EKONOMİ - 21 Mayıs 2020 Perşembe 14:31

Koronavirüsün turizme zararı 1 trilyonu doları aşabilir

A
A
A
Koronavirüsün turizme zararı 1 trilyonu doları aşabilir

İSTANBUL (İHA) – Koronavirüsün turizme zararı 1 trilyon doları aşabileceğini ve faaliyetlerin eylül ayına sarkması ile birlikte turizm sektöründe yüzde 70 daralmanın yaşanacağını öngörülüyor.

İSTANBUL (İHA) – Koronavirüsün turizme zararı 1 trilyon doları aşabileceğini ve faaliyetlerin eylül ayına sarkması ile birlikte turizm sektöründe yüzde 70 daralmanın yaşanacağını öngörülüyor.



TÜRSAB ’kovid-19 sonrası nasıl bir dünya bizi bekliyor’ başlıklı önemli bir rapor açıkladı. Raporda; koronavirüsün turizm sektörüne etkileri, salgın sonrasına yönelik öngörü ve planlamalar, virüs sonrası tüketici trendleri ele alındı. Koronavirüs sonrası marka konumlandırmasının nasıl olması gerektiğine dair bilgilerin paylaşıldığı raporda salgın sonrası seyahatlerin nasıl olacağı da sorgulandı. Rapora göre; koronavirüsün turizme zarar 1 trilyon doları aşabileceğini ve faaliyetlerin eylül ayına sarkması ile birlikte turizm sektöründe yüzde 70 daralmanın yaşanacağını öngörülüyor.



Rekor yılın ardından keskin dönüş


Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre, 2019 yılında dünya turizmi yüzde 3,8 oranında büyürken, gerçekleştirilen uluslararası seyahat sayısı 1 milyar 461 milyona ulaştığı belirtilen raporda, bu dönemde uluslararası turizm kaynaklı gelirlerin miktarı ise 1.5 trilyon dolar seviyesine yükseldiği, ulaşılan bu verilerle 2019 yılı dünya turizminde rekor yıl olduğunun altı çizilerek, 2020 yılına da büyüme beklentisiyle giren uluslararası seyahat ve turizm endüstrisinde bu beklenti, koronavirüs salgını nedeniyle ilk etapta bölgesel olmak üzere giderek yayılan bir hızla yerini daralmaya bıraktığı kaydedildi. Ülkelerin sınırlarını kapatması, uluslararası seyahatlerin durması ve ardından birçok ülkenin karantina ilan ederek iç turizm hareketlerini de durdurması, 2020 yılının ilk çeyreğinde dünya genelinde turizm sektöründe ciddi bir daralmaya yol açmış durumda olduğu gözlendi.



Koronavirüs salgınının turizm sektörüne etkileri


Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından açıklanan verilere göre 2020 yılının ilk çeyreği itibariyle dünya turizmindeki gerileme bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 olurken, salgının dünya genelinde ciddi bir yaygınlık gösterdiği mart ayı bazındaki düşüş, yüzde 57 seviyesine ulaşdığı açıklandı. Bu durumun bir önceki yılın aynı dönemine göre 67 milyon daha az seyahat anlamına gelirken turizm gelirlerinde oluşan kayıp ilk çeyrek itibariyle 80 milyar dolara ulaştığı bildirilirken, oransal olarak bakıldığında en büyük düşüşün Asya Pasifik bölgesinde yaşanırken, Avrupa’daki düşüş dikkat çekici seviyede olduğu kaydedildi.



UNWTO: "2020’de Turizm yüzde 78’e varan oranda küçülebilir"


Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 2020 yılı genelinde uluslararası turizmde yaşanacak gerilemenin, salgının durumuna, sınırların açılmasına ve seyahat yasaklarının kalkmasına bağlı olarak yüzde 58 ila 78 aralığında değişeceğini değerlendirildiği kaydedilen raporda UNWTO tarafından öngörülen üç farklı senaryo şu şekilde açıklandı:


Senaryo 1 (yüzde 58 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Temmuz ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 58 düşüş gösterir.


