POLİTİKA - 22 Aralık 2023 Cuma 15:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Borsa İstanbul’u daha dinamik hale getirdik'

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İster siyasetçi, ister ekonomist, isterse simsar olsun sermaye piyasalarını manipüle etmeye çalışan tamahkarlara meydanı boş bırakmayız. Gerek Sermaye Piyasası Kurulumuzdan gerekse Borsa İstanbul'dan bu konuda daha fazla hassasiyet ve çaba göstermelerini bekliyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Borsa İstanbul 150. Yıl Gong Töreni'nde konuştu.

Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümünde borsanın 150'nci yaşını hep birlikte gururla kutlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Borsamız ilk kez 1873 yılında faaliyete başladı. 1985 yılına gelindiğinde ise İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kuruldu. Daha sonra farklı borsalarımızı tek çatı altında toplamaya karar verdik. İstanbul altın borsalarını 2013 yılında Borsa İstanbul markası altında birleştirdik.

Borsamız bir anonim şirkete dönüşerek daha şeffaf daha dinamik, takas ve saklama kurumları ile daha entegre bir yapıya kavuştu. Türkiye Varlık Fonu'nun tesis ile birlikte Borsa İstanbul'u 2017 senesinde Varlık Fonu'nun portföyüne dahil ettik. Varlık Fonu'nun ortaklık oranı Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'na ait payın satın alınması sonrasında yüzde 90,6'ya çıktı. Böylelikle Borsa İstanbul'un yapısal dönüşüm süreci tamamlanmış oldu. Tam 1,5 asırdır ülkemizin kalkınması, büyümesi, ekonomik olarak güçlenmesi, istihdamın, üretimin ve yatırımın artması için çaba harcayan borsamızın bütün mensuplarını şükranla yad ediyorum. Borsa İstanbul bünyesinde işlem gören tüm şirketlerimize de Türkiye ekonomisine yaptıkları katkı için teşekkür ediyorum" dedi.

"Son 150 yılda milletimizin başına gelen iyi kötü her olay borsamızı da etkilemiştir"

Borsanın 150 yıllık köklü tarihiyle Türkiye'nin son 1,5 asırdaki inişli çıkışlı yolculuğunun en yakın şahitleri arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Osmanlı Devleti'nin dağılmasından 1. Cihan Harbi'ne Milli Mücadele'den Cumhuriyet'in ilanına tek parti suntasından çok partili demokrasiye geçişe darbelerden ekonomik krizlere kadar son 150 yılda milletimizin başına gelen iyi kötü her olay borsamızı da etkilemiştir. Bir de buna savaşından salgınına küresel ölçekte yaşanan tüm gelişmeleri de eklememiz gerekiyor.

Borsa İstanbul'u sadece Cumhuriyet'imizin değil aynı zamanda küresel sistemin canlı tanıklarından biri olarak değerlendiriyoruz. Borsamızın serencamına baktığımızda esasen milletimizin ekonomi ve finans alanındaki mücadelesinin iz düşümlerini de görebiliyoruz. Burada öncelikle şu hususa dikkatlerinizi çekmek isterim. Borsanın ilk kurulduğu yıllar Osmanlı'nın borçlarını ödemekte zorlandığı tefeci Galata bankerlerinin devletin iliğini sömürdüğü Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin teşkili ile finans kapitalin ülkeyi mali açıdan müstemlekeleştirdiği gerçekten zor ve acı verici dönemlere tekabül etmektedir.

Yine bu dönemi dikkatlice incelediğimizde Galata bankerlerinin ülkenin yerel kaynaklarını nasıl engellediklerini Osmanlı'nın sanayileşmesini nasıl dinamikleştirdiklerini çok net bir şekilde görüyoruz. Finans kapitalin 19. yüzyılın ortalarından itibaren sadece ekonomik getiri gayesi ile değil bundan daha ziyade kontrol ve tahakküm peşinde koştuğunun sayısız örneği ile karşılaşıyoruz. Öyle ki bu dönemde Galata'da Türkler kaybeder levanterler kazanır algısı toplumda kabul gören bir kanaat olarak yerleşmiştir. Borsamızın ilk dönemlerine ait bu algı daha sonra yaşanan farklı olaylarla maalesef daha da perçinlenmiştir. Her ne kadar borsamız bize Osmanlı'dan miras kalan bir kurum olsa da uzun yıllar asli görevini yerine getirememiştir" ifadelerini kullandı.

