POLİTİKA - 23 Kasım 2021 Salı 12:33

Bakan Soylu: "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"

A
A
A
Bakan Soylu: "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 89.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 89. İnterpol Genel Kurul Toplantısı’nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir" dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 89. İnterpol Genel Kurul Toplantısı’nın açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Soylu, 21. yüzyıla girerken, ona ismiyle hitap ediyor ve milenyum diyorduk. Açıkçası oldukça da heyecanlanmıştık. Ancak, üst üste yaşanan bir çok krizler, vekalet savaşları, iç savaşlar, DEAŞ, PKK, FETÖ gibi bütün dünyayı bambaşka bir sınamaya sokan terör örgütleri bize bu tabiri unutturdu. Ortadoğu’da yaşanan terör ve şiddet, oradaki terör örgütlerinin akıl almaz pervasızlığı, yaşattıkları trajediler, kararttıkları milyonlarca hayat; uyuşturucunun hem çeşidinin hem de miktarının artması, bize milenyum tabirini unutturdu. Biz 21.yüzyılı milenyum diye karşılarken, terör örgütlerinin maket uçaklı bomba düzenekleri kuracaklarını; göçmenlerin denizlerde ölüme terkedileceğini; bebek cesetlerinin kıyıya vuracağını hayal etmemiştik. Milenyumdan, teknolojinin suçu azalttığı bir dünya bekliyorduk. Karşımıza siber suçlar gibi yeni başlıklar, havala gibi yeni kara para gönderme sistemleri çıktı. Milenyumdan yüksek bir medeniyete kapı açmasını bekliyorduk; Avrupa’da terör eylemleri, hatta kamyonla bile işlenen tuhaf terör eylemleri gördük. Bu ve bunun gibi pek çok gelişme moralimizi bozduğu için olsa gerek. Artık milenyum tabirini çok da kullanmıyoruz. Burada dikkatinizi çekmeye çalıştığım nokta, ölçeklerin büyüklüğüdür" dedi.


Türkiye’nin terör örgütü PKK ile tam 40 yıldır mücadele ettiğini belirten Bakan Soylu, "Dün ifade ettim, terör örgütü ETA’nın tüm tarihi boyunca sebep olduğu can kayıpları, açık kaynakta 850 olarak görünüyor. PKK sebebiyle bizim ülkemize yaşanan can kaybı yaklaşık 40 bin olarak ifade edilmektedir. Bir diğer küresel terör örgütü DEAŞ, iki devletin, Suriye ve Irak’ın devlet düzenini çok kısa bir sürede sarstı. PKK ile birlikte oluşturduğu istikrarsızlıkla göçü tetikledi ve dünya siyasetini etkiledi. FETÖ terör örgütü, bir gecede ülkemizde silahlı darbe yapmaya kalktı. Ülkenin başkenti, savaş uçaklarıyla bombalandı. Masum 251 insan hayatını kaybetti. PKK’nın sadece uyuşturucu ticaretinden 2,5 milyar dolar gelir elde ettiği ve Avrupa uyuşturucu ticaretini elinde tuttuğu biliniyor. Bizim narkotik birimlerimiz, uyuşturucu artık kilolarla değil, tonlarla yakalıyor. Dolayısıyla, milenyum çağından beklediğimiz şekilde gelişme gösteren neredeyse tek konu, suç ve suçlunun ölçeği olmuştur" diye konuştu.



"İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"


Bakan Soylu, artık neredeyse tüm güvenlik sorunlarının küresel, büyük, geniş çaplı olduğunu söyledi.


"Dünya medeniyeti, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO ve diğer uluslararası kuruluşları, uluslararası problemlerde çözüm için inisiyatif almaları için üretti" diyen Bakan Soylu konuşmasına şöyle devam etti:


