GENEL - 22 Haziran 2023 Perşembe 09:27

Kurbanlık seçimi ve kesiminde önemli hususlar

A
A
A
Kurbanlık seçimi ve kesiminde önemli hususlar

Kurban Bayramına sayılı günler kala hayvan pazarlarında hareketlilik de arttı.

Kurban Bayramına sayılı günler kala hayvan pazarlarında hareketlilik de arttı. Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, dini vecibelerini yerine getirmek isteyen vatandaşlara kurbanlığın seçimi, kesilmesi ve etin muhafaza edilmesi noktasında önemli tavsiyelerde bulundu.


Kurbanlık seçimi ve kesiminde dikkatli olunması konusunda vatandaşları uyaran İstanbul Esenyurt Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi. Muhsin Öztürk, Tarım ve Orman Bakanlığının sistemine kayıtlı, kulak küpe numarası ve hayvan pasaportu olan kurbanlıkların tercih edilmesini önerdi. Kurban kesimimin ise ‘hayvan refahına’ uygun olarak en az acıyla gerçekleştirilmesini söyleyen Dr. Muhsin Öztürk, olası bir sorunla karşılaşılmaması adına bu işlemi kesinlikle profesyonel, kasaplığı meslek edinmiş ve hijyen eğitimi almış kişiler tarafından yapılması gerektiğini kaydetti.


Kurbanlık seçimde yardımcı olacak bilgiler


Kurbanlık seçiminde dikkat edilmesi gereken önemli noktaları sıralayan Öztürk, “Öncelikle erkek hayvanların tercih edilmesini öneriyorum. Dişi olacaksa da veteriner hekim kontrolünden geçmiş, kısır hayvanlar tercih edilmeli. Dişilerin kurbanlık olarak seçilmesini önermememizin önemli bir nedeni gebe olma ihtimalleridir. Bu bakımdan dişi kurbanlıklarının satış yerlerinde hem sağlık kontrollerinin hem de gebelik muayenesinin yapılması gerekiyor.


Bununla birlikte kurbanlık hayvanlar sağlıklı olmalı. Hayvanın enfeksiyon durumu olmamalı. Bunun için de kesinlikle veteriner hekimlerin kontrolünde satış yerlerinden hayvanlar alınsın. Tarım ve Orman Bakanlığının sistemine kayıtlı, kulak küpe numarası ve hayvan pasaportu olan kurbanlıklar tercih edilsin. Bu pasaportta hayvanlara yapılması gereken aşıların bakanlık tarafından yapılıp yapılmadığı görülüyor. Kurbanlık olarak bu belgelerin oluğu hayvanlar seçilmeli. Nitekim kurban alınacak satış yerlerinin de kurbanlıkların barınmasına yani hayvan refahına uygun yerler olmasına dikkat edilmeli” dedi.


“Kurban ‘hayvan refahına’ uygun olarak en az acıyla kesilmeli”


Kurban kesiminin en az kurbanlığın seçimi kadar önemli olduğuna dikkat çeken Öztürk, uygun koşullarda bir kesimin nasıl olması gerektiğiyle ilgili şu bilgileri paylaştı:


“Etin kirlenmemesi, hijyenik bir şekilde tüketiciye ulaşması için kesim çok önemli. Bu nedenle uygun alt yapıya sahip kurban kesim yerlerinin tercih edilmesi gerekiyor. Öncelikle kurbanlık yere değmeden, asılarak kesilmeli. Kurbanın kesileceği ortamın zemini de önemli. Kesim sonrası kanın hemen temizlenebileceği bir zeminin olmalı. Bununla birlikte kurbanlık kesim yerine ürkütülmeden getirilmeli. Diğer kesilen kurbanlıkları görmemeli. Aksi halde hayvan korkar ve strese girer. Korku ve stres kurban kesildikten sonra etinin dayanıklılığını etkileyen önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle kurban, ‘hayvan refahına’ uygun olarak en az acıyla kesilmeli. Kesinlikle profesyonel ve kasaplığı meslek edinmiş, hijyen eğitimi almış kişiler tarafından kesim işlemi gerçekleştirilmeli. Çünkü kesimle birlikte havadan yayılan mikroplarla ette kirlenme olayı hemen başlar. Bu bakımdan kasaplar hijyene dikkat etmelidirler.”


