EKONOMİ - 23 Mayıs 2024 Perşembe 13:11

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: “Reel kur oranları lehimize dönecek”

A
A
A
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: “Reel kur oranları lehimize dönecek”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, “Türkiye henüz küresel dezenflasyon rüzgarına kapılmadı. Cari açıktaki düşüş rezerv birikiminin temeli olacak. Portföy tercihleri TL’nin lehine olacak. Reel kur oranları bizim lehimize dönecek ve dezenflasyonu daha da güçlendirecek” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Arap Bankacılık Zirvesi’nde açıklamalarda bulundu. Türkiye ile Arap dünyasının birçok alanda işbirlikleri ve ortaklıklar geliştirebileceğini belirtti. Bakan Şimşek, Türkiye ve Arap dünyasının birbirini tamamladığı çok alanın bulunduğunu kaydederek, “Türkiye, ekonomisi çok çeşitlendirilmiş bir ülke. Üretim, katma değer ve teknoloji alanında rekabetçi bir ülke, Avrupa ve Orta Asya arasında bir köprü vazifesi görüyor. Arap dünyası da aynı zamanda kaynak açısından zengin ve kaynaklarını çeşitlendiren bir ülke. Arap dünyasında bütçe fazlası var. Özellikle Körfez ülkelerinde ihracat sermayesi söz konusu bizde ithalat sermayesi. Dolayısıyla birbirimizi tamamlıyoruz. İki bölge arasındaki siyasi ilişkiler de çok iyi seviyede” şeklinde konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: “Reel kur oranları lehimize dönecek”

“Türkiye ile Arap dünyası arasında serbest ticaret anlaşmalarıyla refah potansiyelini devreye sokabiliriz”

Türkiye ve Arap dünyasının turizm, inşaat ve savunma sanayi alanında güçlü ortaklıklar geliştirebileceğini ifade eden Şimşek, serbest ticaret anlamalarıyla refah potansiyelinin devreye sokulabileceğini söyledi. Bakan Şimşek, “İki bölge arasındaki bağlantıyı nasıl ölçeklendirebiliriz? Bu temeli kullanarak ticaret ve yatırım açısından karşılıklı fayda sağlayacak projelere imza atabiliriz. Serbest ticaret anlaşmaları yaparak toptan çözüm getirebiliriz. Ticaret serbestleştirildiğinde bazen korku ortaya çıkıyor ama gerçekte ticaret serbestleştiğinde daha fazla refah ortay çıkıyor. Kamu politikalarıyla kamu tedbirleriyle ortaya çıkacak riskler ortadan kaldırılabilir. Türkiye ile Arap dünyası arasında serbest ticaret anlaşmalarıyla refah potansiyelini devreye sokabiliriz. Turizm, inşaat ve savunma sanayi alanında ortaklıklar geliştirebiliriz” dedi.

Turizm alanının da birçok fırsat barındırdığını anlatan Şimşek, “Türkiye ile Arap dünyası arasında turizm sezonu tam örtüşmüyor, Arap dünyasında turizm sezonu kış aylarında, Türkiye’de yaz sezonunda ön planda. Burada iki tarafın birbirini tamamladığını görüyoruz. Aynı zamanda üçüncü ülkelerde yapacağımız ortak projeler, işbirliği çalışmaları yüksek potansiyele sahip. Afrika, Orta Asya ya da dünyanın herhangi bir bölgesinde iki ülkenin şirketleri ortak değerler oluşturabilir” diye konuştu.

“Arap dünyası serbest ticaret anlaşmaları imzalamaktan korkmamalı”

Akademik çalışmaların sonuçlarını paylaşan Şimşek, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliği anlaşmalarının imalat sanayiinde gelişime yol açtığını belirterek, “Türkiye AB ile arasındaki gümrük birliği anlaşmasını kullanarak imalat sanayiini geliştirdi. Dolayısıyla Arap dünyası da serbest ticaret anlaşmaları imzalamaktan korkmamalı. Serbest ticaret anlaşmalarının getirdiği fırsatlardan yararlanmalı diye düşünüyorum. Turizm başarılı olduğumuz bir alan ve Arap komşularımızla işbirliğine açığız. Birlikte tesisler geliştirebilir yenilerini kurabiliriz. Turizm canlandırılabilir. İnsan kaynakları açısından da birbirimizi destekleyebiliriz. Türkiye, geçen sene turizm destinasyonları arasında 4’üncü sıradaydı. Turizm, işbirliği yapabileceğimiz bir alan” şeklinde konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: “Reel kur oranları lehimize dönecek”