Senaryo 2 (yüzde 70 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Eylül ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 70 düşüş gösterir.


Senaryo 3 (yüzde 78 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Aralık ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 78 düşüş gösterir.



Turizm gelirlerinde kayıp 1 trilyon doları aşabilir


UNWTO bu senaryoların gerçekleşmesi durumunda dünya turizminde yaşanabilecek dikkat çekici kayba dair rakamları da şu şekilde özetledi:


Uluslararası turist sayısında 850 milyon ile 1,1 milyar arasında düşüş


Uluslararası turizm gelirlerinde 910 milyar ile 1,2 trilyon dolar arasında azalma


Uluslararası turizmde 100-120 milyon istihdam kaybı



Asıl toparlanma 2021’de bekleniyor


Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından yapılan açıklamada; kovid-19 krizinin turizm sektörü açısından tarihin en büyük krizi olduğuna vurgu yapılırken krizin etkilerinin bölgelere göre farklılık gösterebileceği, ilk toparlanmanın ise Asya-Pasifik bölgesinde beklendiği ifade edildi.



Koronavirüs salgınının turizm sektörüne etkileri


Uzmanlar, 2020 yılının son çeyreğinde sektörde toparlanma eğiliminin başlayacağını, ancak asıl toparlanmanın 2021 yılı başından itibaren görüleceğini dile getirirlerken, ayrıca, daha önceki krizlerin aşılma süreçleri ışığında, tatil amaçlı seyahatler ile arkadaş ve akraba ziyaretlerinin iş seyahatlerinden daha hızlı şekilde toparlanmasını öngörüldü. UNWTO açıklamasında uzmanların Afrika ve Orta Doğu’ya ilişkin daha iyimser tahminler yaptığı belirtilirken en karamsar öngörüler Amerika’daki uzmanlardan geldi. Amerika’daki uzmanlar 2020’de toparlanma ihtimalini en düşük gören grup olurken Avrupa’nın bu konuda Amerika’ya göre daha iyimser bir yaklaşım içinde olduğu belirtildi.



Dünya genelinde farklı ülkelerden turizm uzmanlarının katılımıyla gerçekleştirilen anketin sonuçlarına da yer verilen UNWTO açıklamasında, iç turizm hareketlerinde uluslararası seyahate nazaran daha hızlı bir toparlanma yaşanacağı yönünde beklenti öne çıktı. Amerika kıtasındaki uluslararası turizm toparlanmasına ilişkin beklentinin en düşük seviyede olduğu dikkat çekildi.



OECD: "Turizm sektöründe 2020 yılında yüzde 45 ile yüzde 70 arasında daralma yaşanacak"


Pandeminin turizm sektörüne etkilerini ele alan bir rapor hazırlayan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), salgını turizm sektörü açısından “Eşi benzeri görülmeyen bir kriz” olarak tanımlarken, OECD’nin 15 Nisan 2020 tarihinde açıkladığı kovid-19 salgınının dünya genelinde ülkelerin turizm politikalarına etkilerine yönelik raporunda, gelinen noktada ülke yönetimlerinin turizme yeni teşvikler ve destekler sunmasının artık kaçınılmaz hale geldiği vurgulandı. Daha önceki tahminlerinde dünya turizminin salgın nedeniyle yüzde 45 oranında küçüleceğini açıklayan OECD’nin yeni raporunda ise sektörde faaliyetlerin başlama süresinin eylül ayına sarkması durumunda dünya turizminin yüzde 70 oranında daralacağının altı çizildi.



Koronavirüs salgınının turizm sektörüne etkileri


Raporda; hizmet ihracatının yüzde 21,5’inin turizm sektöründe gerçekleştirildiği OECD ülkelerinde, turizmin ortalama olarak istihdama yüzde 6,9 oranında, GSYH’ya ise yüzde 4,4 oranında katkı sağladığına değinilirken, OECD raporunda, turizmin çok sayıda sektörle olan bağlantısı ve ilişkisi nedeniyle, sektörde yaşanacak daralmanın pek çok ülke ve bölgede daha büyük ölçekte makroekonomik sonuçları olacağına işaret edildi.