"Sermaye piyasalarını manipüle etmeye çalışan tamahkarlara meydanı boş bırakamayız"

Borsanın yıllarca yabancıları, yerli yatırımcıları ve ülke kaynaklarını çeşitli manipülasyonlarla sömürdüğü bir platforma dönüştürüldüğünü söyleyen Erdoğan, "Borsada yatırım yapmak yerine insanımızın günlük lisanına da sirayet eden 'borsada oynama ifadesi' aslında bu durumun bir yansımasıydı. Siyaset kurumu da 3-5 oy daha fazla kazanmak uğruna borsayı hedef alarak ne yazık ki bu algının kökleşmesine yardım etti. Son olarak bunu 14-28 Mayıs seçimleri arifesinde bir kez daha gördük. Bizzat muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tarafından Borsa İstanbul'u yıpratmayı amaçlayan bütüncül bir kampanya yürütüldü. 'Battık, bittik' senaryoları ile yatırımcı korkutuldu.

Dövize, altına ve üretime doğrudan katkısı olmayan diğer araçlara yönlendirilmek istendi. Bu furyaya mandacı, müstemlekeci kimi ekonomistler de alkış tuttu. Halbuki başta kıta Avrupa'sı olmak üzere gelişmiş, kalkınmış ülkelerde çok farklı bir tablo söz konusudur. Buralarda ne siyasetçiler ülkenin sermaye piyasasını kötüleyerek seçim kazanma hayali kurar ne de sistem böyle bir manipülasyona izin verir. Dahası gelişmiş ekonomilerde sermaye piyasalarının derinleşmesi ile reel sektör finanse edilirken gelişmiş sermaye piyasaları sayesinde de tasarruf oranlarının artması sağlanır. Bizim de bu doğrultuda daha kararlı bir duruş sergilememiz gerekiyor.

İster siyasetçi, ister ekonomist, isterse simsar olsun sermaye piyasalarını manipüle etmeye çalışan tamahkarlara meydanı boş bırakmayız. Gerek Sermaye Piyasası Kurulumuzdan gerekse Borsa İstanbul'dan bu konuda daha fazla hassasiyet ve çaba göstermelerini bekliyoruz. Devletin tüm imkanlarının ilgi tüm kurumlarının bu süreçte sizlerin emrinde olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. İktidarımız dönemizde finansla serbestliğe serbest kambiyo rejimi ve küresel ekonomiyle entegrasyon temel prensibimiz oldu. Göreve geldiğimiz 2002 yılından bu yana attığımız adımlarla borsamızı gazino kapitalizminin cenderesinden kurtarmayı başardık. Sermaye piyasalarımızı rantiyenin tasallutundan çıkartarak ülkemizin, milletimizin ve reel sektörümüzün hizmetinde olmasını temin ettik. Yatırım, üretim, istihdam, planlama ve ihracata dayalı ekonomik hamleleri sürdürürken ekonomi ve finans sistemimizde bir çok düzenleme yaptık" dedi.

"Önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarımızın daha da derinleşmesine ve tabana yayılmasına ağırlık vereceğiz"

Son 21 yıldır yapılan düzenlemeler sayesinde sermaye piyasanın ve borsanın köklü bir dönüşüm geçirdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul Finans Merkezi’nin de hizmete girmesiyle birlikte Türkiye’nin finans alanındaki merkezi konumu daha da güçlendi. Türk ekonomisinin yüksek büyüme potansiyeli, yerli yatırımcıların yanı sıra uluslararası yatırımcılarında ilgisini çekti. Son yıllarda Türk borsasına yönelik teveccühün hem içeride hem de dışarıda giderek arttığını ifade ediyoruz. Küresel ekonomide daralma yaşanırken yabancı sermaye akışları her yerden gerilerken Türkiye borsa üzerinden yabancı sermaye çekmeyi yani ekonomik büyümesine finansman etmeyi sürdürüyor.