“Organ muayenesi için kesimde veteriner hekim bulundurulmalı”


Kesim sırasında ve sonrasında kurbanın başında mutlaka bir veteriner hekimin bulunması gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Kesim sonrasında organların muayenesi yapılmalı. Kesilen kurbanın organlarında hastalık belirtisi bulunursa veteriner hekim tarafından kontrol yapılmalı. Hekim kararıyla gerekirse o hayvanın etinin tüketimine izin verilmemeli” dedi.


“Dinlendirilmeyen et bozulur”


Kurban bayramının yaz ayına denk gelmesinin etin korunmasını zorlaştıracağını belirten Öztürk, önemli tavsiyelerde bulundu. Öztürk, etin kesilmesinden eve getirilene kadarki sürede uygulanacak adımları şu sözlerle anlattı:


“Sıcak havalarda mikroorganizmalar yoğun bir şeklide üreyebiliyor. Kesim esnası da mikroorganizmaların üreyebileceği ortamlardır. Bu bakımdan etin kesimi kadar taşınması da çok önemlidir. Etler uygun poşet ve kaplarda taşınmalı. Kesim sonrası etler poşetlere konulmadan önce kesinlikle serin bir yerde dinlendirilmeli. Et soğumadan poşete konursa daha da ısınır ve tam da mikroorganizmaların üreyebileceği ideal ortam oluşmuş olur. Bu da çok kısa bir sürede ette kokuşma ve bozulmaya neden olacaktır. Yani kesimden etin eve taşınması arasındaki kısa sürede dahi dinlendirilmeyen et bozulabilir. Dinlendirilmeden eve getirilen etler hemen tepsilere serilerek serin ortamda ya da klima ile 1-2 saat soğutularak dinlendirilmeli. Bir de ete eldivenle dokunulmalı. Etten bulaşan şarbon gibi etkenler var. Ellerde kaşıntıya ya da yaraya neden olabiliyor. Et piştiğinde sağlığa zararı olmayacaktır ancak öncesinde her ihtimale karşı çiğ ete eldivensiz dokunulmamasını öneriyorum.”


“Eti tüketmeden bir gün bekleyin”


