SAĞLIK - 14 Temmuz 2020 Salı 10:28

Mini bypass yöntemiyle hastasının 6 damarına bypass yaptı

A
A
A
Mini bypass yöntemiyle hastasının 6 damarına bypass yaptı

Prof.

Prof. Dr. Barış Çaynak, ’’9 ay önce hastamızın 6 damarına birden mini bypass yaptık. Göğüs kemiğini açmadan ve bacakta kesi olmadan yaptığımız yöntem ile hastamız ameliyat sonrası çok hızlı iyileşme seyri gösterdi’’ dedi.



Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak, bypass yöntemlerimden biri olan mini bypass ile hastaların göğüs kafesini açmadan yaptıkları ameliyat hakkında bilgiler verdi. Bu yöntem ile bütün damarlara bypass yapabildiklerini aktaran Prof. Dr. Çaynak, 52 yaşındaki hastası Aziz Ceylan’ın 6 damarına bu yöntemi uyguladıklarını söyledi. Aynı yöntemi koşa süre önce 50 yaşındaki Hasan Şahin’e de uygulayarak 3 damarını açtıklarını söyledi. Bu yöntem ile hastaların 7 ya da 10 günlük sürede sosyal hayatına döndüklerini söyleyen Prof. Dr. Çaylak, bütün hastalarda bu yöntemi kullanabildiklerini kaydetti.


Ayrıca mini bypass ameliyatıyla 6 damarı açılan Aziz Ceylan ve 3 damarı açılan Hasan Şahin yaşadıkları süreci anlattı.



’’Hasta, 1 haftada ya da 10’uncu günde işbaşı yapabilecek konumda olabiliyor’’


Yaptıkları yönteme değinen Prof. Dr. Barış Çaynak, ’’Bypass, kalp damarları ciddi tıkalı hastalarda uzun dönemde başarılı sonuçlarını kanıtlamış bir cerrahi yöntem. Bypass ameliyatının uzun dönemde çok iyi sonuçları olmasına rağmen erken döneme komplikasyonları ve hastaya getirdiği yüklerden dolayı hastalar tarafından sakınılan bir cerrahi. Özellikle şeker hastaları, KOAH hastaları, göğüs kemiğinin iyileşmesi zor olan şişman ve ileri yaştaki hastalar ve bacaklarında ileri derecede şişmanlık olan kişiler, bypass ameliyatı ile ilgili sorunlar çıkarmak için aday oluyorlar. Mini bypass ameliyatında ise göğüs kemiğini hiç açmıyoruz. Sadece sol göğüs duvarından 4-5 santim kesiyle bu ameliyatı yapıyoruz. Bacakta hiçbir şekilde bir kesi olmaksızın, damar endoskopik yöntem ile hazırlanıyor. Kesiler gittikçe azaldığı için enfeksiyon riski, yara iyileşmesinin hızı, ameliyat sonrası akciğerlerin çabuk normale dönmesi, yoğun bakım süresi ve hastanede kalım süresinin kısalığı çok önemli. Genelde hastalar 4’üncü günde taburcu oluyor. 1 haftada ya da 10’uncu günde işbaşı yapabilecek konumda olabiliyorlar’’ dedi.



’’Bütün hastalarda mini bypass yönetimini kullanabiliyoruz’’


Prof. Dr. Çaynak, sözlerine şöyle devam etti: ’’Ameliyat sonrası sporlarını, işlerini, sosyal hayatını aksatmadan hayatlarına sadece 1 hafta ara vererek uzun dönemli tedaviye kavuşmuş oluyorlar. Bu yönetimin bypass ameliyatına bir alternatif diyemeyiz çünkü bu bypass ameliyatının kendisidir. Sadece alternatif bir yaklaşım yöntemidir. Bu ameliyatta sadece göğüs kemiği açılmıyor, bacakta bir kesi olmuyor ama bir bypass ameliyatında hangi damara, kaç damara, nasıl bypass yapmamız gerekiyorsa bu yöntem ile yapabiliyoruz. Bu yöntemi uzun yıllardır tek damar için kullanıyorduk. Son 2 yıldır bütün bypas hastalarında mini bypass yönetimini kullanabiliyoruz. Bu alternatif yöntemin hastalara ameliyat sonrası dönemde çok faydalı olduğunu görüyoruz’’ şeklinde konuştu.