Tüm dünyada risk iştahının düştüğü sermayenin korunaklı alanlara doğru çekildiği bir dönemde uyguladığımız mali programın bir sonu olarak Türkiye uluslararası sermaye açısından çekim merkezi vasfını koruyor. Son 21 yılda 255 milyar dolardan fazla uluslararası yatırım çekmiş bir ülke olarak inşallah önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarımızın daha da derinleşmesine ve tabana yayılmasına ağırlık vereceğiz. Bilhassa katılım finans ve İslami yatırım araçları konusunda çok ciddi bir potansiyel olduğu anlaşılıyor.

Vatandaşımızın gönül huzuruyla birikimlerini değerlendireceği ve reel ekonominin istifadesine sunacağı bir iklimi tesis etmekte kararlıyız. Enflasyondaki artışın kontrol altına alınmasıyla birlikte ülkemize yönelik kaynak akışının daha da hızlanacağına inanıyoruz. Risk primindeki gerileme ve kredi notumuzdaki iyileşmenin etkisi başta borsamız olmak üzere sermaye piyasalarımızda da hissedilecektir.

Enflasyondaki dengelenmeye bağlı olarak borsamızın derinliği artacak ve yatırımcılarımız finansman kaynaklarına daha rahat erişebilecektir. Yeni, özgün ve çığır açan projelerle Borsa İstanbul’un Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz verdiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Borsamız şirketlerimizin kurumsallaşmasında önemli bir itici güç olurken dijital ve yeşil dönüşüme de önemli katkı sağlıyor. Borsamız katılım finanstan kıymetli madenlere geniş bir alanda piyasanın ihtiyaçlarına göre kendini yeniliyor.

Altyapısını sürekli modernize ediyor. Borsamızın yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği ‘bistech 3.0’ sisteminin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Üniversite öğrencilerine yönelik bistech, Borsa İstanbul Teknoloji Akademimizin kuruluşunu da takdirle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle borsamızın 150’nci kuruluş yıl dönümünün tekrar hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Yunus Emre Şeker-Erhan Can