Kurban etinin tüketilmesiyle ilgili de bilgi veren Öztürk, “Kurban etinin hemen tüketilmesi ile ilgili yanlış bir anlayış var. Hatta kahvaltısını yeni kesilen kurban etiyle yapanlar dahi var. Öncelikle bilinmesi gereken şu ki dinlendirilmeyen et kastır. Sağlıklı ve lezzetli bir ete dönüşebilmesi için kesinlikle dinlendirilmeli. Yani en ideali kesilen kurbanın bir gün sonra yenilmesidir. Ancak uygun koşullarda kesilmiş, dinlendirilmiş ve dolapta birkaç saat soğutulmuş et sabah kesildiyse akşam tüketilebilir. Ayrıca dinlenen ve yeterli soğuma yapılan etlerin kullanılacak olan ve dağıtılacak olan kısmı ayrılmalı kalan kısmı ise kullanıma uygun poşetlenip +4 derecede dolaba kaldırılmalı. Buzdolabında etleri en fazla 2 gün muhafaza edebiliriz. Daha sonrasında ise -18 derecede derin dondurucuya alınmalı. Etler kullanılacak miktarda dondurulmalı ve dondurulan et çözüldükten sonra kesinlikle yeniden dondurulmamalı. Uygun bir şeklide muhafaza edilen etler -18 derecede besleyici özelliğini koruyarak 6 ay ila bir yıl içerisinde tüketilebilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Uygun konutun adresi: GBB konut Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan GBB Konut, uygun fiyatlı ve esnek ödeme şartlarıyla vatandaşları ev sahibi yapmaya devam ediyor. GBB Konut, şehirde konut ihtiyacına erişilebilir bir seçenek sunarken, uygun konuta ulaşmanın yolunu da somut bir projeyle vatandaşın önüne koyuyor. Konut ihtiyacını karşılamak amacıyla çalışmalarını sürdüren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kuzeyşehir ve Güneyşehir bölgelerinde GBB Konut aracılığıyla 2+1 ve 3+1 daire tiplerinde konut projelerini hayata geçiriyor. Bu projeler, uydu kentlerde planlı yerleşimi güçlendirirken, vatandaşlara uygun fiyatla ev sahibi olma imkanı sağlıyor. Uydu kentlerde her gelir grubuna hitap eden farklı ödeme planları Kaliteli, güvenli ve erişilebilir konutları uygun fiyatlarla sunmayı hedefleyen GBB Konut, Gazi şehrin yeni uydu kentlerinde her gelir grubuna hitap eden farklı ödeme planları oluşturuyor. Bu çerçevede uygun konuta erişmek isteyen vatandaşlar için GBB Konut, ödeme kolaylığıyla öne çıkan bir alternatif olarak dikkat çekiyor. Bu kapsamda 2’nci ve 3’üncü etaplarda ayda 10 bin TL’den başlayan taksitlerle, 4’üncü etapta ise ayda 12 bin TL’den başlayan ödeme seçenekleriyle vatandaşlar ev sahibi olabiliyor. Etaplar yapılar tamamlandıkça sürdürülüyor. Peşinat ödeyen vatandaşlar, konut teslim tarihine taksitlerini öderken; teslim sonrasında kalan tutar için GBB Konut, uygun kredi şartlarıyla sağlanması amacıyla vatandaşlara alternatifler sunuyor. Kuzeyşehir’e ulaşım için kentin en uzun viyadüklerinden biri hayata geçirildi Yeni uydu kentlerde yaşam kalitesini artırmak amacıyla Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, altyapı ve ulaşım yatırımlarını eş zamanlı olarak tamamlıyor. Bu kapsamda Kuzeyşehir ile kent merkezini birbirine bağlayan, 60 metre genişliğinde ve 10 kilometre uzunluğunda modern bir yol hizmete açıldı. Ayrıca bu yol güzergâhında 600 metre uzunluğunda, kentin en uzun viyadüklerinden biri Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlandı. Toplu taşıma seferleri ise kesintisiz şekilde sürdürülüyor. Bölgede sosyal ve teknik altyapı yatırımları artıyor Kuzeyşehir’de yaşayan vatandaşlar için Büyükşehir Belediyesi GASMEK merkezini hizmete açarken, modern park ve yeşil alan projelerini de tamamlıyor. Ayrıca GASKİ, 6 Şubat depremlerinin ardından yatay mimarisi ve sağlam yapılarıyla nüfus artışı yaşayan bölgenin içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla mevcut kapasiteyi üç katına çıkardı. Güneyşehir, kent merkezine modern yollarla bağlanıyor Güneyşehir bölgesinde ise Onkoloji Hastanesi güzergâhından geçen 5,5 kilometrelik yeni sıcak asfalt yolun yapımı tamamlanma aşamasına geldi. Bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda otobüs seferleri planlanarak devreye alındı, altyapı çalışmaları ise eksiksiz şekilde tamamlandı.
