ASAYİŞ - 05 Kasım 2025 Çarşamba 10:26

Hasan İmamoğlu ve Selim İmamoğlu'nun emniyetteki ifade işlemleri başladı

A
A
A

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve oğlu Selim İmamoğlu'nun ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğündeki ifade işlemlerine başlandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve oğlu Selim İmamoğlu ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında ‘rüşvet ve suç gelirlerini aklama’ suçundan ifade vermek üzere sabah saatlerinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne geldi. Selim İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu, yolsuzluk soruşturması kapsamında ‘rüşvet’ ve ‘suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama’ suçları iddiasıyla ‘şüpheli’ sıfatıyla ifade vermeye başladı. CHP Yüksek Disiplin Kurulu İsmail Emre Telci'nin, Mali Suçlarla Mücadele Şubesine gelen Selim İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu'nun ifade işlemleri sırasında yanlarında avukat olarak bulunduğu öğrenildi.

Ekrem İmamoğlu’nun oğlu Selim İmamoğlu’nun emniyet ifadesi ortaya çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve oğlu Selim İmamoğlu ‘rüşvet ve suç gelirlerini aklama’ suçundan şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Selim İmamoğlu'nun emniyet ifadesi ortaya çıktı.

'İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü'ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve oğlu Selim İmamoğlu ‘rüşvet ve suç gelirlerini aklama’ suçundan emniyette ifade verdi.

"Hırvatistan faal olan bir firmam vardır"

Selim İmamoğlu, ifadesinde, "Şu anda Hırvatistan faal olan bir firmam vardır. Aynı zamanda aile şirketimiz olan İmamoğlu İnşaat firmasında mühendis olarak çalışmaktayım. Üzerime kayıtlı 6.5 metrelik teknem vardır. Onun dışında üzerime kayıtlı başkaca mal varlığı yoktur. İmamoğlu İnşaat ünvanlı firma üzerine kayıtlı olan ancak benim kullandığım bir araç vardır. Bunun dışında üzerime kayıtlı olmadığı halde sahibi olduğum ya da kullandığım gayrimenkul, araç ve diğer mal varlığı yoktur. Hem yurt içinde hem de yurt dışında birer tane firmam vardır. Yurtdışında bulunan firmamın unvanı TECTUM INVESTMENT D.O.O’dur. Bu firma inşaat alanında faaliyet göstermektedir. Ayrıca yurtiçinde Seku Yatçılık ünvanlı firmam vardır. Bu firma henüz faaliyet göstermemektedir" dedi.

Hırvatistan’daki bir şirkete gönderilen para

Selim İmamoğlu’na TECTUM INVESTMENT D.O.O adlı Hırvatistan’daki bir şirkete 2023 ve 2024 yıllarında toplam 637 bin 106 Euro tutarında Swift gönderme işlemi gerçekleştirilmesine ilişkin "Para transferlerini ne amaçla yaptınız? Göndermiş olduğunuz paraların kaynağı hakkında açıklama yapınız?" sorusu soruldu. İmamoğlu bu soruya "Basında bu tabloyu gördükten sonra avukatımız Mehmet Pehlivan bununla ilgili bir açıklama yapmıştır. Yukarıda söylendiği gibi Hırvatistan ülkesine gönderildiği iddia edildiği şekilde toplamda 637 bin 106 Euro gönderilmemiştir. Benim Hırvatistan’a gönderdiğim miktar 388 bin 303 Euro’dur. İsterseniz dekontlarını ve hesap hareketlerini sunabiliriz. Üniversiteden mezun olduğum dönemde 40 yıllık aile inşaat şirket geleneğimizi okulumun da verdiği vizyon ile uluslararası alana taşıma amaçlı uzun bir süre Hırvatistan’a gidip geldim ve yine uzun süren araştırmalar sonucunda ailemle verdiğimiz ortak bir kanaatte Hırvatistan ülkesinde bir şirket kurup bir inşaat projesine yatırımcı olmaya karar verdim. Bunu ailemle paylaştıktan sonra ihtiyacım olan meblağı bana annem ve dedem vermeyi kabul ettiler. Bu şekilde de şirketin faaliyetine başlamış oldum" şeklinde cevap verdi.
Mehmet Selim İmamoğlu’ nun TECTUM INVESTMENT D.O.O adlı Hırvatistan’daki bir şirkete 2023 ve 2024 yıllarında toplam 637 bin 106 Euro tutarında Swift gönderme işlemi gerçekleştirdiğinin görüldüğü, alınan istihbari bilgilerde Hırvatistan’da yerleşik olan Tectum Investment D.O.O. adlı şirketin Mehmet Selim İmamoğlu’na ait olduğunun anlaşıldığına emniyet ifade tutanağında yer verildi. Mehmet Selim İmamoğlu’ nun Tectum Investment D.O.O. adlı şirketine gönderdiği Swift gönderme işlemlerine konu tutarların kaynağına yönelik yapılan araştırmalarda, annesi Dilek Kaya İmamoğlu ve dedesi Hasan İmamoğlu’ndan gelen tutarların tarih ve miktar olarak örtüştüğü bilgisine rastlanıldığı da emniyet ifade tutanağında aktarıldı. Emniyet ifadesinde şahsın yurtdışında yerleşik ve sahibi olduğu şirket hesaplarına para aktarmasının şüpheli bulunduğu kaydedildi.

