EKONOMİ - 20 Kasım 2025 Perşembe 13:45

Bakan Kacır: ’’2030’a dek 10 milyar dolarlık veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz’’

A
A
A
Bakan Kacır: ’’2030’a dek 10 milyar dolarlık veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz’’

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, ‘‘Türkiye’nin yapay zeka ekosistemini dünya ölçeğinde söz sahibi bir konuma taşımayı hedefliyoruz. Hedefler doğrultusunda desteklerimizin hızlandırıcı etkisiyle 2030’a dek 10 milyar dolar veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz’’ dedi.



Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Google Cloud Day Türkiye etkinliğine katıldı. Bakan Kacır etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada dijitalleşmenin bilgiye erişimden ekonomiye, yönetimden sosyal yaşama kadar farklı alanlarda derin ve çok katmanlı etkiler oluşturduğunu söyledi.


Dijitalleşmenin önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Kacır, ‘‘Dijital dönüşümde atılan adımların hiçbiri, dijital dünyanın kıymetli kaynağı veriyi yeni dönemin stratejik sermayesi olarak gören bir yaklaşımla ele almadan kalıcı ve sürdürülebilir olamaz. Nitekim veriyi ekonomik değere dönüştürme kapasitesinin teknoloji firmalarının piyasa değerlerini belirleyen kritik bir unsur hâline geldiğine hepimiz şahidiz’’ dedi.


Kacır, yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte verinin sahipliği, konumu ve işlenme amaçlarına dair değerlendirmede bulundu. Kacır, "Teknoloji odaklı büyümeyi benimseyen bizim gibi ülkeler adına bu kararlar sadece ekonomik tercihler değil, doğrudan dijital egemenlik ve milli güvenlik ile ilgilidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teknoloji geliştirme ve üretiminde kaydettiğimiz büyük ilerleme, veri politikalarımızın önemini daha da artırıyor. Savunma sanayisi, uzay teknolojileri ve otomotiv dahil pek çok alanda ülkemizi küresel bir aktör haline getirdik. Güçlü, rekabetçi ve çevik üretim altyapımızla Avrupa değer zincirlerinin merkezinde yer alıyoruz" ifadelerini kullandı.


Kacır, 2002 yılında Türkiye genelinde yalnızca 2 teknopark bulunduğunu hatırlatarak, "Bugün 60 ilimizde, 113 teknoparkta faaliyet gösteren 12 binden fazla firma AR-GE ve inovasyon odaklı çalışmalar yürütüyor. 1700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde girişimcilerimiz ve mühendislerimiz yenilikçi ürünler geliştiriyor" dedi.


Türkiye’nin, toplumun tüm kesimlerini teknoloji geliştirme sürecine dahil eden özgün bir modele sahip olduğuna dikkat çeken Kacır, Türkiye’nin teknoloji girişimlerini başlatmak, büyütmek ve küresel pazarlara taşımak için en uygun ülkelerden biri haline geldiğini belirtti.


Kacır, Türkiye’nin teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın yükselen yıldızı olarak gösterildiğini ifade ederek, "Girişimcilik ekosisteminin başarısı açısından önemli göstergelerden biri, milyar dolarlık değerlemeyi aşan teknoloji girişimlerinin yani unicorn sayısının artmasıdır. 2019’da ülkemizde bu unvana sahip tek bir girişim yokken, bugün 7 unicorn’umuz yani bizim ifademizle 7 Turcorn’umuz bulunuyor" açıklamasında bulundu.


2030’a kadar Türkiye’den 100 bin teknoloji girişiminin ortaya çıkmasını hedeflediklerini belirten Kacır, şöyle devam etti:


"Turcorn’larımızın toplam değerlemesinin 100 milyar dolar seviyesini aşmasını stratejik bir hedef olarak belirledik. Ülkemizdeki yenilikçi girişimlerin sahip olduğu verinin sınırlarımız içerisinde işlenmesi ve 86 milyon için yüksek katma değer üretmesiyle daha müreffeh ve tam bağımsız bir Türkiye inşa edebiliriz. Küresel şampiyonlar ligini hedefleyen bir ülke olarak, veri işleme ve yüksek başarımlı hesaplama kapasitemizi artıracak adımları kararlılıkla atıyoruz. 80 binden fazla işlemci çekirdeği, 504 GPU kartı ve 14,5 petabayt depolama kapasitesine sahip ARF hesaplama kümemizi hizmete sunduk."