Gaziantep Yılmaz’dan 25 Aralık mesajı Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104. yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımlayarak, Antep halkının tarihe altın harflerle yazılan destansı mücadelesini saygı ve minnetle andı. Başkan Yılmaz, mesajında Gaziantep’in yalnızca bir şehrin kurtuluşunu değil, aynı zamanda bir milletin onurunu, inancını ve bağımsızlık iradesini temsil ettiğini vurguladı. Antep halkının imkânsızlıklar içinde, hiçbir yerden yardım almadan gösterdiği direnişin, Kurtuluş Savaşı’nın en çarpıcı örneklerinden biri olduğunu ifade eden Yılmaz, bu mücadelenin nesilden nesle aktarılması gereken büyük bir miras olduğunu dile getirdi. Yılmaz, mesajında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Antep savunmasına verdiği önemi hatırlatarak, "Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Antep halkının bu eşsiz kahramanlığını, ‘Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü, Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler’ sözleriyle tarihe not düşmüştür. Bu sözler, Gaziantep’in verdiği mücadelenin ne denli büyük ve anlamlı olduğunun en açık göstergesidir" ifadelerini kullandı. "Gazi’lik unvan değil şeref ve sorumluluğumuzdur" Antep halkının namusunu, vatanını ve bağımsızlığını her şeyin üzerinde tutarak, yokluklar içinde günlerce aç ve susuz kalmasına rağmen işgale boyun eğmediğini belirten Yılmaz, "Bu aziz şehir, 2 yıl 1 ay 28 gün süren kuşatma boyunca, kadınından çocuğuna, gencinden yaşlısına kadar topyekûn bir direniş sergilemiştir. Hiçbir yerden destek almadan, yalnızca imanıyla, azmiyle ve vatan sevgisiyle direnen Antep halkı, 6 bin 317 şehit vererek 25 Aralık 1921’de özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu büyük mücadelenin sonunda Antep ’Gazi’ unvanıyla onurlandırılmıştır. Bu unvan yalnızca bir isim değil, ağır bedellerle kazanılmış bir şeref ve sorumluluktur. Gaziantep’in bugün sahip olduğu güçlü kimlik, geçmişte verilen bu destansı mücadelenin bir sonucudur. Bu şehrin her karış toprağında şehitlerimizin aziz hatırası vardır. Bizlere düşen görev; Gazi şehrimizin tarihine, değerlerine ve kahramanlık ruhuna sahip çıkmak, bu bilinci özellikle genç nesillerimize aktarmaktır" dedi. Tüm şehitleri rahmet, minnet ve şükranla anan Yılmaz, "Bu vesileyle başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 25 Aralık kahramanlarımızı, vatan uğruna canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor; Gaziantep’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 104. yıl dönümünü gurur ve coşkuyla kutluyorum. 25 Aralık ruhu, dün olduğu gibi bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Ankara Prof. Dr. Sevecan, komisyon tutanaklarının içeriğine dair sunum yaptı Prof. Dr. Murat Sevecan, komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmalar sonucunda elde edilen tutanakların içeriğine dair sunum yaptı. Sevecan sunumunda tutanakların içerik analizinde, hukuki ve yönetişim reformlarına yönelik vurgunun en çok demokratik hukuksal düzenleme ihtiyacı olduğunu söyledi. Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 20. kez toplandı. Prof. Dr. Murat Sevecan, komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmalar sonucunda elde edilen tutanakların içeriğine dair sunum yaptı. Tutanaklarda sorunun tanımı üç temel eksende farklılaştığını dile getiren Sevecan, "Bunlar hak ve eşitlik, kimlik-inanç, güvenlik ve beka. Hak ve eşitlik odaklı çerçeve, ‘siyasi ve hukuki statü taleplerini’ olarak tanımlanırken, kimlik ve inanç odaklı çerçeve, ‘dil ve kültürel varoluş vurgusunu,’ güvenlik ve beka odaklı çerçeve, ‘devletin bekası risklerini’ öne çıkartmaktadır. Sorunun etki alanları yine en yoğun olarak iki temel kategoride toplanmaktadır. Birincisi; ekonomik ve bölgesel ekolojik maliyet. Bölgesel üretim kaynakları