EKONOMİ - 13 Ocak 2022 Perşembe 13:59

İhracatta ‘yeşil finansman’ çalışmaları hızlandı

A
A
A
İhracatta ‘yeşil finansman’ çalışmaları hızlandı

TİM, Sürdürülebilirlik Eylem Planı çerçevesinde Yeşil dönüşüm sürecinde güncel durumu tespit etmek, ekosistemin tüm paydaşlarıyla iş birliği geliştirmek ve ihracatçıların yeşil finansman imkanlarından azami ölçüde faydalanmalarını sağlamak amacıyla çalışmalara hız verdi.

TİM, Sürdürülebilirlik Eylem Planı çerçevesinde Yeşil dönüşüm sürecinde güncel durumu tespit etmek, ekosistemin tüm paydaşlarıyla iş birliği geliştirmek ve ihracatçıların yeşil finansman imkanlarından azami ölçüde faydalanmalarını sağlamak amacıyla çalışmalara hız verdi. TİM Başkanı İsmail Gülle, ihracat ailesinin ‘yeşil finansman’ erişim sürecinde hem kamudan, hem de finans sektöründen beklentisinin büyük olduğunu vurguladı.


Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sürdürülebilirlik Eylem Planında yer alan yeşil dönüşüme yönelik finansmana erişim ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı ‘yeşil finansman’ hedefleri doğrultusunda çalışmalarına hız verdi.


TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planı çerçevesinde; yeşil dönüşüm sürecinde güncel durum tespiti yapmak, ekosistemin tüm paydaşlarıyla iş birliğini geliştirmek ve ihracatçılara yeşil finansman olanaklarından azami ölçüde faydalanmalarını sağlamak amacıyla ilgili bakanlık ve kamu kurumlarının, uluslararası finans kurumlarının Türkiye temsilciliklerinin, bankaların, TİM Sanayide Sürdürülebilirlik Bilim Komitesi ve İklim Komitesi üyelerinin, ilgili sektör temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla çevrimiçi olarak ‘Yeşil Dönüşüme Yönelik Finansmana Erişim Toplantısı’ gerçekleştirdi.


TİM Başkanı İsmail Gülle’nin açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya, OECD Türkiye Daimî Temsilcisi Prof. Dr. Kerem Alkin, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Mali İş birliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Orhan Solak, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası-EBRD Türkiye Ülke Başkan Vekili Şule Kılıç, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu- BDDK İkinci Başkanı Yakup Asarkaya, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop, Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Güzhan Gülay, Türk Eximbank Genel Müdürü Ali Güney, KOSGEB Teknoloji, Yenilik ve Yerlileştirme Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Görkem Gürbüz yanında kamu ve özel bankaların üst düzey temsilcileri katılım sağladı. Ayrıca Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact), Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UN - SDSN) ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin Türkiye Temsilciliği’nden üst düzey isimler ile TİM’in 27 farklı sektöründen temsilciler de katılım sağladı.


TİM Başkanı Gülle konuşmasında yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliğin, günümüzde artık bir seçenek olmanın ötesinde; başlı başına bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Gülle, “Tabir-i caizse herkesin kendi kapısının önünü süpüreceği, süpürmeyenlerin çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı bir döneme girdik. Bu dönem ülkemiz için çeşitli fırsat ve riskleri aynı anda barındırıyor. Konu son derece geniş bir etki alanına sahip. Çünkü Sürdürülebilir ekonomiye geçiş, ancak ve ancak topyekün bir çalışma ve iş birliği ile mümkün. Bu sebeple, bugün, bakanlık ve kamu kurumlarımızdan uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye temsilciliklerine, bankalarımızdan, TİM İklim Komitesi ve TİM Sürdürülebilirlik Bilim Komitesinden sektör temsilcilerimize ve kıymetli hocalarımıza kadar geniş bir yelpazede temsilciler bizlerle beraber. Bu önemli konuyu tüm detaylarıyla ele alacağız” dedi.