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Arapçanın evrensel mirası OMÜ’de kutlandı Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) "Dünya Arapça Günü" kapsamında düzenlenen programda, Arapçanın evrensel mirası çeşitli etkinliklerle öğrencilere tanıtıldı. Arapça Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğünce, "18 Aralık Dünya Arapça Günü" dolayısıyla bir etkinlik gerçekleştirildi. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Mavi Salon’da düzenlenen programa, üniversitenin farklı akademik birimlerinden akademisyenler ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Etkinliğe İlahiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ile Yabancı Diller Yüksekokulu paydaş olarak katkı sundu. Söz konusu birimlerden çok sayıda akademik personel ve öğrenci programda yer aldı. "Arapça, farklı coğrafyalar ve kültürler arasında güçlü bir bağ kuruyor" Programın açılış konuşmasını yapan Arapça Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hasan Selim Kıroğlu, ’18 Aralık Dünya Arapça Günü’nün, Arapçanın evrensel bir dil olarak taşıdığı kültürel, tarihi ve entelektüel mirası hatırlatmak açısından önemli bir gün olduğunu belirtti. Arapçanın yalnızca bir iletişim aracı olmadığını vurgulayan Kıroğlu, bu dilin yüzyıllar boyunca bilim, edebiyat, felsefe ve sanat alanlarında üretilen önemli eserlerin taşıyıcısı olduğunu ifade etti. Kıroğlu, Arapçanın farklı coğrafyalar ve kültürler arasında güçlü bir bağ kurduğunu belirterek, bu tür etkinliklerin dilin tanıtımına ve öğrencilerin akademik ve kültürel gelişimine katkı sunduğunu söyledi. Etkinlik kapsamında Arapça slayt gösterileri, şiir dinletisi, skeç, şarkı, röportaj ve bilgi yarışması gibi çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Program, katılımcıların ilgiyle takip ettiği gösterilerin ardından hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Demir, OMÜ’de öğrencilerle buluştu Ayrıca İlahiyat Fakültesi tarafından, ’Hitabet ve Mesleki Uygulama’ dersi kapsamında öğrencilere yönelik bir söyleşi programıyla danışman akademisyenlere teşekkür belgesi takdim töreni gerçekleştirildi. Program kapsamında, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet İshak Demir tarafından öğrencilere yönelik bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide, hitabet, mesleki uygulamalar ve din hizmetlerinde sahadaki tecrübelerin önemi üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.
Ankara CHP lideri Özel: "Bahis ve uyuşturucu ülkenin ana gündemi oldu" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Bahis ve uyuşturucu ülkenin ana gündemi oldu" dedi. Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Asteğmen Kubilay’ın şehit edilişinin 95. yıl dönümüne değinen Özel, "Bugün eğer bu grup toplantımız olmasaydı, Meclis açık olmasaydı pek çoğumuz gibi ben de her yıl olduğum gibi Menemen’de olacaktım. Bugün Asteğmen Kubilay’ın, Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan’ın katledilişlerinin 95’inci yılı. Kubilay Menemen’e asteğmen olarak gitti ve Cumhuriyet’in ay-yıldızlı bayrağına karşı manda ve himaye yanlılarının ellerinde şeriat bayrağı ile dolaştıklarını, Cumhuriyet’e ve kurucusuna meydan okuduklarını, gördükleri yerde Türk bayrağını indirip şeriat bayrağı çektiklerini görünce yanındaki iki bekçi arkadaşıyla birlikte bunların karşısına dikildi. Gözü dönmüş caniler Kubilay’ı önce yaraladılar. Sonra yaralı bedenine işkence ettiler. Kubilay’ı ölümünün, şehadetinin 95’inci yılında Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile birlikte rahmet ve minnetle anıyoruz. Kubilay’dan bize emanettir. Cumhuriyet düşmanlarına baş eğmeyeceğiz. Gerekirse baş vereceğiz. Ama baş eğmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. "Yönetme kabiliyetlerini kaybetmişler, artık karşımızda bir iktidar partisi yok" Partisinin