GENEL - 10 Ağustos 2020 Pazartesi 11:55

’’MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım’’

A
A
A
’’MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım’’

Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı-Yazar Ali Kurumahmut, ’’MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım’’ dedi.

Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı-Yazar Ali Kurumahmut, ’’MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım’’ dedi.



Türkiye-Libya deniz yetki alanları mutabakatı, arkasından Yunanistan-İtalya anlaşması ve daha sonra da Yunanistan’ın Mısır ile Adalara dayalı bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Anlaşması yapması dikkatleri yeniden Doğu Akdeniz Bölgesindeki deniz yetki alanı sınırlandırması uyuşmazlıklarına çekmiş durumda. Bu konularda yetkin isimlerden birisi olan Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı-Yazar Ali Kurumahmut, konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.



’’Akdeniz’deki karasularımız 12 mile çıkarılmalıdır’’


12 mile dikkat çeken Ali Kurumahmut, ’’Akdeniz’in Doğu Havzasında, Girit-Libya hattının doğusunda, kıyıları karşı karşıya veya yan yana olan devletler (komşu ve karşı kıyıdaş devletler) arasında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin sınırlandırılmasına ilişkin çok taraflı bir antlaşma ile Türkiye-KKTC Anlaşması ve Türkiye-Libya Mutabakatı hariç Türkiye’nin taraf olduğu ikili bir antlaşma yapılmamıştır. Bu denize kıyısı bulunan devletlerden Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi karasularını 12 mil olarak uygulamaktadır. Birleşmiş Milletler kaynaklarında Türkiye’nin karasuları Ege Denizi’nde 6 mil, Karadeniz’de 12 mil olarak gösterilmekte olup Akdeniz’de karasularımıza ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kamuoyuna açıkça deklare edilmiş karasuları uygulaması yoktur. Millî Savunma Bakanlığı’nın 1980’li yılların başında Daire Başkanı düzeyindeki bir işlemine dayanarak Türkiye, Antalya Kemer burnundan geçen arzın batısında 6 mil, doğusunda ise 12 mil karasuyu genişliği uygulamaktadır. Sahip olduğu Rodos, Kerpe, Kaşot (Çoban Adası), Girit ve Meis adaları ile bu deniz alanına kıyıdaş diğer bir devlet olan Yunanistan, karasularını 6 mil olarak uygulamaktadır.Bu noktada Türkiye bakımından üzerinde durulması önem ve öncelik arz eden konu; Dalaman Çayı’nın denize döküldüğü noktadan Antalya Kemer burnuna kadar uzanan ve genişliği 12 deniz mili olması gereken deniz ülkemizin yarısından karasularının 6 deniz mili olması nedeniyle feragat edilerek, açık deniz statüsüyle uluslararası toplumun kullanımına bırakılmış olmasıdır. Diğer bir ifade ile Doğu Akdeniz’in yaklaşık yarısında, genişliği 6 mil olan bir egemenlik alanı (deniz ülkemiz) açık deniz statüsüyle uluslararası toplumun kullanımına terk edilmiş durumdadır. Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de öncelikli olarak yapması gereken düzenleme ve uygulama, karasularının 12 mil olduğunu Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma ilan etmesidir. Doğu Akdeniz’in yarısında 6 mil, yarısında 12 mil karasuyu uygulamasının; Türkiye’nin hakları ve temel milli çıkarları ile deniz alaka ve menfaatleri bakımından politik, stratejik ve hukuki izahının olmadığı değerlendirilmektedir’’ dedi.



’’Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmeli’’


Kurumahmut sözlerine şöyle devam etti: ’’Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip bir kıta ülkesi olan Türkiye’nin ilan edilmiş bir münhasır ekonomik bölgesi yoktur. Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya ve GKRY’nin Birleşmiş Milletler’e bildirilmiş münhasır ekonomik bölge uygulamaları mevcuttur. Türkiye, Doğu Akdeniz’de daha fazla gecikmeye fırsat vermeden, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Doğu Akdeniz Türk kıta sahanlığını, yayınlayacağı bir ulusal düzenleme ile münhasır ekonomik bölge olarak da ilan etmeli, Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma bildirmelidir’’.