- “İhracatçıların beklentisi oldukça büyük”


İhracatçıların yeşil finansman konusunda büyük beklentisi olduğunu belirten Gülle, “Bu toplantıyı gerçekleştirmemizde 3 temel amacımız var; TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planı çerçevesinde; Yeşil dönüşüm sürecinde güncel durumumuzu tespit etmek, ekosistemin tüm paydaşlarıyla iş birliğimizi geliştirmek ve ihracatçılarımızın yeşil finansman imkanlarından azami ölçüde faydalanmalarını sağlamak. İhracatçılarımızın bu süreçte hem kamudan, hem de finans sektöründen beklentisi oldukça büyük” diye konuştu.


Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hedefinin, 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını sıfırlamak olduğunu hatırlatan Gülle, “Ayrıca Paris İklim Anlaşması’na taraf olan ülkemizin de 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi bulunuyor. Bu amaçlar doğrultusunda Avrupa Yeşil Mutabakatı ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştırıldığı bir büyüme stratejisi olarak kurgulanıyor. Bugüne kadar mevcut öğretilerin tersine işleyen bu süreç, ülkemiz ihracatı için de son derece kritik öneme sahip. Çünkü Avrupa Birliği, 2021 yılında ihracatımızın 93 milyar dolarlık bölümünü, yani yüzde 41,3’ünü tek başına gerçekleştirdiğimiz bir pazar. Emisyon Ticaret Sistemi’ne ek olarak uygulanacak sınırda karbon düzenlemesi, ürünün ihtiva ettiği karbon miktarı ile orantılı olarak vergilendirmeye tabi tutulacak. 2026 yılında uygulanmaya başlanacak sınırda karbon düzenlemesi, 2023-2025 yıllarında ihracatçılarımıza herhangi bir yük getirmeyecek” dedi.


Bu dönemin, ihracatçılar için bir geçiş dönemi olarak planlandığını anlatan Gülle, “İhracatçıların emisyon miktarlarını beyan edecekleri bu dönemi iyi değerlendirmemiz gerekiyor” diyerek “Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak, bu dönemi değerlendirmek adına çalışmalarımıza süratle başladık. TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planımızı kamuoyuyla paylaştık. Ticaret Bakanlığımız tarafından yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda yer alan “yeşil finansman” başlığı Eylem Planımızın da önemli gündemlerinden biri. Bu kapsamda dijital mentorluk ve eğitim programlarıyla yeşil mutabakat ve iklim değişikliği odağında öncelikle yeşil finansman başlığında rapor ve eğitimlerle ihracatçılarımıza değer katmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.


“Finans sektörümüzün yeşil dönüşüm sürecinde ihracatçılarımızın yanında olması en büyük beklentimiz”


Eylem planı kapsamında firmaların hem uluslararası standartlara uygun çalışmaları hem de dijital ürün pasaportu ve izlenebilirlik uygulamalarının yaygınlaştırılması adına teşvik alanlarının oluşturulması gerekliliğinin altını çizen Gülle, “Bu hususta, bankalarımızın görüş ve değerlendirmeleri ile sürece sağlayacakları katkılar oldukça önem arz ediyor. Meclisimizin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi’ni imzalayan 8 Bankamızın temsilcileri bugün aramızdalar. İhracat ailemizin her zaman yanında olan finans sektörümüzün yeşil dönüşüm sürecinde de ihracatçılarımızın yanında olması en büyük beklentimiz. Çünkü bu dönüşümün, yeterli finansman kaynağı sağlanmadan gerçeklemesi mümkün değil. Son dönemde enerji firmaları ve reel sektörde yeşil tahvil ve sukuk uygulamaları gibi kredi dışı finansman araçları ile finansman kanallarının çeşitlendiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.


"3,2 milyar euroluk kaynağın ülkemize kazandırıldığı müjdesini aldık"


Avrupa Birliği’nin sürece büyük bir finansman kaynağı ayırdığını belirten Gülle, Türkiye’nin de aldığı 3,2 milyar euroluk kaynağın önemine vurgu yaparak “Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu alanda reel sektöre 1 trilyon Euro tutarında sürdürülebilir yatırım desteği sağlanması planlanıyor. AB aday ülkesi konumunda bulunan ülkemizin de bu kaynaklardan azami ölçüde faydalanması gerekiyor. Hükümetimizin yürüttüğü etkin müzakereler sonucunda bu hafta 3,2 milyar euroluk bir kaynağın ülkemize kazandırıldığı müjdesini aldık. Bu rakamlar arttıkça inanıyorum ki tüm sektörlerimizin de dönüşüm süreci hızlanacak” diye konuştu.


