KÜLTÜR SANAT - 30 Ekim 2023 Pazartesi 09:47

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

A
A
A

Evliya Çelebi’nin 51 yıllık serüvenini büyük bir tarih anlatısına dönüştüren ’Seyahatname’ eseri güncelleniyor.

Evliya Çelebi’nin 51 yıl boyunca Osmanlı coğrafyasında 40’a yakın ülkeyi gezerek hazırladığı ‘Seyahatname’ Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi bünyesindeki Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde aslına uygun olarak güncellenmesi için hazırlıklara başlandı. Hazırlık sürecinin bitmesinin ardından 2024 yılında başlayacak ve 4 yıl sürmesi planlanan çalışmalar kapsamında 10 ciltten oluşan bir eserin ortaya çıkarılması hedefleniyor. Geçmiş yıllarda yayınlanan seyahatnamelerdeki eksilikler nedeniyle böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman 4 yıl içinde 10 ciltlik eseri tamamlayarak akademik dünyaya sunacaklarını söyledi. Eserin bilim çevrelerine kaynak bir metin olarak yeniden yazılacağını ifade eden Duman, 3 hedefleri olduğunu belirterek, “Birincisi filolojik esaslara göre ilmi bir neşri, ikincisi bu neşri esas alan popüler bir neşir, üçüncüsü dijital bir seyahatname” dedi. 338 yıllık eserinin akademik dünyaya kazandırılması için bilim dünyasından Prof. Dr. Robert Darkoff, Nuran Tezcan, Hayati Develi, Nurettin Gemici, Zekeriya Kurşun, Slobodon Ilic ve Marta Andric gibi pek çok benzer isimler seyahatname çalışma grupları içinde yer alacak.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

“Seyahat deyince akla gelen Evliya Çelebi’dir, Evliya Çelebi deyince Seyahatnamesi akla gelir”

Evliya Çelebi’nin kim olduğunu ve seyahat sürecinin nasıl başladığını anlatan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman, “Seyahat deyince akla gelen Evli Çelebi’dir. Evliya Çelebi deyince Seyahatnamesi akla gelir. Herkesin yüzeysel de olsa bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. Esasında kim bu adam? 10 ciltlik kocaman bir seyahatnamesi var. Biz okumaktan yoruluyoruz. Bir çırpıda okuyamıyoruz. O günün şartlarında böyle bir eseri nasıl yazdı? Bütün Osmanlı coğrafyasını nasıl gezdi, dolaştı? İçinden 40’a yakın devlet çıkmış bir coğrafyadan bahsediyoruz. Evliya Çelebi 1611 yılında Unkapanı’nda doğmuş bir Türk aydını. Baba tarafından bir bürokrat çocuğudur. Dolayısıyla o günün şartlarında saraya yakın ve ilim çevrelerinde adı olan bir Osmanlı bürokratının oğlu olarak dünyaya geldi. Evliya ile ilgili ne söylersek kaynağımız Seyahatnamedir. Evliya Çelebi kendisiyle ilgili neyin öğrenilmesini istiyorsa onları seyahatnamesine not etmiş. Bir olay ve anekdot vesilesiyle iliştirmiş. Böylece kendisini de eserinin içine yerleştirmiş. Evliya Çelebi’nin yine kendi ifadeleriyle belli bir yaşa geldikten sonra bir seyahat etme arzusu olmuş. Hatta İstanbul’a Orta Asya’dan gelen giden dervişler var. İşi gezmek olan. Bu dervişleri dinleyerek, onlardan yeni bilgiler öğrenerek seyahat arzusu daha da şiddetleniyor. Böylece o günün şartlarında rahat bir aile ortamı diyebileceğimiz bir ortamda yetişip ve eğitimiyle ilgili de hafızlık yapıyor. Arapça öğreniyor. Dini ilimleri ve bilgileri öğreniyor. Hat sanatını öğreniyor. Tecvit ilmini öğreniyor. Zaman içinde okçuluk, ata binme bunlar zaten rutin işler o zamanlar. Elinden her iş gelen birisi olarak yetişiyor. Diğer taraftan Evliya’nın mizacı çok önemlidir. Şen şakrak, şakacı, bulunduğu yere kasvet götürmeyip neşe götüren bir yanı var. Bu sayede gittiği her yerde itibar, saygı ve kabul görüyor. 4. Murad’ın huzuruna gittiğinde de onunla ilişkilerinde de bu özelliğini görüyoruz. Dolayısıyla Evliya Çelebi hem yetişme şartlarıyla hem de doğuştan getirdiği mizacıyla tam bir toplumda aranan, beğenilen bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Yirmili yaşları aşana kadar. Sonra seyahat durumları başlıyor. Bir de rüya meselesi var. Evliya Çelebi’nin rüyadaki birtakım yaşadıklarına bağlı olarak seyahate çıktığına dair bilgimiz var. Rüyasında Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştığında heyecandan şefaat dilemek yerine seyahat dilemesi sonucu Peygamber Efendimizden dua almış oluyor. Yani karşısına çıkıp heyecanından ’Şefaat Ya Resulallah’ diyecek ama ’Seyahat Ya Resulallah’ diyor. Rüya bahsini kitabın başlarında anlatmaya başlar. Bu rüya seyahatlerin başlamasına aynı zamanda bir manevi icazet alma uygulanması gibidir” dedi.