Bakan Şimşek inşaat sektöründe Türkiye’nin ön plana çıktığına işaret ederek, “Küresel inşaat liginde faaliyet gösteren müteahhit sayısında Çin’den sonra geliyoruz. Son 50 yılda Türk müteahhitler 136 ülkede yarım trilyon dolarlık proje gerçekleştirdi. Sadece kendi ülkelerimizde değil, üçüncü ülkelerde de ortak inşaat projeleri geliştirebiliriz. Ukrayna’da ve bu durumun yaşandığı diğer ülkelerde çatışma sonlanacak. Yeniden yapılanma ihtiyacı ortaya çıkacak. Buradalar da birlikte çalışabiliriz” dedi.

“Savunma sanayiinde büyük ilerleme kaydettik”

Türkiye’nin son dönemde savunma sanayiinde gelişim gösterdiğini vurgulayan Şimşek, “Yerli savunma sanayimizi geliştirdik. Büyük bir ilerleme katettik. Çok zorlu bir dönemden geçiyoruz, bu alanda da yatırım yapmamız gerekiyor. Geçen sene savunma sanayi ekipmanları ihracatında Türkiye 11’nci sıradaydı. Barış içinde yaşayan bir bölge istiyoruz. Barış ve refah içinde yaşamak istiyorsak, bu yatırımları yapmaya devam etmemiz gerekiyor” dedi.

Türkiye ile Arap dünyasındaki ekonomik bağlantıların çok güçlü olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, halen keşfedilmesi gereken bir potansiyelin bulunduğunu belirterek, “Potansiyelimizi tam olarak kullanmıyoruz. Bağlantıların ve diyalogların geliştirilmesi çok önemli. Arap bankaları ve Türk bankalarının karşılıklı yaptığı yatırımlar çok önemli. Bütün bu unsurlar bizi birbirimize bağlayan zincirler anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

“Önümüzdeki 3 yıl boyunca enflasyonu düşürmeye devam edeceğiz”

Coğrafi konumu ve bağlantılarının Türkiye’nin değerini artırmaya devam edeceğini altını çizen Şimşek, “En önemli ticaret ortaklarımız arasında Avrupa yer alıyor, yüzde 51 ihracat potansiyelimiz var. Orta Asya ve Kuzey Afrika da önemli bir ihracat ortağımız. Pandemi sonrası emtia fiyatları istikrara kavuştu. Piyasalar jeopolitik gerilimlere bir şekilde kulaklarını kapatmış durumda. Türkiye’nin politika öncelikleri; fiyat istikrarını devam ettirmek, mali pozisyonumuzu güçlendirmek, bütçe açığını daraltmak ve yapısal dönüşümüze devam etmek. Türkiye’de enflasyon yüksek ama düşecek, bunun için dezenflasyon programı geliştirdik. Bir yıllık bir geçiş dönemindeyiz. Uzun bir süreç önümüzdeki 3 yıl boyunca enflasyonu düşürmeye devam edeceğiz. Bu da yeni değerlerin ortaya çıkmasını sağlayacak. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler de büyümeye devam edecek” ifadelerini kullandı.

“Türkiye henüz küresel dezenflasyon rüzgarına kapılmadı”

Türkiye’nin ekonomi programının sağlam politikalar ve yapısal reformların birleşimi sayesinde çalıştığının altını çizen Şimşek, “Deprem nedeniyle geçen sene büyük açık verdik. İlave tedbirler alıyoruz. Tasarruf tedbirleri geliştirdik ve vergi reformu gerçekleştiriyoruz aynı zamanda kayıt dışı ekonomiyle mücadelemiz devam ediyor. Bütçe açığının GSYH oranını yüzde 3’ün altına düşüreceğiz. Türkiye henüz küresel dezenflasyon rüzgarına kapılmadı. Parasal politikalarımız istikrarlı bir şekilde uygulanmaya devam ediyor. Cari açıktaki düşüş rezerv birikiminin temeli olacak. Portföy tercihleri TL’nin lehine olacak. Yapısal problemlerimizi çözüyoruz. Reel kur oranları bizim lehimize dönecek bu da dezenflasyonu daha da güçlendirecek. Bunların merkezinde büyümeyi sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin CDS puanı 439 baz puan düştü. Kur değişkenliği nominal ölçüde devam ediyor. Değişkenlik azaldı. Büyüme kompozisyyonu ilerlemeye devam ediyor net ihracat buna büyük katkı sağlıyor, cari açık Mart ayında 57 milyar dolardan 30 milyar dolara düştü. Anlamlı bir şekilde düşmeye devam edecek ve GSYH’ye oranı yüzde 2,5’te kalacak” diye konuştu.

