SAĞLIK - 25 Aralık 2025 Perşembe 11:10

Gebelikte güvenli seyahatin püf noktaları

A
A
A
Gebelikte güvenli seyahatin püf noktaları

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nur Derya Malkan, gebeliği normal seyreden anne adaylarının gerekli önlemler alındığı takdirde seyahat etmesinde tıbbi açıdan herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtti.


Yeni yıl tatilinin yaklaşmasıyla anne adayları da tatil planları yapmaya başladı. Özellikle gebeliğin ikinci, üç aylık dönemi (14-28. haftalar), seyahat için en uygun zaman olarak öne çıkıyor. Bu dönemde bulantı ve kusmalar büyük ölçüde gerilerken anne adayının hareket kabiliyeti artıyor ve doğuma ilişkin riskler minimum düzeyde seyrediyor.


Yolculuk planı yapan anne adaylarının öncelikle doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini belirten Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nur Derya Malkan, "Yurt dışına çıkılacaksa gidilecek ülkenin seyahat kuralları ve sağlık şartları mutlaka incelenmeli. Salgın hastalık riski bulunan veya aşı önerilen bölgelere yapılacak seyahatlerde, gerekli aşılar mutlaka hekim görüşü alınarak yapılmalı. Sıtma riski taşıyan bölgelere, gebelik döneminde seyahat edilmesi önerilmemektedir. Yolculuktan bir gün önce yeterli uyku alınmalı, sıvı tüketimine özen gösterilmeli ve gaz yapan yiyeceklerden uzak durulmalı. Seyahat sırasında ihtiyaç duyulabilecek ilaçlar ve suyun yanınızda bulunması büyük önem taşıyor. Rahat ve yumuşak kıyafetler tercih edilmeli" açıklamalarında bulundu.



Araç kullanımı sınırlandırılmalı


Gebelerin mümkünse tek başına seyahat etmemesini ve gebelik hormonlarının dikkat dağınıklığına yol açabileceği göz önünde bulundurularak araç kullanımının mümkünse sınırlandırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Nur Derya Malkan, "Zorunlu durumlarda son altı haftaya kadar araç kullanılabilir. Emniyet kemeri ise göbeğin altından geçecek şekilde özel aparat desteğiyle takılmalıdır. Araçlardaki hava yastıklarının açık olması da güvenlik açısından önem taşımaktadır" dedi.



İdrar söktürücü içeceklerden kaçınılmalı


Seyahat esnasında kahve, çay ve gazlı içecekler gibi idrar söktürücü içeceklerden de kaçınılması gerektiğini hatırlatan Op. Dr. Malkan, "Uzun süre hareketsiz kalmak, gebelikte bacaklarda ödem ve pıhtı oluşma riskini artırabiliyor. Bu nedenle araba, otobüs veya uçakla yapılan yolculuklarda en az iki saatte bir 10 dakikalık yürüyüşler öneriliyor. Mola verme veya hareket etme imkânı olmayan yolculuklarda ise oturulan yerde ayak egzersizleri yapılmalı ve yolculuk öncesinde varis çorabı giyilmelidir" ifadelerini kullandı.



Gebelikte uçak yolculuğu, en güvenilir ulaşım yöntemidir


Uçakla seyahat etmek isteyen anne adaylarının öncelikle doktor muayenesinden geçmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Nur Derya Malkan, konu hakkındaki prosedürleri şu şekilde açıkladı:


"Gebeliği normal seyreden kadınlar için uçak yolculuğu genellikle en güvenli ulaşım yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Anne adayları 28. haftaya kadar herhangi bir belgeye ihtiyaç duymadan uçakla seyahat edebilirken, 28-36. haftalar arasında doktor tarafından düzenlenen ’uçabilir’ raporu ile yolculuk yapabiliyor. 36. haftadan sonra uçak yolculuğu önerilmiyor. Gebelik tansiyonu, çoğul gebelik, plasenta previa veya bebekte gelişme geriliği gibi riskli durumlarda ise gebelik haftasından bağımsız olarak uçak yolculuğu uygun olmayabiliyor."


Anne adaylarının ve bebeklerinin sağlığı için seyahat planlarının mutlaka bireysel gebelik durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Malkan, her yolculuk öncesinde kadın hastalıkları ve doğum hekimine danışılmasının önemine dikkat çekiyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.