iktidara hazır olduğunu ifade eden Özel, "Ben Meclis grubumuzun komisyon ve Genel Kurul performansından memnunum. Tahmin ediyorum Erdoğan da görüyordur. Ben AK Parti’nin performansından da çok memnunum. Doğruya doğru, muhalefete hazırlar. İktidar perspektiflerini kaybetmişler. Yönetme kabiliyetlerini kaybetmişler. Artık karşımızda bir iktidar partisi yok. Müstakbel bir muhalefet partisi var. Ana muhalefet olabilirler mi bilmem ama muhalefete hazırlar. Meclis Genel Kurulu’na baktığımızda ya da Plan ve Bütçe Komisyonu’na baktığımızda bir tarafta sorunu gören, isyan eden, edilen isyanı duyan ve çözüm öneren bir parti var, Cumhuriyet Halk Partisi. Öbür tarafta eleştiriyi ya duymayan ya da duyduğu eleştiriye hakaretle cevap veren, kendilerine verilen 70-80 dakika kürsüye çıkıp hakaret eden, muhalefete muhalefet eden, ülkenin ana muhalefet partisine muhalefet eden bir partiyle karşı karşıyayız; Adalet ve Kalkınma Partisi" dedi. "Bu darbenin maliyeti, 160 milyar dolar" AK Parti’nin 2025’te işçiyi, emekliyi yüksek enflasyon ve faize ezdirdiğini dile getiren Özel, "2025 enflasyon hedefi yüzde 17,5 idi. Yüzde 17,5 enflasyon hedefi açıkladılar ve yılı yüzde 30’la bitirdiler. Bunu sorduğunuzda da utanmadan, çekinmeden sanki iki-üç puanmış gibi ’enflasyon hedefimizden biraz saptık’ diyorlar. ’Biraz’ dedikleri sapma, yüzde 77. Hedef yüzde 17,5 ama gerçekleşen yüzde 30. O ’birazcık’ dediğinde fark şu: Bir mal veya hizmet geçen seneden bugüne ne kadar zamlandıysa, yarısını hedeflediler ve öbür yarısını beceriksizliklerinden ve kötü niyetlerinden dolayı sizin sırtınıza yüklediler. Ne oldu geçen sene, geçen sene ne oldu da bu hedef tutmadı? Ne olduğunu söyleyeyim; 19 Mart sivil darbesi oldu. Buradan bütün vatandaşlarımıza hatırlatırım: Bu darbenin maliyeti, 160 milyar dolar. Devasa bir para. Emekliye lazım paranın 70-80 katı, asgari ücretliye lazım paranın 90 katı gibi bir para" şeklinde konuştu. "Asgari ücret Avrupa Birliği’ndeki hiçbir ülkeden yüksek değil" AK Parti’nin iktidara geldiğinde Türkiye’deki asgari ücretin Avrupa’daki 12 ülkeden daha yüksek olduğunu belirten Özel, "Şimdi asgari ücret Avrupa Birliği’ndeki hiçbir ülkeden yüksek değil. Biz de 446 euro, Almanya’da 2 bin 100 euro, Fransa’da bin 800 euro, Yunanistan’da bin 27 euro. Geldiğinde depremden dolayı ÖTV konmuştu. Biliyorsunuz. Özel Tüketim Vergisi. Arabadan da alınıyordu. Yüzde 27 ile en düşüğü, en yükseği yüzde 50. Bugün geldiler, en düşük ÖTV yüzde 60, en yüksek ÖTV yüzde 220. Depremde geçici konan vergiyi yüzde 220 ile uygulamaya devam edip, geldikleri gün 8 çeyrek altın alan asgari ücreti 2 çeyrek altına indirmiş bir iktidardan bahsediyoruz arkadaşlar" diye konuştu. "Bahis ve uyuşturucu ülkenin ana gündemi oldu" CHP lideri Özel son olarak, "Hem bahis hem uyuşturucu ülkenin ana gündemi haline geldi. Aslında memleketin gündemi çoktan bu; yıkılan aileler, evlatlarını okula yollarken korkan aileler. Okulların önü çete dolu, torbacılar dolu. Çalıştığı iş yerinin kasasından parayı alıp bahis oynayıp batanlar, intihar edenler, evliliği bozulanlar, kaçanlar, korkunç bir ülke haline geldik. Sokağın gündemi nihayet başka vesilelerle ülkenin gündemi haline geldi. Hakemler, futbolcular yasağa rağmen bahis oynuyor. Bir hakem düşünün 18 bin kez yasa dışı bahis oynamış. Hafta sonu maç oynatmış, hafta içi 18 bin kez yasa dışı bahis oynamış. Bunu yakalayamamışlar, bunu kaydedememişler. 17 bin 999 kez ıskalamışlar. En sonunda 18 binincide ortaya çıkmış. Tam anlamıyla bir çürümüşlük var" dedi.