"Ben kendini bilime adamış bir Türk genciyim"

Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun yazısı da emniyet ifadesinde aktarıldı. Yazıda "Mehmet Selim İmamoğlu’nun adına kurulmuş olan Hırvatistan ülkesinde yerleşik TECTUM INVESTMENTS D.O.O. şirketine para transferlerine ilişkin yapılan değerlendirme bölümünde Dilek Kaya İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu’ndan gelen tutarların Mehmet Selim İmamoğlu tarafından yurt dışına para gönderilmesi eylemlerinden ve hareketlerinden oluştuğu değerlendirilmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun soruşturma dosyası kapsamında söz konusu eylemler ile aklama suçunun işlendiği, söz konusu aklanan tutarının 637 bin 106 Euro olduğunun değerlendirildiği ve gönderilen paranın MASAK tespitinin yarısı kadar olduğu anlaşıldığı" ifadelerine yer verildi. Emniyette İmamoğlu’na "İlgili MASAK raporunda yapılan tespitler yukarıda gösterilmiştir. Bahse konu tespit hakkında detaylı açıklamanızı yapınız" denildi. İmamoğlu cevabında "İnşaat işi yapan bir ailenin 3. nesli olarak bilgi birikimimiz yurt dışına taşımak istediğimde annemin ve dedemin bana hem maddi hem de manevi olarak yardımcı olmaları gayet normaldir. Bunun bir suç olduğu ve suç geliri olduğu iddiasını kabul etmiyorum. Annemin ve dedemin bana göndermiş oldukları parayı nereden temin ettiklerini bilmiyorum. Şunu söyleyebilirim ki dedem Hasan İmamoğlu en az 40 senelik bir tüccarlık geçmişi vardır. Birçok sektörde bireysel çabaları ile ailemiz adına elde ettiği birikimler vardır. Annemin de aynı şekilde hem kendini hem de ailemizi korumak ve güvence altına almak adına yıllarca yaptığı birikimler vardır. Bu paraların kaynağı buradan gelmektedir. Bu nedenle şüphe edilmesi gereken bir durum veya hal yoktur" dedi.

İfadesine ekleme yapan Selim İmamoğlu, "Ben iyi bir üniversiteden mezun olmuş ve şuan halihazırda İstanbul Teknik Üniversitesinde fizik mühendisliği alanında kuantum teknolojileri üzerine yüksek lisans yapan, kendini bilime adamış bir Türk genciyim. Aynı zamanda şükürler olsun ki çok uzun yıllardır ticaretle uğraşan ve bu işini hakkıyla yapan bir ailem vardır. Bu birikimi hem ailemin hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin bana verdiği eğitim ve vizyonla uluslararası alana taşımak benim en büyük hakkımdır. Bu konuyla alakalı benim ve ailemin ilişkilendirildiği en ufak bir suçlamayı bile kabul etmiyorum" şeklinde konuştu.



