalarına, erkeklerin ise annelerine benzeyenlere aşık olabildiklerini tezini savunduklarını aktardı. Bir kısmının ise kişinin kendinde olmayan özellikleri taşıyan ve kendisini tamamlayan kişilere aşık olabildiklerini savunduklarını dile getirdi. Her iki durumunda rastlanabilir olduğunu ifade etti.


“Romantik aşk, 2 yıl sonra olgun aşka dönüşmeli”


Romantik aşktan, olgun aşka geçiş için çiftlere bazı önerilerde de bulunan Prof. Dr. Tanör, “Eğer aşık çiftler birbirlerine ilk 2 yıl boyunca ‘çiçek yetiştirir’ gibi özen göstermiş ve ayrı bir dostluk kurabilmişlerse, stres hormonları düştüğünde durumları olgun aşka dönüşür. Ruhsal birlikteliğe dönüşen ilişkilerde, filmi birlikte izlemenin keyfi, birlikte seyahat etmenin tadı bambaşka hissedilir. Zihinsel teori bu olgun aşklarda çalışmaya başlıyor, karşınızdakinin kusurlarını görüyorsunuz ama onu olduğu gibi kabul edebiliyorsunuz” şeklinde konuştu.


Son olarak da uzun ve sağlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için de iletişim halinde olunması, anlaşmazlıkların üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlatan Tanör, “Çiftler birbirleriyle sen diliyle suçlayıcı tarzda değil, ben diliyle konuşmalı. Sen böyle yaptığında ben çok üzülüyorum gibi kendi hislerini paylaşmaya yönelmeli ve çiftler arasında bir arkadaşlık duygusu geliştirebilmeli” diyerek tavsiyelerde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde "Özel Çocuklar Güzel Kutular" projesiyle Türkiye’nin lezzetleri Niğde’de buluşuyor Niğde Eğitim Uygulama Okulu’nda yürütülen ’Özel Çocuklar Güzel Kutular’ projesi kapsamında Türkiye’nin dört bir yanından gönderilen yöresel ürünler, özel ihtiyaçlı öğrenciler için hem bir öğrenme aracına hem de kültürel bir keşfe dönüşüyor. Proje çerçevesinde farklı illerden gönüllüler tarafından hazırlanan ve o şehre özgü ürünlerin yer aldığı kutular okula ulaştırılıyor. 16-23 yaş arası orta düzey zihinsel engelli öğrenciler, öğretmenleri eşliğinde bu ürünlerle yöresel yemekler hazırlayarak sosyal becerilerini geliştiriyor, farklı kültürleri ve lezzetleri tanıma imkanı buluyor. Öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenmesini amaçlayan proje, çocukların eğitim sürecine daha aktif katılmasını sağlarken, aynı zamanda eğlenceli ve mutlu bir okul ortamı oluşturmayı hedefliyor. Her kutunun öğrenciler için hem sürpriz hem de yeni bir deneyim alanı sunduğunu ifade eden Niğde Eğitim Uygulama Okulu Zihinsel Engelliler Öğretmeni, Proje Koordinatörü Şerife Şimşek, projenin sosyal medya üzerinden duyurulduğunu belirterek, gönüllülerin farklı mecralardan kendileriyle iletişime geçtiğini söyledi. Şimşek; gönüllülerden şehirlerinin neyle meşhur olduğunu anlatan ürünler göndermelerini istediklerini ifade ederek, çocukların anlatılanlardan ziyade yaşayarak öğrenmesini amaçladıklarını dile getirdi. Proje sayesinde öğrencilerin farklı şehirleri, kültürleri ve lezzetleri tanıdığını vurgulayan Şimşek, birçok öğrencinin bu yöresel tatları ilk kez denediğini belirtti. Son olarak Diyarbakır’a ait ürünlerle dolma yaptıklarını anlatan Şimşek, "Baharattan kuru sebzeye kadar bir dolma için gerekli tüm malzemelerin gönüllüler tarafından gönderildi. Daha önce Ordu, Mersin, Kayseri ve Malatya gibi illerden de kutular ulaştı. Uygulama evinde öğrencilerimizle birlikte tüm aşamaları birlikte yapıyoruz. Yemek hazırlamadan sofrayı kurmaya ve toplamaya kadar her süreç çocuklarla birlikte yapılıyor. Bu çalışmalarla öğrencilerimizin günlük yaşam becerilerini geliştirmesini ve daha bağımsız bireyler olmalarını hedefliyoruz" ifadelerine yer verdi. Projenin nihai hedefinin Türkiye’nin 81 iline ulaşmak olduğunu belirten Şimşek, şu ana kadar 20 ilden kutuların geldiğini, diğer illerden de destek beklediklerini sözlerine ekledi.
