POLİTİKA - 23 Kasım 2021 Salı 12:33

Bakan Soylu: "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"

A
A
A
Bakan Soylu: "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 89.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 89. İnterpol Genel Kurul Toplantısı’nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, "İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir" dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 89. İnterpol Genel Kurul Toplantısı’nın açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Soylu, 21. yüzyıla girerken, ona ismiyle hitap ediyor ve milenyum diyorduk. Açıkçası oldukça da heyecanlanmıştık. Ancak, üst üste yaşanan bir çok krizler, vekalet savaşları, iç savaşlar, DEAŞ, PKK, FETÖ gibi bütün dünyayı bambaşka bir sınamaya sokan terör örgütleri bize bu tabiri unutturdu. Ortadoğu’da yaşanan terör ve şiddet, oradaki terör örgütlerinin akıl almaz pervasızlığı, yaşattıkları trajediler, kararttıkları milyonlarca hayat; uyuşturucunun hem çeşidinin hem de miktarının artması, bize milenyum tabirini unutturdu. Biz 21.yüzyılı milenyum diye karşılarken, terör örgütlerinin maket uçaklı bomba düzenekleri kuracaklarını; göçmenlerin denizlerde ölüme terkedileceğini; bebek cesetlerinin kıyıya vuracağını hayal etmemiştik. Milenyumdan, teknolojinin suçu azalttığı bir dünya bekliyorduk. Karşımıza siber suçlar gibi yeni başlıklar, havala gibi yeni kara para gönderme sistemleri çıktı. Milenyumdan yüksek bir medeniyete kapı açmasını bekliyorduk; Avrupa’da terör eylemleri, hatta kamyonla bile işlenen tuhaf terör eylemleri gördük. Bu ve bunun gibi pek çok gelişme moralimizi bozduğu için olsa gerek. Artık milenyum tabirini çok da kullanmıyoruz. Burada dikkatinizi çekmeye çalıştığım nokta, ölçeklerin büyüklüğüdür" dedi.


Türkiye’nin terör örgütü PKK ile tam 40 yıldır mücadele ettiğini belirten Bakan Soylu, "Dün ifade ettim, terör örgütü ETA’nın tüm tarihi boyunca sebep olduğu can kayıpları, açık kaynakta 850 olarak görünüyor. PKK sebebiyle bizim ülkemize yaşanan can kaybı yaklaşık 40 bin olarak ifade edilmektedir. Bir diğer küresel terör örgütü DEAŞ, iki devletin, Suriye ve Irak’ın devlet düzenini çok kısa bir sürede sarstı. PKK ile birlikte oluşturduğu istikrarsızlıkla göçü tetikledi ve dünya siyasetini etkiledi. FETÖ terör örgütü, bir gecede ülkemizde silahlı darbe yapmaya kalktı. Ülkenin başkenti, savaş uçaklarıyla bombalandı. Masum 251 insan hayatını kaybetti. PKK’nın sadece uyuşturucu ticaretinden 2,5 milyar dolar gelir elde ettiği ve Avrupa uyuşturucu ticaretini elinde tuttuğu biliniyor. Bizim narkotik birimlerimiz, uyuşturucu artık kilolarla değil, tonlarla yakalıyor. Dolayısıyla, milenyum çağından beklediğimiz şekilde gelişme gösteren neredeyse tek konu, suç ve suçlunun ölçeği olmuştur" diye konuştu.



"İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir"


Bakan Soylu, artık neredeyse tüm güvenlik sorunlarının küresel, büyük, geniş çaplı olduğunu söyledi.


"Dünya medeniyeti, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO ve diğer uluslararası kuruluşları, uluslararası problemlerde çözüm için inisiyatif almaları için üretti" diyen Bakan Soylu konuşmasına şöyle devam etti:


"Ancak bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki küresel sorunların çözümünün, yerelden beklendiğini, bahsettiğim uluslararası kurumların, Türkiye’deki futbol terimiyle, topa girmediğini görüyoruz. Tarif etmeye çalıştığım tablo, hiçbir ülkenin tek başına çözebileceği bir tablo değildir. Hatta sadece kendi ülkesine yansımalarını bile çözemez. Dolayısıyla, küresel kurumlar, sorunların karşısındaki bu yalnızlığımıza çare olmak durumundadır. İşte bugün genel kurulu için bir araya geldiğimiz İnterpol; bu doğrultudaki beklentilerimizin en yüksek ve açıkçası en iyimser olduğu kurumlardan birisidir. İnterpol ile çok eskiye dayanan bir birlikteliğimiz var. Açıkçası güzel sonuçlar da aldık. Mesela; uluslararası düzeyde aranan Kırgız uyruklu bir şahıs, 2019 yılında Bulgaristan polisi tarafından yakalanmıştı. Bu şahıstan alınan parmak izlerine yönelik, arkadaşlarımızın yaptığı çalışma sonucunda bu kişinin, 2011 yılında Bitlis ilimizde meydana gelen, 5 polis ile 4 sivil vatandaşımızın şehit edildiği patlama olayının faili olduğu ortaya çıkmıştı. Keza üye ülkeler, bizden son 2 yıl içerisinde ülkelerindeki terör, asayiş ve narkotik olayına karışan bin 37 şahsın parmak izi ve fotoğrafını talep etmişti. Konuyla ilgili olarak APSİS sistemimizde kayıtlı 853 şüpheli şahsın parmak izi ve fotoğrafları talep eden üye ülkelere gönderildi. Bunun yanı sıra, kriminal başkanlığımıza, son 2 yıl içinde, 57 üye ülkeden, 86 terör olayına ve 624 adet narkotik, uyuşturucu, organize ve asayiş suçlarına karışan bin 65 şahısa ait, parmak izleri ve fotoğrafları gönderildi. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalar sonucunda, bu suçlara karışan 418 şüpheli şahsın kimlik tespiti yapıldı ve üye ülkelere bilgisi verildi. Dolayısıyla sistem, önemli anlamda sonuç üretmektedir. Ancak ifade etmeye çalıştığım, İnterpol’den beklentimiz, sadece dosya ve parmak izi paylaşan, bülten çıkaran bir kurum olması değildir. Dünyadaki sorunlar küresel hale gelmiştir. Oysa dikkat edin 21’inci yüzyılın sonunda küresel bir gelişmeye şahit olduk. Küresel birtakım karar mekanizmalarının yerele devredildiği bir dünya gelişimi yaşadık. Avrupa birliği ve heyecanı, sınırlarının kalkması talebi de bu iklimi destekledi."