’’Egemenlik alanlarımızda kirliliği önlemeye hazır olmalıyız’’


Egemenlik alanlarındaki kirliliği önlemeye hazır olunması gerektiğini vurgulayan Kurumahmut, ’’Türkiye’nin deniz egemenlik ve yetki alanları ile Türk Boğazları Bölgesi’nde ortaya çıkması muhtemel Seviye 2 ve Seviye 3 kirlenme tehlikesine hazırlıklı olmak ve kirlenmeye müdahale edebilmek amacıyla, Ulusal Acil Müdahale Sisteminin kurulması ve işletilmesine ihtiyaç vardır. Acil müdahale hizmeti verilecek deniz alanlarının somutlaştırılması ve tanımlanması ile ulusal ve uluslararası kamuoyuna deklare edilmesi önem arz eden bir diğer konudur. Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendi münhasır ekonomik bölgesinde etkin bir acil müdahale hizmeti ile arama ve kurtarma hizmeti verebilecek seviyeye gelmesi beklenilecek ve gerekecektir’’ şeklinde konuştu.



’’Meis diyorlarsa biz de Karaada ve Fener Adası demeliyiz’’


Ege adalarındaki isimlere dikkat çeken Kurumahmut, ’’Yunanistan’ın Kasım 1995’teki iskan uygulamasına Doğu Akdeniz’deki Karaada (Meis Adası’nın batısında) ve Fener Adası (Meis Adası’nın doğusunda) dahil etmesi ve bazı oldubittilerle adalarda fiili durum üstünlüğü oluşturma gayretleri, bu iki ada üzerinde ciddi egemenlik tereddütleri olduğuna ilişkin kanaati kuvvetlendirmektedir. Uluslararası hukukun egemenlik devrine ilişkin kuralları çerçevesinde incelendiğinde, Karaada ve Fener Adası’nın egemenliği hiçbir zaman Yunanistan’a devredilmemiştir. Karaada üzerinde daha kuvvetli olmakla birlikte, Türkiye’nin Fener Adası ve Karaada’ya yönelik egemenlik pozisyonu, Ege’de egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş gayrimeskûn ada, adacık ve kayalıklar kadar kuvvetli değildir. Bununla birlikte, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının paylaşımı mücadelesinde Türkiye inisiyatif kaybeder, gelişmeler Türkiye aleyhine bir seyir izler ve yapılacak ikili ve/veya çok taraflı müzakerelerde Meis’e önem atfedilebilecek bir durum ortaya çıkarsa; Türkiye, Karaada ve Fener Adası üzerindeki egemenlik iddiasını gündeme getirmeli ve Yunanistan’a karşı kullanmalıdır. Karaada ve Fener Adası’nın Türkiye’nin egemenliğinde kalması durumunda, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin paylaşımında Meis Adası’nın herhangi bir etkisinin olabileceğini söylemenin mantıklı bir hukuki izahı olamayacaktır’’ açıklamasında bulundu.



Kurumahmut, konu ile alakalı önerine şöyle sıraladı:


’’Doğu Akdeniz’in bütününde karasularımızın 12 deniz mili genişliğinde ilan edilmesi.


Hazırlanacak bir ulusal düzenlemeyle, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Doğu Akdeniz Türk Kıta Sahanlığı, münhasır ekonomik bölge olarak da ilan edilmeli.


Türkiye Doğu Akdeniz’de ilan edeceği münhasır ekonomik bölgede de etkin bir acil müdahale hizmeti verebileceği ulusal bir sistemi tesis ederek faaliyete geçirmeli.


Türk Arama ve Kurtarma Yönetmeliği’nde değişiklik yaparak, Doğu Akdeniz’deki arama kurtarma sorumluluk sahamız, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sorumluluk sahası ile çakışacak şekilde güneye genişletilmeli


Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeye ilişkin olarak Yunanistan’a ait Meis Adası’na önem atfedilebilecek bir durum ortaya çıkarsa; Türkiye’nin Karaada ve Fener Adası’nın egemenlik statüsünü tartışmaya açmaya hazırlıklı olmalı’’.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.