Antalya Aşık Murat Çobanoğlu Parkı hizmete açıldı Muratpaşa Belediyesi tarafından Altındağ Mahallesi’nde yapımı tamamlanan Aşık Murat Çobanoğlu Parkı hizmete açıldı. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Muratpaşa’nın Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanların zenginlikleriyle harmanlandığını belirterek, "Anadolu’nun her yeri birbiriyle iç içedir. Hepimiz aynı yaşamı, aynı geçmişi, aynı duyguları paylaşıyoruz. Edirneli de biziz, Hakkarili de biziz, Karslı da biziz, Antalyalı da biziz" diye konuştu. Muratpaşa Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından Altındağ Mahallesi 153’üncü sokakta hayata geçirilen Aşık Murat Çobanoğlu Parkı’nın açılış töreninde Başkan Uysal’ın yanı sıra dernek başkanları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, belediye yöneticileri ve çok sayıda vatandaş yer aldı. Açılışta konuşma yapan Başkan Uysal, Anadolu’nun derin tarihine ve kültürel zenginliğine dikkat çekti. Birkaç yıl önce yaptığı bir İtalya ziyaretinden örnek vererek, Anadolu’nun tarih boyunca uğradığı istilalar ve yaşadığı acılarla şekillenen benzersiz bir kültüre sahip olduğunu vurgulayan Başkan Uysal, şöyle konuştu: "İtalya’nın güneyinde bulunduğumda, oradaki yerleşimlerin yüzyıllar boyunca aynı ailelerin elinde kaldığını gördüm. Bizim Anadolu’muz ise sürekli el değiştirmiş, savaşlara sahne olmuş, acılar yaşamış. İşte bu acılar toprağın ruhuna sinmiş." Bu ruhun, Anadolu insanının içinden doğan sanatçılarda hayat bulduğunu dile getiren Uysal, "O topraklardan o acıları, o yaşanmışlıkları ifade eden Artezyenler fışkırıyor. Bu insanlar çok eğitim almış, çok nota bilmiş değiller ama içlerinden çıktıkları toprağın kokusunu, ruhunu, tınısını taşıyorlar. İşte Aşık Veyseller, Neşet Ertaşlar, Murat Çobanoğullar böyledir. Onlar sadece birer müzisyen değil, acılı toprakların sesi, sazı ve sözcüleridir" diye konuştu. Muratpaşa’nın Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanların zenginlikleriyle harmanlandığını belirten Başkan Uysal konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Anadolu’nun her yeri birbiriyle iç içedir. Hepimiz aynı yaşamı, aynı geçmişi, aynı duyguları paylaşıyoruz. Edirneli de biziz, Hakkarili de biziz, Karslı da biziz, Antalyalı da biziz. Parkımız hayırlı olsun. Yaşasın ulusumuzun, milletimizin sarsılmaz birliği, yaşasın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti." Törenin sonunda Kars Ardahan Iğdır Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ferhat Cemtosun, Başkan Uysal’a teşekkür plaketi takdim ederken, Başkan Uysal ise parkın açılışında türkü seslendiren aşıklara çiçek takdiminde bulundu. Halk ozanı Murat Çobanoğlu anısına hazırlanan bir rölyefin de yer aldığı Aşık Murat Çobanoğlu Parkı, 808 metrekare alandan oluşuyor. Çocuk oyun grubunun yer aldığı park, mahalle sakinlerine keyifli bir yaşam alanı sunuyor.