“Evliya Çelebi’nin dilinin de yansıtıldığı bilimsel bir neşre hep ihtiyaç vardı”

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nin 1896 yılından itibaren çeşitli yayınlar tarafından yazıldığını söyleyen Duman, “Bu eserin 1685’lerde yazıldığını düşünüyoruz. 51 yıl sürmüş bir seyahatin sonrasında. İstanbul’dan Kabe-i Şerif’e Hac için yolculuğa gidip oradan dönmeyerek Mısır’a geçti. Ve 10. cildi de Mısır ve çevresinin olaylarını vs. anlatarak yazdı. Dolayısıyla ilk cildi İstanbul ve çevresi son cildi de Mısır, Kahire ve çevresi anlatarak oluşturdu. Bu eser de bizim. Türk kültürünün bir parçasıdır. Unkapanı’nda doğmuş, İstanbullu bir Türk aydının kaleminden çıkmış bir eserdir. Bu eserle ilgili pek çok çalışma yapılması iyi olurdu. Hiçbir şey yapılmadı mı? Yapıldı. 1896’da matbaacı ve İkdam Gazetesi sahibi Ahmet Cevdet, seyahatnamenin neşrini yapıyor. İlk 6 cildi eski harflerle neşrediyorlar. Neşir işi oradan başlıyor. Daha öncesinde ünlü Avusturyalı Tarihçi Hammer, bu eseri kendi çalışmalarında kullanıyor. Makalede yazıyor. Sonradan bununla ilgili seçmeler yayınlıyor. 1800’lü yıllarda Avrupa ilim çevreleri de eserden haberdar oluyor. 1916’larda 2 cildi daha sonra daha sonra 8’e tamamlandı. 9. ve 10. ciltlerde en son 1936’larda yeni harflerle neşredilerek takım tamamlanmış gibi oldu. Bu çalışmalar kıymetli çalışmalardır. Fakat bunlar o günün şartlarında olabilecek çalışmalardır. Bunların bilimsel niteliklerinde zafiyet olduğu çok yeterli olmadığını herkes gördü. Çünkü 17. Yüzyılda seyahatname Evliya Çelebi’nin ağzından, kaleminden o dönemin Türkçesini yansıtıyor. Dolayısıyla seyahatnamenin içinde Türkçe dil ve diller, dünya dilleriyle, Türkçe’nin ağızlarıyla ilgili pek çok malzeme var. Bizzat müşahedeye dayanan alıntılar var. Dolayısıyla Evliya Çelebi’nin dilinin de olduğu şekliyle yansıtıldığı bilimsel bir neşre hep ihtiyaç vardı. Bu aşamada 3 hedefimiz var. Birincisi filolojik esaslara göre ilmi bir neşri, ikincisi bu neşri esas alan popüler bir neşir, üçüncüsü dijital bir seyahatname. Artık dijital verilerin çokça kullanıldığı, günümüzde çokça işe de yarayan bir yöntemi seyahatname içinde kullanmak istiyoruz. İlgili kurumun istifadeye sunacağı seyahatnamedeki bilgileri görüntüleriyle orijinal metni ve ilave bilgileriyle dijital ortamda kolaylıkla ulaşılabilecek bir dijital yayını da sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

