ASAYİŞ - 16 Haziran 2025 Pazartesi 17:49

İran’a turnuvaya giden Türk güreşçi İsrail bombardımanında yaşadıkları dehşeti anlattı

A
A
A

İran’a turnuvaya giden 3 grekoromen güreşçinin A Milli Takım Antrenörü Atakan Yüksel, İsrail bombardımanında yaşadıkları dehşeti anlattı. Yüksel, "2.’lik kupamızı aldık ve o gün patlama meydana geldi. İlk patlamanın olduğu yer de bizim kaldığımız güreş evinin hemen yakınlarındaydı. İkinci ve üçüncü füzeler bizim oraya çok yakın düştü. Bulunduğumuz spor tesisinin camları kırıldı. Daha sonra biz ormana kaçtık. Aslında yapılabilecek çok fazla bir şey yoktu. Savaş başladığı anda füzenin nereye düşeceği belli değil" dedi. Öte yandan, arka arkaya yakınlarına füze düşen sporcuların ölümle burun buruna geldikleri anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.

 

İran’da düzenlenen Grekoromen Güreş Turnuvası’na Türkiye’den 3 sporcu ve antrenörleri katıldı. Turnuvanın ardından 2.’lik kazanan takım o gece İsrail’in saldırıları sonrasında dehşeti yaşadı. Grekoromen Güreş A Milli Takım Antrenörü Atakan Yüksel, Türkiye sınırına ulaşana kadar yaşadıklarını anlattı. Ormana sığınan, barakalarda kalan sporcuların yakınlarına art arda füzeler düştü. Ölümle burun buruna gelen sporcular o anları cep telefonu kamerasına kaydetti. Görüntülerde, sporcuların füzelerden kaçtıkları anlar yer aldı.

"Savaşın başladığı gün turnuvamızın son günüydü"

Grekoromen güreş A Milli Takım Antrenörü Atakan Yüksel, "Savaş başlamadan önce turnuvaya gitmiştik. Savaşın başladığı gün turnuvamızın son günüydü. 2.’lik kupamızı aldık ve o gün patlama meydana geldi. Bütün havayolları kapandı. Biz de İranlı sporcularla birlikte Türkiye sınırına karayolu ile geçmek için gece Tahran’a gittik. Sabah Tahran’da olduk. Peşinden de birkaç saat dinlenip bizi karayolu ile Türkiye’ye göndereceklerdi. Fakat o gün gidemedik ve bir gün dinlenip ertesi gün sabah yola çıkacağımızı söylediler. O gün gece de patlamaya maruz kaldık. İlk patlamanın olduğu yer de bizim kaldığımız güreş evinin hemen yakınlarındaydı. 2. ve 3. füzeler bizim oraya çok yakın düştü. Bulunduğumuz spor tesisinin camları kırıldı. Birçok şarapnel parçaları isabet etti. İlk patlamada dışarıdaydık. Birinci patlamada hemen içeriye geçtik. İki ve üçte içeride bekledik. Bir sonraki patlamaya doğru İranlı arkadaşlar dışarıya çıkmamızı söylediler. O arada ben de sporcularımı camdan dışarıya çıkardım ki Allah’tan öyle yapmışız. Çünkü ön taraftan geçsek birçok şarapnel parçasına maruz kalabilirmişiz. Dışarıya çıktık ve 5 veya 6’ncıydı sanırım füze geldi" dedi.

"Savaş başladığı anda füzenin nereye düşeceği belli değil"