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa FK - Vanspor FK maçının ardından Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa FK Vanspor FK maçının ardından her iki takımın teknik direktörleri karşılaşmayı değerlendirdi. Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa 19 Mayıs Stadyumu’nda Manisa FK Vanspor FK’yı 3-1 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı ve Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu açıklamalarda bulundu. Mustafa Dalcı: "Bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var" İyi bir oyun sonrası kazanmış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı, "Öncelikle çok mutluyuz. Zor bir maçtı. İki taraf için de aslında zor bir maçtı. Uzun süredir kazanamıyorduk. Adana Demir maçını bir tarafa koyarsak uzun süredir maç atmosferi ya da kazanılması gereken maçı kazanamayan bir takım vardı. Dolayısıyla geriden gelip özellikle ikinci yarı çok ciddi bir oyun gücüyle maçı farka da götürebilirdik. Bu şekilde kazandığımız için gerçekten çok mutluyuz. Ama bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu bir başlangıç oldu. Umarım bundan sonra her hafta üstüne koyarak gideceğiz" dedi. Hakan Kutlu: "Hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı" Karşılaşmanın hakeminin kötü bir idare gösterdiğini belirten Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu ise, "Öncelikle tabii ki çok üzgünüz. Hani oyunun ilk 60 dakikasına 1-1’e kadar olan maçın genel gidişatına baktığımızda gerçekten istediklerimiz, istediğimiz her şeyi sahaya yansıtıyorduk. Pozisyona giren, topa sahip olan, rakibine pozisyon vermeyen bir takım görüntüsündeydik. Ama 1-1’den sonra da gerçekten çok kötü oynadık. Telaşlandık. Sakin kalamadık oyunun içinde. Ama tabii 1-1’e kadar gelen durumun içerisinde çok büyük bir hakem faktörü vardı. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Bize yapılan faul ön alanda, arka tarafta hiçbirine düdük çalmazken rakibimizin tek gol atabileceği duran toplar gözüküyordu, sağdan soldan çok basit hiç anlamsız yani şaşkınlık verici şekilde duran toplarla bizi yıprattı. Zaten ilk penaltı golü de hiç olmayan bir duran top sonrasından yemiştik. Rakibin hocası, sarı kartı olan oyuncusu ikinci sarıdan kırmızıyı görmesi gerekiyor. Atmıyor sonra rakibin hocası oyundan çıkartıyor oyuncuyu kırmızıyı hak ettiği için. Hakemin atması gereken pozisyonda atmıyor. Hocası oyundan çıkartıyor. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Hakem açısından çok çok kötü bir geceydi. Kritik pozisyonlara baktığınız zaman ha olabilir mi penaltılar çok basit ona göre ama hani verir, vermez. Onlara pek bir şey diyemiyorum ama maçın diğer 90 dakikalık bölümüne baktığınız zaman inanılmaz kötü bizi çok fazla ezdiren, anlamıyorum da niye böyle yapıyorlar. Son 3 haftadır gerçekten çok kötü hakem hatalarına, hakem yönetimlerine maruz kalıyoruz. Anlam veremiyorum niye bu kadar kötü yönettiklerine. Bugünkü hakem de artık diğer iki maçtakinden bir tık daha üzeri geçti. Bizi sahada ezdi diyebilirim. Ama 1-0’lık bölüme kadar dediğim gibi, 1-1’e kadar sahaya her şeyi yansıttık. Ama 1-1’den sonra biraz daha sakin kalabilirdik ama hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı. Manisaspor’u tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
Kütahya Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ceyhun: "Birlik olmazsak sömürü devam eder" Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Müslüman coğrafyalarında yaşanan insani krizlere dikkat çekerek birlik ve dayanışma çağrısında bulundu. Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Dumlupınar Üniversitesi’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin Esad rejiminin devrilişinin birinci yılı dolayısıyla düzenledikleri ’Zafer Programı’na katıldı. Programda konuşan Ceyhun, Müslüman dünyasında yaşanan savaşlar, zulümler ve ekonomik sıkıntıların derin izler bıraktığını vurgulayarak, gençlerin bu süreçte bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi gerektiğini ifade etti. Ceyhun konuşmasında, Suriye’den Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Sudan’a kadar birçok bölgede yaşanan zulmün sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hakikaten yüreğinizin unutulmaması, acımaması imkânsız. Müslüman coğrafyasının her bölgesinde maalesef benzer acılar yaşanıyor. Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da insanlar her gün nesillerini kaybediyor." Gençlere seslenen Ceyhun, eğitimlerini en iyi şekilde tamamlayarak ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmalarının önemine değindi. Ceyhun, "Buradaki zamanınızı boş geçirmeyin. Bir kısmınız ekonomist, bir kısmınız mühendis, bir kısmınız bilim insanı olacak. Geri dönüp memleketlerinizi ayağa kaldıracak olan sizlersiniz" dedi. "Müslüman coğrafyasında acı dinmiyor" Başkan Ceyhun, Müslüman toplumların birlik olması gerektiğini vurgularken, geçmişte İslam medeniyetinden alınan ilmin Batı tarafından gelişmiş teknolojilere dönüştürüldüğünü söyledi. Ceyhun, "Bir zamanlar Müslümanların dünyaya kattığı ilmi aldılar, geliştirdiler. Biz ise özgüvensizlik nedeniyle geri kaldık. Birlik olmazsak bu sömürü devam edecek" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayi ve uluslararası ilişkiler alanında bağımsızlık yolunda önemli adımlar attığını belirten Ceyhun, "Türkiye şu anda 1952’den sonra tüm dünyada temsil kabiliyeti kazanmak için önemli bir girişim içerisinde. Kendi savunma sanayisini ve fakültelerini güçlendiriyor" dedi. Sudanlı öğrencilere seslendiği örneği hatırlatan Ceyhun, gençlerin ülkelerinde sanayi, eğitim ve girişimcilik alanlarında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Konuşmasının sonunda tüm öğrencilere seslenen Ceyhun, zulüm altındaki coğrafyaları unutmamalarını isteyerek şöyle konuştu: "Biz burada etkinlikler yaparken, dünyanın birçok yerinde insanlar zulüm altında. Onları unutmayın. Rabbim yardımcımız olsun. İnşallah memleketlerinize döndüğünüzde ülkenizi kalkındıran nesiller olursunuz."
İstanbul Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davasında 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada yarın 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, yarın İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.