"Ancak bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki küresel sorunların çözümünün, yerelden beklendiğini, bahsettiğim uluslararası kurumların, Türkiye’deki futbol terimiyle, topa girmediğini görüyoruz. Tarif etmeye çalıştığım tablo, hiçbir ülkenin tek başına çözebileceği bir tablo değildir. Hatta sadece kendi ülkesine yansımalarını bile çözemez. Dolayısıyla, küresel kurumlar, sorunların karşısındaki bu yalnızlığımıza çare olmak durumundadır. İşte bugün genel kurulu için bir araya geldiğimiz İnterpol; bu doğrultudaki beklentilerimizin en yüksek ve açıkçası en iyimser olduğu kurumlardan birisidir. İnterpol ile çok eskiye dayanan bir birlikteliğimiz var. Açıkçası güzel sonuçlar da aldık. Mesela; uluslararası düzeyde aranan Kırgız uyruklu bir şahıs, 2019 yılında Bulgaristan polisi tarafından yakalanmıştı. Bu şahıstan alınan parmak izlerine yönelik, arkadaşlarımızın yaptığı çalışma sonucunda bu kişinin, 2011 yılında Bitlis ilimizde meydana gelen, 5 polis ile 4 sivil vatandaşımızın şehit edildiği patlama olayının faili olduğu ortaya çıkmıştı. Keza üye ülkeler, bizden son 2 yıl içerisinde ülkelerindeki terör, asayiş ve narkotik olayına karışan bin 37 şahsın parmak izi ve fotoğrafını talep etmişti. Konuyla ilgili olarak APSİS sistemimizde kayıtlı 853 şüpheli şahsın parmak izi ve fotoğrafları talep eden üye ülkelere gönderildi. Bunun yanı sıra, kriminal başkanlığımıza, son 2 yıl içinde, 57 üye ülkeden, 86 terör olayına ve 624 adet narkotik, uyuşturucu, organize ve asayiş suçlarına karışan bin 65 şahısa ait, parmak izleri ve fotoğrafları gönderildi. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalar sonucunda, bu suçlara karışan 418 şüpheli şahsın kimlik tespiti yapıldı ve üye ülkelere bilgisi verildi. Dolayısıyla sistem, önemli anlamda sonuç üretmektedir. Ancak ifade etmeye çalıştığım, İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir. Dünyadaki sorunlar küresel hale gelmiştir. Oysa dikkat edin 21’inci yüzyılın sonunda küresel bir gelişmeye şahit olduk. Küresel birtakım karar mekanizmalarının yerele devredildiği bir dünya gelişimi yaşadık. Avrupa birliği ve heyecanı, sınırlarının kalkması talebi de bu iklimi destekledi."



"Türkiye maruz kaldığı tüm bu tehlikelere karşı, yüksek bir güvenlik başarısı elde etmektedir"


Dört ayrı sorundan söz eden Bakan Soylu, "Geçen yıl toplantının ertelenmesine sebep olan salgın sorunu, göç krizi, ekonomik kriz ve enerji krizi oldu. Sorunlar küresel, çözümler yerel olarak üretilirse dünyada huzur, güvenlik kardeşlik barışın artmasına imkan bulamayabiliriz. Yerel kapasiteler, küresel olan bu sorunlara maalesef çözüm üretemeyebilir. Yine o zaman en çok bu problemlerle uğraşacak bu karşımda gördüğüm heyet olacaktır. Asayiş sorunlarının arttığı, kritik sorunların yükseldiği, ülkelerin ve yönetimlerin cevap veremediği her sistem kaos üretir. İş elbette ki polisin başına düşer. Bu sebeple küresel ölçekteki güvenlik meselesine, küresel bir vizyon ortaya koyan bir kurum olmasıdır. Türkiye olarak terörle mücadele tecrübemizle, yüksek miktarlardaki uyuşturucu yakalama tecrübemizle, kaçak göç tecrübemizle, bu vizyona katkı koymaya, hatta rehberlik etmeye hazır olduğumuzu, buradan ifade etmek isterim. Bunu ifade etmek istiyorum çünkü, katkı koyma talebi tek başına anlamlı değil, bu talebin karşılık bulması da önemli. Burada umut kırıcı bir trendle karşı karşıya kalıyoruz. Mesela 1996-2016 yılları arasındaki 20 yılda, 100 kırmızı bülten talebimiz reddedilmişken; 2016’dan sonraki beş yılda 982 kırmızı bülten talebimiz reddedilmiştir. Yine 2010-2016 yılları arasında 20 kırmızı bültenimiz iptal edilmişken; 2016’dan sonraki beş yılda 374 kırmızı bülten iptal edilmiştir. Bu trend, tecrübe paylaşımı konusunda, küresel güvenliği sağlamada işbirliği konusunda, ne yazık ki umut verici değildir. İşte bu kongreden beklentilerimizden birisi, bu vizyonu geliştirmek, birbirimize güvenmek, buradaki herkesin, her kurumun ortaya koyduğu her talebin, suç ve suçluyla mücadele için olduğuna inanmaktır. Türkiye maruz kaldığı tüm bu tehlikelere karşı, yüksek bir güvenlik başarısı elde etmektedir" ifadelerini kullandı.