"Türkiye maruz kaldığı tüm bu tehlikelere karşı, yüksek bir güvenlik başarısı elde etmektedir"


Dört ayrı sorundan söz eden Bakan Soylu, "Geçen yıl toplantının ertelenmesine sebep olan salgın sorunu, göç krizi, ekonomik kriz ve enerji krizi oldu. Sorunlar küresel, çözümler yerel olarak üretilirse dünyada huzur, güvenlik kardeşlik barışın artmasına imkan bulamayabiliriz. Yerel kapasiteler, küresel olan bu sorunlara maalesef çözüm üretemeyebilir. Yine o zaman en çok bu problemlerle uğraşacak bu karşımda gördüğüm heyet olacaktır. Asayiş sorunlarının arttığı, kritik sorunların yükseldiği, ülkelerin ve yönetimlerin cevap veremediği her sistem kaos üretir. İş elbette ki polisin başına düşer. Bu sebeple küresel ölçekteki güvenlik meselesine, küresel bir vizyon ortaya koyan bir kurum olmasıdır. Türkiye olarak terörle mücadele tecrübemizle, yüksek miktarlardaki uyuşturucu yakalama tecrübemizle, kaçak göç tecrübemizle, bu vizyona katkı koymaya, hatta rehberlik etmeye hazır olduğumuzu, buradan ifade etmek isterim. Bunu ifade etmek istiyorum çünkü, katkı koyma talebi tek başına anlamlı değil, bu talebin karşılık bulması da önemli. Burada umut kırıcı bir trendle karşı karşıya kalıyoruz. Mesela 1996-2016 yılları arasındaki 20 yılda, 100 kırmızı bülten talebimiz reddedilmişken; 2016’dan sonraki beş yılda 982 kırmızı bülten talebimiz reddedilmiştir. Yine 2010-2016 yılları arasında 20 kırmızı bültenimiz iptal edilmişken; 2016’dan sonraki beş yılda 374 kırmızı bülten iptal edilmiştir. Bu trend, tecrübe paylaşımı konusunda, küresel güvenliği sağlamada işbirliği konusunda, ne yazık ki umut verici değildir. İşte bu kongreden beklentilerimizden birisi, bu vizyonu geliştirmek, birbirimize güvenmek, buradaki herkesin, her kurumun ortaya koyduğu her talebin, suç ve suçluyla mücadele için olduğuna inanmaktır. Türkiye maruz kaldığı tüm bu tehlikelere karşı, yüksek bir güvenlik başarısı elde etmektedir" ifadelerini kullandı.



"PKK terör örgütünün ülke içindeki silahlı eleman sayısı 180’in altına düştü"


2016’daki DEAŞ saldırısından beri, Türkiye’deki şehirlerde can veya mal kaybına yol açan herhangi bir terör olayı yaşandığını hatırlatan Bakan Soylu, "Birleşmiş Milletler’in, 2011-2021 arasında trafik kazaları kaynaklı can kayıplarını yüzde 50 azaltan iki ülkeden birisiyiz. Uyuşturucuya bağlı ölümler, 2017’de 941’di, bunu geçen yıl itibarıyla 314’e çekmeyi başardık. PKK terör örgütünün ülke içindeki silahlı eleman sayısı 180’in altına düştü, bu rakamı 5 binli seviyelerden düşürdük ve bugün kilitlenmiş haldedir. Şehirlerimizde evden hırsızlık olaylarının günlük ortalamasını 284 seviyesinden 5 yılda 150’ye indirdik. dolayısıyla yüksek güvenlik risklerimizi yönetebiliyor ve burada hem olumlu bir trend, hem de büyük bir tecrübe elde ediyoruz. Bu tecrübelerimizi daha üst düzeyde paylaşabiliriz. Attığımız yenilikçi adımları, dijital çözümlerimizi, konvansiyonel çözümlerimizi, mesela geçen hafta İtalya’da ödüle layık görülen, kadına şiddeti önlemede kullandığımız KADES projemizin mantalitesini, uyuşturucu ile mücadeledeki bulgularımızı, yöntemlerimizi küresel meslektaşlarımızla paylaşabilir ve bundan olumlu bir sinerji oluşturabiliriz diye düşünüyorum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.