“4 yıl içinde ilk yıldan itibaren ciltler yayına hazır hale gelmiş olacak”

Bilim dünyasından pek çok ismin yer aldığı çalışmasının süreci hakkında bilgi veren Prof. Dr. Musa Duman, “Şu an için 2024’ten başlamak üzere 4 yıllık bir hazırlık süremiz olacak. 4 yıl içinde ilk yıldan itibaren ciltler yayına hazır hale gelmiş olacak. 4 yılda da hem sadeleştirme hem ilmi neşir tamamlanacak. Seyahatnameyle ilgilenen neşir yapmış pek çok meslektaşımız olacak. Prof. Dr. Robert Darkoff, Nuran Tezcan, Hayati Develi, bendeniz, Nurettin Gemici, Zekeriya Kurşun, Slobodon Ilic ve Marta Andric daha pek çok benzer isimler seyahatname çalışma grupları içinde değişik pozisyonlarda yer alacak ve bu çalışmaya katkı sunacak isimler. Zaten bilim dünyasında böyle bir beklenti var. Diğer bahsettiğimiz yayın 20 yıla yaklaştı. 20 yıl zarfında bunu kullanan ve yakinen bu neşirlere bakan meslektaşlarımız bu yayının bilim dünyasına bu neşrin sunulması gerekliliği konusunda hemfikir. Seyahatname sadece Türklerin bir kaynağı değil. Seyahatnameyi kullanan 40’a yakın ülkenin kimisinin yegane bilgi kaynağı olmak üzere ilgilendiği bir metindir. Zaten onlar kendileriyle ilgili bir kısmı yayınladılar. Hırvatlar kendilerinin anlatıldığı yeri yayınlıyor. Gürcüler kendi bölgelerinin anlatıldığı yeri yayınlıyor. Biz böyle yapamayız. Biz bu eseri bütün olarak yayınlamak ve eseri bilim dünyasının istifadesine sunmak gibi bir yükümlülüğümüz olduğu düşüncesindeyiz. Popüler neşrini yaparak da Evliya Çelebi’ye ulaşmak isteyen her kesimden insanı doğru nüshaya dayanan bir metne kolaylıkla ulaşmasını sağlamış olacağız. Biz bir merkez kurduk. Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi. Üniversite çatısı altında 2 yıl önce kuruldu. Çalışmalarımızı Evliya Çelebi Araştırma Merkezi adına yapıyor olacağız. Evliya ile ilgilenen meslektaşlarımızı içeriden veya dışarıdan araştırma merkezine hem katkı sunmaya hem de buradan yararlanmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

