EKONOMİ - 30 Nisan 2024 Salı 11:19

“Hayat pahalılığı ile mücadele etmek için rekabet yasasının değişmesi gerekiyor”

A
A
A
“Hayat pahalılığı ile mücadele etmek için rekabet yasasının değişmesi gerekiyor”

Son zamanlarda yapılan fahiş zamlardan dolayı rekabet gücünün düştüğünü söyleyen İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Özgöker 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi gerektiğini vurguladı.


Pandeminin ardından devam eden ekonomik sıkıntılardan sonra Türkiye’de hayat pahalılığının her geçen gün daha da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Özgöker özellikle zincir marketlerin açık ve gizli anlaşmalar yaparak tüketiciyi mağdur ettiğini belirtti. Aynı zamanda Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Başkanı olan İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Özgöker açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;


“Bilindiği üzere bütün dünyayı derinden etkileyen Covid-19 Pandemisi sonrasında ülkemizde tüketicileri doğrudan ilgilendiren, hayati mal ve hizmet fiyatlarında ekonominin normal gereklerinin çok ötesinde fahiş zamlar yapılmaktadır. Ayrıca piyasada pandemi sonrası tekrar canlanan talep nedeniyle bazı mal ve hizmetler tedarik edilememekte, karaborsada satılmakta, normal karların bazı mallarda piyasa fiyatının 10 katı kadar ahlaksız, iktisadi realiteden çok uzak zamlar yapılmaktadır. Özellikle zincir marketler aralarında açık veya gizli anlaşmalar yaparak (Kartel oluşturarak) ya da piyasada hâkim durumda olan teşebbüsler bu hakimiyetlerini mevcut ve potansiyel rakipleri ile tüketiciler aleyhine istismar ederek (tekel/monopol haline gelerek) piyasayı bozmakta, serbest rekabeti ihlal etmekte ve özellikle de bireysel tüketicileri mağdur etmektedirler.”



“4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi elzemdir”


Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişikliklerin şart olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Uğur Özgöker, “Piyasa dengelerinin bozularak serbest rekabetin kısıtlanması ya da tamamen engellenmesi, ücretli çalışan ve emeklilerin hayatlarının çok zorlaştırılması, geçim sıkıntısı çekmeleri ve zaruri tüketim mallarını bile tedarik etmekte çok zorlanmaları ve nihai olarak bu enflasyonist ortamı bahane eden kötü niyetli dış güçler ve işbirlikçileri bazı iç siyasilerin bunu istismar ederek ülkemizin istikrarını bozarak siyasi ve ekonomik kaosa sokmak çabalarını önlemek için Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler elzem olmuştur” şeklinde konuştu.



“Yeni kanunda hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir”


Prof. Dr. Uğur Özgöker sözlerine şöyle devam etti:


“Her ne kadar Anayasa’nın 172. maddesi uyarınca ‘Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder’ ile piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi ile ilgili 167. Maddesi uyarınca ‘Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler’; hükümleri devlete görev vermesine rağmen; 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren RKHK ‘ da mevcut haliyle rekabeti en fazla bozan Devlet Yardımlarının Düzenlenmesi ve Denetlenmesi’ ne ilişkin (Teşvikler) ve doğrudan tüketiciyi koruyan hükümler yoktur. Mevcut kanunun hükümlerinde rekabeti ihlal eden teşebbüslere bir önceki yılın cirosu üzerinden yüzde 10 gibi sembolik bir oranda para cezası verilmesi yetkisi çok yetersiz kalmaktadır. Rekabeti ihlal ederek yüzde 500-1000 gibi fahiş oranlarında haksız kazanç sağlayan teşebbüsler çok cüzi cezalar karşısında rekabeti ihlal etme ve tüketiciyi istismar etmeyi sürdürmektedirler. Yeni kanunda ABD Rekabet Kanunun’da olduğu gibi hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir.”



“Rekabet Kurumu bünyesinde Tüketici ve Rekabet Akademisi kurulmalıdır”