Ormana kaçtıklarını ve barakada kaldıklarını ifade eden Yüksel, "Daha sonra biz ormana kaçtık. Ormanda bir grup İranlı vardı, birkaç tane Afgan arkadaş vardı. Ormanda ilk başta toplu halde duruyorduk. Sonra Afgan arkadaşlarla, sporcularımla birlikte ayrıldım. Kendimize farklı bir yerde çukur bulduk, oraya sığındık. Çukurun içinde yaklaşık 1 saate yakın bekledik. Patlamalar bu sırada bizim bulunduğumuz bölgede değil de karşı tarafta sık yaşanmaya başladı. 1 saate yakın bekledik. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanımızla ilk günden irtibata geçtik. Peşinden Spor Bakanımız ardından Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ile iletişime geçtik. Azerbaycan Büyükelçisi ile telefonda görüşerek neler yapabileceğimizi, nasıl bir strateji uygulayabileceğimizi konuştuk. Aslında yapılabilecek çok fazla bir şey yoktu. Savaş başladığı anda füzenin nereye düşeceği belli değil. Bir taraftan da yollar kapalı. Büyükelçilikten gelip bizi alma durumları da çok söz konusu değildi ki ben de çok çıkma taraftarı değildim. 500-600 metre ileride baraka bulduk ve oraya sığındık. Gün ışıyana kadar saat 06.00’ya kadar orada kaldık" şeklinde konuştu.

"Patlama ya da füze sesini duyar duymaz duvar dibine yatarak kendimizi savunmaya çalıştık"

Patlama ve füze sesini duyduklarında duvar diplerine gizlendiklerini belirten Atakan Yüksel, "3 tane sporcumuz vardı. Bir de ben vardım. 4 kişiydik. Barakaya geçtik. Bir tane de Afgan bir arkadaş vardı, o da bizi yalnız bırakmadı. İyi Türkçe biliyordu. Birlikte 06.00’ya kadar bekledik. Silahların, füzelerin susmasını bekledik. Hava aydınlattıktan sonra büyükelçilikle iletişime geçtik. Sağ olsun bizi aldılar. Büyükelçiliğe gittik. Öğlen saat 12.00 gibi de yola çıktık. Yollar çok kalabalıktı. Gece saat 03.30 gibi sınır kapısına ulaştık. Yanımızda bir petrol rafinesi varmış, bir de devrim muhafızlarının olduğu bir karargah gibi bir şey varmış. Tam orasını bilmiyorum. Birkaç tane video çektim. İlk çektiğim videoda dışarıda oturuyordum. Arkamıza düştü. 5. ve 6. bombalar çok daha yakınımıza düştü. Biz camdan atlayarak kaçtık. Camlar patladı. Bir sürü demir parçaları denk gelebilirdi. Çok şükür hiçbir şey denk gelmedi. Patlama ya da füze sesini duyar duymaz duvar dibine yatarak kendimizi savunmaya çalıştık. Sevdiklerimiz, antrenörlerimiz, devletimiz, ailemizle sabaha kadar iletişim halindeydik. Zaten telefonlarımızı yanımızdan ayırmadık, şarj aletlerimizi de yanımızdaydı. Tedbirli gittik. Çünkü ne kadar süreceğini bilmiyorduk. Gündüz de devam eder mi bilmiyorduk. Herkesle iletişimdeydik" ifadelerini kullandı.

"Saldırıya maruz kaldık"

İsrail’in attığı bombalara maruz kaldıklarını belirten Yüksel, "Saldırı anında uyumuyorduk. Yatmaya hazırlanıyorduk. Dışarıda oturduk sohbet ediyorduk. Bir anda arkamızda bir patlama oldu. Saldırıya maruz kaldık. İsrail’in attığı bombalara maruz kaldıktan sonra uyku diye bir şey kalmadı. Sabah kadar öyle geçirdik. Öğlen başladık. 14 saate yakın bir yolculukla Tebriz’e geldik. Burada akşam saat 22.00’de Tebriz’e geldik. Orası bombalanmaya başladı. Ama havadan müdahale ediyordu. Yakından bir şey hissetmedik. Ama bir taraftan bomba yağıyordu. Orayı da atlattık. Daha sonra gece 03.30’da Van sınır kapısından ülkemize giriş yaptık" dedi.

