EKONOMİ - 27 Haziran 2025 Cuma 16:50

Altın piyasasında kritik yıl: Türkiye 2025’te 200 tonluk eşiği zorlayabilir

A
A
A
Altın piyasasında kritik yıl: Türkiye 2025’te 200 tonluk eşiği zorlayabilir

İSTANBUL (İHA) – Altın piyasasında 2024 daralmasının ardından gözler 2025’e çevrildi. Rakamlar, düzenleme gelmesi halinde Türkiye’nin yeniden 200 ton ithalat ve 180 ton ihracat bandına yükselebileceğine işaret ediyor.


2024’te altın ithalatına getirilen kotalar, Türkiye piyasasında büyük bir daralmaya sebep oldu. Ancak 2025 yılı için yapılan öngörüler, kotaların esnetilmesi halinde hem ithalat hem ihracat tarafında rekor seviyelerin yeniden gündeme gelebileceğini ortaya koyuyor. Borsa İstanbul verilerine göre Türkiye, 2024 yılı boyunca toplam 125 bin 693 kilogram (yaklaşık 125,7 ton) altın ithal etti. Bu rakam, 2023 yılındaki 318 bin 978 kilograma göre yüzde 60’ın üzerinde bir düşüşe işaret ediyor. Sektör temsilcilerine göre daralmaya rağmen altına olan talep azalmadı. 2025 yılı içinse umutlar, kısıtlamaların gevşetilmesiyle birlikte sektörde yeniden canlanma yaşanması yönünde.



İthalat hedefi: 200 ton


Altın ve mücevherat sektörünün önde gelen isimlerinden Demaş Kuyumculuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, yıl ortasında ithalat kotalarında yumuşama beklediklerini belirtti. Kitiş’e göre böyle bir adım atılması halinde ithalatın 170 ila 200 ton arasında, ihracatın ise 160 ila 180 ton bandında gerçekleşmesi mümkün olabilecek. Kitiş, altının Türkiye’de yatırımcılar için geleneksel bir tasarruf aracı olmanın ötesinde jeopolitik ve ekonomik risklere karşı bir güven kalkanı olarak konumlandığını vurguladı. Ayrıca, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya gibi bölgelerde yaşanan belirsizliklerin, Türkiye merkezli altın ürünlerine yönelik ilgiyi artırabileceğine dikkat çeken Kitiş, "2024’te altın arzı kısıtlandı, ama talep azalmadı. 2025’te kotaların kontrollü şekilde esnetilmesi, sektöre nefes aldıracak. İçerideki talep, kârdan ziyade güven kaygısı üzerine kurulu; dış pazarlarda ise üretim kapasitemiz, ihracat potansiyelinde sıçrama sağlayabilir. Küresel belirsizliklerin sürmesi, özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya pazarlarında Türkiye’ye olan alımları canlandırabilir. Bu, altın ihracatında 160–180 ton bandını zorlayabilir" dedi.


Dünya Bankası, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1 oranında büyüyeceğini öngörürken, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) bu oranı yüzde 2,8 olarak güncelledi. Ekonomik toparlanmayla birlikte altına olan iç talebin artması bekleniyor.


Öte yandan, Mart-Nisan 2025 döneminde Türkiye’ye özel altın sertifikalarının yüzde 21 primli işlem görmesi, yatırımcıların fiziki altın dışında da altın temelli ürünlere yöneldiğini gösteriyor. 2024’teki daralma, kısa vadede altın piyasasında gerilemeye yol açtı. 2025 için senaryo ise; kotalar yeniden gözden geçirilirse, ithalat 170-200 ton, ihracat ise 160-180 ton seviyesinde. Kıymetli madende Türkiye’nin jeopolitik konumu, yeni pazar fırsatlarıyla desteklenebilir. Cumhur Kitiş’in altın odaklı stratejisi, geleneksel tasarruf aracını, ihracat temelli büyüme ve rezerv çeşitlendirmesi eksenine taşıyor.



Türkiye, işlenmiş altında ihracatında dünya ortalamasında ilk sıralarda


Demaş Kuyumculuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, ihracat ve ithalat hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kuyumcu Kent’teki iki farklı atölyede hem mamul hem yarı mamul üretim yaptıklarını söyleyen Kitiş, "Mamul üretimimiz ağırlıklı olarak çeşitli makinalarda üretilen parçaların bir araya getirilmesiyle, 21 ve 22 ayar mücevher takıların üretimidir. Yarı mamullerde ise mücevher takıların üretiminde kullanılan bazı aksesuarların üretimini yapmaktayız. Demaş Kuyumculuğun ithalatı iki ana ürün grubunu kapsar. Birincisi Borsa İstanbul A.Ş. üyesi bir kurum olarak yetkisi dahilinde yurt dışından külçe altın ithalatı yapıyoruz. Külçe altın ithalatı yaptığımız ülkeler; İsviçre, Dubai, İtalya ve Almanya. Bunun yanı sıra ülkemizde terzi edilen altın ağırlığı daha yüksek olan mücevheratlar, bunları da yine Dubai’deki şirketimiz üzerinden Hindistan, Singapur ve Malezya gibi ülkelerden ithal ediyoruz. Bizim üretimini yaptığımız 21 ve 22 ayar mamuller ağırlıklı olarak Arap ülkelerinde ve Avrupa’da yaşayan Türkler ve Araplar tarafından tercih edilmektedir. Demaş Kuyumculuğun mücevher imalatı Dubai üzerinden Kuzey Afrika ve Arap ülkelerine, Almanya üzerinden de Avrupa ülkelerine olmak üzere iki ana kolda faaliyet gösterir. Bunun yanı sıra Uzak Doğu’ya da küçük rakamlarla da olsa ihracatımız mevcuttur. Türkiye, işlenmiş altın ihracatında Dünya’da, ortalamada 3 veya 4’üncü sırada yer alır. Bunun önemli sebeplerinden bir tanesi düşük işçilik ve ihracat yapılan bölgelere olan yakınlıktır. Fakat son bir senede mevzuattan kaynaklanan ithalata getirilen kotadan dolayı dünya fiyatlarından pahalı olmamız ihracatımızı oldukça düşürmüştür" diye konuştu.


Ahmet Cumhur Kitiş, 1973 doğumlu; İstanbul Üniversitesi İşletme mezunu olarak İş Bankası ve Denizbank’ta finans sektöründe görev yaptı, ardından Rusya’da sanayi alanında 14 yıl çalıştı. 2019’da Demaş Kuyumculuk’u satın alarak Türkiye’ye döndü, kısa sürede mücevherat ihracatında öne çıkıp, 2025’te "Altın Anne" eticaret markasının yanı sıra teknoloji odaklı yatırımlara adım attı. İngilizce ve Rusça biliyor ve Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.