Ankara Savcıların şifresiyle UYAP’a girip dosya kapattığı iddia edilen zabıt katibinin yargılanmasına devam edildi Ankara Adliyesi’nde savcılara ait kullanıcı bilgilerini kullanarak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) izinsiz şekilde giriş yaptığı ve bazı soruşturma dosyalarını kapattığı iddia edilen zabıt katibinin de aralarında bulunduğu 16 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Ahmet Yılmaz, bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Mahkemede dava dosyasına gelen mazeret dilekçelerinin okumasının ardından tanıklar dinlendi. Sanık Yılmaz’ın nişanlısı tanık N.J.R, "Ben olayları Ahmet boşanma davası açtıktan sonra eski eşinin evimizi basmasıyla öğrendim. Şikayetinden sonra da birkaç kez aradı, buluşmak istedi. O sırada Ahmet’le küstük. Zeliha bana ’Ahmet’i şikayet ettim, ömrünün sonuna kadar içerde yatsın’ dedi. Ben de ’Suçunu bilemem ama ben konuşursam ailesine rezil ederim, söyle karşıma çıkmasın’ dedim. Bu söylediklerim dosyayla alakalı değildi. Benim bu olayla ilgili bilgim yok" ifadelerinde bulundu. Tanık S.F.E. ise sanık Ömer Faruk Bol ile yakın arkadaşı olduğunu ifade ederek, "Ahmet Yılmaz’ı, Muhammet abi yurt dışına gittikten sonra görmeye başladım. Ömer’e lazım olduğunda kredi kartlarımı veriyordum. Bazen Ömer’de kalıyordu. Yakın dostum olduğundan sorgulamıyordum. Tüm gün birlikteydik kartlarımı kullanmasında da bir sakınca görmedim" dedi. Mahkemece dinlenen tanık Y.B.Y. de çalışma vizesi çıkartmak istediğini, internet üzerinden M.F.I’yla tanıştığını, kendisiyle ödeme için iletişime geçtiklerini, parayı sanık Ömer Talha Bol’un alacağını söylediklerini anlattı. Para teslim edilirken Bol’la arasında şifreli konuşma geçmediğini söyleyen Y.B.Y, "Ömer’i tanımıyorum, para teslim edilirken telefonda M.F.I. ile teyitleştik. Ben bu parayı 5 yıllık çalışma vizesi için verdim. Olaylarla alakalı bilgim yok. Ardından ailevi sebepler yüzünden gitmekten vazgeçtim" diye konuştu. Tanık beyanlarının ardından, duruşmaya yarına ertelendi. İddianame geçmişi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame kapsamında, zabıt katibi Ahmet Yılmaz’ın FETÖ firarisi avukat Muhammet Talha Bol’un talebi üzerine, aralarında FETÖ şüphelilerinin de bulunduğu bazı dosyalarda para karşılığı usulsüz işlemler yaptığı ifade ediliyor. Aynı zamanda Yılmaz’ın dosya numaralarını değiştirip evrak sildiği, taraf isimlerini değiştirdiği, dosyaların içini boşalttığı, bu işlemleri ise kendisinin ve birlikte çalışması nedeniyle şifrelerini bildiği savcıların UYAP oturumları üzerinden yaptığı belirtiliyor. Yılmaz hakkında toplam 1190 yıl 5 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Zonguldak BEUN’den Finans Merkezine ziyaret Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Finans Topluluğu öğrencileri, Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İstanbul Finans Merkezi yerleşkesine akademik bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ÜNİDES çerçevesinde yürütülen ve BEUN Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Finans ve Bankacılık Bölümü 3. sınıf öğrencisi Muhammed Yetiş tarafından hazırlanan "Para Politikalarına Yakından Bakış: Merkez Bankası Ziyareti ve Uygulamalı Eğitim" başlıklı proje kapsamında 19 Aralık 2025 tarihinde gerçekleştirildi. Programa, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin yanı sıra Kastamonu Üniversitesi ve Beykent Üniversitesi öğrencileri de katılım sağladı. Yaklaşık 3 saat süren program kapsamında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında görev yapan uzmanlar tarafından çeşitli sunumlar gerçekleştirildi. Bu çerçevede Pelin Şenoğlu tarafından TCMB’nın kurumsal yapısı ve kariyer olanakları, Büşra Nur Güllü Çıraklı tarafından işe alım süreçleri ve aranan nitelikler, Gülnihal Tüzün tarafından para politikası ve merkez bankacılığı uygulamaları, Atakan Eren Ölmez tarafından ise TCMB Elektronik Veri Dağıtım Sistemi (EVDS) hakkında kapsamlı bilgiler sunuldu. Program, öğrencilerin merkez bankacılığı uygulamaları ve kariyer süreçlerine ilişkin merak ettikleri konuları doğrudan uzmanlara yöneltebildikleri soru cevap bölümü ile sona erdi.