"PKK terör örgütünün ülke içindeki silahlı eleman sayısı 180’in altına düştü"


2016’daki DEAŞ saldırısından beri, Türkiye’deki şehirlerde can veya mal kaybına yol açan herhangi bir terör olayı yaşandığını hatırlatan Bakan Soylu, "Birleşmiş Milletler’in, 2011-2021 arasında trafik kazaları kaynaklı can kayıplarını yüzde 50 azaltan iki ülkeden birisiyiz. Uyuşturucuya bağlı ölümler, 2017’de 941’di, bunu geçen yıl itibarıyla 314’e çekmeyi başardık. PKK terör örgütünün ülke içindeki silahlı eleman sayısı 180’in altına düştü, bu rakamı 5 binli seviyelerden düşürdük ve bugün kilitlenmiş haldedir. Şehirlerimizde evden hırsızlık olaylarının günlük ortalamasını 284 seviyesinden 5 yılda 150’ye indirdik. dolayısıyla yüksek güvenlik risklerimizi yönetebiliyor ve burada hem olumlu bir trend, hem de büyük bir tecrübe elde ediyoruz. Bu tecrübelerimizi daha üst düzeyde paylaşabiliriz. Attığımız yenilikçi adımları, dijital çözümlerimizi, konvansiyonel çözümlerimizi, mesela geçen hafta İtalya’da ödüle layık görülen, kadına şiddeti önlemede kullandığımız KADES projemizin mantalitesini, uyuşturucu ile mücadeledeki bulgularımızı, yöntemlerimizi küresel meslektaşlarımızla paylaşabilir ve bundan olumlu bir sinerji oluşturabiliriz diye düşünüyorum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sinop Sinop’ta 850 adet avcı böcek doğaya salındı Türkiye’nin önemli kestane üretim yerlerinden olan Sinop’ta gal arısıyla mücadele çalışmaları kapsamında biyolojik mücadele laboratuvarında üretilen 850 adet ‘Torymus Sinensis’ isimli avcı böcek, Erfelek ilçesine bağlı Kirazlık köyünde doğaya salındı. Programda konuşan Sinop Valisi Mustafa Özarslan, “Sinop’ta kurduğumuz laboratuvarda 2022 ve 2023 yılları içerisinde Ayancık, Erfelek ve Türkeli ilçelerine toplamda 5 bin 746 adet avcı böcek üretilmiş ve doğaya salınmıştır. 2022 ve 2023 yıllarında toplam 268,98 hektarlık alanda avcı böcek salımı yaptık. 2024 yılı içinde avcı böcek üretimimiz yaklaşık 5 bin adet olacak. Bu konuda çalışmalarımız devam etmektedir. Gal arısı ile mücadele kapsamında büyük emek gösteren Orman Bölge Müdürlüğümüze, İl Tarım Müdürlüğümüze, Biyolojik Mücadele Laboratuvarlarımızda çalışan uzmanlarımıza teşekkür ediyorum” dedi. Vali Özarslan’ın konuşmasının ardından 850 adet avcı böcek kestane ormanlarına salındı. Programa Gerze Kaymakamı ve Erfelek Kaymakam Vekili Mehmet Deniz Arabacı, Erfelek Belediye Başkanı Mehmet Uzun, İl Genel Meclis Üyesi Ziya Dilsiz, Sinop Orman Bölge Müdürü Celal Kanbur, İl Tarım ve Orman Müdürü Fatih Önlem, Erfelek Ziraat Odası Başkanı Ali Koca, Kirazlık Köyü Muhtarı Bülent Koca, Orman Bölge Müdürlüğü görevlileri ve üreticiler katıldı.
İstanbul Dolandırıcı zabıt katibinin yargılanmasına devam edildi Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. Duruşmanın devamında savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi. “Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Yaşamayı severdi Süleyman” dedi. Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. “Yaşamayı severdi Süleyman” Duruşmada savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi sanık Dilek Demirel. “Kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Ağabeyim bana icralık olduğunu ve hesabının bloke olduğunu söyledi. Bu nedenle bana para gönderiliyordu. Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Olayın içeriğindeki birçok şeyi yeni öğreniyorum. Benim çocuğum ile kendime ait bir hayatım var. Süleyman’ın özel hayatına vakıf değilim. Normal sjs kardeşin edebileceği muhabbetler oldu aramızda. Yaşamayı severdi Süleyman. Bana o kadar para gelmesi garip geldi. Sordum ‘Seni ilgilendirmez’ dedi. Ne yaptığını sorguladım bana ‘Benim hayatım’ dedi. Ben istemiyordum hesabıma para atmasını” ifadelerini kullandı. “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim” Sanık Süleyman Demirel’in annesi sanık Hamiyet Çoban ise, “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim. Bugüne kadar hiç usulsüz sorgulama yapmış biri değilim. Oğlumu vuran kişilere zaman zaman sorgulama yaptım. Dosya detaylarını da görme imkanım yoktur. Ben bu kişilerin kişisel verilerini sorgulama amacıyla bir işlem yapmış değilim” şeklinde konuştu. Müşteki Rukiye Kumral ise, “Sanık Büşra Çatak eski arkadaşımdı. Bana liseden bir arkadaşı olan Süleyman’ın yurt dışından para transferi yaparak kazanç sağladığını söyledi. Bana ‘Kendisi adliye çalışanıdır, ailesi de adliye çalışanıdır’ dedi. Büşra beni sürekli arayarak ‘Düşünüyor musun sende?’ gibi sorular sordu. Beni bu şekilde işe soktu. Bana kesinlikle bir ticaret olduğunu söyledi, parayı kendi hesabına attırdı. Ben toplam 750 bin liraya yakın ödeme yaptım” dedi. Müşteki beyanlarının ardından duruşma, 10 Mayıs Cuma günü görülmesine devam edilmek üzere ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Süleyman Demirel’in Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaptığı belirtildi. İddianamede Demirel’in, birkaç yıl önce tanışmış olduğu Levent Sırataş’a, adli personel olması nedeniyle zaman içinde mahkemelerde dosyası olan birçok iş adamı ile tanıştığını, bu iş adamlarına yatırımlarında kullanmaları için çevresindeki tanıdıklarından para temin ederek karşılığında komisyon aldığını söylediği aktarıldı. Sanık Demirel’in kar payı kazanmak için para vermek isteyen kişilerin üzerlerine kayıtlı mal varlıklarını UYAP sistemleri üzerinden kendi şifresi ya da hakim şifresi ile sorgulayarak tespit ettiği de iddianamede açıklandı. İddianamenin devamında “Mal varlıklarını şahıslara yine kar payı vereceğini vaat ederek teminat adı altında kurmuş olduğu suç örgütü içerisindeki Bülent Sevinç, Levent Şahin, Abbas Kırmızı, Sevgen Atilla, Cemal Karaoğlu, Evel Karısık, Semih Gündoğdu ve Sadettin Volkan Durak isimli şahısların üzerine geçirdiği, bu şahıslar arasında bahse konu mal varlıklarının sürekli el değiştirdiği, sistem içindeki herkesin bu yöntem ile para kazandığı yapılan araştırmalarda anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Müştekilerden Levent Sırataş’ın, zabıt katibi Süleyman Demirel ve onun aile üyelerine bir kaç kez para verdiği, Demirel’in her seferinde bu paraları ödemeyi taahhüt ettiği kar payı ile birlikte Levent Sırataş’a geri ödeyerek güvenini kazandığı, bu şekilde müşteki Sırataş vasıtası ile müşteki Büşra Nur Güldorum ve annesi müşteki Nurdan Canbıçak ile tanıştığı, tanıştıktan sonra onlardan da kar payı ödemesi teklifi ile paralar istediği iddianamede belirtildi. Süleyman Demirel’in müştekiler ile yaptığı görüşme ve konuşmalarda birlikte çalıştığını söylediği aile üyelerinden Büyükçekmece Adliyesi Memur Suçları Bürosunda zabıt katibi olarak çalışan eski eşi Vildan Öz’ü, Büyükçekmece Adliyesi Soruşturma Kaleminde katip olarak çalışan annesi Hamiyet Çoban’ı, özel bir şirkette çalışan kardeşi Dilek Demirel’i müştekilere güven vermek ve dostluk kurmak amacıyla tanıştırdığı da iddianamede kaydedildi. Örgüt lideri Süleyman Demirel’in hesaplarında bloke bulunması ve icra takiplerine konu olması nedeniyle büyük meblağlı paraları kendi hesabına almayarak örgüt üyesi olan Büyükçekmece Adliyesi zabıt katibi annesi Hamiyet Çoban ve yine Büyükçekmece Adliyesi zabit katibi olan eski eşi Vildan Öz’ün hesaplarını kullanarak işlem yaptığı, gayrimenkul yatırımları ile ilgili para devir alacağı tapuları da örgüt yöneticileri olan Abbas Kırmızı, Cemal Karaoğlu, Bülent Sevinç, Levent Şahin, Sevgen Atilla isimli şahısların üzerine almasını sağladığı da iddianamede belirtildi. İddianamede müşteki Büşranur Güldorum ve annesi Nurdan Canbıçak’ın örgüt lideri Süleyman Demirel ve diğer örgüt üyeleri tarafından toplamda 8 milyon 133 bin 480 TL zarara uğradıklarını beyan ettikleri açıklandı. Öte yandan ifadeleri alınan Gökhan Aytekin, Neriman Aytekin, Büşra Çatak, Ayhan Doğan, Cihan Könülşök ve Fatih Çetinkaya’nın zabıt katibi Süleyman Demirel’in kendilerinden kar payı ödemesi teklifi ile paralar aldığını ancak ödemiş oldukları paraları geri alamayarak mağdur olduklarını beyan edip şikayetçi oldukları aktarıldı. