GÜNDEM - 23 Mayıs 2024 Perşembe 17:50

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, inşaat ve restorasyon sürecini anlattı

A
A
A
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, inşaat ve restorasyon sürecini anlattı

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi kapsamında gerçekleştirilen inşaat ve tarihi yapılardaki restorasyon çalışmalarını inceledi. Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, “Tarihi binaların restorasyonu en geç iki yıl içinde bitirilmesi öngörülüyor” dedi.


Cerrahpaşa Yerleşkesinde devam eden Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi kapsamında, aslına uygun inşa ve restorasyon süreçleri devam eden, tescilli kültür varlığı olan tarihi yapılarda incelemelerde bulunan Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, çalışmalarla ilgili bilgi aldı.


İncelemelere Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın’ın yanı sıra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Doç. Dr. Barış Yıldızlar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Emin Köse de katıldı.


“Binaların hem deprem güçlendirmesi hem de restorasyonu gerçekleştirilmiş oluyor”


Tarihi yapılardaki çalışmaları inceleyen Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, “Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yerleşkesi içinde 6 tane tarihi bina var. Bunların bir kısmının restorasyonu devam ediyor. 1910 ve 1930 yılında yapılan binalarımız var. Kültürel tarihimize sahip çıkıyoruz. Binaların hem deprem güçlendirmesi hem de restorasyonu gerçekleştirilmiş oluyor. Şu an tarihi binalar bölgesindeyiz ancak aynı zamanda Yeni Cerrahpaşa Projesiyle de ilgili önemli çalışmalar aynı anda gerçekleştiriliyor. Geçen yıl içerisinde ihalesi yapılan hastane yapıları bölgesi birinci etap projesi ihale edilmişti” dedi.


“Yeni Cerrahpaşa’nın hafriyat çalışmalarının yüzde 20’si tamamlanmış durumda”


İnşaat alanındaki hafriyatın yüzde 20’sini tamamlandığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, “Yaklaşık 220 bin metrekare kapalı alan olan hastane projesi. Bu hastane projesi derin bir yapı. Bunun için birinci aşamada binin üzerinde fore kazık imalatı çalışmalarına başlandı. Şu anda 800’ün üzerinde fore kazık imalatı tamamlanmış durumda. Yani yüzde 80’ini ki bu inşaatın en önemli aşaması tamamlanmış oluyor. Yeni Cerrahpaşa’nın hafriyat çalışmalarının yüzde 20’si tamamlanmış durumda. Süreç kendi seyrinde ilerliyor. Burada arkeolojik çalışmalar yapılarak süreç ilerliyor” şeklinde konuştu.


“Bizans Dönemine ait su sarnıcı çıktı”


Çalışmalarda bir sarnıcın gün yüzüne çıkartıldığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, “Bu çalışmalar kapsamında bazı Bizans Dönemi ve Osmanlı Dönemine ait arkeolojik buluntulara rastlandı. Bizans Dönemine ait su sarnıcı çıktı. Bu sarnıcın taşınması ile ilgili bir karar çıktı. Bu su sarnıcı da yeni yerine taşınacak. Yeni yeri de bu yerleşke içinde Geç Osmanlı Erken Cumhuriyet Dönemi dediğimiz yapıların hemen yanına konuşlandırılacak. Her tarihi bina kendi mecrasında ilerliyor. Tarihi binaların restorasyonu en geç iki yıl içinde tamamlanması öngörülüyor. Yeni Cerrahpaşa Projesinin birinci etabı kaba inşaat süreci 2 yıl, 2 yıl içerisinde de kaba inşaat sürecinin tamamlanması hedefleniyor. Daha sonraki aşama yeni bir ihale süreci ile gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.


“Tarihi binaları da orjinaline döndürdüğümüzde kullanacağız”


Restore edilen bilgiler ile konuşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, “Modern hastanemizi büyük alana inşa ediyoruz. Bu binaları da hastanenin yönetim binaları olarak kullanmayı planlıyoruz. Bu binaları da orjinaline döndürdüğümüzde buna göre kullanacağız. Modern anlamda hastane binalarında pencere açıp havalandırma olmuyor” diye konuştu.


Restorasyonu devam eden Göğüs Hastalıkları Binası, İdari Bina, Başhekimlik Binası, Dekanlığın çalışmaları sürüyorken; Tıp Tarihi Müzesi ile Neşet Ömer Amfisi’nin bitirildiği öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."