Turizm sektörünün her kesiminden işletmelerin koronavirüs krizini en fazla hisseden ve etkilenen işletmeler olduğunun belirtildiği raporda, hükümetlerin krizin turizm sektörüne etkilerini azaltmak ve sektöre rahat nefes aldırmak üzere çeşitli önlemler aldıkları ve kredi imkanları, vergi kolaylıkları benzeri destek paketleri hazırladıkları kaydedildi.



Raporda, OECD ülkelerinde acil olarak yapılan yardımlara bakıldığında, ülkelerin 3 kategoride aksiyonlarını yoğunlaştırdığına dikkat çekildi. Bunlardan ilki, ziyaretçilerin ülkesine geri dönüşü ve sektör çalışanlarına gelir anlamında yapılan yardımlar, ikincisi, turizm tedarik zinciri boyunca nakit akış desteği de dahil olmak üzere işletmelerin ticari hayatta kalmasının sağlanması ve üçüncüsü de sektörün iyileşmesinin desteklenmesi amacıyla koordinasyon mekanizmalarının devreye sokulması olarak belirtildi. Tüm bu önlemlere karşın turizm sektörü ve çalışanlarını desteklemek, kovid-19 önlemleri kaldırıldıktan sonra faaliyetleri yeniden başlatmak ve talebi canlandırmak için daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç bulunduğuna işaret edilen OECD raporunda; ihtiyaç duyulan acil desteklerin ötesinde, kriz yönetimi stratejilerini iyileştirmek, koordinasyon mekanizmalarını güçlendirmek, turizm mekanlarını ve sektörü gelecekteki şoklara daha geniş cevap vermesi konusunda hazırlamak için siyasal erklerin, kapsamlı turizm kurtarma planları hazırlamasına ihtiyaç duyacakları ifade edildi.



"Krizin turizm sektörüne uzun vadeli etkilerine göre hareket edilmeli"


Kovid-19 krizinin dijital dönüşüm, küresel ısınma veya yapısal değişimler gibi faktörlerle bağlantılı olarak turizm sektörüne uzun vadeli etkilerini göz önünde bulundurarak hareket etmenin önemine değinilen OECD raporunda; güçlü, sürdürülebilir ve dayanıklı bir turizm endüstrisinin yeniden tesisi için bunun son derece önemli olduğuna vurgu yapılmaktadır. Turizm sektörünün, ülkelerin genel ekonomik yapısı içinde önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekilen raporda, koronavirüs dolayısıyla turizmde yaşanacak ağır bir krizin genel ekonomiye etkileri olacağının da altı çizildi.



"KOBİ ağırlıklı yapısıyla turizm sektörü krizi aşmakta zorlanacaktır"


Turizm sektöründeki çoğu firmanın küçük ölçekli olması nedeniyle, kriz sürecinde karşılaşacakları zorluklar için KOBİ araştırmaları çerçevesinde değerlendirmeler yapılabileceğine işaret edilen OECD raporunda, KOBİ’lerin bu tür şokların getirdiği maliyetlerle başa çıkmak için daha az esnekliğe sahip olduğuna dikkat çekildi. Uzaktan çalışmaya geçiş ve çalışma süreçlerindeki değişiklikler gibi önlemlerin KOBİ’ler için nispeten daha yüksek maliyetli olabileceğine değinilen raporda, "Sınırlı kaynakları ve sermayeye erişimdeki mevcut engelleri göz önüne alındığında, KOBİ’lerin yaşanan ekonomik şokun karşısında ayakta kalabilme süreleri daha büyük firmalara kıyasla çok daha kısa olacaktır" denildi. OECD raporunda, normal zamanlarda mali sıkıntı yaşamayan KOBİ’lerin dahi, virüs önlem kararları yürürlükte iken i?as etme riski ile karşı karşıya olduklarına işaret edildi.