Semanur Kaygısız - Emre Sertdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Narin Güran cinayetinde ’bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarları’ mahkeme kararında yer aldı Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolan, 8 Eylül’de cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ı arama kurtarma çalışmalarının, “Bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, bunun bir kısmı Güran ailesinin bazı fertleri tarafından yapıldığı” sulh ceza hakimliğinin tutuklama gerekçesinde yer aldı. Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıktan sonra savcılığın talebi üzerine yeniden gözaltına alınan R.A. (15), çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Narin Güran’ın tutuklu amcası Salim Güran’ın işçisi R.A, savcılıktaki ifadesinde, olay günü sabah 05.00-06.00 gibi uyandığını, o gün sondajın başında uyuduğunu, aşağı tarlanın ardından yukarı tarlanın da suyunu değiştirdiklerini, Salim Güran’ın yukarı tarlaya geldiğini ifade etti. Sondajın başında kahvaltı yaptıklarını, Salim Güran’ın 1 buçuk-2 saat yanlarında kaldığını, Güran’ın saat kaçta yanlarından ayrıldığını hatırlamadığını öne süren R.A, şunları söyledi: "Babam 13.00 sıralarında diğer tarlalarda çalışan işçileri almaya gitti. Sonra saat 14.00-15.00 sıralarında muhtar (Salim Güran) tekrar yanıma geldi ve babamın nerede olduğunu sordu. Ben de ’İşçileri almaya gitti’ dedim. Yanımda babamı arayıp ’Neredesin?’ diye sordu. Saat kaçta aradığını hatırlamıyorum. Babam da, ’İşçileri dağıtıyordum’ dedi. Bu görüşmeden sonra muhtar yanımda oturdu. Birkaç dakika sonra muhtar tekrardan babamı aradı ve yine ’Neredesin?’ diye sordu. Babam da ’Köyde yemek yiyorum’ dedi. Bu sırada muhtarla çay içiyorduk. 16.00-16.30 sıralarında babam da geldi, bizimle çay içmeye başladı. Babam aşağı tarlaya 16.00-16.30 sıralarında gitti. Ben muhtar ile yukarı tarlada kaldım. Ben bulaşıkları yıkıyordum. 5-10 dakika muhtar burada oturduktan sonra bana ’Ben eve gidip üstümü değiştirip geleceğim.’ dedi. Muhtar yanımdan ayrılmasından sonra ben de suyu değiştirmeye gittim. Muhtar saatini hatırlamadığım zaman diliminde yanımdan ayrılmıştı. 5-10 dakika içinde ben suyu değiştirene kadar muhtar tekrardan sondajın başına gelmişti. Bir süre sonra babam da aşağı tarla suyunu değiştirip geldi. Akşam yemeğini hazırlayıp yedik. Muhtar hiç yanımızdan gitmedi, hep beraber oturduk. Sadece 5-10 dakikalığına muhtar üzerini değiştirip gelmişti. Muhtar akşam yemeğinden sonra bizimle otururken telefonu çaldı. Telefon görüşmesinde muhtara Narin Güran’ın kaybolduğu bildirildi. Bu şekilde Narin’in kaybolduğunu öğrendik. Salim Güran üstünü değiştirmek dışında saat 14.00’ten sonra yanımdan ayrılmadı. Tarladan da ayrılmadık." Savcılıkta, tutuklu amca Salim Güran’ın olay günü öğleden sonraya ilişkin "R.A ile kanal bölgesine geldik. Kayınbabama ait çiftliğe gittik, bu çiftlikte pislikler kanala akıtılıyor, bu sebeple fıskiyeler tıkanıyor, M. de oradaydı, çiftlikte bize kazma kürek getirdiler, saati hatırlamıyorum, M. ile birlikte kazdık, hanımı bize çay getirdi, epey burada kaldık, kazma kürek ile hat açtık, çayımızı içtikten sonra R.A. ile tekrardan tarlaya döndük." beyanı hatırlatılarak, "Salim Güran ile sizin ifadeniz arasındaki çelişkiye ilişkin beyanınız nedir?" sorulması üzeri R.A, "Bu çelişkiye ilişkin söyleyecek bir şeyim