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesinde çalışan zabit katibi Süleyman Demirel’in müşteki şahısları, kar payı vermek vaadiyle almış olduğu yüksek meblağlardaki para ve menkulleri, gayrimenkulleri, ziynet eşyalarını kurmuş olduğu suç örgütünde tefecilik yapan üyeleri ile birlikte dolandırarak menfaat temin ettikleri iddianamede belirtildi. Örgüt lideri zabit katibi Süleyman Demirel’in adliyede çalıştığı için çevresinin geniş olduğunu bu sayede bazı işler yaptığını bu işlerin bazılarının sosyal medya hesabı reklam geliri, memleketi olan Tokat’tan yaprak, salça getirip satması gibi işler olduğunu söyleyerek memur olmasına rağmen yaşadığı lüks hayatın bu sayede olduğuna müştekileri inandırdığı iddianamede belirtildi. Demirel’in bu sayede insanların yatırım amaçlı kendisine ve telkinleri sonucu etrafındaki tefeci olduğu bilinen kişilere para verilmesini sağladığı da iddianamede ifade edildi. Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin zabıt katibi Süleyman Demirel’in tefecilik yapan bir örgütle ortak hareket ettiği, parasını yüksek faizle kullandırmak isteyen vatandaşların gayrimenkullerini geçici olarak devralma karşılığında kar payı vaadinde bulunduğu, gayrimenkulünü devraldığı kişilere birkaç ay göstermelik ödemeler yaptığı ancak devam eden süreçte hileli yöntemlerle gayrimenkulleri tefeci örgütle iltisaklı farklı şahıslar adına sıra sıra tescil ettirip mağdurların mal varlıklarını ele geçirdiği, akabinde çete üyelerinin gayrimenkulleri farklı kişilere satma şantajıyla mağdurlardan para talebinde bulunmayı sürdürdüğü iddianamede aktarıldı. Demirel’in birlikte çalıştığı hakimlere ait UYAP şifrelerini kullanarak eriştiği kişisel verileri dolandırıcılık suçu için kullandığı, yine UYAP sistemi üzerinden edindiği bilgilerle icra mahkemelerindeki alacaklılarla irtibat kurup maddi menfaat karşılığında uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesine yönelik girişimlerde bulunduğu yönünde tespitler yapıldığı da iddianamede açıklandı. Zabıt katibi Süleyman Demirel’in ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘dolandırıcılık’, ‘tefecilik’, ‘bilişim sistemine girmek’, ‘verileri hukuka aykırı olarak vermek ya da ele geçirmek’ suçlarından toplamda 40 yıldan 154 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer 13 sanığın ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul Mauro Icardi: "Adım adım gitmemiz gerekiyor" Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, her maçın ayrı önemi olduğunu belirterek, adım adım gitmeleri gerektiğini söyledi. 70. Gillette Milliyet Yılın Sporcusu ödül töreninde 2023 yılın enleri sahiplerini buldu. Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, yılın futbolcusu seçildi. Törenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Icardi, "70 yıldır yapılan böyle bir organizasyonda ödüle layık görüldüğüm için teşekkür ediyorum. Geçen sezon şampiyon olduk. Harika bir sezon geçirdik. Bu sezon da inşallah şampiyon olacağız. Yaptığımız şeylerle gurur duyuyorum" diye konuştu. Şampiyon olmaları için her maçı kazanmaları gerektiğini söyleyen 31 yaşındaki futbolcu, "38 maç var, maksimum sayıda maçı kazanıp onun sonunda şampiyon olunuyor. Her maçın benim için ayrı önemi var. Adım adım gitmemiz gerekiyor. Fatih Karagümrük maçını da kazanmamız gerekiyor. Sonra derbi için hazırlanacağız. O maçı da kazanmak için sahaya çıkacağız" şeklinde konuştu. "Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli" Türkiye’deki çocukların ona olan ilgisinin hatırlatılması üzerine Mauro Icardi, "Çocuklara da dokunuş yapıyor olmamız çok önemli. Futbol herkesin ruhunu harekete geçiren bir şey. Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli. Yaptığımız şeyleri görerek çocukların da hayalleri büyüyor. Onlar da büyük başarılara imza atacak ve biz de bunlarla gurur duyacağız" diyerek sözlerini tamamladı.