Raporda "Çok sayıda KOBİ/mikro işletme grubu barındırmasının yanı sıra, turizm sektörü oldukça farklı segment ve sektörü de kapsamaktadır. Sektör, bu doğası nedeniyle belirli zorluklarla karşı karşıyadır. Turizm hizmetleri genellikle birbirine bağımlıdır ve havacılık gibi bir alt sektördeki krizin, turizm değer zinciri üzerindeki etkileri büyük olabilir." ifadeleri ile turizm sektörünün karşı karşıya olduğu büyük zorluklara vurgu yapıldı. Öte yandan, turizm sektörünü oluşturan aktörlere ve turizm alt segmentlerine bakıldığında sektörün girdiği darboğaz çok daha net görüldüğü kaydedildi.



Hava yolu


Seyahat endüstrisinin en önemli ayaklarından biri olan hava yolu şirketleri koronavirüs salgınından büyük darbe almıştır. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), koronavirüs salgını nedeniyle hava yolu şirketlerinin gelir kaybının yüzde 55 oranında düşüşle 314 milyar dolar seviyesinde azalabileceğini duyurdu. Hava yolu şirketlerinin hayatta kalma mücadelesi verdiğine işaret edilen açıklamada, acilen adım atılmazsa sektörde kaybın çok daha yüksek olacağı belirtildi. Özellikle Uzak Asya ülkelerindeki hava yolu trafiğinde yaşanan yolcu talebinde yüzde 60’ları bulan bir düşüş gözlendi. Hava yolu şirketlerinin 2020’nin ikinci çeyreğinde yaklaşık yüzde 80 ya da daha fazla düşüş yaşaması nedeniyle yaklaşık 61 milyar dolar likidite kaybına uğraması beklendi.



IATA Araştırması: "İnsanların yüzde 40’ı hava yolu seyahati için en az 6 ay bekleyecek"


IATA, dünya genelinde yolcuların yüzde 40’ının hava yolu seyahati için yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgınındaki yayılmanın kontrol alına alınmasının ardından en az 6 ay beklemeyi düşündüğünü açıklandı. Aralarında ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu 11 ülkede kovid-19 krizinin havacılık endüstrisine etkisine dair bir araştırma gerçekleştiren IATA, tüketicilerde kısa vadede hava yolu ile seyahat eğiliminin çok düşük seviyede olduğunu açıklandı.


Araştırmaya göre; tüketicilerin sadece yüzde 14’ü kovid-19 tedbirlerinin kaldırılmasının hemen ardından hava yolu ile seyahat etmeyi planladığı kaydedilirken, söz konusu araştırmaya katılanlar arasında 1-2 ay içinde hava yolu ile seyahat edeceğini belirtenlerin oranı yüzde 47 olurken seyahat etmek için 6 ay bekleyeceğini ifade edenlerin oranı yüzde 28, 1 yıl beklemeyi tercih edenlerin oranı ise yüzde 8 oldu. Katılımcıların yüzde 4’ü ise yakın gelecekte hava yolu ile seyahat etmeyi planlamadığını beyan etti ve insanların yaklaşık yüzde 70’inin hava yolu ile tekrar seyahat etmek için finansal durumlarının istikrarlı hale gelmesini bekleyeceklerine dair değerlendirme de dikkat çekti.