Eskişehir Bir saksıya ayırdığı çiçekleri küçük çocuklar için ücretsiz yaptı Eskişehir’de bir esnaf, temizlenirken kısalan ve aranjman için saklanan çiçekleri israf olmaması için çocuklara ücretsiz hediye ediyor. İstiklal Mahallesi Atatürk Caddesi’nde bir dükkanın önündeki çiçek dolu saksının içinde bulunan, "Minik insanlara çiçek ücretsizdir" yazısı dikkat çekiyor. Dükkanın işletmecisi Yiğit Altan, görenlerde merak uyandıran ilginç yazının hikayesini anlattı. Mezat öncesi temizlenirken kısalan ve aranjman yapılması amacıyla saklanan çiçeklerin bazen atıldığını belirten Altan, israfın önüne geçmek ve çocukları mutlu etmek için bu şekilde yaptığını söyledi. "Çocuklar çok mutlu oluyorlar" Yaklaşık 10 yıldır baba mesleği çiçekçilik ile uğraşan 30 yaşındaki Yiğit Altan, "Biz haftanın 3-4 günü mezata gidiyoruz. Bu çiçekleri temizlerken kısalanları oluyordu. Kalan parçaları genellikle aranjman için saklıyorduk. Biz bunları saklarken, belli bir kısmının da atıldığını fark ettim. Atılacağına, şehrimizdeki küçük çocukların bundan faydalanmasının daha güzel olacağını düşündüm. Kazanç sağlamak amacıyla yapmadım. İnsanların geri dönüşleri çok güzel oluyor. Cep telefonu ile fotoğraf ve video çekip sosyal medyada paylaşıyorlar. Gelip teşekkür ediyorlar, insanlarla tanışma imkanı buluyoruz. Özellikle çocuklar çok mutlu oluyorlar. Bu da bizi mutlu ediyor" dedi.
İstanbul Arnavutköy’de beklenen kar yağışı başladı Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve AKOM’un günler öncesinden yaptığı uyarıların ardından İstanbul’da hava sıcaklıkları hissedilir derecede düştü. Sabah saatlerinden itibaren kentin farklı noktalarında kar yağışı etkisini gösterirken, özellikle İstanbul’un kuzey ilçelerinden biri olan Arnavutköy’de kar, zaman zaman aralıklarla etkili oldu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği, hafta sonu boyunca hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin 5 ila 8 derece altına ineceğini, yüksek kesimlerde ise karla karışık yağmur ve kar yağışı beklendiğini açıklamıştı. Uyarıların ardından Şişli, Sarıyer, Başakşehir ve Arnavutköy gibi ilçelerde sabah saatlerinde kar yağışı başladı. Arnavutköy’de sabah erken saatlerde başlayan kar yağışı, zaman zaman durup yeniden etkili oldu. İlçenin Taşoluk, Bolluca, Baklalı ve Haraççı mahallelerinde kar taneleri çatılarda ve araçların üzerinde kısa süreli beyaz örtü oluşturdu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, "İstanbul genelinde hafta sonu boyunca aralıklarla karla karışık yağmur ve kar bekleniyor. Hava sıcaklıklarının 0 dereceye kadar düşeceği tahmin ediliyor. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde buzlanma riski yüksek" ifadelerine yer verildi. AKOM ise olası buzlanma ve don olaylarına karşı sürücülerin dikkatli olması, toplu ulaşımın tercih edilmesi ve ani hava değişimlerine karşı hazırlıklı olunması konusunda vatandaşları uyardı.