EKONOMİ - 26 Kasım 2025 Çarşamba 14:05

Bakan Bolat’tan İslam ülkeleri arasında işbirliği vurgusu

A
A
A
Bakan Bolat’tan İslam ülkeleri arasında işbirliği vurgusu

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, ‘‘İslam ülkelerinin dayanışma içinde olmaları, kendi aralarındaki ticareti artırmaları önem taşımakta. Türkiye olarak İslam ülkeleri ile ekonomik ilişkilerimizi artırmaya yönelik politikalar uyguladık. Son 22 yılda İslam ülkelerinin toplam ticaretimizdeki payı yüzde 11’den yüzde 26’ya yükseldi’’ dedi.



Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) işbirliği, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumu’nun koordinasyonunda gerçekleşen 11’inci Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo 2025 İstanbul Fuar Merkezi’nde başladı. Programın açılışında konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, küresel ticarette yaşanan olumsuz gelişmelerden bahsederken İslam ülkeleri arasındaki işbirliğinin önemine vurgu yaptı.


‘‘İslam ülkelerinin dayanışma içinde olması, ticaretlerini artırmaları önem taşımakta’’


Programın açılışında açıklamalarda bulunan Bakan Bolat, küresel ticarette tedarik sorunlarının arttığını, büyümenin yavaşladığını ve korumacılık politikalarının arttığını vurguladı. Bu dönemde İslam ülkelerinin daha fazla dayanışma içinde olması gerektiğini söyleyen Bolat, ‘‘İslam ülkelerinin bu zorlu süreçte daha fazla dayanışma içine girmesi, kendi aralarındaki ticaretleri artırmaları çok büyük önem taşımakta’’ sözlerini ifade etti.


‘‘İslam ülkelerinin Türkiye’nin toplam ticaretindeki payı yüzde 11’den yüzde 26’ya yükseldi’’


Türkiye ile İslam ülkeleri arasında gerçekleşen ticaretin arttığına da dikkat çeken Bolat, ‘‘Türkiye olarak son 22 senede tüm İslam dünyası ile ekonomik ilişkilerimizi artırmaya yönelik politikalar uyguladık. Türkiye’nin toplam ticaretinde İslam ülkelerinin payı yüzde 26’ya yükseldi. Bu rakam 22 sene önce yüzde 11’di’’ dedi.


Uluslararası Helal Expo ve Dünya Helal Zirvesi’ne ilişkin de bilgi paylaşan Bolat, ‘‘Uluslararası Helal Expo ve Dünya Helal Zirvesi ise İİT coğrafyasıyla olan kadim bağlarımızı somut ekonomik iş birlikleriyle daha da tahkim etmemiz, helal standartlarını ortak bir dil haline getirmemiz ve karşılıklı ticaretimizi daha ileri bir düzeye taşımamız için eşsiz bir platform sunmaktadır. Bu sene, Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo için "Helal ticaretinde inovasyon ve mükemmeliyetçilik" temasının seçilmiş olmasını son derece anlamlı ve isabetli buluyorum’’ diye konuştu.


‘‘2024 yılı itibarıyla Müslüman tüketicilerin helal ürün ve hizmet harcamaları 2,3 trilyon dolara ulaştı’’


Dünyada Müslüman nüfusun 2023 yılı itibarıyla 2 milyarı aştığını vurgulayan Bolat, ‘‘İslam ülkelerinin 2030 yılına kadar 540 milyondan fazla Müslüman genç nüfusa sahip olacağı öngörülmektedir. Bu nüfusun ve gelişen teknolojinin piyasa talebini önemli ölçüde şekillendireceğini öngörmek güç değildir. 2024 yılı itibarıyla Müslüman tüketicilerin helal ürün ve hizmet harcamaları 2,3 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu büyüklüğün 2025 yılı sonunda 2,5 trilyon doların üzerine çıkması, beş yıl içinde yıllık yüzde 5,3’lük büyüme oranıyla 2028 yılına kadar 3,4 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir’’ açıklamalarında bulundu.


‘‘Helal gıda sektöründe 2028 yılı tüketici harcamalarının yaklaşık 2 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor’’


Helal gıda sektöründeki büyümeden de bahseden Bolat, ‘‘Helal gıda sektöründe 2028 yılı itibarıyla tüketici harcamalarının yıllık yüzde 6,2 büyüme ile yaklaşık 2 trilyon dolara ulaşacağı beklenmektedir. Benzer şekilde 2028 yılına kadar, giyim, helal turizm, medya, helal eczacılık ve kozmetik sektörlerinde de kayda değer büyüme oranlarına ulaşılması öngörülmektedir’’ ifadelerini kullandı.


Türkiye olarak belirlenen helal standartlarına ilişkin de bilgi veren Bolat, ‘‘2011 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) yayımladığı uluslararası SMIIC helal standartlarını milli helal standartlarımız olarak benimsedik. 2017 yılında helal ürün ve hizmetlerin belgelerinin akreditasyonu konusunda Helal Akreditasyon Kurumumuzu tek yetkili kuruluş olarak görevlendirdik’’ diye konuştu.


Helal Akreditasyon Kurumu’na başvurular hakkında da bilgi paylaşan Bolat, ‘‘Helal Akreditasyon Kurumu yurtiçi ve yurtdışından toplamda 35 farklı ülkeden 219 başvuru almış; bunlardan 120 tanesi akreditasyon kararıyla sonuçlandırmıştır’’ ifadelerini kullandı.



Bakan Bolat’tan İslam ülkeleri arasında işbirliği vurgusu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.