’’9 ay önce hastamızın 6 damarına birden bypass yaptık’’


Ameliyatını gerçekleştirdiği 2 hastası hakkında bilgi veren Prof. Dr. Çaynak, ’’hastamız ameliyatının 4’üncü günü taburcu oldu ve 9’uncu gününde kontrole geldi. 3 damarına bypass yapıldı. Bu kontrolüne arabasını kullanarak gelmiş ve hastane çakışından hemen sonrası dışarıda yürüyüşlerine başlamış. Bu kontrol sonrası işine başlayacak.


Diğer hastamın ise 9 ay önce ameliyatını gerçekleştirdim. Onun özelliği; şeker hastalarında kalp damarlarında çok yaygın tıkanıklıklar oluyor. Kalbi besleyen 3 ana damar sistemi var ama bunların yan damarlarına ya da bir damarın birden fazla yerine bypass yapmamız gerekebiliyor. 9 ay önce bu hastamızın 6 damarına birden bypass yaptık. Göğüs kemiğini açmadan ve bacakta kesi olmadan yaptığımız yöntem sonrası çok hızlı iyileşme seyri gösterdi. Kaç damara, nereye bypass yapılmasına bakmaksızın bütün bypas emeliyatları mini bypass yöntemi ile gerçekleştirilebiliyor’’ diye konuştu.



’’Yaz mevsimi pandemi ile birleştiği için kalp ve damar hastaları için riskli hale geliyor’’


Kalp ve damar hastalarına uyarılarda bulunan Prof. Dr. Çaynak, ’’Yaz mevsimi pandemi ile birleştiği için kalp ve damar hastaları için riskli hale geliyor. Pandemide çok uzun süre hareketsiz kalındığı için bu dönem sonunda harcanacak ağır eforlar, bu hastalarda ani kalp krizine yol açabilir. Eğer spora başlanılacaksa yavaş yavaş yapmakta fayda var. Yaz aylarında bol sıvı tüketmek ve tansiyon hastalarının ilaçlarını ihmal etmemesi gerekir. Bunun yanında beslenmeye dikkat etmek çok önemli’’ ifadelerini kullandı.



’’Herşey eskisi gibi normale döndü’’


6 damarından mini bypass ameliyatı olan Aziz Ceylan, ’’Yaklaşık 9 ay önce kalp anjiyosu yapıldı. Kalp damarlarımın yaygın olarak kapalı olduğu belirtildi. Göğüs kafesimi açtırmadan mini bypass ameliyatı olmak istedim. Barış hocam ile tanıştım. İyi bir ameliyat geçirdim ve şu anda kendimi iyi hissediyorum. Gerektiği gibi işimi gücümü ve sporumu yapıyorum. Mini bypass yöntemi ile 6 damarım değiştirildi. Barış hocama minnettarım, her şey eskisi gibi normale döndü. Şu anda hiçbir sıkıntım yok. Ameliyat sonrası h1 gün yoğun bakımda ve 3 gün hastanede kaldım. 4 gün sonra taburcu oldum. Aracımı da kendim kullanarak hastaneden ayrıldım, şu ana kadar hiçbir sıkıntım olmadı’’ dedi.



Bir diğer hasta Hasan Şahin ise durumunu şöyle anlattı: ’’Ameliyat olmadan önce göğsümde ağırlar vardı. Ağırlar nedeniyle hastaneye gittim. Anjiyo yaptılar, 3 damarımın tıkalı olduğu ortaya çıktı. Daha sonra Barış hocamla tanıştık. Mini bypass ameliyatını öğrendik. Bu ameliyatı tercih etmemin sebebi ise göğüs kafesimin açılmamasıdır. Ameliyat sonrası 9’uncu günüm. Bugüne kadar bayağı bir ilerleme kaydettim. Kollarımı rahat bir şekilde kaldırabiliyorum, yan şekilde yatabiliyorum ve araba kullanabiliyorum. Kontrole arabamla geldim, otoparka bırakıp rahat rahat yürüyerek muayenehaneye geldim. Ameliyat sonrası 1 gün yoğun bakımda kaldım, 4’üncü günde taburcu oldum’’.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.