"Havacılık sektöründe 25 milyon kişi işsiz kalabilir"


IATA’nın yayınladığı raporda seyahat kısıtlamalarının üç ay sürmesi halinde, havacılık ve ilgili sektörlerde, 25 milyon kişinin işsiz kalabileceği açıklandı. IATA raporunda, dünya genelinde yaklaşık 65,5 milyon insanın seyahat ve turizm sektörleri de dahil olmak üzere havacılık endüstrisinden geçimini sağladığını ve bunların içinde 2,7 milyon kişinin hava yolu sektöründe çalıştığı belirtildi. Rapora göre; Asya Pasifik’te 11,2 milyon, Avrupa’da 5.6 milyon, Latin Amerika’da 2,9 milyon, Kuzey Amerika’da 2 milyon, Afrika’da 2 milyon ve Orta Doğu’da 900 bin kişi işini kaybetme tehlikesi altında oldu.



Pandeminin havacılık sektörüne etkisini ele alan bir araştırma da Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (International Civil Aviation Organization-ICAO) tarafından açıklandı. ICAO’a göre, mart ve nisan 2020’de küresel uluslararası yolcu kapasitesinin yüzde 49 azaldığı bildirildi. Nisan 2020’de ise hiç görülmemiş bir oranda, yüzde 91 düşüş yaşanacağı belirtildi. Eylül 2020’ye kadar pandemi öncesi dönem ile karşılaştırıldığında uluslararası hava yolcusu sayısında 1,2 milyar düşüş olabileceği öngörüldü. Kapasite ve gelirdeki düşüşlerden en çok etkilenecek olan ülkelerin ise Avrupa ve Asya-Pasifik ülkelerinin olacağı ve bunları, Kuzey Amerika’nın izleyeceği tahmin edildi.


Sektörün kaybının daha da derinleşmesi ise i?as endişelerini beraberinde getirdiği kaydedildi. Hava yolu trafiğinin durma noktasına gelmesi nedeniyle sektörün kendini yakın zamanda toparlamasının zor olduğu ifade edilirken, İngiltere’nin en işlek havalimanlarından biri olan Londra Gatwick Havalimanı yetkilileri, koronavirüs etkisinden kurtulup uçuş taleplerinin yeniden ivme kazanmasının 4 yıl sürebileceğini açıkladı. Havalimanı sözcüsü, kovid-19 sonrası yolcu sayısının, 36 ila 48 ay içinde eski seviyesine dönmesini beklediklerini ifade etti.



Konaklama İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en düşük seviyede


Sektörün önemli oyuncularından konaklama sektörü de koronavirüs salgınından ciddi oranda etkilendiği kaydedilen raporda; normal şartlarda doluluk oranları yüzde 70 ile 100 arasında seyreden dünyanın en büyük şehirlerindeki otel dolulukları, mart ayında bazı şehirlerde yüzde 10’ların altına düştüğü bildirildi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) iş birliği ile uluslararası veri ve analiz şirketi STR Global tarafından hazırlanan Mart 2020 otel doluluk verilerine göre, salgın dolayısıyla dünya otellerinin doluluklarında da beklendiği gibi büyük düşüş yaşandığı kaydedildi. Özellikle Avrupa’da mart 2020’de doluluklar yüzde 26,3’lük ortalama ile 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en düşük seviyeyi gördü.



Türkiye’de son durum


Türkiye’de koronavirüs salgınından en olumsuz etkilenen sektörlerden birinin turizm olduğu kaydedildi. Türk turizmi, tarihinde olmadığı kadar zor bir dönemden geçtiği kaydedilirken, koronavirüs salgını nedeniyle birçok tüketici haziran, temmuz ve ağustos aylarındaki rezervasyonlarını ve hatta sonrası için satın aldıkları tatillerini iptal etme yoluna gittiği kaydedildi. TÜRSAB tarafından 18-28 Mart 2020 tarihleri arasında üyeleri arasında gerçekleştirilen ankete katılan bin 433 seyahat acentasının yüzde 80’i, ciro anlamında kayıplarının yüzde 75 ve üzerinde olduğunu belirtirken, acentaların yaklaşık yüzde 40’ı ise salgının devam etmesi halinde yüzde 75 oranında istihdam kaybı yaşanacağı ifade edildi. Turizm hareketlerinin durması nedeniyle otel dolulukları da ciddi oranda geriledi.