Türkiye’nin yapısal problemlerini çözüp değer üretmeye devam ettiğini söyleyen Bakan Şimşek, Türkiye yapısal olarak büyük bir pazar. Genç nüfus ve GSYH oranı çok güçlü, Türkiye yaklaşık yaklaşık 12 AB üyesi ülkesinde daha büyük. Geçen sene 1,3 trilyon dolarlık bir potansiyel vardı. Büyüyen ve büyümeye devam eden bir ekonomi” dedi.

Bakan Şimşek TCMB rezervlerinin giderek arttığını belirterek yaklaşık 36 milyar dolar iyileşmenin söz konusu olduğunu vurguladı. Şimşek “Bu gerçekten güçlü bir iyileşme. Kur korumalı mevduattan çıkıyoruz ve TL mevduat rezervlerimiz arttı, güven artıyor. Yerel para birimiyle yapılan varlıklar da değer kazanmaya devam ediyor. Enflasyon beklentileri bir yıllık yüzde 33, hâlâ hedeflerimizin altında ama hedeflerimize ulaşınca daha iyi bir orana ulaşacağız” ifadelerini kullandı.

Ali Canberk Özbuğutu - Uğur Çetin - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Milli Savunma Bakanı Güler ve TSK komuta kademesi Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonuna katıldı Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) komuta kademesi Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonuna katıldı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, beraberinde TSK Komuta Kademesi ile katıldığı Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonunda konuşma yaptı. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşliğe vurgu yapan Bakan Yaşar Güler şunları söyledi: "Bu anlamlı ve özel günde, sizlerle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyor, kardeş Azerbaycan ordusunun Silahlı Kuvvetler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Bu vesileyle sizlere Sayın Cumhurbaşkanımızın da selamlarını iletiyor, sizlerin şahsında gardaş Azerbaycan halkına da buradan saygılarımı sunuyor, selamlarımı gönderiyorum. Sözlerimin başında Azerbaycan’ın egemenliği ve bağımsızlığı için cesaret ve fedakârlıkla mücadele ederken şehadete ulaşan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, bu uğurda gazi olan kahramanlarımıza acil şifalar diliyor, şehitlerimizin ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum." "Ülkelerimizin caydırıcılığı artırması tercih değil zorunluluktur" Bölgede yaşanan gelişmelerin ardından iki ülkenin caydırıcılığının artırılmasının bir zorunluluk olduğuna dikkati çeken Güler, "Hörmetli gardaşlarım, hepinizin yakından takip ettiği üzere küresel ve bölgesel düzeydeki risk ve tehditlerin çapı ve etkisi her geçen gün artmaktadır. Tüm bu gelişmelerin barışı, istikrarı ve refahı tehdit ettiği bu süreçte; stratejik konumdaki ülkelerimizin her alanda güçlü olması ve caydırıcılığını artırması bir tercih değil zorunluluktur. Böylesine kritik bir ortamda, Türkiye ve Azerbaycan’ın bölgesel ve küresel düzlemdeki yakın iş birliği de her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Stratejik ortaklığa sahip ülkelerimiz arasında iki devlet ilişkisinden ziyade ezeli ve ebedi kardeşlik bağları ile sarsılmaz bir dayanışma ruhu vardır. Şu bir gerçektir ki Azerbaycan-Türkiye ilişkileri çok köklü, çok güçlü, çok boyutlu ve derindir. Ülkelerimiz tarih boyunca sevinç ve kederleri birlikte yaşamış, zorlu zamanlarda birbirine destek olmuş, her koşulda yan yana durmuştur" ifadelerine yer verdi. "Azerbaycan’ın gücü bizim gücümüz, Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın gücüdür" Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iş birliğinin devam edeceğini belirten Güler, "Tarihten gelen bu birliktelikle Türkiye ve Azerbaycan arasında başta savunma ve güvenlik olmak üzere hemen her alanda