yoktur" ifadesini kullandı. Salim Güran ile 21 Ağustos’ta saat 08.33, 15.52, 18.37, 18.51, 18.52, ve 18.54’te yaptığı görüşmelerin içeriğinin sorulması üzerine R.A, hiçbir konuşmayı hatırlamadığını savundu. Tutuklu amcanın eşinin ifadesinde "Salim ile 14.30’da eve geldiklerini, evde beraber yemek yediklerini, Salim’in bir süre evde dinlendiğini, bir süre sonra evden ayrıldığını" söylediği, Salim Güran’ın da "evden sonra H.G’nin evine gittiğini, sonra sondajın oradaki tarlaya geçtiğini" anlattığı hatırlatılan R.A, "Bu çelişkilere diyecek bir şeyim yoktur" dedi. R.A’ya savcılıkta, "Cep telefonlarında yapılan imaj çalışmasında Salim ile aralarında yapılan görüşmede Salim’in ’O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş’ şeklinde mesajına karşılık sizin ise ’eeee’ diye cevap verdiğiniz, Salim’in de, ’Biri yerde’ şeklinde cevap verdiği, sizin de tekrar, ’tamam henüz bende değil/tamam daha ölmemiş’ diye cevap verdiğiniz bu konuşmaya ilişkin diyecekleriniz nelerdir?" sorusu da yöneltildi. R.A, soruya "Valla ben böyle bir şey hatırlamıyorum" cevabını verdi. Salim Güran’ın pamuk tarlasındaki kurtlanmayla ilgili M.Ş.G. ile görüştüğünü, tarlaya gittiğini beyan ettiğinin anımsatılması, kendisinin ise tarladan ayrılmadıklarını söylemesiyle ortaya çıkan çelişkinin sorulması üzerine R.A, "Hatırladığım pamuk kurtlanması olayı olay günü gerçekleşmemişti" dedi. Salim Güran’ın, "R.A’nın kız kardeşlerini tarladan köylerine götürdüğü" yönündeki ifadesine ilişkin soruya karşılık da R.A, "21 Ağustos 2024 tarihinden 1 veya 2 gün önce kız kardeşlerim tarlaya gelmişlerdi. Onları Salim arabası ile köye götürmüştü ancak olay günü kardeşlerim tarlaya gelmemiştir" ifadesini kullandı. R.A, savcılıktaki sorgusunda, soruşturma kapsamında tutuklu olan Nevzat Bahtiyar’ı tanımadığını, o köyde sadece muhtarı tanıdığını söyledi. Nevzat Bahtiyar’ın ifadeleri de sorulan R.A, "Bu hususta diyecek hiçbir şeyim yoktur. Konu ile ilgili bilgim yoktur" cevabını verdi. "Tüm bu çelişkiler ışığında neden Salim Güran isimli kişiyi korumaya çalıştığına ilişkin soru yöneltilmesi üzerine de R.A, "Ben Salim’i korumuyorum, Salim saat 14.00’ten sonra kıyafet değiştirmek için gitmesi dışında yanımdan ayrılmadı. Beyanım bundan ibarettir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, suçsuzum" savunmasında bulundu. R.A. sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde de savcılıktaki beyanlarını tekrar etti. Salim Güran’ın olay günü tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki hiçbir delille tam olarak örtüşmediği konusunun hatırlatılması üzerine R.A, "Salim Güran belirttiğim saatlerde tarlada benim yanımdaydı, hatırladığım kadarıyla sabah 08.00’den itibaren 1-1 buçuk saat yanımızdaydı, daha sonra yanımızdan ayrıldı, 14.00-14.30 arası geldi, ondan sonra yanımızda Narin’in kaybolduğu haberini alana kadar kaldı, bu sürede bir defa üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı" dedi. "Kimse ifadelerimi ne şekilde vereceğim hususunda bana baskı yapmadı" Tutuklulardan Birsen Güran’ın 12 Eylül 2024 tarihli beyanlarının hatırlatılması üzerine R.A, "Kimse ifadelerimi ne şekilde vereceğim hususunda bana baskı yapmadı. Beni kimse tehdit etmiyor, Salim Güran’dan korkacağım herhangi bir durum yoktur" şeklinde konuştu. Hakimliğin, R.A’nın tutuklanma gerekçesinde şunlar yer aldı: "Suça sürüklenen çocuk