Murat Horoz - Semanur Kaygısız



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum Halk Kültürü Derneği faaliyetlerine yeniden başladı 1954 yılında kurulan Erzurum Halk Oyunları ve Halk Türküleri Turizm Derneği, uzun bir aranın ardından yeniden faaliyetlerine başladı. Kasım ayı itibarıyla halk oyunları ve bağlama kurslarıyla çalışmalarına hız veren dernek, çocuklar ve ailelerden yoğun ilgi gördü. Hafta sonları eğitimler başladı Hafta sonları gerçekleştirilen kurslarda halk oyunları ve müzik eğitimi veriliyor. Üst katta bağlama dersleri sürerken, alt katta halk oyunları çalışmaları yapılıyor. Çocuklar öğrendikleri ezgileri ve oyunları aileleriyle paylaşarak sürece aktif şekilde katılıyor. Eğitimler gönüllülük esasına dayanıyor Kurslar tamamen gönüllülük esasına göre yürütülüyor. Bağlama ve halk müziği derslerini Doç. Dr. Murat Kamil İnanıcı, halk oyunları eğitimini ise Şahset İrten sürdürüyor. Dernek Başkanı Selahattin Öğdüm ve yönetim kurulu, süreci yakından takip ederek katılımcı çocuklarla birebir ilgileniyor. Yıl sonu gösterisi düzenlendi Kurs dönemi sonunda "Yıl Sonu Etkinliği" adıyla bir gösteri programı düzenlendi. Dernek üyeleri, çocuklar ve ailelerinin katıldığı etkinlikte sahne alan öğrenciler büyük beğeni topladı. Açılış konuşmasını yapan Başkan Selahattin Öğdüm, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasının önemine değindi ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Emektarlara plaket verildi Gece boyunca geçmişte dernekte görev almış isimler de unutulmadı. Cahit Alparmak, Hamit Yavuzer, Sadi Ayriçay, Hami Akbaba, Nihat Algül, Hakkı Kasil ve Vedat Gezmiş’e plaket takdim edildi. Başarı belgeleriyle kapanış yapıldı Program sonunda kursa katılan çocuklara başarı belgeleri verildi. Ailelerin memnuniyeti gözlemlenirken, dernek sezonu tamamlayarak çalışmalarına ara verdi.
Ankara BBP lideri Destici: "Bizi bugüne kadar bazı zenginliklerimiz üzerinden ayırmaya çalıştılar" Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Biz biriz. Bizi bugüne kadar bazı zenginliklerimiz üzerinden ayırmaya çalıştılar. Ama başaramadılar. Bundan sonra da ayıramayacaklar" dedi. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Düzenlenen basın toplantısına il ve ilçe kadın kolları başkanları, ilçe başkanları ve parti üyeleri de katıldı. "Biz Kürt’ü, Türkmen’i, Alevi ve Sünni’siyle büyük Türk milletiyiz" Destici, terör örgütlerine boyun eğmeyeceklerini ve toplumun her kesimiyle birlikte çok güçlü olduklarını belirterek, "Biz biriz. Bizi bugüne kadar bazı zenginliklerimiz üzerinden ayırmaya çalıştılar. Ama başaramadılar. Bundan sonra da ayıramayacaklar. Biz Kürt’ü, Türkmen’i, Alevi ve Sünni’siyle büyük Türk milletiyiz. Biz karşımıza çıkan meselelere bu cepheden değerlendirdiğimizde birlikteliğimizin ne kadar güçlü olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Siyasi partilerimiz farklı olabilir. Ülke ve dünya meselelerinde farklı düşüncelere sahip olabiliriz. İnancımızı yaşama noktasında da farklılıklarımız olabilir. Bizi birbirimize bağlayan Allah inancıdır. Resulullah Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) saygımız ve bağlılığımızdır. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir. Ehl-i beyt sevgimizdir. Bunları koruduğumuz müddetçe bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bizi hiçbir güç yenemeyecek ve yıkamayacak" diye konuştu. "Tüm vatandaşlarımızı ormanlarımızı korumaya davet ediyorum" Son günlerde ülkede gerçekleşen orman yangınları hakkında herkesin bilinçli davranması gerektiğini ifade eden Destici, "Her yıl yaz aylarında orman yangınları ülkemizin en önemli meselesi olarak karşımıza çıkıyor. Her yaz öncesi büyük bir korku, endişe ve panik yaşıyoruz. Henüz temmuz ayının başındayız. İlk tespitlere göre haziran ve temmuz ayında 8 ilimizden 80 bin hektara yakın orman alanımız maalesef yanarak kül oldu. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; Bilecik, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Hatay, Adana ve Isparta’da yangınlardan etkilenen toplam bina sayısının bin 168 olduğunu açıkladı. Hava sıcaklıklarının önümüzdeki günlerde artacağı tahmin ediliyor. Maalesef yangınların tamamına yakını ihmal ve kasıt nedeniyle meydana geliyor. Bu hasetle tüm vatandaşlarımızı ormanlarımızı koruma konusunda azami derecede özen ve dikkat göstermeye ve ormanlarımızı korumaya davet ediyoruz. Devlet olarak da tedbirlerimizi artırmak zorundayız. Yangınlara havadan müdahale edilmesi için gerekli uçak ve helikopter sayısını da artırmak bu konuda yeniden bir planlama yapmak durumunda olduğumuz ortadadır. Aynı şekilde bu yangınların önemli bir kısmını ormanlarımızın altında biriken kuru otlar ve kozalaklar neticesinde oluştuğunu görüyoruz. Çünkü bunlar çabuk tutuşuyor. Bir kıvılcımla tutuşuyor. Dolayısıyla da ormanlarımızın altının da temizliği noktasında daha hassas olunması gerekiyor. Bunun için Avrupa’da özellikle belki de bugün bizim elimizde olmayan ya da sınırlı sayıda olan alet ve makinenin bir an önce alınarak ormanlarımızın ağaçlarımızın altını da temizlememizin bir şart olarak karşımızda durduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı. "Mağaranın sahibi terör örgütü PKK’dır" Geçtiğimiz günlerde Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında mağarada metan gazına maruz kalarak şehit olan 12 askerin üzüntüsünü derinden yaşadığını belirten Destici, sözlerine şöyle devam etti: "Öncelikle milletçe çok üzgünüz. Hepimiz çok üzgünüz. Duyduğumuz acıyı ifade edecek söz bulamıyoruz. Maalesef 40 yıldır varlığımızı, milletimizi, bütünlüğümüzü hedef alan, bölücü terörün neden olduğu kayıpları vermeye devam ediyoruz. Askerlerimizin şehit olmasıyla ilgili bir hata ya da ihmal varsa elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve yargı gereğini yapacaktır. Bununla birlikte yaşananlarla terör örgütünün ve onların uzantılarının hiçbir ilgisi yokmuş algısının oluşturulmaya çalışılmasını da ibretle izliyoruz. O askerlerimiz niye o bölgede? O mağaranın orada ne işi var? O mağaranın için kim tarafından gazla dolduruldu? O mağara bugüne kadar kim tarafından kullanıldı? Elbette ki bunun sebebi ve o mağaranın sahibi kimdir? Terör örgütü PKK’dır. Dolayısıyla da bu askerlerimizin de katili geçmiş şehitlerimizin katili kimse odur yani PKK terör örgütüdür. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, emniyet ve istihbarat kuruluşlarımız daha net ve kısa bir ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, sınırlarımız içerisinde PKK terör örgütünü yok etmiştir. Askerlerimiz şu anda da ülkemizi terör saldırılarından korumak için sınırlarımızın dışında büyük fedakarlık ve kahramanlıklarla görev yapmaktadırlar. Terör örgütünün silah bırakma kararını açıklamasından sonra ellerinde binlerce evladımızın kanı olanlar, 40 yıl boyunca milletimizin yaşadığı acılara sebep olanlar terör örgütünün dağdaki, şehirlerdeki, meclisteki mensupları Türk milletinin şerefli bir ferdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefli bir vatandaşı olmak yerine küresel emperyalizmin uşağı olmayı tercih etmişlerdir." Destici, basın toplantısının ardından Muharrem ayının sembolü olan aşureleri misafirlere dağıttı ve il kadın kolları başkanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kocaeli Ford Otosan, otomotivde sektöre entegre okul modelini hayata geçiyor Ford Otosan, Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle üretim deneyimini eğitimle buluşturarak otomotiv ana sanayide bir ilke daha imza atıyor. Kocaeli fabrikası içerisinde hayata geçirilen sektöre entegre okul modeliyle öğrenciler, doğrudan üretim sahasında uygulamalı eğitim alma fırsatı yakalayacak. 