yakın iş birliği bulunmaktadır. Bu kapsamda silahlı kuvvetlerimiz omuz omuza çalışarak birçok faaliyeti başarıyla icra etmektedir. Öyle ki karşılıklı personel eğitimlerinden, kardeş Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ile icra edilen ikili ve çok uluslu tatbikatlara kadar geniş bir alanda ortak faaliyetlerimiz artan bir etkinlikle sürdürülmektedir. Şu bir gerçek ki Azerbaycan’ın gücü bizim gücümüz, Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın gücüdür. Bu gücümüzü ‘Vatan Muharebesinde’ tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Bugün Karabağ’ın tamamında şanlı Azerbaycan bayrağının dalgalanmasından büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz" dedi. Azerbaycan’ın zaferi tüm Türk dünyası için gurur kaynağı oldu Azerbaycan’ın zaferinin önemini vurgulayan Bakan Güler, "Özellikle belirtmeliyim ki, şanlı Azerbaycan ordusunun, ‘Vatanı gülistan olsun, ay yıldızlı ve üç renkli bayrağı özgürce dalgalansın’ diye bu muharebede elde ettiği zafer, sadece Azerbaycan için değil tüm Türk dünyası için de büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Milli marşta da yer aldığı gibi ‘Senin için can vermeye hepimiz hazırız!’ sözünden ilham alan muzaffer Azerbaycan ordusunun her bir neferi, bu mısraları Karabağ’da fiilen yaşatmış, namus bildiği vatan toprağı için kanıyla tarih yazmıştır. Onlar, emsalsiz cesaretleri ile vatan sevgisinin ne demek olduğunu ortaya koymuş ve kalplerimizde çok özel bir yer kazanmışlardır. Yüreği daima yurt aşkıyla yanıp tutuşan, vatan sevdasıyla yoğrulmuş bir inanmışlık timsali olan kahramanlarımız, anasının sütünü ancak vatana hizmetle helal kılacağını bilmiş, gözünü kırpmadan ‘Bu toprağa can kurban’ demişlerdir. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin ruhunu oluşturan askeri gelenek / işte bu milli ve manevi değerlere olan bağlılıktır. Toprağını 30 yıl boyunca sabırla bekleyen, tek bir gün bile hakkından vazgeçmeyen can gardaşlarımız, kendi topraklarına öz evlatlarıyla, değerlerine sımsıkı bağlı öz ordusuyla kavuşmuşlardır" ifadelerini kullandı. "Türkiye olarak daima can gardaşlarımızın yanında olacağız" İki devlet tek millet anlayışı ile başta savunma olmak üzere iş birliklerinin üst seviyeye taşınması hedeflendiğini söyleyen Bakan Güler, "Bu şanlı zafer, aynı zamanda Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın hâkim olması için de büyük bir kapı aralamıştır. Elde edilen bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi ve kalıcı barış antlaşmasının imzalanması da yegâne temennimizdir. Tüm bunlarla beraber, kalıcı huzurun sağlanabilmesi için ülkelerimizin silahlı kuvvetlerinin daha etkin, daha güçlü ve caydırıcı olması gerekmektedir. Bu kapsamda Türk ve Azerbaycan orduları arasındaki yakın iş birliği, güçlü entegrasyon ve sarsılmaz dayanışma da bölgedeki barış ve istikrarın devamı için vazgeçilmez önemdedir. Dolayısıyla başta savunma sanayi ve askeri iş birliği olmak üzere her alanda ortaya koyduğumuz birlikteliği daha üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz. ‘İki Devlet, Tek Millet ve Tek Ordu’ anlayışı ile tatbikatlardan eğitim faaliyetlerine, mayın temizleme çalışmalarından karşılıklı personel görevlendirilmesine kadar yakın iş birliğimizi, etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Türkiye olarak daima can gardaşlarımızın yanında olacağız" şeklinde konuştu. Bakan Güler konuşmasının sonunda Türkiye ve Azerbaycan’ın kurucu liderleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Haydar Aliyev’i, iki ülkenin şehit ve gazilerini yad etti.