Kacır, kamu, özel sektör ve üniversitelerin ihtiyaç duyduğu yüksek performanslı hesaplama kapasitesini büyütmek için önemli adımlar attıklarını vurgulayarak, "EuroHPC Ortak Girişimine katılarak Avrupa genelinde kurulan yüksek başarımlı hesaplama altyapılarını araştırmacılarımızın erişimine açtık. Teknoloji girişimlerimiz, Dijital Avrupa EuroHPC Ortak Girişimi süper bilgisayarlarını yapay zeka çözümleri için ücretsiz kullanabiliyor. Ayrıca dünyanın en güçlü 20 süper bilgisayarından biri olan MareNostrum 5’in işlemci kapasitesinden yararlanabiliyor" dedi.


"2030’a dek 10 milyar dolarlık veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz"


Dijitalleşme ve yapay zeka alanlarındaki hedeflere de değinen Bakan Kacır, "Bulut tabanlı altyapıların ülkemizde kurulmasını hızlandırmaya dönük 1,6 milyar dolar bütçeli HIT-Yapay Zeka Çağrımızla, Türkiye’nin yapay zeka ekosistemini dünya ölçeğinde söz sahibi bir konuma taşımayı, sanayiden sağlığa, finanstan kamu hizmetlerine kadar tüm alanlarda dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. Bu desteklerimizin hızlandırıcı etkisiyle 2030’a dek 10 milyar dolarlık veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz. HIT-Kuantum Çağrımızla da klasik hesaplama sınırlarını aşan ve geleceğin teknolojisi olarak görülen kuantum teknolojilerinde altyapımızı oluşturmayı amaçlıyoruz. Tüm bu çalışmalarla veri işleme ve depolamada ülkemizi bölgesel merkez konumuna taşımayı, yapay zekanın sunduğu çok yönlü fırsatlardan en üst düzeyde yararlanmayı arzuluyoruz" açıklamasında bulundu.


Kacır, Google Cloud ve Turkcell işbirliğinin Türkiye’nin vizyonuna hizmet eden önemli bir adım olduğunu dile getirerek, Turkcell Genel Müdürü Ali Taha Koç’tan projeye ilişkin tarih aldığını; yatırımın 2026 yılının ilk yarısında hayata geçeceğini belirtti.


Bu yatırımların kazanımlarına ilişkin de bilgi paylaşan Kacır, "Bu yatırım, küresel teknoloji liderlerinin Türkiye’ye duyduğu güvenin bir göstergesidir. Artık işletmelerimiz, girişimcilerimiz, kamu kurumlarımız ve araştırmacılarımız dünya standartlarında hiper ölçekli bulut altyapısına erişebilecek. Yüksek performanslı, düşük gecikmeli ve güvenli dijital çözümler Türkiye’den dünyaya sunulabilecek. Bu ülkenin inovasyon kapasitesini ve dijital altyapısını güçlendiren önemli bir kazanım’’ sözlerini ifade etti.


"Türkiye’ye özgü mevzuat düzenlemelerini yapmaya devam edeceğiz"


Kacır, Türkiye’nin üç kıtanın kesişim noktasında bulunduğunu belirterek, "Nitelikli insan kaynağı, yatırımcı ve girişimci dostu mevzuatı ve yüksek teknoloji odaklı büyüme modelini destekleyen altyapı adımlarıyla küresel teknoloji yatırımları için cazibe merkezi olmaya devam edeceğiz" dedi.


Türkiye’nin geleceğe dönük fiber altyapısı hedeflerine de değinen Kacır, "Genişletilmiş fiber altyapımız, 5G yatırımları, yerli ve milli siber güvenlik çözümlerimiz, bulut sistemler ve veri merkezi yatırımlarıyla şirketlerimizin dijital ekonomiye entegrasyonunu hızlandıracağız. Gençlerimizi geleceğin becerileriyle donatmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.


Kacır, yapay zeka gibi öncü alanlardaki inovasyon fırsatlarını Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş, risk temelli ve dengeli bir düzenleyici çerçeveyle tamamen açık tutacaklarını vurguladı.


Diğer ülkelerin ve uluslararası kuruluşların mevzuat çalışmalarını yakından takip ettiklerini belirten Kacır, "Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını, fırsatlarını ve imkanlarını dikkate alan bir anlayışla Türkiye’ye özgü mevzuat düzenlemelerini sürdüreceğiz" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.