SAĞLIK - 17 Aralık 2024 Salı 09:33

Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarında Yenilikler Sempozyumu gerçekleştirildi

A
A
A
Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarında Yenilikler Sempozyumu gerçekleştirildi

Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarında Yenilikler Sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda konuşan Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni yöntemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta hayata yeniden tutunabilmektedir” dedi.



Kas ve İskelet Sistemi Tümörleri onkolojisinin farklı alanlarında çalışan uzmanlar, Kas ve İskelet Sarkomlarıında Yenilikler Sempozyumu için 13 Aralık 2024 tarihinde bir araya geldi. Sempozyumun Düzenleme Komitesi Başkanı Acıbadem Maslak Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, bir zamanlar “kötü kader” diye kabul edilen ve tümör nedeniyle bacak, kol, omuz ile omurga gibi önemli uzuvların feda edilip, buna rağmen hastaların ancak yüzde 3-5’inin hayatta kalabildiği dönemlerin artık tarihe karıştığına dikkat çekti. Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarına yönelik yeni bilgileri paylaşmak üzere patolojiden radyolojiye, onkolojiden cerrahiye farklı disiplinleri bir araya getiren önemli bir sempozyum düzenledik. Önleyici ve tedavi edici başarının öncelikle bilgi, tanıma ve güvenme bilinciyle toplumsal farkındalık oluşturarak erken tanı ve doğru adresle mümkün olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.



Daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv"


Doğru zaman ve doğru uygulama yapıldığında sonucun başarılı olduğunu belirten Prof. Dr. Harzem Özger, kas ve iskelet sistemi sarkomlarının az bilinen, biraz karışık, farklı ve özellikli bir kanser türü olduklarını, ancak doğru zaman, doğru adres ve doğru uygulamayla tedavide çok başarılı ve fark oluşturan sonuçlar alınmasının mümkün olduğunu söyledi. Prof. Dr. Harzem Özger, "Kas ve iskelet sistemi sarkomlarının diğer kanserlere göre daha az ve 10-20 yaş grubunda daha çok görülüyor. Bu tümörlerin, tüm hareket sisteminin (kol, bacak, omurga) her tür dokusundan (kemik, kas, damar, sinir, yağ vb.) kaynaklanabilen, bu nedenle de çok çeşitli ve birbirinden farklı davranan tümörler olduğunu belirtebilirim. Bu nedenle tanı ve tedavileri konusunda bilgi ve deneyim kısıtlı, buna sahip ve konuyla uğraşan kişilerin sayısı azdır. Dolayısıyla bu çeşitlilik, farklı tıp dallarının bir arada çalıştıkları ve tecrübenin biriktiği kişi ile merkezleri gerektirir. Tanısız tedavi olmaz. İlk düğmeyi doğru iliklemek belirleyicidir” dedi.



"Hot - Dog yöntemiyle hastaların uzuv kaybı önlenebiliyor"


Hastaların Hot - Dog yöntemiyle uzuv kaybının önlenebildiğini belirten Özger, “Günümüzde insan vücudunu kalça, diz, dirsek, omuz gibi kemik ve eklemlerinin şekil ile işlevlerini aynen taklit eden, özel dizayn edilmiş protezlerle (Modüler Tümör Protezleri) onarmak (Nonbiyolojik tamir) mümkün. Hastaların hayat ve uzuvlarını kurtaran bir biyonik insan yapabiliyoruz. ’Biyolojik Tamir’ dediğimiz ise Kemik ve iskelet sistemi tümörlerinin tedavisinde mümkün olabilen durumlarda hastanın kendi dokusunun kullanıldığı ‘Hot-Dog’ yöntemini (biyolojik rekonstrüksiyon) tercih etmekteyiz. Son derece başarılı sonuçlar aldığımız bu yöntemde tümör çıkarıldıktan sonra geride kalan boşluk, hastanın tümörden temizlenen kendi kemiği ve kendisinden elde edilen başka bir canlı kemikle doldurulmaktadır. Amaç, bu dokuların zamanla kendi dokusuna dönüşmesini sağlamaktır. Mikrocerrahi gerektirebilen ve uygulaması oldukça zor bir yöntem olsa da insanın kendi dokusunun kullanılması sayesinde protezlerde zamanla yaşanabilen aşınma ve kırılma gibi sorunlar oluşmadığı için yenilemeye ihtiyaç da duyulmamaktadır” dedi.



"Tümörlü kemiğin temizlenmesinde sıvı azot sistemi"


Özger, “Hot - Dog yöntemiyle gerçekleştirilen biyolojik rekonstrüksiyon yönteminde tümörlü bölge olması gereken temiz sınırlarla çıkarılıyor. Ardından tümörlü kemik 20 dakika boyunca -180 santigrat derecedeki sıvı azot içerisinde, 15 dakika oda havasında ve 10 dakika serum fizyolojik içinde bekletilerek donma ve çözülme sağlanıyor. Bu işlemde tümörlü hücrelerle birlikte sağlıklı kemik dokusu da ölüyor. Bu zamanla canlanabilecek, mekanik olarak güçlü, kullanıma hazır, eksik bölgeye tamamen uyan ve vücudun kendi parçası olan bir kemik. Ancak bu ölü kemiğin kendi kendine canlanması ve yük taşıyabilir hale gelmesi çok uzun zaman almaktadır. Bu kemiğin canlanması amacıyla önce içine bir kanal açılmaktadır. Ardından hastanın kendi bacağından damarlarıyla birlikte alınan canlı fibula kemiği (incik kemiği) bu kanalın içine mikrocerrahi yöntemlerle nakledilmektedir” şeklinde konuştu.



"İntraoperatif navigasyon tümörün tamamen temizlenmesini sağlıyor"


Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ashish Gulia “Kemik ya da yumuşak doku tümörünü tamamen çıkarabilmemiz ve hastalara daha iyi bir rekonstrüksiyon sağlayabilmemiz için daha iyi ve kusursuz ameliyatlar yapmamıza yardımcı olan bir yöntem bu. Bunu Google maps gibi düşünün. Size yol göstermesinin yanı sıra cerrahi ekibe yol gösteren bir yöntem. Eğer tümörü tamamen çıkarmaz ve tümörün bir kısmını geride bırakırsanız, tümör bir süre sonra nüksedip vücuda yayılır ve sonuçta hastayı kaybedersiniz. Bu yüzden bu lezyonları çok dikkatlice ve tamamıyla çıkarmamız son derece önem arz etmektedir. Ameliyathanede, hastanın vücudunu ve kemik parçalarını okuyabilen ve aletlerinizi yönlendirmenize yardımcı olabilecek bir bilgisayarınız varsa, o zaman tümörü çıkarmak çok daha kolay ve daha kusursuz hale gelir. Tümörü tamamen çıkarmanın yanında, iyi bir rekonstrüksiyon yapmanıza da yardımcı olur. Ameliyatı planladığınız bu modeli oluşturmak için bilgisayara aktardığınız BT tarama görüntüleri ve MR görüntüleri, hastaya özel aletler ve hastaya özel implantlar yapmanıza yardımcı olabilir ve sonuçta daha iyi rekonstrüksiyon gerçekleştirmeniz mümkün olur. Dolayısıyla günümüz çağında intraoperatif navigasyona sahip olmanın özellikle riskli vakalarda fark oluşturan bir yöntem olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.



Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarında Yenilikler Sempozyumu gerçekleştirildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.