STR Global raporuna göre; mart 2020’de Türkiye’deki otel dolulukları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 55,2 azalarak yüzde 28,6 seviyesine indi. İstanbul’daki otel dolulukları ise aynı dönemde yüzde 70’lerin üzerinde düşüşle yüzde 25 seviyesinde seyretti.



Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye havacılık sektöründe de ciddi sıkıntı yaşanırken, salgın nedeniyle yaşanan iptaller yolcu rakamlarına da yansıdı. Salgının etkisini artırdığı geçen mart ayında Türk Hava Yolları’nın yolcu sayısında yüzde 53’lük düşüş yaşandığı görüldü. Mart 2019 döneminde toplamda 5,9 milyon yolcu taşıyan THY, 2020 yılının aynı döneminde yüzde 53’lük azalışla 2,8 milyon yolcu taşıdı. Mart 2020 döneminde Pegasus Hava Yolları’nın yolcu sayısında ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 44 oranında düşüş meydana geldi.



Antalya tatil aramalarında ilk sırada


İçinde bulunulan olumsuz tabloya karşın Alman seyahatseverler de tatil özlemlerini online mecra üzerinden gerçekleştirdikleri tatil aramaları ile ortaya koydu. Almanya’da seyahat acentaları ve online tatil satış sitelerine rezervasyon yazılımı sunan Traffics’in Alman tüketicilerin internet üzerinden yaptıkları tatil aramalarını baz alarak hazırladığı verilere göre, Antalya en çok aranan tatil destinasyonu konumunda bulundu.


Traffics’ten yapılan yazılı açıklamada koronavirüs salgınına rağmen Almanların hem tatil imkanlarını araştırmaya hem de temmuz ve ağustos ayları için tatil rezervasyonu yaptırmaya devam ettiği belirtildi. Almanya’da mart ayının ortasından bu yana yapılan tüm sistem girişlerinin incelendiği Traffics verilerine göre, Antalya tatil aramalarında birinci sırada yer alırken, Antalya’yı Mayorka, Hurgada, İzmir ve Ljubljana izledi.



Verilere göre, somut bir rezervasyonla sonuçlanan aramalarda da yine Antalya’nın ilk sırada yer aldığı gözlendi. Antalya’yı Rodos, Mayorka, Hurgada ve Monastir’in izlediği görüldü. Veriler her ne kadar mart ortaları ile nisan başlarına kadar olan dönemi kapsıyor olsa da DRV’nin nisan dönemi itibariyle "Her şey fazlasıyla iyi giderse, yaz sonunda Alman pazarından Türkiye’ye bir miktar turizm hareketi olabileceği, sonbahar gibi durumun biraz daha toparlanmış olmasının ümit edildiği" yönündeki değerlendirmesi ile de örtüştü.



Koronavirüsün ardından dünya nasıl görünecek


Koronavirüs salgını insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin yanında ekonomik ve siyasi alanda da köklü değişimlere yol açacak bir nitelik kazanırken farklı ülkelerden ve kültürlerden insanların ortak görüşü dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı yönünde.



Dünya genelinde siyaset bilimciler ve otoriterler arasında hakim olan görüşler özetle şöyle sıralandı:


Her zaman olduğu gibi tarih, kovid-19 krizinin ’galipleri’ tarafından yazılacaktır. Salgın, milliyetçiliği güçlendirecektir.


Batılı ülkelerin kovid-19 kriziyle mücadeledeki başarısızlığı orta ve uzun vadede gücün Batı’dan Doğu’ya geçmesini hızlandırabilir.


Koronavirüs pandemisi, sadece siyasal açıdan değil aynı zamanda ekonomik açıdan da küreselleşme iddiasının zayı?amasına neden olmuş durumda.


Kovid-19, hükümetleri, şirketleri ve toplumları uzun süreli ekonomik izolas yonlarla başa çıkma kapasitelerini güçlendirmeye zorlamakta.