Prof. Dr. Özgöker ayrıca Rekabet Akademisi önerisi ile ilgili de, “Ayrıca 4054 sayılı kanunun kuruma görev olarak verdiği ‘Rekabet Savunuculuğu’nu yürütecek yani ‘Rekabet’ kavramı ilgililere ve kamuoyuna anlatacak, bilgilendirecek, eğitecek ve sertifikalandıracak bir birim de kurum organizasyon yapısında öngörülmemiştir. Türk vatandaşlarının yaşam standartlarının ve refah seviyelerinin artırılması için RK bünyesinde ekonominin kalbi İstanbul’da Rekabet Kurumu İstanbul Temsilciliği binasında mukim bir "Tüketici Ve Rekabet Akademisi" kurulmalıdır. İstanbul merkezli bu akademi: Anayasamızda da yer alan devletin hem ‘Tüketiciyi Koruma’ hem de mal ve hizmet piyasalarında; ‘Rekabeti Koruma’ fonksiyonlarını birlikte yürüterek ekonomimizi geliştirecek, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak ve vatandaşlarımız için eğitim, bilgilendirme, uluslararası sertifikasyon faaliyetlerini ifa edecektir. Bunların yanı sıra; Rekabetin ve Tüketicilerin Korunması, Haksız Rekabet, Damping, Sübvansiyon, Patent ve Fikri Mülkiyet Hakları, Kalite ve Standardizasyon gibi Uluslararası Ticaret Kurallarını ihlal eden ve ticari ahlaktan yoksun, teşebbüsleri tespit edecek, uyaracak ve gerekirse cezalandırılmaları için Rekabet Kurumu ve adli makamlara doğrudan sevk edebilecek yetkilerle donatılmalıdır” dedi.


Son olarak tavsiylerini devam ettiren Özgöker sözlerini şöyle sonlandırdı:


“Bu üç hususla ilgili maddeler yeni Rekabetin Korunması Hakkında Kanun tasarısına derç edilmelidir. Yeni Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kanunu uygulamayla görevli mevcut ‘Rekabet Kurulu Üyeleri’nin görevleri sona erer ve yeni üyeler atanır maddesi de eklenmelidir. Konunun çok önemli milli bir mesele olması hasebiyle de yeni rekabet kurulu üyeleri de hemşerilik, akrabalık veya başka siyasi mülahazalarla değil tamamıyla liyakat esasına göre konunun uzmanları arasından belirlenip atanmalıdırlar.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Tamamlandığında plaj alanıyla yıllar sonra Trabzon halkını denizle buluşturacak Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Uzunkum’un hem yerel halk hem de şehri ziyaret eden turistler için modern ve çok amaçlı bir yaşam alanına dönüştürmeyi hedeflediklerini belirterek "Bir kilometrelik dolgudan vazgeçtik ve iyi ki de öyle yaptık; Bu bir kilometrelik kısmı tamamen plaj olarak ayırdık. İnşallah eski Uzunkum’u yeniden canlandırarak insanlarımızı denizle buluşturacağız" dedi. Projenin öncelikli hedefinin şehre ve bölge halkına hizmet etmek olduğunu vurgulayan Genç, alanın aynı zamanda şehre gelen ziyaretçiler için de cazibe merkezi olacağını söyledi. Bölgedeki yüzme alanlarıyla ilgili önemli bir değişikliğe gidildiği kaydeden Genç, "Uzunkum’da üç farklı konsept proje hazırlatmıştık. Bu projeleri istişareler sonucunda teke indirerek Milletvekillerimizle birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanımıza sunduk. Şehrin bu önemli projesinin tamamlanması için ortak bir irade ve talimat gerekiyordu; Bakanımıza verdikleri talimat için özellikle teşekkür ediyorum. İnşallah yılı bitirmeden ihalesini gerçekleştireceğiz. Proje artık hazır hâle geldi. 1-1,5 yıl içinde 250 dönümlük alandaki çalışmaları tamamlamayı hedefliyoruz. Bu işe hızlı bir şekilde devam edeceğiz. Oldukça büyük bir bütçesi var. Kalan 500 dönümlük alanda ise Büyükşehir Belediyesi olarak kodlama ve yeşillendirme çalışmalarını başlattık. Doğudan batıya doğru kodlama ve tesviye çalışmalarımız sürüyor" diye konuştu. Proje alanıyla ilgili ihaleyi yıl bitmeden yapacaklarını kaydeden Genç, "Proje alanımızla ilgili ihaleyi de inşallah yıl bitmeden yapacağız. Oradaki temel hedefimizi şehirle paylaşmıştık: Öncelikle kendi hemşerilerimize hizmet edecek bir alan oluşturmak, ardından şehre gelen ziyaretçilerin de istifade edebileceği bir merkez hâline getirmek. Bu kapsamda çocuklar için oyun ve eğlence alanları, gençler için spor ve adrenalin alanları, yürüyüş yolları ve bisiklet parkurları; büyüklerimiz için dingin dinlenme ve keyif alanları planladık. Ayrıca Ganita benzeri restoranların bulunduğu yeme, içme alanları ve bazı alışveriş bölümlerinin yer aldığı çok güzel bir proje olacak inşallah. Yüzme konusu ayrı bir proje olmakla birlikte bu alanın içinde yer alıyor. Orada bir kilometrelik dolgudan vazgeçtik ve iyi ki de öyle yaptık; bu bir kilometrelik kısmı tamamen plaj olarak ayırdık. İnşallah eski Uzunkum’u yeniden canlandırarak insanlarımızı denizle buluşturacağız" şeklinde konuştu.