TİM, İklim Değişikliği, Sürdürülebilirlik ve Avrupa Yeşil Mutabakatı hedefleri doğrultusunda, ihracatçılara yol göstermek adına ‘Dünyayı Tüketmeden, Dünya için Üretiyoruz’ mesajıyla ‘TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planı’ 21 Haziran 2021 tarihinde kamuoyu ile paylaştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.
Bayburt Evlilik stresi güvensizlik nedeni Evlilik öncesi dönemde bazı sorular çiftlerin kafasını karıştırıyor. Bu evlilik stresinden ziyade güvensizliği işaret ediyor. Şüphesiz her çiftin hayali mutlu bit yuva kurmak. Ancak evlilik aşaması gelip çattığında çiftler bazı olumsuz düşüncelerle baş başa kalabiliyor. Evlilik sorumluluğunu işaret eden duyguyu uzmanlar evlilik stresi olarak tanımlarken, beliren bazı soru işaretlerine karşı dikkatli olunması konusunda çiftleri uyarıyor. Uzmanlar bu soru işaretlerinin stresten ziyade güvensizlikten kaynaklandığını vurguluyor. Bağımlılık duygusu, yanlış iletişim nedeni İlişkilerde bağlılık ve bağımlılık duygularına değinen Uzman Psikolog ve İlişki Terapisti Nida Korkmaz, “Evlilik stresi bir insanın evlenmeden önceki zamanında ya da kişinin geçmişte yaşadığı olaylardan ötürü aklında olan soru işaretlerine dayanmaktadır. Toplumumuzda aşk her zaman ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle bireyler bir kere aşık oldukları kişiye zamanla bağımlılık geliştirirler. Aşkın ilk aşamasında bu bağlılık olarak nitelendirilebilir. Ama daha sonra bağlılık dediğimiz unsur yerini zamanla bağımlılığa bırakır. Bağlılık insanlar arasında rahatlatıcı ve huzur verici bir niteliğe sahiptir. Ama bağımlılık bunun tam aksine insan üzerinde gerginlik ve strese neden olur. Bağımlılık insanın partnerine karşı duyduğu aklındaki soru işaretlerini ortadan kaldırma etkisini göstermektedir. Bireyler bağımlı olduklarından ötürü, aklındaki soru işaretlerine verilecek cevapları sürekli ertelemektedirler. Bu durum evlilik aşamasına kadar gelmektedir. Evlilik aşamasında ise bu durum, insanların flört zamanlarında olduklarından çok daha farklılık göstermektedir. Evlenen çiftlerde yavaş yavaş zihinsel ve fikirsel değişimler meydana gelir. Bu fikirsel değişimler ile birlikte bağımlılıktan dolayı akılda cevaplanmayan sorularla birleşip zamanla kişi üzerinde büyük strese neden olmaktadır. Bu stres ise ilişkilerde ciddi bir şekilde ayrılığı tetiklemektedir.” dedi. Bu soru işaretlerine dikkat! Evlilik öncesi stresin, kişinin evlenmeden önceki zamanında aklına takılan sorulardan ve geçmiş yaşantılarından edindiği tecrübelerden oluştuğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Korkmaz, “Acaba evlendiğimde değişir mi? Bana gösterdiği ilgi azalır mı? Sevgi, saygı, şefkat ve aşkı azalır mı? Desteği azalır mı?’ Bu sorular evlilik stresini tetikler. Evlilikle birlikte omuzlarımıza yüklenecek sorumluluklar evlilik korkusunu oluşturan etkenlerdendir. Bu korkuya bir de bu soru işaretleri eklenince stres katlanarak artar. Bu sefer kişi ‘Aslında evlenmeyi çok istiyorum ama çok korkuyorum.’ demeye başlar. Bu cümle bir yerde ayrılık sinyallerinin de işaretini vermek anlamına gelebilir. Çünkü kişi bu soruların getirdiği stresle başa çıkamaz ve bu durumu atlatamazsa sendroma yakalanır. Ben bu durumu evlilik öncesi sendromu olarak adlandırıyorum” diye konuştu. Ailelere büyük görevler düşüyor Evlilik öncesi stresi ile çiftlerin başa çıkabilmesi için ailelere büyük görev düştüğünün altını çizen Nida Korkmaz, “Çiftler evliliğin getireceği sorumluluklarla birlikte strese girip endişeye kapılabilirler. Bununla birlikte çiftler partnerlerinin doğru seçim olup olmadığını sorgulayarak da strese girebilirler. Bu durumda ailelere düşen görevler çiftleri sakinleştirmek olmalıdır. Kendi ilişkilerindeki güzel yaşanmışlıkları ve hayata dair mücadelelerini örnek olarak vermeleri, evlenecek olan çiftlerin olumlu ve güzel yönlerini çiftlere karşı dile getirmeleri stresi büyük ölçüde azaltacaktır.” şeklinde konuştu. Durumun bu şekilde de aşılamaması durumunda yapılması gerekenlere değinen Korkmaz, “Bu sorunlar ile baş etmenin bir kaç yolu vardır. Kişisel gelişim kitapları okunabilir ya da gelişimsel programlar izlenebilir. Ama ciddi anlamda bu sorunların en sağlıklı çözümü bu alan ile ilgilenen bir psikologdan destek almaktır.” dedi. Çevrenizdekiler sizi doğru mu yönlendiriyor İlişkilerde çevresel faktörlerin de ilişkinin seyrini etkileyebileceğini ifade eden Nida Korkmaz, “İlişkilerde 3’üncü şahıslar bazen çok yapıcı bazen ise çok yıkıcı olabiliyor. Bu ayırımı çok iyi yapmak ve buna göre müdahale izni vermek ya da vermemek gerekiyor. Eğer 3’üncü şahıslar ilişkiniz ve partneriniz hakkında sürekli olumsuz cümleler kuruyorsa, kötü dille eleştiriyorsa ve olumsuz iddialar ortaya atıyorsa buna kesinlikle ‘dur’ demeniz gerekir. Ancak 3’üncü şahıslar ilişkinizi destekliyor, ilişkiniz ve partneriniz hakkında olumlu cümleler kurup her fırsatta sevginizi ve birbirinize nasıl yakıştığınızı size hatırlatıyorsa onlarla dertleşebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Erzincan Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan bu sınıfta minik öğrencilere masal anlatılıyor Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Eğitim Fakültesinde oluşturulan ve Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan Masal Atölyesi Sınıfında Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü okuyan ve seçmeli ders olarak alan üniversite öğrencileri, anaokulu öğrencilerine unutulmaya yüz tutan masal geleneğini yaşatmak için masal anlatıp, kurulan oyuncak stantların da miniklerle keyifli zaman geçiriyorlar. Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt’un yönettiği Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi çerçevesinde, Erzincan Fırat Kılıç İlkokulu öğrencilerine masal etkinliği düzenlendi. Etkinlik, Eğitim Fakültesi Masal Atölyesi’nde ve Üniversite Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. A. Ercan Ekinci, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mücahit Kağan, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Erdem Yavuz, Doç. Dr. Alper Kaşkaya, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Fethi Kayalar, Fırat Kılıç İlkokulu öğrencileri ve öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleşti. Öğrenciler, Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi kapsamında öğrendikleri “Kaz Yollasam Yolar mısın? “masal tiyatrosunu sergiledi ve “Tırtıl Huppo” hikayesini anlattılar. Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt, atölyede yaklaşık 400 öğrenciye masal anlatıldığını ve Deprem bölgelerindeki Hatay Reyhanlı, Urfa Siverek anaokullarına online masal anlatıldığını belirtti. Ayrıca öğretmen adaylarının derste öğrendiklerini uygulama fırsatı bulduklarını vurguladı. Etkinlikte, Rektör Levent öğrencilerle yakından ilgilenerek onlarla sohbet etti ve öğrencilerin masal etkinliğine büyük ilgi gösterdiği belirterek, emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.