2025-2026 eğitim öğretim yılında başlayacak bu yenilikçi model, gençleri mesleğe hazırlarken istihdama da doğrudan kapı aralayacak. Üretimdeki gücünü toplumsal faydaya taşıyan Ford Otosan, eğitimde dönüşüm oluşturacak önemli bir adım atarak, Kocaeli fabrikaları içinde otomotiv ana sanayinin ilk sektöre entegre meslek lisesini kuruyor. Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokolle hayata geçen bu yenilikçi model, Bakanlık tarafından yürütülen ilk üç entegre okul uygulaması arasında yer alıyor. Otomotiv ana sanayide ise bu uygulama şirket tarafından hayata geçiriliyor. Üretim ve eğitimi aynı çatı altında buluşturan bu yapı, gençlere nitelikli mesleki gelişim ve doğrudan istihdam fırsatları sunmayı hedefliyor. Yapılan açıklamaya göre, 2025-2026 eğitim döneminde eğitime başlaması planlanan okul, şirketin Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ticari araç üretim merkezlerinden biri olarak konumlanan Kocaeli fabrikaları içerisinde faaliyet gösterecek. İlk etapta, elektrik-elektronik teknolojisi ile makine ve tasarım teknolojisi alanlarında açılacak iki sınıfla eğitime başlanacak. 11. ve 12. sınıflardan oluşacak öğrenci grubu, usta öğreticiler ve eğitici personel eşliğinde üretim alanında birebir uygulamalı eğitim alacak. Öğrencilerin seçiminde Millî Eğitim Bakanlığı nakil şartları, not ortalaması ve danışma kurulu koordinasyonunda yapılacak beceri sınavı esas alınacak. "Bu okul, gençlere sunduğumuz bir gelecek vizyonudur" Proje hakkında değerlendirmede bulunan Ford Otosan İnsan Kaynakları ve Dönüşüm Lideri Osman Özdemir, eğitimde atılan bu öncü adımın topluma duyulan sorumluluğun bir göstergesi olduğunu vurguladı. Özdemir, "Şirket olarak başarıyı yalnızca üretim rakamlarımızla değil, içinde bulunduğumuz topluma kattığımız değerle ölçüyoruz. Sektöre entegre okul modeliyle yalnızca eğitim vermekle kalmıyoruz; gençlere gerçek üretim ortamında mesleki gelişim fırsatı sunuyor, mezuniyet sonrasında onları çalışma hayatına hazırlıyoruz. Bu okul, gençlere sunduğumuz bir gelecek vizyonudur" dedi. Mezuniyette istihdam fırsatı Sektöre entegre okul modeli kapsamında şirket, mezunların en az yüzde 30’unu doğrudan istihdam etmeyi taahhüt ediyor. Ancak şirketin asıl hedefi, bu okulu tercih eden ve çalışmak isteyen tüm mezunları bünyesine katmak. Başarıya bursla destek Ford Otosan adına Vehbi Koç Vakfı tarafından sağlanacak Mesleki Eğitim Bursu, yıl sonu not ortalaması 60 ve üzeri olan öğrencilere verilecek. Bu sayede öğrenciler yalnızca mesleki değil, akademik gelişim anlamında da desteklenecek. Ford Otosan’ın eğitim odağında yatırımları sürüyor Şirket, eğitime verdiği desteği yalnızca bugünkü projelerle sınırlamıyor. Daha önce Kocaeli Üniversitesi iş birliğiyle kurduğu İhsaniye Otomotiv Meslek Yüksekokulu, bugüne kadar 1500’den fazla öğrenciye hem teorik hem pratik eğitim sundu. Ayrıca şirket tarafından Kocaeli’deki pek çok mesleki ve teknik liseye Ford sınıfları, laboratuvarlar, test araçları ve ekipman desteği sağlandı. 2025 yılı haziran ayında temeli atılan Vehbi Koç Vakfı Semahat Arsel İlkokulu ve Başiskele’de planlanan yeni okul projesiyle birlikte şirket, eğitim alanındaki sosyal katkılarını her yaş düzeyine yayarak genişletmeye devam ediyor.