Kovid-19, küresel üretimin temel ilkelerini baltalamaktadır. Şirketler şimdi çok adımlı, çok ülkeli tedarik zincirlerini yeniden düşünecek ve küçültecektir. Karlılık düşecek, ancak arz istikrarı yükselecektir.


Kriz ABD-Çin ilişkilerinin bozulmasına neden olabilir.


Avrupa Birliği, vatandaşlarına özellikle ekonomik anlamda hedef odaklı yardım sağlayamazsa yükselen milliyetçilik akımlarıyla birlikte AB karşıtlığı güç kazanacaktır.


Küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla birlikte son yıllarda hızlı bir gelişim gösteren uluslararası hava taşımacılığı pandemi sonrasında köklü biçimde değişebilir.


Çin küresel liderlik için keskin manevralar yapabilir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler Resmi Gazete’de Çalışmak için bulundukları ilden başka illere giden mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Resmi Gazete’de yayımlanan ’Mevsimlik Tarım İşçileri ile İlgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ ile mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Genelge kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve aileleri için geçici yerleşim alanları oluşturulacak ve bu alanlarda eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal hizmetler sunulacak. Genelgeye göre, valilikler tarafından mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde iklim şartlarına uygun, emniyetli ve estetik prefabrik yapılar kullanılarak geçici yerleşim alanları kurulacak. Bu alanlar sel, su baskını gibi doğal afetlere karşı güvenli lokasyonlarda planlanacak ve yerleşim yerlerine elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlanacak. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin tahsis veya protokol belgesi Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi’ne (e-METİP) aktarılacak. Sağlık hizmetleri Genelgede sağlık hizmetleri kapsamında, il sağlık müdürlükleri tarafından mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine yönelik aşılama, kronik hastalık taramaları ve mobil sağlık ekipleri ile sağlık hizmetleri sunulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda personelinin istihdamının sağlacağı belirtilen genelgede, ”İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecektir. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Eğitim hizmetleri Genelgeye göre çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. İl milli Eğitim Müdürlüklerince; geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılmasının sağlanacağına dikkati çekilen genelgede şu ifadelere yer verildi: "Çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devam ettirmek üzere konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacaktır. Bu hususta şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde uygulanacak, çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecektir. İl milli eğitim müdürlüklerince; mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçileri, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince; işçiler arasında yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek eğitim ihtiyaçları karşılanacak, yetişkinlere okuma-yazma ve/veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecektir. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacaktır. Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması amacıyla il/ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan ekiplerin görevleri süresince ulaşım ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler Valiliklerce alınacaktır." Genelgeye göre, İçişleri Bakanlığı, mevsimlik tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahat etmeleri için gerekli trafik denetimlerini artıracak ve gece saatlerinde yolculuk yapmamaları sağlanacak. Geçici yerleşim alanlarının korunması ve asayişin sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından düzenli devriyeler yapılacak. Sosyal hizmetler Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanacağı kaydedilen genelgede kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların sunulan hizmetlerden yararlanacağı vurgulandı. Okul çağına gelmemiş çocuklar için ise aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze ve benzeri hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüleceği aktarılan genelgede şunlar yer aldı: "Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetler yürütülecektir. İl Müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm tedbirler alınacak; çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecektir." Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi (e-METİP) Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarındaki kolluk kuvvetlerince alınacağı vurgulanan genelge şu şekilde devam etti: "Bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için teknik altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP’e kayıtlı olan mevsimlik tarım işçilerinin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’nde yer alan mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına ilişkin kayıtlar e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin kimlik numaraları her sağlık hizmeti sunumunda alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin bilgiler kişisel verileri içermeyecek şekilde e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde e-METİP’in etkinliğinin artırılması amacıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından protokole gerek duymadan kişisel verileri içermeyecek şekilde veri talebinde bulunabilecektir. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri/işleticileri ve işverenler tespit ettikleri/çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecektir.
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.