R.A’nın üzerine atılı ’Çocuğu Kasten Öldürmek’ suçunu işlediğine dair, 21 Ağustos 2024 günü kaybolan maktul Narin Güran’ı bulmak için gerçekleştirilen arama kurtarma çalışmalarının bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, buna göre dosyadaki JASAT tutanağına göre, ’Suriyelilerin kaldığı çadıra yakın bir konumda terlik bulunduğu’ iddia edilerek jandarma personelinin bu kısma yönlendirilmeye çalışıldığı, köyde yangın çıkarıldığı, arama kurtarma çalışmaları esnasında olağan dışı elektrik kesintilerinin yaşandığı, iki şahsın bir kız çocuğunu köyün üst tarafına götürdüğü şeklindeki ihbarda bulunulduğu, yanlış ifadelerle güvenlik birimlerinin yanlış yönlendirildiği, bu gibi eylemlerle jandarma personelinin Eğertutmaz Deresi’nden uzaklaştırılmaya çalışıldığı, bu eylemlerin bir kısmının Güran ailesinin bazı üyeleri tarafından yapıldığı, Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 13 Eylül 2024 tarihli kararıyla bir kısım şüphelilerin tutuklanmasına karar verildiği, R.A’nın şüpheli Salim Güran’ın tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki HTS kayıtlarıyla, diğer şüpheli beyanlarıyla ve dahi şüpheli Salim Güran’ın kendi beyanlarıyla çeliştiği, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, taraflar üzerinde baskı kurulma ihtimalinin eldeki dosya bakımından somut olarak varlığı ve dosyadaki diğer tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası’nın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK’nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu, müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3 maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, delilerin tamamen toplanmamış olması, verilmesi beklenen cezaya göre R.A’nın kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğuna dair kanaat ve tutuklama tedbirinin ölçülü olması, bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından R.A’nın CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verildi."
İstanbul Arda Güler 11’de başladı, Real Madrid 2-0 kazandı Milli futbolcu Arda Güler’in 11’de başladığı maçta Real Madrid, deplasmanda Real Sociedad’ı 2-0 mağlup etti. İspanya LaLiga’nın 5. haftasında Real Madrid, Real Sociedad’a konuk oldu. Milli futbolcu Arda Güler, sahaya 11’de çıkarken, Modric ve Valverde’nin önünde 10 numara pozisyonunda yer aldı. Karşılıklı ataklarla geçen ilk yarıda gol sesi çıkmazken, ev sahibinin iki topu direkten döndü. Sociedad, karşılaşmanın 2. yarısına da etkili başladı ve ilk dakikada girdiği pozisyon da yeniden direğe takıldı. Müsabakanın 56. dakikasında Arda Güler’in ceza yayı sağından yaptığı vuruşta savunmadan seken topta hakem elle oynama tespit ederek penaltı noktasını gösterdi. Penaltı atışında topun başına geçen Vinicius Junior, meşin yuvarlağı filelere gönderdi. Brezilyalı futbolcu ligdeki 2. golünü kaydetti. Vinicius, 73. dakikada ise bu kez penaltıyı kazandıran isim oldu. Sol kanattan ceza sahasına girerken, savunmanın müdahalesiyle yerde kaldı. VAR uyarısı sonrası hakem Munuera, pozisyonu izleyerek ikinci kez penaltı noktasını gösterdi. Kylian Mbappe, penaltıdan kaydettiği golle takımının 2. golüne imza attı. Arda Güler, müsabakanın 78. dakikasında yerini Lucas Vazquez’e bıraktı. Karşılaşmayı 2-0 kazanan Carlo Ancelotti’nin öğrencileri puanını 11’e yükseltti. Real Sociedad ise 3. yenilgisini aldı ve 4 puanda kaldı.