üzerindeki etkiler en yoğun dile getirilen boyuttur. İkincisi siyasi ve demografik tahribat; çatışma karşıtı alınan önlemlerin sosyal yapı üzerindeki etkisi" diye konuştu. "Sürece ilişkin tartışmalarda silah bırakma odaklı yaklaşım yüzde 31" Sürece ilişkin tartışmaların büyük ölçüde üç eksende yoğunlaştığını belirten Sevecan, "Sadece silah bırakma odaklı yaklaşım yüzde 31, silahsızlanmanın toplumsal boyutu yüzde 30 ve hukuki düzenleme ihtiyacı yüzde 23. Silah bırakmanın önemi konusunda en yoğun tartışma yüzde 41,20 ile siyaset cephesinde yaşanırken bu tartışma eşit oranlarda düşünce kuruluşları, sivil toplum ve mağdur gruplarda da yaşanmaktadır. Silahsızlanmanın toplumsal boyutuna en çok STK’lar yüzde 35 ile vurgu yaparken, siyasi partiler ve akademisyenler yüzde 20 ile ikinci sırayı paylaşmaktadır. Adalet arayışı ve mevzuat ihtiyacı yüzde 75 oranında dillendirilmiştir. Geçmiş adaletsizlikler ve mağduriyetlerin tanınması yüzde 21 ikinci sırada yer alırken, affa ilişkin yaklaşımlar yüzde 4 sınırlı bir yer tutmuştur" dedi. "Hukuki ve yönetişim reformlarına yönelik vurgu en çok demokratik hukuksal düzenleme ihtiyacı" Adalet arayışında beklentiler ve mevzuat ihtiyacı konusunun 56 farklı konuşmacının katılımıyla Komisyonun en yoğun gündemlerinden birini oluşturduğunu söyleyene Sevecan, "Hukuki ve yönetişim reformlarına yönelik vurgu en çok demokratik hukuksal düzenleme ihtiyacı; yüzde 31. Ve sürece ilişkin özel yasal düzenlemeler yüzde 27 etrafında yoğunlaşmıştır. Bunu anayasal gereksinimler yüzde 14 ve yerel demokrasi-kayyım uygulamaları yüzde 11 izlemektedir. Kısa vadede gereksinim duyulduğu ifade edilen İnfaz Kanunu’nun eşitlik ilkesi çerçevesinde yeniden düzenlenmesi, af düzenlemesi, hasta hükümlülerin tahliyesi, Terörle Mücadele Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi veya yürürlükten kaldırılması, umut hakkının sağlanması ve topluma kazandırma/eve dönüş yasası öne çıkmaktadır" diye konuştu. "Sürecin uluslararası ve bölgesel boyutunun önemi hemen herkes tarafından öne çıkarılmaktadır" Ortak zemin ve mutabakat alanı hakkında bilgilendirmede bulunan Sevecan, "Bir arada yaşama iradesi altında kardeşlik, ortak acıyı umuda ve ortak gelecek hayaline dönüştürmek vurgusu tüm aktörler tarafından paylaşılmaktadır. Toplumsal rıza ve sürecin toplumca sahiplenilmesi ihtiyacında geniş bir mutabakat bulunmaktadır. Problemin çözümüne bütüncül yaklaşım konusunda belirgin bir ortaklık mevcuttur. Geçmişten ders çıkarma ve yeni bakış ve zihniyet geliştirme konusunda geniş bir uzlaşı vardır. Hukuki düzenleme ihtiyacı konusunda ‘farklılaşan parametrelere rağmen’ bir mutabakat bulunmaktadır. Sürecin uluslararası ve bölgesel boyutunun önemi hemen herkes tarafından öne çıkarılmaktadır" ifadelerini kullandı. "Sürecin nihai hedefi konusunda belirsizlik devam etmektedir" Ayrışma noktaları ve uzlaştırma gerektiren alanları ifade eden Sevecan, "Güvenlik-özgürlük dengesi konusunda aktörler arası yaklaşımlar belirgin biçimde ayrışmaktadır. Sürecin nihai hedefi konusunda belirsizlik devam etmektedir. ‘Terörün sona ermesi’, ‘Türkiye modeli’, ‘kardeşlik’, ‘normalleşme’, ‘demokratikleşme’, ‘siyasal entegrasyon’ gibi farklı hedefler ifade edilse de bunların nasıl bir bütün oluşturacağı ve somut adımlarının neler olacağı konusunda net bir mutabakat yoktur. Af, topluma entegrasyon konusuna yaklaşımda önemli ayrışmalar bulunmaktadır. Kök nedenlerin tanımı konusunda farklı çerçeveler kullanılmaktadır" dedi. Konuşmasının sonunda gözlemlenen önerileri paylaşan Sevecan " Sürecin nihai hedefine ilişkin net, anlaşılır ve ölçülebilir bir tanım yapılması, demokratikleşme adımlarının içeriği konusunda ortak bir zeminin tesis edilmesi, toplumsal güven inşasına yönelik somut adımların belirlenmesi ve ivedilikle atılması, hukuki altyapının acilen tamamlanması, katılımcılık ve şeffaflık mekanizmalarının güçlendirilmesi" olarak sıraladı.